Sağ-sol ayrımı önemini yitirmiştir 1990ların popüler sözüydü. İdeolojiler öldüden daha fazla bir şeydi bu, meydan okumaydı, ideolojilere değil sola, sol ideolojiye savaş ilan ediliyordu. Sağ-sol ayrımı kalmadı derken sol bitti denmek isteniyordu.
İşçinin sağcısı-solcusu olmaz önermesi tam da bu noktada telaffuz edilmeye başlandı. İşçi sınıfının birliğini sağlamanın ideolojik içeriği olmadığı anlamına gelen bu düşünce, sol değerlere karşı yürütülen saldırılar karşısında emek cephesinin savunmasız bırakılmasını kabullenmek anlamına geliyordu. Sol bittiye utangaç bir onaydı bu.
Liberalizm ise, ideolojiler bittiye, uzlaşma kültürüyle katkı koydu. Sağ ve sol varolmaya devam edebilirdi ama birbirlerine benzemelerinde, birbirlerine dönük önyargıları terk etmelerinde, birbirlerinden öğrenmelerinde yarar vardı! Görüldü ki, sağın soldan anladığı, ya onu yok etmek ya da onun değerlerini, sembollerini kirletmekti. Sol ise sağa öykünmeyi marifet sandı, sağ kendisini yok etmek istedikçe geriledi, savunmaya çekildi ve sağa yaranmanın yollarını aradı.
Bugün ise, sol adına konuşanlar, ben soldayım diyenler arasında sağcılaşmadan başarılı olamayız anlayışı giderek yaygınlaşıyor. Bunların arasında çoktan sağcılaşanlar olduğu gibi, geçici olarak sağcılaştıktan sonra gerçek kimliğini açık etme fantazisi yaşayanlar da mevcut. Tam bir hayal. İlkeler ve program elbette somut duruma göre değişebilir, esnetilebilir. Ancak siyaset asgari süreklilik gerektirir. Toplumsal dinamikler ideolojik ve siyasal açıdan kesintisiz bir biçimde dönüşür ve dönüştürür. Belli bir zaman dilimini, toplumsal dinamiklere ya da seçim uğrağına hakim olmak için sağcılaşarak geçirmek, solun topyekun kaybetmesinden başka bir anlam taşımaz.
Bu nedenle Sol, hâlâ pozitif bir anlama sahipken, hâlâ birçok kesim kendini solda görüyorken, solun evrensel ilkelerini ve bu ilkelerin bugünkü Türkiyedeki karşılığını savunan kapsayıcı bir hareketi yaratmanın tam zamanıdır.
Sağ tükenmiştir. Tükenen bir sağa yanaşmak ancak ahmakların işi olabilir.
Sağın etkilediği geniş kesimleri ancak ve ancak kendisine güvenen bir sol etkileyebilir. Hep söylenir, aslı varken taklidine kim inanır ki?
Kendimiz inanır mıyız?
Bilelim ki, sola sağcılaşmayı önerenler ve buna önayak olanlar sağcıdır. Bu oyun sabırsız reflekslerle değil ama acil önlemlerle çözülmelidir. Çözüm için araçlar ortaya konmalıdır.
Solun sağ karşısında havlu atmasını öneren her düşünceye, 1980den bu yana Türkiyede sürmekte olan sağcılaşma sürecine karşı bayrak açılmalıdır.
Dün kuruluşu heyecanlı ve olgun bir toplantıyla gerçekleşen Sol Cephenin bu bayrağı dosta düşmana göstereceğini umuyorum.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.