Sol Cephe'den ilk açıklama: Türkiye'nin Bir Sol Cephesi Var
15 Aralık Pazar günü binlerce kişinin katılımıyla kuruluşu gerçekleştirilen Sol Cephe ilk açıklamasını yayınladı. Kuruluşunun bir "hamle zamanı" olarak değerlendiren Sol Cephe, açıklamasında hedef ve ilkelerini de duyurdu.
(soL - Haber Merkezi) 15 Aralık Pazar günü binlerce kişinin katılımıyla kuruluşu gerçekleştirilen Sol Cephe ilk açıklamasını yayınladı. Kuruluşunun bir "hamle zamanı" olarak değerlendiren Sol Cephe, açıklamasında hedef ve ilkelerini de duyurdu.
İşte Sol Cephe'nin açıklaması:
BASINA VE KAMUOYUNA
TÜRKİYENİN BİR SOL CEPHESİ VAR
17 Aralık 2013
Sol Cephe, 15 Aralık 2013 Pazar günü görkemli bir toplantıyla kuruluşunu gerçekleştirmiştir. 14 Kasımda yapılan Bize Bir Sol Cephe Gerek çağrısına yanıt veren imzacılar ve çağrıyı ilgiyle izleyenler, Türkiyenin dört bir yanından Ankaraya gelerek kuruluşa katılmış, Türkiyenin siyasi gidişatına ve yerel seçimlere Sol Cephenin müdahalesi başlığında görüş ve katkılarını sunmuşlardır. Sol Cephenin kuruluş günü, büyük Haziran Direnişinin ardından kitlesel bir halk hareketinin yaratılması yolunda tarihi bir toplantı olmuştur.
Hamle zamanı olarak da nitelendirilebilecek kuruluş, her tür baskıya karşın, bağımsızlık, aydınlanma, özgürlük ve eşitlik mücadelesinin engellenemeyeceğini ilan etmiştir. İlk çağrıcılardan Merdan Yanardağın Muğla Cezaevinden gönderdiği anlamlı mektup, Sol Cephe, umudu yeniden büyütür ve büyük Haziran/Gezi Direnişinin birikimini içererek bu ülkeyi kurtuluşa taşıyabilir. Sol ve devrimci bir seçenek için yolunuz açık olsun mesajıyla, halkın hiçbir şekilde susturulamayacağının kanıtı olmuş, Sol Cephe kuruluşuna güç katmıştır.
Haziran Direnişi ile dirilen halk, artık bir Sol Cephemiz de var diyerek umutsuzluğa mahkum olmadığını göstermiştir. Sol Cephe, bugünkü kabusun kalıcı olmadığı, dünyadaki ve Türkiyedeki gerici güçlerin aklı ve aydınlanmayı yok edemeyeceği gerçeğinin ürünüdür.
Sol Cephe, bir savunma cephesi değil, ödünsüz karşıtlık üzerine kurulu mücadele cephesidir. Ezilen, sömürülen, karanlığa itilen emekçi halkın Hazirandaki dirilişi bundan sonra Sol Cephe ile güç ve eylem birliğine dönüşecektir. Gericiliğe karşı aydınlanma, emperyalizme karşı yurtseverlik, sömürüye karşı eşitlik, AKP faşizmine karşı özgürlük Sol Cephenin vazgeçilmez ilkeleri olacaktır.
Bu temel ilkeler doğrultusunda halkın tüm sorunları Sol Cephenin gündemindedir. Farklı siyasal tercihleri olan yurttaşlarımız, Sol Cephede bu ilkeler temelinde yan yana gelecek, tartışacak, çözüm üretecek ve mücadele edecektir. Kuruluştan başlayarak, il ve ilçe düzeyinde tüm yerelliklerde geniş katılımlı toplantılar yapılarak, Sol Cephe yerel meclislerinin kurulması, kurulduğu andan başlayarak da yerellerdeki somut durumların somut analizleriyle birlikte çözüm önerileri için adım atılması, tüm bu çalışmaların fiziksel, ekonomik ve sosyal planlama bütünlüğünde gerçekleştirilmesi için kollar sıvanmıştır.
Önümüzde, gerici, işbirlikçi, sömürücü güçlere ve emperyalizme, AKP iktidarına karşı halkın meydan okuyacağı, yaratıcı enerjisiyle karanlığı aydınlığa çevireceği bir dönem açılmaktadır. Sol Cephe bu dönemi kazanmak için kurulmuştur.
Sol Cephe, haksızlığa uğrayan, eşitlik ve özgürlük talep eden, adaletsizliklere isyan eden herkesin hareketidir.
Hep birlikte, ülkenin her yerinde, Sol Cephede!
SOL CEPHE HEDEF VE İLKELERİ
1- Sol Cephe, işçilerin, emekçilerin, yoksul köylülerin, gençlerin, kadınların, aydınların, yaşamını başkalarının sırtından kazanmayanların, ülkemizin geleceğine dair ortak kaygı ve özlemleri olanların temel ilkeler etrafında güçlerini birleştirerek yarattığı bir halk hareketidir.
Sol Cephe, 2013'ün Haziran ayında ülkemize büyük bir aydınlık getiren halk direnişinin açtığı yolda, direnişçi kitlelerin en önemli eksiği olan örgütsüzlüğe son vermek için kurulmuştur.
Sol Cephe, Haziran Direnişinin tüm değerlerini ve hedeflerini, geliştirmeyi ve yaygınlaştırmayı da gözeterek bir bütün olarak sahiplenir. Haziranda ortaya çıkan kararlılığın, aklın, yaratıcılığın ve umudun büyütülmesi ve örgütlenmesi için çalışır.
2- Ülkemizde AKP önderliğinde yeniden yapılandırılan, gerici, işbirlikçi bir sermaye diktatörlüğü hüküm sürmektedir.
Türkiye'nin aydınlık güçleri, Haziran 2013de bölgemize yönelik emperyalist tasarıları, gerici karanlık güçlerin sermaye egemenliğini reddetmiştir.
Reddettiğimiz AKP'dir.
Reddettiğimiz emperyalist boyunduruk, kölece sömürü ve dinci karanlıktır.
Sol Cephe, bu reddiyenin birikimiyle yola çıkmıştır. Hedefimiz, halkın büyük çoğunluğunun özlemi olan, özgürlüğün, adaletin, eşitliğin, aydınlığın, direnişin Türkiye'sini, yeni bir Cumhuriyeti kurmaktır.
3- Sol Cephe, emperyalizme, işbirlikçilerine, gericiliğe, sömürüye, bütün bunların somut ifadesi olan AKP iktidarına karşı mücadele edenlerin cephesidir.
AKP diktatörlüğü, emperyalizmin sermaye egemenliğini gericilik üstüne bina ederek sürdürmeyi hedeflediği için, Sol Cephe tüm çalışmalarında AKP diktatörlüğünden kurtulmayı öncelikli görev olarak görür.
Sol Cephe, bu topraklarda tarih boyunca ortaya çıkmış tüm ilerici atılımları tereddütsüz biçimde savunur. Daha somut olarak, Cumhuriyet kazanımlarının, sömürücü güçler tarafından artık tamamen gözden çıkarıldığı bir dönemde kurulan Sol Cephe, bu kazanımların, sadece halkın elinde, yeni ve daha gelişkin bir çerçeveye yerleştirilerek yaşatılabileceği gerçeğinden hareket eder.
Karanlığı alt etmek için yola çıkan bütün ilericilerin, emperyalizme karşı direnen yurtseverlerin, kapitalist sömürüye karşı emekçilerin örgütü olarak Sol Cephe, yobazlara, ülkemizi satanlara ve satın almaya kalkanlara, sömürücü güçlere ödün vermez.
Sol Cephe, örgütlü bir halkın yenilemeyeceği gerçeğinden hareketle, iktidara karşı tepkiyi ve öfkeyi örgütlü bir halk hareketine dönüştürmeyi hedefler.
Türkiye bugüne kadarki iktidarlar eliyle emekçi halkımız için bir cehenneme dönüştürülmüştür. Emekçi halkın günbegün yaşadığı acılar, baskı, sömürü, ekonomik ve sosyal sorunlarla Türkiyenin yönetim biçimi arasında doğrusal bir ilişki vardır. Sol Cephe, halkın sorunlarının çözülebilmesi için emekçi halkın kendi iktidarını yaratmasının zorunlu olduğu gerçeğiyle hareket eder.
Sol Cephe, AKP diktatörlüğünün tasfiyesi, gericiliğin kurutulması, emperyalizmin defedilmesi, sömürüye son verilmesi için mücadele eder.
5- Sol Cephenin çalışma tarzını ve işleyişini belirleyen esas, halkın siyasal iktidara karşı mücadelesini en etkili biçimde örgütlemektir.
Sömürücü, gerici, emperyalist cepheyi ancak halkın birliğiyle devirebiliriz. Bu nedenle dar bakış açıları, faydacı yaklaşımlar Sol Cepheye yabancıdır.
Sol Cephe, içindeki bütün bireylerin her düzeyde eşit oldukları, eşitliği, adaleti, özgürlüğü, hakkaniyeti kendi içinde de inşa eden bir birliktir.
Sol Cephe içinde farklı siyasal ve ideolojik tutumlara sahip veya farklı siyasal aidiyetleri de olan bireyler, ortak hedefler için birlikte yeni bir mücadele kültürü yaratmak için çaba gösterirler.
Bu birlikteliğin temel ilkelerinden birisi Sol Cephenin tüm kararlarını kendi karar organlarında almasıdır.
Sol Cephe başka herhangi bir yapının iradesine tabi olmaz. Direnme hakkını kararlılıkla kullanan büyük halk hareketini kucaklar.
Haziran Direnişinde kitleler sosyalizmi mi arıyorlardı? Daha genel bir kavram olarak solu mu arzuluyorlardı? Kendilerine liderlik edecek siyasi aktörlerin mi peşindeydiler? Cevap hayır. Halk solu arıyor olsaydı, arayanın meşrebine göre, CHPden tüm sol yelpazeye, 10 milyon insan sokağa çıktıysa, yüzde 1i gelip kapılarını çalsa solun toplamı 100 bin yeni üye kaydedederdi. Sosyalistler yeni üye kaydetmek için bürolar açarlardı. CHP bile -ki Haziran Direnişini inkar etmiş, sahiplenememiş partidir- bir dinamizm rüzgarıyla şu an uçuyordu, Sarıgül hikayesiyle kitleleri oyalamak yerine. Her yerde sağcı aday arayışında da herhalde giremezdi. Hayır, bu değildi Haziran. Haziran, her şeyi dayatma peşindeki bir azınlığın -ki toplam nüfusa oranları hâlâ yüzde 10-15 arasındadır, genel muhafazakarlık ve çıkarına göre oy veren kitleleri arkasına alarak -ve amacının tersini söyleyerek- saldırmasına bir sınır koymak içindi. İnsanlar yeter artık dedi. Ne istemediklerini biliyorlardı çünkü her gün istemediklerini yaşıyorlardı. Ne istediklerini toplu halde bilemezler çünkü hareket halk hareketiydi. İstediğini bilene örgütlü halk diyoruz. Örgütsüz halk hareketleriyse net, amacı belli hareketler değildir.
Peki, o zaman neden Haziran ve solu bir araya getiriyoruz? İki nedeni var. İlki şudur: Direnenler Cumhuriyete saldırılmasını kabul etmediler. Kadın düşmanlığını benimsemediler. Eğitimden sağlığa, hukuktan güvenliğe, işsizlikten yoksulluğa sınır tanımayan, tüm kurumları çökerten, tüm değerleri çiğneyen bir gericilik ve sermaye ortaklığı saldırısının -bunu böyle ayrıştıramasalar bile- sonuçlarını yaşıyorlardı. Kentlerine saldırılmasını da istemiyorlardı örneğin. Lefebvre, Castells, Harvey, Mayer okudukları için değil muhtemelen. Ve kimliklerine, yaşam haklarına saldırılmasına hayır dediler. Aslında son 10 yılın tümüne, hatta bildiklerini anlatamasalar bile, son 33 yıla hayır dediler. Bunun teorik bir adı yok. Boyun eğmeyeceğiz sloganı bunu anlatıyor. Farkında mısınız? En çok ilgi çeken slogan boyun eğme çok genç bir slogan. Solun değerleri de genç değerler. Bunların tümü solun öz değerleridir.
İkincisi de şöyle: Halk sosyalistlerle yanyana geldi, beraber yürüdü. Marjinalize etme, yabancıymış gibi gösterme yalanlarıyla geçen yıllardan sonra, sol halk nezdinde doğallaştı. Kadıköyde iskele meydanında yapılan Cumhuriyet mitinginde boyun eğme pankartları ve Türk bayraklarının, çark-çekiçli flamalarla Türk bayrağının yanyana geldiğini yeniden gördük. Geri alınan bayrak artık geriye alanların bayrağıdır. Balkonlarda, camlarda boyun eğme pankartlarının ne kadar çok olabildiğini de gördük. Sol ve halkın modern bölümü artık birbirlerine o kadar da yabancı değil. İşte bu nedenle diyoruz ki Haziran direnişinin açığa çıkardığı enerji sola alan açmıştır. Doğru formül budur: Sola alan açmıştır. Bizzat kendisi sol değildir.
Ama hangi sola? AKPnin uyumlulaştırma amacıyla ortaya sürdüğü solumtrak tiplere değil. Sola ve CHPye yönelik açık, seçik ve net bir operasyonun söz konusu olduğunu anlamamak mümkün değil. Demek ki Haziran kime alan açıyor? AKPnin normal bir burjuva partisi olmadığını anlayan -bu kadar basit, ilk günden belli bir şey- sosyalistlerin, kurulmak istenen rejimin sol görünümlü destekçileri olmayacaklarını net biçimde ifade edenlerine açıyor. Sol, solcu, sosyalist ifadelerini artık AKP projesine tartışmasız bir şekilde karşı çıkmayan hiçbir kişi veya parti, yapı kullanamayacaktır. Sol Cephenin sağlaması gereken ilk netlik budur.
Sol Cephe kitaplarda yazan cepheler, ittifak arayışları, partilerin diğer partilere çağrıları ile alakası olmayan bir amaca yöneliktir ve basittir. Karşı karşıya olunan tehlikeyi durdurmak için karşı koyan ve Haziranda simgelenen ana kitleyi kararlı hale getirmek gerekiyor. Neden? Karşı tarafın yapmaya çalıştığı ilk şey kendi kitlesini konsolide etmek olduğu için. Bu ülkede hala ağırlık merkezi bilgiyi, zekayı, insan olmayı, eşitliği -ilk olarak kadın-erkek eşitliği, gündelik yaşamda görünür bir konu, yaşam tarzımızın özü- öne çıkaranlardan oluşuyor. İstediğin servet transferini inşaat ve arazi rantı ve diğer yöntemlerle yap, 200 yıldır biriken zeka ve bilgiden oluşan üstünlüğü, bizim kıyaslanamaz üstünlüğümüzü yok edemezsin. Böyle bakacağız, böyle düşüneceğiz. Tek başına sol değil, sosyalistler elbette değil, sola alan açanlardır bu ülkeyi ileriye taşıyacak olanlar. Bunu yapabileceklerini söylemek için siyaset yapıyoruz. Bu nedenle kafa karıştırmaya çalışanları CHPde, solun her bölmesinde, sola açılan alanın taşıyıcılarının tümünde itibarsızlaştırmak zorundayız. CHP dahil, solun sağcılaştırılmasına stratejik oy verme adına sessiz kalmak bizim işimiz değil.
Ancak bununla iş bitmiyor. Doğruda durmayı çok önemsiyoruz ama sosyalistlerin sosyalist olduklarını ilan etmelerine siyaset demiyoruz. Sol cephe klasik bir cephe çağrısı veya bir ittifak arayışı değildir. Sol Cephe partilere, örgütlere seslenmiyor. Sol Cephe bireylere sesleniyor. Tüm örgütlü yapılardaki AKP ile asla diyenlere, örgütlü siyaset yapmayanlara, hiç fark etmiyor, ama asla boyun eğmem diyenlere sesleniyor. AKPye yönelik en küçük ama.. ile başlayan kafa karıştırıcı cümleyi kuran, bırakalım sosyalist olmayı, aydın değildir. Gelinen noktada Marx... diye başlayan cümleler kuranları değil AKPye hayır diyenleri kendimizden saymalıyız. Ve onlar kendilerini konsolide mi ediyorlar, biz de edeceğiz. Sola alan açanları kararlılaştıramayan, konsolide edemeyen bu ülkeyi ve geleceği kaybeder. Önce bu, önce biz, bizim halkımız.
Sol Cephe, emekçilere, Cumhuriyetçilere, kadınlara, Aydınlanmanın önemini kavrayanlara boyun eğmemenin tutarlı yolu soldan geçer mesajını iletme yöntemimizdir. En geniş ortak paydada buluşmanın, Cumhuriyeti korumanın adıdır: Ancak ilerleterek korunabilecek olan Cumhuriyetin sol olacağını, soldan geçeceğini söylemek için. Ne yapacaklarını ilk günden söylemek için değil. Neyi, nereye kadar, nasıl beraber yapabileceğimizi tartışmak için. Ve bir savunma cephesi de olamaz. No pasaran cephesi kurmuyoruz burada. Karşı çıkanlar kendilerine güvenerek şaha kalkmalılar.
Siyaset sadece sembollerle yapılmaz. Ama sembollerle de yapılır. Sembolik konuşayım: Sol Cephe -sadece TKP için değil, ama madem sembol dedik- bir çark-çekiçli flamanın 10 Türk bayrağında simgelenen anti-emperyalist itirazla birleştiği gün ilk anlamını kazanır.
Öyle bir tiyatro oyunu ki, bütün olumsuzluklar aynı anda sahnede Ancak bu olumsuzluklar buluşması, seyirciye olumlu gibi sunuluyor. İşte AKPnin yaptığı, en hafifiyle bu
Salı günü başlatılan ve içinde her türlü entrikanın olduğu anlaşılan operasyon için AKP sözcüsünün açıklamasına bakılırsa, AKP, hukuk devletinin ve bağımsız yargının savunucusu Her ikisine de el atılıp, AKP hukuku ve yargısı yaratılmamış gibi, hukuk devletinden, hukuk önünde eşitlikten, gerçeğin ortaya çıkarılmasından, masumiyet karinesinin gözardı edilmemesinden söz ediyor Hüseyin Çelik.
Herkesin hukuk önünde eşit olduğunu Anayasa da yazıyor. Oysa AKP tarihi, eşitsizlikle, adaletsizlikle, hukukta çifte standartla, uygulanmayan hukuk kurallarıyla, uygulanmayan Anayasa kurallarıyla dolu Gerçeğin ortaya çıkarılmasında, yalnızca Deniz Fenerine bakmak yeterli Ama biz, Ethem Sarısülük, Ali İhsan Korkmaz olaylarını ve davalarını da anımsatalım. Uludereyi anımsatalım. Masumiyet karinesi denince, torba davalara bakabiliriz, tutuklu milletvekillerine bakabiliriz. Onlar daha karar verilmeden suçlu ilan edilmediler mi? Ancak daha sıcak olanı Haziran Direnişi: Yazılan iddianameler, açılan davalar bir yana, direnişe katılanlar -daha hakkında herhangi bir işlem yapılmadan- suçlu ilan edilmediler mi?
Her şeyin kendi mülkiyetlerinde olduğundan o kadar eminler ki, Bakan Çağlayan bu soruşturmadan bir şey çıkmaz diyor. Aslında Başbakan, bırakın tehditleri, kirli iftiraları, seçim öncesi hesap sormayı, hesap sandıkta sorulsun diyerek daha açık konuşuyor. Anayasa Mahkemesini değiştirmesine rağmen, rüyasında Yüce Divanı görmüş olabilir.
Kul düzenine, kölelik düzenine o kadar inanmışlar ki, bu alandaki başarılarından o kadar eminler ki, ne demokratik toplum düzeni ne de hukuk düzeni Kul düzenini sandıkla buluşturunca her şey tamam, her şey meşru Sanki ülkede kendilerinden ve kullardan başka kimse yok. AKP tüm sahne oyunlarıyla at izini it izine karıştırmayı başarıyor gibi gözüküyor. Boyun eğenlere bu bulanıklığı kabul ettiriyor.
CHP üzerinde, aynı sahnede yer alması için oyunlar oynandığı da açık. Ama CHP üst yönetiminin artık saklanmayan sağdan oy için sağa kayma planına CHP tabanı olumlu yanıt vermiyor. Ama Haziran Direnişinin gümbür gümbür sesi, Sol Cephede buluştuğu yeni seslerle güç birliğini sürdürüyor. Ve CHP tabanı, sağdan oy almak için sağa kayma yerine sağa giden, ezilen, sömürülen halkoylarının sola toplanmasını istiyor. Haziran Direnişinde yapılamayanın bugün yapılmasını, AKPnin üzerine gümbür gümbür gidilmesini istiyor. Bu amaçla Sol Cephe içinde, hem de CHP kimliğiyle bulunmaktan kaçınmıyor.
Sahnede oynananlar ve karşısına konulacak hedefler Sol Cephe tarafından o kadar net özetleniyor ki, gericiliğe, emperyalizme, sömürüye, AKP faşizmine karşı, aydınlanma, yurtseverlik, eşitlik, özgürlük yerleştiriliyor. Haziran Direnişinin nidaları yeniden ve yeniden vurgulanıyor: Hükümet istifa
Her şey çok net; hükümetin istifası, bu Meclisten iktidar seçeneği çıkmayacağını da içeriyor. Diğer anlatımla, emperyalizmin öngördüğü, kendisiyle işbirliği yapacak iki büyük parti projesi de reddediliyor. Bu projeye uygun yeni anayasa da reddediliyor. Asıl olarak da, neoliberalizm ve beslediği vahşi piyasa, köşe dönmecilik reddediliyor.
Sömürü düzeninin, gerici düzenin kucağına oturmaya devam edilecek mi? Yoksa ezilen halk, yurtsever ve aydınlanmacı güçle kucaklanarak, eşitleştirilmiş ve özgürleştirilmiş bir dünyada yaşamak için ayağa kalkılacak mı? Uzlaşılacak mı, mücadele mi edilecek?
AKPnin yaşattıkları, kapitalizmin egemen olduğu dünyanın özgür dünya olacağı safsatasının çökmesinden başka bir şey değil. Onların iç çelişkileri kendilerinin olsun, artık kapitalizmin kara kitabını didik didik edenlerin güç birliği var.
Artık Türkiyenin bir Sol Cephesi var. Farklı siyasal örgütlenmelerin, aidiyetlerin birlikte mücadelesi için kuruldu ve hemen yerel meclislerin kurulması için kolları sıvadı. At izini it izine karıştıranların maskeleri tek tek düşüyor. Haziran Direnişinde ayağa kalkarak yürüyenler, artık koşuyor. Görev, yalnızca direnmek değil, yeni güçle yeni sonuçlara yönelmek
İşte tepişme (pardon seçimler) başladı. Önümüzdeki iki yıla yayılan seçimler döneminde Türkiyenin siyaset arenası yeniden kurgulanacak. Türkiyeyi dizayn etmek, doğal olarak bölgeyi dizayn etmenin de çok önemli bir parçası. Yani satranç tahtası sadece Türkiyeyi değil bölgeyi de kapsıyor.
Gerçek partiler (küresel güç odakları) her türlü yöntemle kozlarını masaya sürmeye başladılar. Mücadele taşeronlar aracılığıyla veriliyor. Eskiler konumlarını korumaya, hâlâ güçten düşmediklerini göstermeye; yeniler ise kendilerini beğendirmeye, göze girmeye çalışacak. Her yolun mubah olduğu, tam bir makyavelist çarpışma.
Sonuçta bu tepişmenin galipleri ve mağlupları ortaya çıkacak, böylece halkın kimi seçeceği de belli olacak. 2000li yılların başında da benzer bir süreç yaşanmış, AKP iktidara getirilmişti. Şimdi öyle gözüküyor ki, aynı biçimde gidecek.
Bu oyunda, emekçi halka verilen rol tribünde oturup, fazla abartmadan tezahürat yapmak. Emekçilerin öncüsü iddiasında bulunanlara biçilen rol ise ya taşeronun taşeronluğu ya da yine tribünde oturup incelikli analizlerle meşgul olup politika yaptığını sanmak.
Şimdi soru şu: Bu oyunu bozacak mıyız, en azından bozmaya çalışacak mıyız? Bunu gerçekleştirecek gücümüz var mı? Bu soruya soyut sözlerle veya salt potansiyelleri vurgulayarak yanıt veremeyiz. Arenada ağız değil bilek çalışır.
Gücümüz yok, o halde ehven-i şer olanı destekleyelim türünden politika önerileri her zaman hüsranla sonuçlanmıştır. Bu yolu tutanlar -emin olun- kirlendikleriyle kalırlar. Gücün yoksa, sistemin dayattığı bu arenaya hiç girme, tribüne bile çıkma!
Peki, var mı? Olmadığını düşünüyorduk, 31 Mayıs akşamına kadar. Sonra bir baktık ki varmış! Dayatılan satranç tahtası sarsılabilirmiş.
Şimdi bizim tarafta da mücadele şöyle sürüyor: Küresel satranç oyuncuları, bu ansızın ortaya çıkan deli dolu oyuncuyu, bir satranç taşına dönüştürüp tahtaya almaya çalışıyorlar. Bu işin de türlü taşeronları var. Halk hareketini siyasal ranta dönüştürmeye çalışanları görmüyor muyuz? Peki biz, oyunu bozmak için tek şansımız olan bu gücü, kurtlara ve çakallara yedirtecek miyiz? Yedirtmemek için ne yapmalıyız?
Bir kere, bu tepişmenin taraflarından herhangi birinin safında olmadığımızı net olarak ilan etmeliyiz. Biz bu oyunda yokuz arkadaş!
Ama yetmez. Oyunda yokuz diyorsak, bu, kumda oynayacağız anlamına gelmez. Bu oyuna örgütlü bir huruç harekatı yapmak gerekir. Yani halkın 31 Mayısta yaptığının örgütlü hali...
Yapabilir miyiz? Denemek lazım. Başarırsak ne âlâ, önümüze bakarız. Başaramazsak, en azından ardımızda devrimci bir gelenek bırakırız.
İşte Sol Cepheyi bunun için kurduk. Sol Cephe, ne siyasal rant elde etmek için, ne yeni kurgularda küçük de olsa bir köşe kapmak için, ne de kenarda bekleyip tepişme sonucunda payımıza düşecek kırıntıları toplamak için kuruldu.
Sol Cephe bir devrim aracıdır.
Önümüzde iki yıllık kritik bir dönem var; geç kalmış değiliz. Tam zamanında çıkıyoruz yola. Emekçi halka güvenerek, özgüvenle, kararlılıkla, gemileri yakarak, ama ustalıklı taktiklerle devam etmeliyiz.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.