10 Maddede seçim tartışması: Bu işin 8 Haziranı da var...
BARIŞ İNCE
Ben köşe yazarı değilim, kafasına eserse yazan dört köşe biriyim. O yüzden bugünlük burayı gasp ettim. Korkmayın, daha da yokum... Şu Haziran Hareketi ve seçim tartışmalarından öyle bir gına geldi ki, artık şu muhabbet bitsin de işimize bakalım diye tane tane yazıyorum, affedin.
2) Milletvekilliği pazarlığı yapmadan, koltuk istemeden dayanışacağız diyoruz, bu belki bir ilk oluyor belki ondan anlaşılmıyor, ama biz yine de dayanışma diye bağırıyoruz.
3) HDP'nin barajı geçmesini de Gezi'de yanımızda olan İlhan Cihaner'in, Melda Onur'un ve diğer dostların Meclis'e girmesini de istiyor her yerde bunları anlatıyoruz.
4) Ama "tatava yapma bas geç" zihniyetinde de hiç olmadık, o yüzden kimseyi kuşku duyduğu bir partiye oy vermeye zorlamıyoruz.
5) Ülkede faşizmin seçim öncesi de sonrası da üzerimize daha fazla çullanacağını biliyor, sol içi sekterliğin değil dayanışma kültürünün öne çıkmasını istiyoruz. 8'inde yine biz bize kalacağız diyoruz.
6) Sokak sokak diyerek dakika başı eylem yapalım demiyoruz. Diktatörlerin sokakta devrileceğini biliyoruz ama Meclis'i de önemsizleştirmiyoruz. Orada devrimci bir tavır koymanın direnişlere güç vereceğini, bu bakışın daha anlamlı olduğunu söylüyoruz. Oy kullanırken de bu bağı dikkate almak gerek diyoruz. Bu bağın adresini herkes kendince seçebilecek akla sahip diyoruz.
7) Erdoğan bu ülkeyi iç savaşa götürebilecek kadar kontrolünü yitirdi. Toplumu kamplaştırmadan oy almasının mümkün olmadığını biliyor. Ama bu kamplaşma faşizmi getirir. Faşizmle mücadele de halk örgütlenmesi ile olur. O yüzden "oy kullandık bitti" diye bir şey söz konusu olsaydı Gezi direnişi yapmaz, sandık gezileri yapardık. Seçim süreci bu direnişe güç verir mi vermez mi buradan bakalım diyoruz.
8) HDP'ye Kürtçü demek de CHP'ye faşist demek de, birilerine sosyal şoven demek de sosyal medyada like almak dışında bir anlam ifade etmiyor. Forumlarda, parklarda, meclislerde birleşebilir miyiz bunun yollarını aramak gerekiyor.
9) Yüzde 10 barajı verken birçok kişi gönül ferahlığı ile inandığı partiye oy veremeyebiliyor. Bu seçim sisteminin tartışılmadığı ortamda insanların pek çok partiye kuşku ile bakmasını anlamak gerekiyor. Bu kuşkular giderilecekse ve ülkede sol dil-kültür egemen olacaksa Gezi'den Lice'ye, Lice'den Gezi'ye giden selamın sokakta çoğaltılması ile olacaktır diyoruz.
10) Birbirinizi kırmayın dökmeyin kardeşler, kurşun atar gibi şu tuşlara basmayın, bu işin 8 Haziran'ı da var, dayanışmayı çoğaltın diyoruz.
Ben 30'lu yaşlarıma geldim ve bu sekterlikten bıktım. Sosyal medyadaki yorumlar insanı hayattan soğutuyor. Bıkmayan varsa yolu açık olsun. Ama çocuklarımıza bırakabileceğimiz bir ülkemiz olmayacak bilgileri olsun. Eyvallah...
bu işin 8 haziranı da var demek, haziranın amacını özetlemek demek. haziran hareketi seçim için doğru karar almıştı, kimseyi küstürmedi, yanlış olan haziranın kararını eleştirenler ve hdp'yi desteklemesini bekleyenlerdi. böyle yapsaydı haziran seçim sonrası için kendini ifade etmemiş olurdu. amaç sokak ise sandık konusuna tatava yapma bas geç denilemezdi, bhh bunu yapmayarak bir yanlıştan kendini korumuş oldu.
Neyse herhalde artık bazılarımız 8. madde doğrultusunda HDP Kürtçü demekten vaz geçer ve onlarla hangi platformlarda eylem birliği yapılıra bakarlar.
Hocalarınız HDP'ye Kürtçü dememenizi önermişler gençler. Bakalım ne kadar hocalarınızı dinleyeceksiniz göreceğiz.
Sakın 10. maddeyide göz ardı etmeyin gençler.
Bu ileti en son Alisan
tarafından 17.03.2015- 12:47 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
8) HDP'ye Kürtçü demek de CHP'ye faşist demek de, birilerine sosyal şoven demek de sosyal medyada like almak dışında bir anlam ifade etmiyor. Forumlarda, parklarda, meclislerde birleşebilir miyiz bunun yollarını aramak gerekiyor.
9) Yüzde 10 barajı verken birçok kişi gönül ferahlığı ile inandığı partiye oy veremeyebiliyor. Bu seçim sisteminin tartışılmadığı ortamda insanların pek çok partiye kuşku ile bakmasını anlamak gerekiyor. Bu kuşkular giderilecekse ve ülkede sol dil-kültür egemen olacaksa Gezi'den Lice'ye, Lice'den Gezi'ye giden selamın sokakta çoğaltılması ile olacaktır diyoruz.
10) Birbirinizi kırmayın dökmeyin kardeşler, kurşun atar gibi şu tuşlara basmayın, bu işin 8 Haziran'ı da var, dayanışmayı çoğaltın diyoruz.
Ben 30'lu yaşlarıma geldim ve bu sekterlikten bıktım. Sosyal medyadaki yorumlar insanı hayattan soğutuyor. Bıkmayan varsa yolu açık olsun. Ama çocuklarımıza bırakabileceğimiz bir ülkemiz olmayacak bilgileri olsun. Eyvallah...
Barış İnce bunları yazarken elbette doğruları söylüyor; söylüyor da biraz sanki ortalamacı bir dil tutturmuş gibi. Ortalamacılık diyorum çünkü Türkiye sol hareketinde İP'i dışta tuttuğumuzda kürt hareketini kürtçülük olarak tanımlamak hiç de yaygın değil. Barış İnce yazısını sanalda süren tartışmalara yanıt olarak yazıyorsa, orada gözardı edilmemesi gereken farklı bir durum olduğu görülmeliydi.
Sanalda kürt hareketine sempatizan olanların dili çok büyük bir sorun. Bu dil elbette zihinsel yapılarından kaynaklanıyor. Bu zihnin dile yansıması tam bir nefret söylemi. Bu zihinsel yapı ve dil, ne adına konuşursa konuşsun, Türkiye'de iki büyük halkın birlikte yaşamasını neredeyse olanaksız hale getirecek kadar ''düşmanca'' bir özellik taşıyor. Demirtaş'ın geçenlerde itiraf ettiği gibi etnik siyaset, sonuçta bu düşmanca dili konuşan bir kürt gençliği-sempatizanlığı ortaya çıkardı. Bu etnik siyaset Cumhuriyet boyunca yaşanan acılı olayların zihne yansımasının üzerine geldiğinde kürt gençliğinde bir travmaya neden olmuştur. Bu travmanın kolay kolay aşılması da beklenmemeli. Ama birlikteliğin ve ''kardeşçe'' yaşamanın bu dille de mümkün olmadığını görmek zorundayız. Bu sorunu aşılması gerekiyor ve burada sorun da öncelikle kürt siyasetçilerine düşüyor. Eğer gerçekten birlikte yaşamayı savunuyorlarsa bu sorunun aşılması yönünde adımlar da atılmalı ve bu fanatik milliyetçi söylemden kürt gençliğini arındırmanın yolunu bulabilmeliler. En geniş bir perspektifle AKP faşizmine karşı mücadele edilecek ve eşit anayasal yurttaşlık hedefinde ''kardeşçe'' bir araya gelinecekse bu konu hafife alınmamalıdır. Bu yapılmadığında ise, ''kardeşlik'' vurguları sadece idealist anlamda iyi niyet temennileri olmaktan öteye gidemeyecektir.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.
