Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

bedrettin  |  Cvp:
Cevap: 9
28.07.2015- 11:59

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Alıntı Çizelgesi: yura yazmış

ütopyacı sosyalizm ile bilimsel sosyalizm arasındaki farka da değinmek lazım. örnek olarak blanki ile marks verilebilir. blanki dar bir örgüt yapısıyla iktidarın ele geçirilmesini savunuyordu. bu yüzden o da ütopyacı sosyalistlerdendi. marks ise devrim koşullarının uygun olmasını savunuyordu. paris komününe ilk başlarda karşı çıkması koşulların uygun olmaması ile ilgiliydi, blanki ise ne olursa olun iktidarın alınmasını savunuyordu. ütopyacı sosyalizm ile bilimsel sosyalizm arasında böyle bir fark olduğunu düşünüyorum.



Bu konunun bilimsellikle bir ilgisi bulunmuyor. Siyasal iktidarın alınması konusunu daha fazla determinizme veya daha fazla volüntarizme bağlayan görüşler olabilir, bu görüşler de tartışılabilir, ama hanhi görüş bu bağlamda ne söylerse söylesin konuyu bilimsel bir temel üzerine oturtabilmesi mümkün değildir.   Bu konu siyasetin kapsamı içine girer ve doğrudan marksist bilimle ilişkilendirilemez. Benim görüşüm bu konuya ç.ok fazla kategorik yaklaşılmaması yönündedir.   Siyasal devrimin nesnel koşulları olduğu gibi iradeci bir yanının olduğu da açık. Bu yaklaşımları birbirinden soyutlamak doğru değil.



Benim görüşüm çağımızda devrimin gerçekleşebilmesi için iradeci çözümlerin daha ön plana çıktığı doğrultusunda. Marks bilinç tarafından belirlenenin konum olduğunu söylerken kapitalizme fazla güven duyuyor. Aradan 200 yıl geçti, işçi sınıfının durumunda hiç bir değişiklik olmamasına ve sömürü daha da artmış olmasına rağmen işçi sınıfı bilinç edinememiş. Edineceğe de benzemiyor. Egemenin kullandığı din işçi sınıfı üzerinde daha etkin olmaya meyilli. Papanın konuşmasına milyonlarca insanın katılması, Türkiye'de ''çalıyorlar ama iş de yapıyorlar'' sözünün emekçiler arasında karşılık bulmasını başka nasıl sçıklayabiliriz? Bu koşullarda kapitalizm istediği kadar gelişsin işçi sınıfının konumu ne olursa olsun bilincin otomatizasyonu gerçekleşmiyor. Devrim bu yüzden çok daha iradeci yöntemlerle gerçekleşecek diye düşünüyorum.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 10
30.07.2015- 01:33

Doğru düşünüyorsunuz; yalnız bu ''iradeci yaklaşım''ı işçi sınıfı ve kitlelerden kopuk bir iradecilik olarak algılamamak gerek. İşçi sınıfının ve emekçi kitlelerle bağ kuramamış bir iradeci anlayışın da hem sosyalist devrim ve hem de kuruculuk sürecinde büyük oranda başarısız kalabilme olasılığı fazla olacaktır. İradecilik konusunda bu konuyu da göz ardı etmemek gerek.

munzur  |  Cvp:
Cevap: 11
20.10.2015- 15:03

'Tarihin materyalist kavranışını ve artı değer aracılığıyla kapitalist üretimin sırrının çözülüşünü Marks'a borçluyuz. Bu buluşlarla sosyalizm, her şeyden önce, bütün ayrıntıları ve ilişkileriyle geliştirilmesi gereken bir bilim oldu.'' ENGELS, Anti-Dühring

bedrettin  |  Cvp:
Cevap: 12
13.01.2016- 17:41

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Doğru düşünüyorsunuz; yalnız bu ''iradeci yaklaşım''ı işçi sınıfı ve kitlelerden kopuk bir iradecilik olarak algılamamak gerek. İşçi sınıfının ve emekçi kitlelerle bağ kuramamış bir iradeci anlayışın da hem sosyalist devrim ve hem de kuruculuk sürecinde büyük oranda başarısız kalabilme olasılığı fazla olacaktır. İradecilik konusunda bu konuyu da göz ardı etmemek gerek.



Yanlış anlaşılamazsa bir soru soracağım, çoktandır da kafamda ve bu konuda kendimi inandıracağım bir çıkış yolu bulmakta zorluk çekiyorum. İşçi sınıfı ve kitlelerden kopuk bir iradeciliğe neden karşı olunmalı? Siyaset iktidarı almaksa kitlelerin bilinçlenmesini beklemek yerine doğrudan iktidarı almaya dönük faaliyetler sosyalist teoriye göre neden yanlış görülür? Bugün Türkiye'de işçi sınıfı ve yoksul kesimlerin iktidarı alabilecek bir bilince sahip olabileceğine inanıyor musunuz? Ben çok zor görüyorum. Dışardan bilinç diyoruz ancak onunda toplum üzerinde bir etkisi olmuyor. Bu ülkede kaç kişi aklı başına dergi gazete okuyor ki? İnsanların yarın ne yapacağını düşünmekten sağını solunu görecek halleri kalmamış. Teorik olarak dışardan bilinç yoluyla kitlelere bilinç verilebilir. Devrim gibi bir alt üstü düşündüğümüzde bunu gerçekleştirecek kitleler sanki bana bu yolla gerçekleşmez gibi geliyor. Çok zor bir konu.

solcu  |  Cvp:
Cevap: 13
13.01.2016- 19:46

Alıntı Çizelgesi: bedrettin yazmış

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Doğru düşünüyorsunuz; yalnız bu ''iradeci yaklaşım''ı işçi sınıfı ve kitlelerden kopuk bir iradecilik olarak algılamamak gerek. İşçi sınıfının ve emekçi kitlelerle bağ kuramamış bir iradeci anlayışın da hem sosyalist devrim ve hem de kuruculuk sürecinde büyük oranda başarısız kalabilme olasılığı fazla olacaktır. İradecilik konusunda bu konuyu da göz ardı etmemek gerek.



Yanlış anlaşılamazsa bir soru soracağım, çoktandır da kafamda ve bu konuda kendimi inandıracağım bir çıkış yolu bulmakta zorluk çekiyorum. İşçi sınıfı ve kitlelerden kopuk bir iradeciliğe neden karşı olunmalı? Siyaset iktidarı almaksa kitlelerin bilinçlenmesini beklemek yerine doğrudan iktidarı almaya dönük faaliyetler sosyalist teoriye göre neden yanlış görülür? Bugün Türkiye'de işçi sınıfı ve yoksul kesimlerin iktidarı alabilecek bir bilince sahip olabileceğine inanıyor musunuz? Ben çok zor görüyorum. Dışardan bilinç diyoruz ancak onunda toplum üzerinde bir etkisi olmuyor. Bu ülkede kaç kişi aklı başına dergi gazete okuyor ki? İnsanların yarın ne yapacağını düşünmekten sağını solunu görecek halleri kalmamış. Teorik olarak dışardan bilinç yoluyla kitlelere bilinç verilebilir. Devrim gibi bir alt üstü düşündüğümüzde bunu gerçekleştirecek kitleler sanki bana bu yolla gerçekleşmez gibi geliyor. Çok zor bir konu.



Kitle olmadan iradeci bir anlayışla iktidar nasıl alınabilir? Bu konuda bir fikrin var mı? Bir örgüt kurulsa illegal olsa ve silahlı devrimi amaçlasa arkasında kitle desteği olmadan bunu nasıl yapabilir? Burjuva devlet mekanizmasını koruyan militarist yapıyı devirebilecek bir örgüt kurulabilir mi sence?

bedrettin  |  Cvp:
Cevap: 14
15.01.2016- 12:41

Askerden, işçi kesimlerinden, aydınlardan, öğrencilerden oluşmuş bir örgüt parlamentoyu bassa, onları iş yapamaz hale getirse polis ve askerin büyük çoğunluğu buna tepki göstermese ve bu şekilde iktidara el konulsa sosyalist devrim sayılmayacak mı? Fikir jimnastiği yapıyorum sadece, konuyu tartışmak için. Böyle düşünmenin nesi yanlış? İşçi sınıfının bilinçleneceği falan yok, burjuvazinin gericileştirici baskısının etkisinde kendisinin çıkarlarını koruyacak bir bilinç ortada yok, dışarıdan bilinç de etkisiz kalıyor, ''devrim böyle olur'' diyerek ortaya atılan bir örgütü- neden darbeci olarak suçlanır, dışlanır. Örgüt amaçlarını sosyalizm olduğunu iddia ediyorsa ve bu uğurda mücadele ediyorsa, iktidarı alması haline bu mücadele sosyalizme evrilmez mi? Veya neden evrilmez?

dayanışma  |  Cvp:
Cevap: 15
16.01.2016- 16:00

Alıntı Çizelgesi: bedrettin yazmış

Askerden, işçi kesimlerinden, aydınlardan, öğrencilerden oluşmuş bir örgüt parlamentoyu bassa, onları iş yapamaz hale getirse polis ve askerin büyük çoğunluğu buna tepki göstermese ve bu şekilde iktidara el konulsa sosyalist devrim sayılmayacak mı? Fikir jimnastiği yapıyorum sadece, konuyu tartışmak için. Böyle düşünmenin nesi yanlış? İşçi sınıfının bilinçleneceği falan yok, burjuvazinin gericileştirici baskısının etkisinde kendisinin çıkarlarını koruyacak bir bilinç ortada yok, dışarıdan bilinç de etkisiz kalıyor, ''devrim böyle olur'' diyerek ortaya atılan bir örgütü- neden darbeci olarak suçlanır, dışlanır. Örgüt amaçlarını sosyalizm olduğunu iddia ediyorsa ve bu uğurda mücadele ediyorsa, iktidarı alması haline bu mücadele sosyalizme evrilmez mi? Veya neden evrilmez?



Böyle bir örgüt iktidarı alırsa sosyalizmi kurmaya çalışırken hangi kitleye dayanacak, hangi sınıfı yanında görecek? Burjuvazi bu iktidarı rahatlıkla devirebilir. Toplumun büyük çoğunluğu arkada yoksa sosyalist devrimi iktidarda tutmak imkansızdır, faşist darbeler bile darbe yapmadan önce kitleyi yanlarına çekecek kışkırtıcı eylemler yapılıyor ve faşizmin kitle tabanını meydana getiriyor. Sosyalistlerin bu tabana faşistlerden daha fazla ihtiyacı var.

bedrettin  |  Cvp:
Cevap: 16
17.01.2016- 02:30

Burada son yazdıklarımı benimseyerek yazdığım sanılmamalı, fikir jimnastiği yapmaya çalışıyorum. Dışarıdan bilincin gerekliliğine inansam da burjuvazinin ideolojik silahlarının toplumu etkileme konusunda çok daha etkin olduğunu görebiliyoruz. Bugünün Türkiye'sine bakalım, Cumhuriyet tarihinin en gerici bir partisi iktidarda, yaptığı bütün hatalara, rüşvete ve yolsuzluğa boğazına kadar batmasına rağmen her seçimde daha fazla oy alarak iktidara gelebiliyor. Onu iktidara getiren de bizlerin dışarıdan bilinç vermeye çalıştığı toplumsal kesimler. En yoksul, en eğitimsiz ve sadakaya muhtaç edilmiş insanlar. Bu tablo işimizin ne kadar zorlu olduğunu gösteriyor. Solda olmasını düşündüğümüz kesimler tarafından iktidara geliyor AKP. Bunun nedeni devletin artık sadece AKP'nin olması. AKP devlete tamamen hakim olarak onun bütün olanaklarını seferber edebiliyor. Paraysa parai korkutmaksa korkutmak, satın almaksa satın almak tutuklamaksa tutuklamak. Böyle bir parti devlet karşısında sadece halkın bilinçlenmesi beklenecekse işimiz çok zor. Bu parti devleti Göbels propagandalarıyla kitlesine kitle katabiliyor. Bu da Cumhuriyet tarihinde ilk.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]