SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 6 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   3   4   5   [6] 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.006
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 18.12.2022- 05:05


Eski bir başlık ve olabildiğince de tehlikesiz:)

Buralarda dolaşmak, bu konular üzerinde yorumlarda bulunmak sanırım hem tehlikesiz oluyor -çünkü güncele yaşananlarla doğrudan ilgili değil, ve hem de çok çok keskin bir sosyalist algısı oluşturabiliyorsunuz. :) Bu yüzden bugün de bu konuda bir yorumda bulunalım:

Devrim yeni bir toplum ve yeni bir insan yaratma eylemidir. İster burjuva devrim olsun, ( başında M.Kemal), ister bir sosyalist devrim ( lideri Lenin) olsun hep aynı amaca yöneliktir. Ve bu amaçlar, bu büyük yaratımlar hiçbir şekilde toplumun ''rızası'' alınarak gerçekleştirilemez. Çünkü devrimlerle gerçekleştirilmek istenenler verili koşullarda toplumun hayallerinin bile ötesinde olandır. O yüzden zaten devrimciler jakobendirler, jakoben olmak zorundadırlar. O yüzden devrimler klasik burjuva demokrasisi anlayışıyla yan yana gelemezler.

Böyle yazmışım, birinci sayfadaki bir yorumumda ama çok yanlış olmasa da, az yanlış içeriyor diyelim, ya da yanlış anlamalara da epey müsait bir yorum. Bir kere devrimcilerin, jakoben olduklarını düşünüyorum ama bu jakobenlik, özellikle sosyalist jakobenlik için ''halkın rızasını almazlar'' sözü bence çok da doğruyu yansıtmıyor. Herşeyden önce sosyalist bir devrimin gerçekleşebilmesi için halkın rızasına ya da sınıfa, halk'a çok da ihtiyaç yokmuş gibi bir anlamı da içinde barındırıyor. Yanlış olan ya da yazıda eksik bırakılan kısım da burası. Sosyalist devrim için ve sonrasında toplumsal devrimler için proletarya'ya da emekçi halka da ihtiyaç var ve onlar olmadan, onları devreye sokmadan ne devrim gerçekleştirilebilir ve ne de toplumsal devrimler gerçekleştirilebilir ve hem bir sosyalist devrimin gerçekleşmesine ve hem de devrimden sonra sınıfsızlığa gidecek olan süreçteki toplumsal dönüşümlere mutlak ihtiyaç vardır ve kısaca sınıf/emekçi halkın katılımı sağlanmadan sosyalizmi gerçekleşirebilmek mümkün değildir.

Aslında devrimin gerçeklik kazanabilmesinin iki temel koşulu olduğunu ve bu iki temel koşul sağlanmadan bir sosyalist devrimin   ve sonrasındaki toplumsal değişim ve dönüşüm sürecinin de doğru bir zeminde sürdürülmesinin mümkün olmadığı söylenebilir. Bunlardan birincisi işçi sınıfı ve emekçi kitlelere önderlik yapabilecek bir sosyalist/komünist partinin varlığı diğeri de bu devrimci önderliğin arkasında durabilecek, sınıf/halk ( milyonlar)... Bu iki koşul bir arada olmadıkça bir ülkede sosyalist devrimi gerçekleştirme iddiası doğru değildir. Önderlik konusu devrimin gerek şartı, olmazsa olmazı ise artık eskisi gibi yönetilmek istemeyen ve sosyalist önderliğin arkasında hareket etmeyi benimseyen kitleler de yeter şartdır.

Sosyalizmi mümkün kılacak şey bu iki koşulun biraradalığıdır. Bu yüzden sosyalist partilerin daha fazla kalabalık olması, milyonlara ulaşabilmesi, işçi sınıfıyla, emekçi halkla buluşabilmesi ve onlarla bir şekilde bağ kurabilmesi ve onları mobilize   edebilme yeteneği kazanabilmesi gerekir. Sürekli tekrarlayışımızın nedeni budur; kalabalık olmalıyız, kalabalık olmadan kalabalıkların bakması mümkün değildir. Ve kalabalık olmak, kitlelerle buluşabilmek, yani toplumsal alanda etkimizin çok daha fazla olabilmesi dışarda durarak değil, içeride, kitlelere, kitlesel eylemlere daha yakın olabilmekle, hatta onlara dokunabilme mesafesine girmekle mümkündür. Kuramın belli başlı çıktılarını sürekli yinelemek de kalabalık olabilmeyi, sınıfa, halk'a ulaşabilmeyi mümkün kılmaz. Sosyalist siyasete bu yüzden ihtiyaç var. Sosyalist siyaset de Lenin ve Marks soyutlamalarıyla yapılmaz, yapılamaz. Çoğu zaman anlaşılmayan yanı da budur. Örnekse Saraçhane'ye katılmakla hiçbir ilkemizi yitirmiş olmayız. Tam tersine Saraçhane gibi faşizm karşıtlığında bir araya gelebilmiş, demokrat ve yüzü sola dönük kesimlerle aramızdaki açının daha da daralmasının öncelikli koşuludur. Halkla ara açılarak ve sadece kuramsal söylemlerin üzerinde tepinerek ne sosyalist olunur ve ne de sosyalizmin gerek şartının sağlanabilmesi yönünde bir adım atılmış olur.




Bu ileti en son melnur tarafından 30.12.2022- 05:30 tarihinde, toplamda 3 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.006
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 29.12.2022- 00:38


Gerek şart konusunda hiçbir sıkıntımız yok. Sosyalist partilerimizin, sosyalist örgütler ve hatta dergi çevreleri dahil hemen her sosyalist yapılar   sosyalist mücadelede, sosyalist devrim hedefinde işçi sınıfının önderliği iddiasında oldukça iddialılar' Sorun yeter şartın kendisinde. Toplumsallaşma konusundaki sıkıntımızda sorun. Kitlesel alandaki etkisizliğimiz devrimci mücadelenin bir büyük ve önemli ayağından yoksun oluşumuzdan kaynaklanıyor. Sıkıntı burada. Sosyalistler tarafından aşılması gereken konu da bu. Toplumsal alandaki etkisizliğimizi nasıl aşacağız? Nasıl kalabalık olacağız? Kitle kazanabilmenin yolu siyasetten, siyasi perspektifen geçiyor da, nasıl?

Evet, nasıl? Ne yapılmalı?
Nasıl kitle kazanabiliriz?
Toplumsal alandaki etkisizliğimizi giderecek bir formül var mı?

İki temel başlıkta düğümleniyor bence bu konu. Birincisi önderlik iddiasında bulunan sosyalist yapıların şu ''demir çekirdek'' katılığından ve saplantısından bir an önce uzaklaşmaları ve kitle kazanmaya yönelik bir iç işleyişe, daha demokratik bir yapıya sahip olmaları. Parti üyeliğini hafta sonu toplantılarına katılma, partide bir sorumluluk üstlenme ve belli bir aidat ödeme koşulu koymak ve ayrıca sosyalist aydınlarla, yüzü sola dönük kesimleri hemen hemen hiçbir koşul öne sürmeden partiye kazandırma. Bunun adı kitlesel bir parti yapılanması ise, varsın öyle olsun. Partiye yönelik bir aidiyet duygusunu dikey ve yatay düzeyde geliştiremiyorsan, sağlıklı bir önderlik iddiasında bulunmak mümkün değildir. Öncülük ve önderlik iddiasında bulunan parti önce kendi içinde olabildiğince esnek bir yapıya kavuşturulmalıdır. Daha fazla akıl ve daha fazla farklı eğilimlere kapı açan işleyiş mutlaka sağlanmalıdır. Kısaca demokratik merkeziyetçiliğin demokratik olan kısmı da, merkeziyetçi olan biçimi de tekrar tekrar gözden geçirilmelidir. Bu yapı sadece bu köhnemiş ve artık dinamik parti anlayışına uygun olmayan bu haliyle üye ve sempatizan kitlede zihinsel bir tembellik yapmaktan öte sonuca yol açmamakta partiye katılım konusunda da tereddütlere neden olmaktadır.

Ve ikincisi, kitleyi kazanabilmenin yolu kitleyle aradaki mesafeyi alabildiğince azaltacak bir sosyalist siyaseti sosyalist bir tarza dönüştürebilme becerisi gösterebilmekten geçiyor. Sosyalist bağımsızlığı korumak düsturuyla hemen hemen toplumsal alandaki her türlü etkinliğe kapalı ve güncel siyaset konusunda çoğu kez dışsal bir tutum alma gayretleri de sonuç vermiyor. Bu yöntemde ısrarcı olmakla toplumsal alandaki etkisizliği aşabilmenin mümkün olmadığını düşünüyorum. Bence daha kesin bir ifadeyle, mümkün değil. Sınıfla, emekçi kesimlerle, ve kitlesi sola dönük olan düzen partileriyle hiçbir ilişkiye girmeden, sokağa çıkmayan, kirlenmeyi bir ölçüde de olsa göze alamayan bir partinin kitle kazanabilme ve dolayısıyla toplumsal alanda etkisini arttırabilmesi de mümkün değildir. Bağımsız sosyalist siyaset ve siyasi duruş görünürde ve biçimsel olarak kaldıkça sadece bağımsız sosyalist siyaset ve siyasi duruş algısına yol açmaktadır. Sadece algıdır ve partiyi yalnızlığa ve etkisizliğe mahkum etmekten başka bir işe yaramamaktadır.

Özetle, sosyalist solun yalnızlığını ve etkisizliğini gidermenin yolu belki de her iki temel başlık üzerinde birtakım devrimci dönüşümleri gerçekleştirebilmekten geçmektedir. Yirmi birinci yüzyılın ilk çeyreğini neredeyse tamamlamak üzereyiz, ama hem parti yapı ve işleyişini ve hem de kitlelere yaklaşım biçimini yeterince amaca uygun bir işlevsellikle donatamadığımızda belki boş yere zaman ve emek israfına neden olmaktan başka bir iş yapmamış olacağız.

Acı ama (bana göre) gerçek de bu.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.006
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 30.12.2022- 06:14


''...Saraçhane'ye katılmakla hiçbir ilkemizi yitirmiş olmayız. Tam tersine Saraçhane gibi faşizm karşıtlığında bir araya gelebilmiş, demokrat ve yüzü sola dönük kesimlerle aramızdaki açının daha da daralmasının öncelikli koşuludur. Halkla ara açılarak ve sadece kuramsal söylemlerin üzerinde tepinerek ne sosyalist olunur ve ne de sosyalizmin gerek şartının sağlanabilmesi yönünde bir adım atılmış olur.''

İki yorum öncesinde böyle söylemişim ama sanırım açmak da gerekir: Kalabalık olamamaktan, toplumsal alanda etkin olamayışımızdan ve kitleyle buluşma konusunda sürekli sorunlar yaşıyor olmaktan yakınır dururuz da, bu sorunun nasıl aşılması gerektiği konusunda pek bir şey söylemeyiz. Hemen her seçimde binde bilmem kaçlarla uğraşır dururuz ama işte dudaklarımızdan ''komünistler yükseliyor'' ezberi de hiç düşmez. Bu konuda ne yapılması gerektiği üye ve sempatizan kitleye doğru aktarılamadığında onların da toplum içinde güncel olana karşı nasıl bir tavır ve söylem içinde olması gerektiği de pek bilinmez. Partinin kendi haber sitelerindeki açıklamaları, dergi ve bildirileri de sorunu çözmez, bu halk'a bir türlü ulaşamama ve dolayısıyla toplumsal alandaki etkisizliğimiz sürer gider.

Bu konuda ne yapılması ve sorunun nasıl giderilmesi gerektiği konusu tartışılmıştır elbet. Sosyalist sol açısından bu kadar parçalı bir yapının bir araya getirilmesi tam bir çözüm mü, böyle bir olasılık sorunun çözümünde etkili olur mu, dahası böyle bir birlktelik ve bir anlamda ''mevcudu toparlamak'' çabası bir sonuç verir mi? Bilmiyorum ama sorunumuz sanki daha derinlerde...Bana göre bizin siyaset konusunda bir sorunumuz var. Topuma ulaşma konusunda nasıl bir siyaset savunmalıyız konusu pek de açıklığa kavuşmamış, kavuşturulamamış. Sorun da burada. Evet, sosyalistleri toplumsal alanda daha etkin bir hale nasıl bir siyasetle gelebiliriz? Ne yapılmalı ve nasıl bir siyasetle?

Halk olmadan, sınıf kazanılmadan devrim mi olurmuş? Halkı dışta bırakan ve kendiliğindenci bir süreçle halkın aydınlanacağı ve sınıfının tarihsel çıkarlarını kavrayıp o yönde bir irade geliştireceğini mi sanıyoruz? Parti sınıf birlikteliği bu yolla mı, bu perspektifle mi sağlanacak? Bence olmuyor. Deneniyor ama bu birlikteliğin sağlanması yolunda bir milim bile ilerleme olmuyor.O zaman daha başka yollar ve halk'a ulaşabilmenin başka yöntemleri denenmeyecek mi?

Başka bir siyaset tarzına ihtiyaç var. Sadece dergiyle, bildiriyle ve parti açıklamalarıyla güncel olana dışsal kalarak ve sokağa da bu bağlamda çıkmayarak bu iş olmuyor. Olacağına ilişkin hiçbir emare de bulunmuyor. Sadece ''komünistler yükseliyor'' ajitasyonlarıyla kendi kitlemizi konsolide etme çabasındayız.

Başka bir siyaset tarzına ihtiyaç var. Kişisel görüşüm ''dışarıda'' kalarak aynı hamam aynı tas misali farklı sonuçlar umud etmekten bir sonuç çıkmayacağı yönünde. Saraçhane mitingine katılım bu açıdan bence değerli. EMEP'in 6'lı masa üstündeki görüntüsünde yadırganacak hiçbir şey olmamalı. Erkan Baş'ın, TİP'in, bu konulardaki yaklaşımı da önemsenmeli. SOLparti'nin açıklamaları da olumlu.Türkiye'de yüzü sola dönük kesimlerin siyasal partileriyle faşizme karşı birliktelik önemli ve gerekli olduğu gibi, dirsek teması kurmak ve normal koşullarda dahi bir dayanışma kültürü geliştirme gerekli. Metin Çulhaoğlu (bana göre) haklıydı. Dışarıda durarak bu temel sorunumuzu aşma olanağı yok. Bağımsız sosyalist siyaset adına kendi çabamız (parti açıklamaları, dergi ve bildiriler) ile ve bir anlamda yalnızları oynayarak aşabimek bir yana, diğer yandan toplumun yakıcı sorunlarına yakınlaşarak ve bu konuda ilerici siyasal parti temsilcileriyle ( sosyal demokrat ve devrimci demokrat) aradaki mesafeyi daha da açmaya çalışmadan bir ilişkiyi kurmak ve sürdürmek, bu konularda sahada olabilmek, özgün bir dil kullanmak, bunun üye ve sempatizanlarca benimsenmesini sağlamak...

Daha farklı bir yol izlemek ve halka ulaşmanın yollarını aramak bence dışarda kalarak gerçekleştirilebilecek bir şey değil. Kuyrukçu bir siyasetten söz etmiyorum, o konu, o tür bir ilişki de sosyalist sola alan açmadı. Ama bu durum, ilişkinin tamamen koparılması anlamına da gelmiyor, gememeli...

Hiç kuşkum yok sosyalist solun yoğunlaşması gereken konuların içinde en yakıcı olanı da bu...



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 6 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   3   4   5   [6] 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 2 kişi görüntülüyor:  2 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Devrim Nedir ve Onu Neden Çok Severiz? ayhan 1 2991 13.04.2015- 20:54
Konu Klasör L. Auguste Blanqui’nin Devrimci Teorileri spartakus 1 3842 15.12.2014- 02:19
Konu Klasör Bilinen teorileri alt üst eden gezegen bulundu! sirius 0 3443 25.07.2014- 00:19
Konu Klasör Sürekli devrim mi, tek ülkede sosyalist devrim mi? spartakus 0 4180 14.07.2015- 00:07
Konu Klasör Siyasal devrim, toplumsal devrim... melnur 13 14289 31.12.2018- 09:11
Etiketler   Devrim,   nedir,   teorileri,   için,   söylenebilir
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS