SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 3 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2]   3   >   son» 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proleterdevrim
[ Kızıl ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 03.10.2014
İleti Sayısı: 37
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proleterdevrim
Cevap Tarihi: 29.06.2015- 16:08


Alıntı Çizelgesi: umut yazmış

Alıntı Çizelgesi: proleterdevrim yazmış

Alıntı Çizelgesi: denizcan yazmış

Alıntı Çizelgesi: proleterdevrim yazmış

İşçiler umurunda değil ''solun'' çünkü. İşçilerin sorununu kendi sorunu ilan etmeyen, mücadelesinde ortak olmayan bir oluşum işçilerin gözünde hiçbir.

İşçi ile dayanışma eylem patlak verdikten sonra gidip karşılarında flama sallamak değildir.

Bu yüzden küçük burjuva sosyalizmine karşı proletarya sosyalizmi.



bir soru soracağım, bunları inanarak mı yazıyorsun? Ben senin yerinde olsam bunları yazmadan önce düşünürdüm; ''küçük burjuva sosyalistleri'' mi meydanlarda daha çok insan topluyor, ''proleterya sosyalizmini'' savunanlar mı? Cevap olarak sen de HKP'li arkadaş gibi ''bizim imkanlarımız kısıtlı'' deme sakın:)



Bizim ana unsurumuz işçi sınıfıdır. Reformist, legalist vb. küçük burjuva sosyalistlerinin peşlerine taktığı kitle vazıfsızdır.
Bizim kitleden yana sıkıntımız yok şayet işçi sınıfı içinde en örgütlü iki oluşumdan biriyiz. Küçük burjuva sosyalistlerinin ise işçi sınıfı içinde varlığı yok.

Akademisyen, talebe vb. örgütü olmadık çok şükür.



[size=2]Üç beş fabrika önünde yatıp kalkmakla işçi sınıfı örgütlenmez. Akademisyenleri, talebeleri küçümsemekle de olmaz. Sokaklarda kaç kişisiniz, önemli olan o.

[/size]



Komediye bak. İşçi sınıfı içinde sıfır olan, sınıf mücadelesini reformist sendikalarda koltuk kapmaya çalışmak -onuda beceremiyorsunuz- olarak algılayan insanlar bize işçi nasıl örgütleniyor öğretmeye kalkıyor.   :d

Küçük burjuva sosyalizmini savunmak birde... Akademisyenlerinizi yesinler sizin. O akedemisyenlerle bıraksanız sonsuza kadar solculuk oynayacaksınız. O müthiş kitleyle reformizm, legalizm batağında debelenmeye devam edin. Sınıf devrimcileri Greif'da, metal işçileri fırtınasında öncülük edip sermayeye darbe vuruyor. Sarı sendika belasını dağıtıp tekrardan sınıf hareketini yükseltiyor.








Bu ileti en son melnur tarafından 10.08.2023- 06:51 tarihinde, toplamda 3 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
yura
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 08.02.2014
İleti Sayısı: 816
Konum: Bolu
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: yura
Cevap Tarihi: 30.06.2015- 16:17


sınıf mücadelesi yerlerde sürünüyor, sen kalkmış başka partileri eleştirerek kendi partinin doğru yolda olduğunu söylüyorsun. bunu herkes söylüyor. hangisinin doğru olduğunu nasıl anlayacağız. bana göre kim kitlesini daha fazlalaştırabiliyorsa onun siyaseti doğrudur. sana göre öyle değil mi.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 30.06.2015- 21:50


Alıntı Çizelgesi: yura yazmış

ülkemizde yoksulluk her geçen gün artıyor. işsizlik kapitalist ülke ortalamalarının çok üstünde, yüzde 11. açlık ve yoksulluk sınırı ülke nüfusunun yarısından fazla. bu koşullar sol için bulunmaz bir fırsat olmasına rağmen sosyalist partiler oy alamıyor. chp ve hdp'yi sol saysak bile aldıkları oy yüzde otuz sekiz. bu partilere oy verenlerin tamamını solcuda sayamayız. bunda bir çelişki yok mu? yoksulluk arttıkça sola yönelme olacağına soldan kaçış var. Neden böyle oluyor, bunun cevabı ne olabilir? hata varsa hata nerede?


Aslında benzer durum dünyanın önemli bir bölümü için geçerli. Dünyaya baktığımızda milyonlarca işsiz, aç, yoksul, evsiz, doğru düzgün eğitim alamayan, su kaynaklarına ulaşamayan, elektrik ve internete bile ulaşmakta zorlanan milyonlarca insan var. Ama sistem hala ayakta. Ben bunda en önemli neden olarak kapitalizmin ideolojik hegemonyasını görüyorum. Kapitalist sistem kendini yegane, alternatifi olmayan düzen olarak kabul ettirmiş durumda. Burjuvazi kendi adına olan demokrasiyi ve devleti sanki herkesin çıkarını yansıtıyormuş ve herkes eşit söz sahibiymiş gibi göstermeyi başarabiliyor. Bunun yanında fırsat eşitliği var, herkes yükselebilir düşüncesini de ideolojik araçlarla insanların içselleştirmesini sağlıyorlar.   Yaratılan tüketim kültürü, dinselleşme ve yozlaşmada önemli tamamlayacılar. Hal böyle olunca insanlık her ne kadar sefil durumda yaşarsa yaşasın kapitalizme başkaldırmıyor. 20.yüzyılda önemli bir bölüm başkaldırmıştı. Ama SSCB'nin ve Doğu Avrupa ülkelerinin çöküşü, Çin, Vietnam gibi ülkelerin geldiği noktalar sosyalizmin halklar için kapitalist sisteme karşı alternatif bir düzen, uğrunda ölünecek kadar değerli bir mücadele alanı hatta 'ütopya' olma niteliğini kaybettirdi. Dolayısıyla özellikle 1990 sonrası yıllar kapitalist hegemonyanın en güçlü olduğu yıllar oldu.

Bugüne geldiğimizde ise özellikle Güney Amerika üzerinde kapitalizmin sorgulandığını, alternatif toplumsal projelerin ortaya konduğunu görüyoruz. Yunanistan ve Portekiz gibi ülkeler üzerinden Güney Amerika'da ki rüzgarın Avrupa'ya taşındığını da görüyoruz. Ancak şunu ortaya koymak gerek; ne Güney Amerika'da ki nede Avrupa'da ki hareketler kapitalizmin hegemonyasını gerçek anlamda aşmış, sisteme alternatif hareketler değildir. Sistemin 'ehlileştirilmesini' hedefleyen daha 'insancıl' bir kapitalizmin peşinde koşan şu an için sistem içi hareketlerdir. Bu hareketlerin Güney Amerika'da olanlarının emperyalizmin baskıları karşısında git gide radikalleşip sistem dışına çıkıp çıkmayacağını yada kitlelerin bu hareketleri aşıp yeni devrimci öznelerle buluşup buluşmayacağını göreceğiz. Avrupa'da ise Yunanistan'da, İspanya ve Portekiz gibi ülkelerdeki sistem içi sol hareketlerin(Syriza, Podemos, Portekiz Komünist Partisi) süreç içinde kitlelerin baskısıyla daha da radikalleşip, netleşmesi ihtimal dahilinde olduğu gibi bu örgütlerin mevcut halleriyle kitleleri kapsayamayıp kitlelerin daha radikal öznelerle buluşmasıda ihtimal dahilinde. Biraz konu dışına çıktım ama özetle demek istediğim bugün Güney Amerika ve Güney Avrupa kapitalizmin hegemonyasının kısmi olarak aşıldığı, emekçilerin daha sol öznelerle buluştuğu yerler. Yani şu an için sistemin zayıf halkaları buralar.

Peki bu rüzgar Türkiye'ye de taşınabilir mi? Türkiye'de emekçi kitleler sol öznelerle buluşturulabilir mi? Aslında bu rüzgar 'Gezi' ile belli ölçülerde Türkiye'ye de taşındı. Ancak 'Gezi'de sistem karşıtı bir dil yerine laiklik ve özgürlükçülük odaklı bir söylem baskındı. Aynı zamanda 'Gezi' toplumun en yoksul katmanları ağırlıklı bir hareket değil daha çok orta katmanlar ağırlıklı bir hareketti. İhtiyacımız olan ise orta katmanlar ve yoksulların mücadelesini yani 'Gezi' ile 'Okmeydanı'nı birleştirip, 'Gezi'leri ve 'Okmeydanlarını' çoğaltarak, laiklik ve emek mücadelesini yan yana getirmek. Bunun yolu ise bildiri, dergi yazmaktan, seçim odaklı çalışmalar yürütmekten değil fabrikalarda, yoksul mahallelerde çalışma, örgütlenme, buralarda kendine ait alanlar oluşturma üzerinden geçiyor. Sosyalistler özellikle yoksul mahallelerde oluşturacağı esnek ve yatay örgütlülüklerle mesela halk meclisi gibi çalışmalarla buralarda azami ölçüde devlet dışına çıkabilmiş kendi hegemonyasında sahalar inşa etmeli.

Şu anda ben Türkiye'de kitlelerin soldan uzaklaştığını düşünmüyorum.   Ancak solla buluşmaları içinde devrimcilerin irade koyması gerek. Eğer biz bu irademizi yoksul mahallalerde koyar, buralarda sosyalist demokrasininin nüvelerinin bugünden ortaya konduğu, halkın sorunlarının çözüldüğü, alternatif bir yaşamın bugünden oluşturulduğu yapılar inşa eder ve bu yapıları geliştirmeye, çoğaltmaya başlarsak Türkiye emekçileri, ezilenleri devrime yürüyecektir.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
yura
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 08.02.2014
İleti Sayısı: 816
Konum: Bolu
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: yura
Cevap Tarihi: 30.06.2015- 23:26


her şeye sıfırdan başlamak gibi, fabrikalarda, yoksul mahallelerde örgütlenmeye çalışmak buralarda sosyalist bir nüve oluşturmaya çalışmak. sonucunu almak belki onlarca yıl sürebilir. türkiyede yoksulluk arttıkça bu yoksulluğu hisseden kitleler sola dönmüyor, durumları iyi olanlar, zengin sayılabilecek kesimler sola dönüyor, bence bu konu incelenmeli. laiklik konusunda duyarlılık olarak açıklanamaz bu, yeterli bir açıklama olmaz. bence solun güçlendirilmesi için bu kesimlerden başlamak daha çabuk sonuç verici gibi duruyor. hiç olmazsa bu kesimlerde sola dönük bir çaba var.




Bu ileti en son yura tarafından 30.06.2015- 23:27 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 01.07.2015- 05:19


Alıntı Çizelgesi: yura yazmış

her şeye sıfırdan başlamak gibi, fabrikalarda, yoksul mahallelerde örgütlenmeye çalışmak buralarda sosyalist bir nüve oluşturmaya çalışmak. sonucunu almak belki onlarca yıl sürebilir. türkiyede yoksulluk arttıkça bu yoksulluğu hisseden kitleler sola dönmüyor, durumları iyi olanlar, zengin sayılabilecek kesimler sola dönüyor, bence bu konu incelenmeli. laiklik konusunda duyarlılık olarak açıklanamaz bu, yeterli bir açıklama olmaz. bence solun güçlendirilmesi için bu kesimlerden başlamak daha çabuk sonuç verici gibi duruyor. hiç olmazsa bu kesimlerde sola dönük bir çaba var.


Öncelikle bir yerlerden başlamak zorundayız. Sayımız az diye mücadeleyi ertelemek yada mücadelenin kapsamasını veya muhtevasını değiştirmek gibi olgular söz konusu olamaz. Unutmayalım Fidel, Küba'da gerilla mücadelesine başladığında yanında 80 kişi vardı. Kaldı ki bizim durumumuz Fidel gibi sıfırdan başlamayı gerektirmiyor. Sosyalistlerin bu ülkede hem önemli tarihsel birikimleri vardır hemde güncelde az veya çok yine de etki alanları vardır. İşte fabrika sahalarında çok geniş bir etki alanımız yok diyoruz haklı da olabiliriz ama Kızıl Bayrakçı arkadaşların öncülüğünde ülkeyi sarsan önemli bir direniş de örgütlenebiliyor. İstanbul'un bir çok yoksul mahallesinde solun hegemonyası var. Yapılması gereken ve hepimizin yapması gereken bu örgütlenmelerin, bu etki alanlarının nasıl oluşturulduğunu kavramaya çalışıp, bunların nasıl daha fazla büyütülebileceği ve geliştirilebileceği üzerine düşünüp, bu bağlamda pratik çalışmamızı yürütmektir. Devrim buralardan gelecek. Fabrikalardan, yoksul mahallalerden gelecek. Devrimi orta katmanlarla, akademisyen ve öğrenci çevrelerle yapmanız mümkün değil. Çünkü devrim zincirlerinden başka kaybedecek hiç bir şeyi olmayanlarla, yoksulluk sınırının altında yaşayanlarla, karnını doğru düzgün doyuramayanlarla yapılır. Kaybedecek bir çok şeyi olan, göreli olarak lüks yaşayan tabakalarla en fazla sistem içi reformist mücadele verebilirsiniz. Bununda sosyalistlerin işi olmadığı açık.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
yura
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 08.02.2014
İleti Sayısı: 816
Konum: Bolu
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: yura
Cevap Tarihi: 01.07.2015- 17:47


yanılmıyorsam soma'da seçimi AKP kazanmıştı. Kızılbayrakçı arkadaşların örgütlediği grevlere katılan işçiler oylarını kimlere vermişlerdir?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.005
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 02.07.2015- 19:33


Alıntı Çizelgesi: proleterdevrim yazmış

Alıntı Çizelgesi: umut yazmış

Alıntı Çizelgesi: proleterdevrim yazmış

Alıntı Çizelgesi: denizcan yazmış

Alıntı Çizelgesi: proleterdevrim yazmış

İşçiler umurunda değil ''solun'' çünkü. İşçilerin sorununu kendi sorunu ilan etmeyen, mücadelesinde ortak olmayan bir oluşum işçilerin gözünde hiçbir.

İşçi ile dayanışma eylem patlak verdikten sonra gidip karşılarında flama sallamak değildir.

Bu yüzden küçük burjuva sosyalizmine karşı proletarya sosyalizmi.



bir soru soracağım, bunları inanarak mı yazıyorsun? Ben senin yerinde olsam bunları yazmadan önce düşünürdüm; ''küçük burjuva sosyalistleri'' mi meydanlarda daha çok insan topluyor, ''proleterya sosyalizmini'' savunanlar mı? Cevap olarak sen de HKP'li arkadaş gibi ''bizim imkanlarımız kısıtlı'' deme sakın:)



Bizim ana unsurumuz işçi sınıfıdır. Reformist, legalist vb. küçük burjuva sosyalistlerinin peşlerine taktığı kitle vazıfsızdır.
Bizim kitleden yana sıkıntımız yok şayet işçi sınıfı içinde en örgütlü iki oluşumdan biriyiz. Küçük burjuva sosyalistlerinin ise işçi sınıfı içinde varlığı yok.

Akademisyen, talebe vb. örgütü olmadık çok şükür.



[size=2]Üç beş fabrika önünde yatıp kalkmakla işçi sınıfı örgütlenmez. Akademisyenleri, talebeleri küçümsemekle de olmaz. Sokaklarda kaç kişisiniz, önemli olan o.




Komediye bak. İşçi sınıfı içinde sıfır olan, sınıf mücadelesini reformist sendikalarda koltuk kapmaya çalışmak -onuda beceremiyorsunuz- olarak algılayan insanlar bize işçi nasıl örgütleniyor öğretmeye kalkıyor.   :d

Küçük burjuva sosyalizmini savunmak birde... Akademisyenlerinizi yesinler sizin. O akedemisyenlerle bıraksanız sonsuza kadar solculuk oynayacaksınız. O müthiş kitleyle reformizm, legalizm batağında debelenmeye devam edin. Sınıf devrimcileri Greif'da, metal işçileri fırtınasında öncülük edip sermayeye darbe vuruyor. Sarı sendika belasını dağıtıp tekrardan sınıf hareketini yükseltiyor.



Şu sekter davranışları hiç olmazsa forumlarda bir kenara bırakmak gerekmiyor mu? Üstelik yaptığın yorumda açıklanması gereken o kadar çok şey var ki! ''İşçi sınıfı içinde sıfır olan''lar olduğunu iddia ediyorsunuz da, işçi sınıfı içinde milyonlara öncülük yapabilen bir parti-örgüt mü var? Bir yığın kavramı arka arkaya sıralamakla bir tartışmayı sürdürmüş olmuyorsunuz; artık şu solcunun solcuya propagandasından gerçekten vazgeçmek gerekiyor. Hadi TKP yanlıştı, hadi KP ve HTKP yanlış yerde duruyor diyelim, hiç aklınıza da mı gelmiyor, kendi parti-örgütünüzün nerede durduğu, ne yaptığı? Reformizm, legalizm sınıf devrimciliği sözcüklerini arka arkaya sıralamakla da bir şey söylenmiş olmuyor. Türkiye gibi kapitalizmin hayli ilerlemiş olduğu bir ülkede bile legal sosyalist partiler örgütlenme ve propaganda-ajitasyon yapabilme üstünlüklerine rağmen toplumsal bir güç olabilme konusunda zorluklar yaşıyorken, sürekli illegaliteye övgüler düzerek ve bu yönde yapılanma içine girerek bu sorunları aşabilmek nasıl mümkün olacak? Bunlara kafa yoruyor musunuz? Akademisyenleri ve öğrenci gençliği küçümseyerek nereye varabilirsiniz; üstelik öncülüğün ilk çemberinde ''akademisyenler''in ve öğrencilerin gerekliliğinin yadsınması ile nereye varabilirsiniz?

Komünist partilerin öncülük iddiası varsa, öncelikle toplumsal bir güç haline gelebilmek zorundalar. Bunun yolu fabrikalar önünde bildiri dağıtmak değildir. Fabrikalar önünde bildiri, dergi ve örgütlenme çalışmasının yanlış olduğunu söylüyor değilim, elbette ki yararlıdır ama öncelik topluma bakışta bu şekilde kategorik bir yaklaşımın yanlışlığı üzerinedir.

Güncel siyasetin okunması, toplumun nabzının ölçülmesi, hareket doğrultusunun kavranması, egemen güçlerin toplum üzerindeki baskısı, bu baskının yarattığı tepki vb. komünist partilere güncel siyaset konusunda bir doğrultu vermek zorundadır. Komünist partiler bütün bu çerçevede en dinamik ilerici güçlerle bağ kurmaya çalışmalıdır. Verili koşullarda ileri çeken toplumsal güçler komünist partilerin fokuslanması gereken toplumsal kesimlerdir. Parti bu kesimleri toplumsal bir güç olabilme konusunda önceliğine alabilmelidir. Örgütlü işçi sınıfı bu bağlamda gereken dinamizm içinde değilse, ki öyle,( Haziran direnişinde örgütlü işçi sınıfı yoktu.) toplumun en dinamik kesimleri içinde örgütlenme çalışması yoğunlaştırılır. ( BHH'nin yapmaya çalıştığı şu anda bu.) Toplumun en ileri kesimlerinin örgütlenmiş dinamizmi geride kalan kesimleri daha ileri taşıyabilecek bir potansiyele sahiptir. Bu tür çalışmalarda amaçlanan da budur.

( Bu tür çalışmalar reformiz olarak adlandırılıyorsa reformizmin ne olduğu konusunda sıkıntı yaşanıyor demektir. Bu çalışmalar illegalitede örgütlenerek daha iyi yapılabilir iddianız varsa, bunu somut olarak gösterebilmelisiniz. Olmadığı biliniyor. O zaman hiç olmazsa forumlarda bu tür sekter yorumlardan olabildiğince kaçınmakta yarar var.)



İşçi sınıf niçin sağ partileri tercih ediyor.?
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
hakkı
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: hakkı
Cevap Tarihi: 03.07.2015- 19:57


Bu soru zamanımızda çok soruluyor. Alınan cevaplarsa bizi hiç tatmin etmiyor.
Bu istenmedik cevaplar bizde umutsuzluğa teslimiyete yol açıyor.

Soru şöyle sorulduğunda daha açık cevap verme imkanı olacaktır. İşçi sınıfı ne zaman devrimci olacaktır ? İşçi sınıfının devrimci olması için ne gibi şartlar gerekmektedir ?

Bu soruyu Marx,a sorduğumuzda bize şöyle cevap vermektedir. İşçi sınıfı ekmeği için değil de onuru için savaştığında devrimcidir.

Biz şu an onuru için savaşan bir işçi sınıfını daha göremiyoruz işçiler ücretlerine bir lira daha ilave etmek için ses çıkarmaktadır hatta Soma işçilerinin aileleri kredi borçlarının olduğunu söyliyerek madene indiklerini söylüyor.
Böyle bir durumda işçi sınıfı sistemin ve kendi istikrarı bozulmasın diye oy vermektedir yapılan probagandalar istikrar ancak AKP ile sağlanacağını anlatmaktadır.İşçi sınıfıda bu şartlarda ancak AKP ye oy verecektir.

Ama böyle bir durum bizde umutsuzluk yaratmamalı çünkü biz kapitalizm,i bilmekteyiz heleki bu günün iktidarı olan AKP nin kapitalizm,i nasıl yönettiğini daha çok bilmekteyiz.

Borçlar nerede ise ödenemeyecek seviyeye doğru yükselmekte devlet gittikçe toplumun üzerinde daha ağır yük oluşturmakta yani bu yöneticiler bu halkı normal yollarla yönetemez duruma doğru gitmektedir.
Enflasyon gizlenmekte hukuksuzluk hat safada rüşvet kayırma alabildiğince yaygınlaşmakta.İşte böyle durumlarda bize dik durmak düşecektir kendi içimizde çelik gibi olmalıyız yani sıcak savaşa hazır hale gelmeliyiz ki kazanan biz ve yoksul halk olmalıdır.  



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 3 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2]   3   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör ABD-PYD: Mecburiyet değil tercih umut 0 3010 02.11.2014- 11:56
Konu Klasör Devrimin ve işçi sınıfının ustası:İyi ki doğdun Gorki! melnur 3 2109 29.03.2020- 10:09
Konu Klasör TKP: 105 yıl önce kuruldu, yine kuracağız, işçi sınıfını iktidara taşıyacağız... melnur 0 601 08.11.2022- 05:46
Konu Klasör Sosyalist ve komünist partileri kapatın gitsin! denizcan 2 4388 13.04.2015- 13:34
Konu Klasör 1923 Türkiye İktisat Kongresi ve işçi sınıfının kabul olunan iktisadî esasları melnur 2 156 27.03.2024- 05:13
Etiketler   işçi,   sınıfı,   neden,   sol,   partileri,   tercih,   etmiyor
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS