Rapçi ve aktivist Marcel Cartiernin Kuzey Kore izlenimleri
Genellikle Kuzey Kore olarak bilinen Kore Demokratik Halk Cumhuriyetinde (KDHC) birkaç gün geçirme fırsatı yakaladım. Ve diyebilirim ki bu deneyimi yaşamımı derinden etkiledi.
Pekinden Kuzey Koreye giderken ben ve yanımdaki Batılı ziyaretçiler pek çok önyargıya sahiptik fakat Kuzey Korede gördüklerimiz bizleri çok şaşırttı; sizleri de şaşırtabileceğini düşünerek aşağıdaki notları aldım.
1. Amerikalılardan Nefret Edilmiyor ve Onlara İyi Davranılıyor
Koreliler çok yüksek bir sınıf bilincine sahip. ABD halkını ABD hükümetiyle bir görmüyorlar. Amerikan emperyalizmine duydukları nefreti her fırsatta belli etseler de Amerikalı olduğunuzu söylediğinizde, sohbet siyasetten ziyade Amerikan kültürü ve sporu etrafında gelişiyor. Pyongyangdaki Büyük Halk Eğitim Merkezinde (yakınlarınızdaki kütüphanenin epey bir fırın ekmek yemişini düşünün, çünkü 30 milyon kitaptan söz ediyoruz) en sevilen albüm Beatlesın Greatest Hitsi, ayrıca Linkin Park gençler arasında hayli popüler. NBA hayranı pek çok genç var ve lig hakkında tek bildikleri şey Dennis Rodman değil.
2. Gümrük ve Sınır Polisleri Hiç Sıkıntı Çıkarmadı
Pekinden Pyongyanga giderken yanımdakilerin çoğu ülkeye giriş ve gümrük işlemlerinin uzun ve sıkıcı olacağı görüşündeydi. Pasaportlarımıza hiçbir soru sorulmadan mühür basılınca herkes bakakaldı. Sadece birkaç kişinin valizi açıldı. Oraya gitmeden önce turizm firmaları Kore Savaşı ile ilgili ve üzerinde Amerikan bayrağı bulunan kitaplarla oraya gitmememiz konusunda bizi uyarmıştı. Belki de bu yerinde bir tavsiyedir ama sınır polisleri ülkeye ne soktuğunuzla pek ilgileniyor gibi görünmüyordu.
3. Pyongyang Güzel, Temiz ve Renkli
Marcel Cartier Pyonyang sokaklarında
Dünyanın en güzel şehirlerinden Pyongyang gayet bakımlı. Kore Savaşı (onların deyimiyle Anavatan Kurtuluş Savaşı) sırasındaki Amerikan bombardımanının ardından şehirde yalnızca iki binanın ayakta kaldığı düşünüldüğünde bu çok büyük bir başarı. Heykeller ve devasa binalar hayranlık uyandırıyor, insanların dinlenebileceği bir sürü geniş yeşil alan da hemen göze çarpıyor. Şehirde pek çok yeni bina inşaatı var ama eski binalara da iyi bakılmış. Geceleri Pyongyangın karanlığa büründüğü söyleniyor ve bir Batı şehrine göre evet, bir miktar karanlık sayılabilir ama şehir merkezinin çoğu kısmı geceleyin güzel bir şekilde aydınlatılıyor.
4. Kim Jong Tarzı Saç Kesimi Diye Bir Şey Yok
Havaalanından şehir merkezine kadar saçını Kim gibi kestirmiş tek bir kişi gördüm ve onda da açıkçası pek iyi durmuyordu!
Saç modeli hikâyesinin ardında, Güney Korede asparagas haberleriyle bilinen bir gazetede çıkan bir saç kesim haberinin, BBC ve Time tarafından Kuzey Koredeki bütün üniversite öğrencileri için zorunlu hale getirildiği şeklinde aktarılması yatıyor. Bu haber doğru olmadığı gibi, KDHCdeki bütün erkeklerin sadece devletin onayladığı berberlerdeki birkaç çeşit saç kesim modeli arasından tercih yaptığı da yalan. Burada da işler Batıda olduğu gibi: Yani müşterinin anlatması kolay olsun diye çeşitli tarz kesimlerin yer aldığı kataloglar var ve müşteri de 7 numara gibi olsun diyor ama bu iş New Yorktaki bir berberde de aynı şekilde olur; yani sadece o modele mecbur değilsiniz.
5. Kuzey Koreliler Bol Bol Gülüyor, Gülümsüyor ve Espri Yapıyor
Kendi kendinize büyük ihtimalle O dostlar alışverişte görsün diye değil mi? diye soruyorsunuz. Korelilerle o kadar kahkahaya boğulduktan sonra bunların hepsi numaraysa eğer, bütün Korelilerin çok iyi birer oyuncu olduğunu söyleyebilirim. Bir tek bu da değil, arabayla yanlarından hızla geçerlerken de hemen sizi fark edip birden yalandan gülmeye başlıyor olmalılar! Koreliler, Kanadalılar ve buz hokeyinden askerden arındırılmış bölgeye kadarher konuda bir sürü fıkra anlatıyor ve espri yapıyor.
İki örnek:
- Kanadalılar neden arkaları dönük sevişir? Hokey maçını izleyebilmek için
- Amerikalının biri KDHC askerine sınırın öte tarafından bir sigara uzatır. Asker sigarayı içer, adam da Amerikalılardan nefret ediyorsa uzattıkları sigarayı neden içtiğini sorar. Asker de ABD yansın da nasıl yanarsa yansın yanıtını verir.
6. Tek Bir İdeoloji Olması Herkesin Aynı Olması Demek Değil
Bireycilikle bireyselliğin aynı şey olmadığının güzel bir göstergesi. Kuzey Korede insanların birbiriyle etkileşimine baktığınızda açık Batı toplumlarındaki kadar geniş bir karakter çeşitliliğiyle karşılaşıyorsunuz. İnsanların ilgi alanları spordan kültüre farklılık gösteriyor ve istedikleri şeyi beğenip istedikleri şeyi beğenmiyorlar.
7. İnsanların Kılık Kıyafeti Gayet Düzgün
Fotoğraf: Marcel Cartier
Köylük yerlerde bile Korelilerin üstlerine başlarına özen gösterdiği hemen anlaşılıyor. Gittiğim hiçbir yerde insanların üzerinde hırpani ya da eski püskü kıyafetler görmedim. Sıklıkla yanlış bildiğimiz üzere, kadın erkek herkes aynı kıyafeti de giymiyor. Kadınlar gerek takım elbisede gerekse de geleneksel Kore giysilerinde canlı renkleri çok seviyor, açık pembe de buna dahil. Erkekler ise genelde kravat, gömlek ve ceket giyiyor ama yerine göre eşofmanla dolaşan da pek çok kişi görmek mümkün.
8. Çocuklar Yedi Yaşında İngilizce Öğrenmeye Başlıyor
Genel olarak insanlar özellikle de gençler gayet düzgün İngilizce konuşuyor. Gençler eskiden lisede İngilizce öğrenmeye başlarken, şimdi üçüncü sınıfta İngilizce derslerine başlıyorlar. Çocukların büyük kısmı (çok fazla yabancı görmedikleri için) utangaç olsa da pek çoğuyla el sıkışıp birkaç kelime İngilizce konuşabildim. Lise öğrencileri ise daha çok Çince ve Almancaya yöneliyor.
9. Yakın Gelecekte Turizm Patlaması Yaşanacak
Fotoğraf: Marcel Cartier
Gelecekte önem kazanacak sektörlerden birisi de turizm olarak görünüyor. Pyongyang Havaalanının her yerinde inşaat ve genişletme çalışmaları sürüyor. Koreliler dış dünyaya açılmaya hevesli ama Çin ile de aynı yolu izlememeye kararlılar (Batı uygarlığının en kötü yönlerinin istilası altındaki Pekini gördükten sonra bu temkinleri kolayca anlaşılabiliyor). Havayolu firması değerlendirme şirketi SkyTraxin sadece 1 yıldız layık gördüğü Air Koryodan daha kötü en az 10 havayoluyla uçtuğumu rahatlıkla söyleyebilirim. Pekin ile Pyongyang arasında Rus yapımı uçaklardan oluşan yeni bir filoları var ve uçuş boyunca eğlence programları izletiyor (Akıllı Rakun gerçekten gülünçtü) ve (çok lezzetli değil ama yenilebilir) bir hamburger ve kahve, çay, bira, meyve suyu gibi çeşitli içecekler veriyorlar. Yani genel olarak değerlendirildiğinde en azından üç yıldızı hak ediyorlar!
Halk ülkenin sorunları konusunda çok açık fikirli ve hayatın zorluklarından bahsetmeye çekinmiyor. Örneğin 1980lere kadar Güney Koreden çok daha yüksek hayat standartlarına sahip bir halkın, (Kübadaki Özel Döneme benzeyen) kuraklık, açlık ve sel gibi sorunların yanı sıra ülkenin ticaret yaptığı ülkelerin çoğunun yok olması gibi bir durumla karşı karşıya kaldığı, Çetin Yürüyüş dönemi sırasında belinin büküldüğünü söylüyorlar. Kore Savaşına dair de çok şey okuyorlar ve Güney Kore ile ilişkilerin düzelmesinden, hatta birleşmeden yanalar. Ancak bu birleşmenin kolaylaşması adına sosyalist ilkelerinden taviz vermeye de kesinlikle niyetli değiller.
11. Bira Yumuşak İçki Olarak Görülüyor, Küçük Çaplı Bira İmalatı Çok Yaygın
Ülkedeki neredeyse her bölgenin o bölgenin ihtiyacını karşılayan kendi bira imalatı var. Ülke çapında beğeni toplayan farklı bira türleri arasından da tercih yapılabiliyor; çoğu yemek yanında birayla servis ediliyor. Pyongyang Maratonunun başlayıp bittiği Kim İl Sung Stadyumunda KDHC takımlarının gösteri maçlarını izlerken birasını yudumlayan pek çok insanla karşılaşabilirsiniz. Yankee Stadyumunu saldırgan olmayan bir kalabalıkla hayal edin.
12. KDHC Hakkında Yapılan Tabloid Haberlerin Çoğu Tamamen Yalan
KDHC hakkında yapılan ve tabloid gazetelerden alınan haberlerin çoğu yalan. Pyongyangda olduğum süre boyunca bir kısmı ilk kez Pyongyang Maratonuna davet edilen amatör koşucular olmak üzere yaklaşık 100 kadar Amerikalı ile birlikteydik. Bir çift, geçen sene Güney Koreyi ziyaret ettikten sonra buraya gelmeye karar verdiklerini ama Kim Jong Unun aralarında eski kız arkadaşının da bulunduğu birkaç kişiyi porno film çektikleri için öldürttüğü haberlerinden çekindiklerini söylediler. Bu çift Pyongyangda bir operaya gidiyor ve oturduklarında öldüğü söylenen kadının da tam karşılarında oturduğunu görüyorlar. Gerçek bir zombi olsa gerek!
Daha yakın tarihte Batı medyasında Güney Koredeki tabloid gazetelerini kaynak göstererek çıkan ve stadyumlarda toplu infazların olduğu ya da Kim Jong Unun amcasının aç köpeklere parçalatıldığı haberleri de, buraya sık sık gelen ve ülkenin durumundan haberdar Batılılar tarafından yalanlanıyor. Bunları ülkedeki siyasi eğitim kamplarının ya da cezaevlerinin varlığını inkâr etmek için söylemiyorum ama ülkeye karşı dört bir yandan yürütülen karalama kampanyasının Kore halkının sorunlarına bir çare olmadığı da aşikâr.
13. Koreliler Sizi de Aralarına Almakta Hiç Çekinmiyorlar
Kim İl Sungun doğumgününde tüm yurtta iki gün tatil ilan ediliyor ve Pyongyangda pek çok etkinlik düzenleniyor. Bu etkinliklerden bazıları kamuya açık olarak düzenleniyor, örneğin yüzlerce insanın toplanıp sevilen Kore şarkları eşliğinde dans ettiği kitle dansları. Bu sırada parklarda öğle yemeği yenirken çocuklar dondurma alıyor ve ev yapımı sojuyu fazla kaçıran sarhoş nineler dans ediyor. Ama otoriter her devlette olduğu gibi, bütün bunlara katılım zorunlu! Bu etkinliklerde çekimserlik şansınık yok ve kendileri doğru dans etmese dahi kolunuzdan tutup size her bir dans adımını öğretmeye kararlı pek çok insanla karşılaşabilirsiniz.
Takdir edilmeli
Kısacası Kuzey Koreliler tanıştığım en sıcak, en içten insanlar arasında yer alıyor. Ülkeye işçi cenneti demek aptalca olur çünkü çok derin ekonomik sıkıntılarla uğraşıyorlar.
Her toplumda olduğu gibi buranın da iyi ve kötü yönleri var. Ancak yüzyıllarca süren imparatorluk hâkimiyeti, Kore Savaşında nüfusunun neredeyse dörtte birini kaybetmiş olması ve sürekli savaş durumunda dahi sosyal sistemlerini sürdürmeyi başarabilmeleri kesinlikle takdir edilmeli. Üniversitede ücretsiz olarak verilen eğitimin başarısı, evsiz diye bir şeyin olmaması ve başı dik, onurlu halkı, ülke hakkında daha sağlıklı bir bilgi edinilmesini sağlayacak öğeler olabilir.
KDHC hakkında Batı burjuva medyasında yürütülen karalama kampanyasının, bizim propaganda aygıtlarımızın ve beyin yıkama tekniklerimizin onlarınkinden çok daha gelişkin ve etkili olduğunu ispat ettiğini söylemeden geçemeyeceğim. KDHCde gördüğüm son derece sıradan olayları hayretle aktarmam bu ülkeye dair ne kadar ciddi boyutta bir bilgi eksiğimiz olduğunu tek başına göstermekte.
Korenin yaşadığı sorunlar, onların açısından, sona ermesi kaçınılmaz bir tek kutupluluktan bağımsız kalmayı isteyen her devleti yutmaya niyetli büyük güçler karşısında özgürlüğünü kazanmaya çalışan ezilen bir halkın açısından hiç aktarılmadı.
Nükleer silahları unutmayalım
Oh, nükleer silahları unutuyordum neredeyse! Kuzey Kore ordusu her yıl New York açıklarında Manhattanın nasıl bombardımana tutulacağının ve batı kısmını zaten kontrol altında tuttukları ülkenin tamamının nasıl işgal edileceğinin tatbikatını yapsalar, Amerikalıların nükleer bir caydırıcı imal etme yoluna başvurması tuhaf karşılanır mıydı? Koreliler savaşa susamamışlar, kafayı orduyla bozdukları falan da yok. Ancak Libyanın da hali ortadayken haklı olarak ülkelerinin bağımsızlığını korumanın tek yolunun Songon (askeri öncelikli politika) ve nükleer silahların varlığı olduğunu düşünüyorlar. Bu silahları kullanmaya mecbur bırakılmazlarsa kullanmayacaklarına da bütün dünya emin olabilir.
Gelecek senelerde umarım Güney Kore ve Batı ülkeleriyle kültürel ve insani ilişkileri devam eder. Pekine geri dönerken hepimiz beklediğimizden bu kadar farklı bir ülkeyle karşılaştığımız için şaşkınlık duyuyorduk. Onlar da benim gibi Korelilerle ilişkiye geçmekten insani olarak çok memnundu. Batılıların ülkeye girişi güneydeki komşularına görece daha rahat olsa da, Korelilerin bizim hakkımızda bildiklerinin bizim onlar hakkında bildiklerimizden bu kadar fazla olması da ironik bir durum. Bunun önümüzdeki yıllarda değişmesi gerekiyor.
Vay beee, neymis bu "Kuzey Kore tipi Sosyalizim"!!!! Vallahi imrenmeye basladim. Tavsiyem öven ve savunan herkesin o ülkeye gitmesi ve kendi gözleriyle görmesi ve yasamasi. Bu haber bana bir dönemler 1980 öncesi Hürriyet gazetesinde bir hafta süren Arnavutluk haberlerini animsatiyor. O dönem okudugumuzda kendimizin ne kadar hakli oldugunu, Arnavutluk halkina Sosyalizmin verdigi özgürlügü, refahi,.... koskoca bir düzen gazetesi olan Hürriyet'in dahi inkar edemedigi, karalayamadigini söylememizdi. Oysa Arnavutluk'ta 1990 sonrasi gercekler ortaya cikinca büyük bir hayal kirikligina ugramistik. Avrupa'nin en fakir ülkesi, kan davasinin oran bazinda Türkiye'dekinden daha fazla oldugunu, ...... gördük.
Neyse siz Kuzey Kore gibi babadan ogula gecen "Sosyalizmi" övmeye devam edin ve sonrada proleterya dikdatörlügünden bahsedin. Yazik yaaa, hani diyorsunuzya "Sol karsiti" yorum yapmak yasak. iste size en iyi bir örnek, Kuzey Kore'yi övmek kadar, o ülkeyi Sosyalizmin yasandigi bir ülke olarak göstermek kadar sol ve sosyalizim karsizligi olmaz. Sizler oldukca baslalarini sol ve sosyalizim karsiti görüs bildirmelerine gerek dahi yok.
Kuzey Kore'deki posterlere benzer bir posterde AKP grup toplantisinda hediye edildi. Ülkemizi tanimayan bu postere bakinca ülkemize ve basbakanimiza imrenir ve vay bee der.
Siz Almanya gibi olalım istiyorsunuz anladığım kadarıyla. Sosyalist olmadığınıza göre, her fırsatta sosyalizm karşıtlığınızı başka nasıl açıklayabiliriz?
Siz Almanya gibi olalım istiyorsunuz anladığım kadarıyla. Sosyalist olmadığınıza göre, her fırsatta sosyalizm karşıtlığınızı başka nasıl açıklayabiliriz?
Almanya'nin yüzde ellisi kadar olsak gene iyi ama konu o degil. Kuzey Korey'i sosyalist görenler icin benim söylediklerim sosyalist karsitligiysa bunu seve seve kabul ederim ve bununla övünürümde. Kuzey Kore'yi dahi dogru dürüst tanimayan birisinden sosyalizim nedir, soisyalizim karsitligi nedir ögrenecek degiliz.
Kuzey Kore'ye sahip cikmak basli basina anti sosyalizim propagandasi yapmaktir. Almanya soyalist degil ama Türkiye gibi de degil. Türkiye gibi bir ülkeyle kiyasladigimda tabiiki Almanya'yi terci ederim. Hele hele K. Kore gibi bir üllkeyi agzima dahi almam ve kiyaslamamda. Babadan ogula devredilen bir isci sinifinin iktidari, vay beee. Sosyalizim nedir K. Kore ve yandaslarindan ögrenecegiz. Demekki sizin esitlik, adalet, hukuk, demokrasi,.... laflariniz sadece ici bos slogandan ibaretmis.
Kala kala K. Kore gibi bir despot rejime kaldiniz. Bu kadarmi basite indirgenir Sosyalizim? Yaptiginiz ayiptanda öte, bilgisizlik!!!!
Önce ne demek istemisim iyi ve dogru irdeleyin lütfen. K. Korey'i hic bir sosyalist ne savunur ne de sosyalist olarak kabul eder. K. Kore deyim yerindeyse yüz karasi bir sistemle yönetilmektedir. ismi ne olursa olsun, önemli degil. Sen olan bitene bak önce. Her gördügün sakalliya dede dersen K. Kore gibi bir dikdatör ve despot rejimini de sadece isminden dolayi soyalist kabul edip birde örnek gösterirsin.
Bakin EVRENSEL gazetesinde yazan Mustafa Yalciner ne diyor K. Kore icin.
"Diğeri, 69 yaşında, her yere giderken kullandığı treninde kalp krizinden öldü. Resmi haber ajansı, kendisine sevgili lider dedirten Kimin büyük zihinsel ve bedensel yorgunluk nedeniyle öldüğünü duyurdu.
Babasının adını taşıyan Kim İl Sung Üniversitesi siyaset ve ekonomi bölümünden mezun olduktan hemen sonra 64te paraşütle Kore İşçi Partisinin merkez komitesine geldi. 73teyse komitenin sekreteri olarak seçildi ve bir yıl sonra Politbüro üyesi oldu. Kore devriminin babası kendisi değil, babasıydı. Oğul Kim, tıpkı zengin burjuva ailenin çocuğu Havel gibi, ünlü babasının oğlu olduğu için şanslıydı. Üstelik muhalefetteki Havel ailesinden farklı olarak, onun babası muktedirdi. Bu nedenle iktidar basamaklarını üçer-beşer atlayarak hızla yükseldi.
Orduyu kontrol eden Merkez Askeri Komisyon üyesi de olan Kim, babasının sağlığında, Yüksek Halk Meclisi başkan yardımcısı seçildi. Kore Halk Ordusu Başkumandanlığıyla Ulusal Savunma Komisyonu Birinci Başkan Yardımcılığı da yapan Kim, babasının ölümüyle, 94te başkan oldu.
Maşallah İngiliz lordları gibiydi, unvan üstüne unvan sahibiydi. Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti Kahramanıydı.92de Mareşal unvanını da aldı.
Söylentiye göre, Kim, devasa bir video-film arşivine sahipti ve puro, şarap ve konyak düşkünüydü. Uçak korkusu nedeniyle 2001de Moskovaya iki ayda trenle gitmişti. Önemli olansa, Kime eşlik eden dönemin Rus elçisi K. Pulikovskynin Orient Express adlı kitabında yazdıklarıydı: Görmemişin oğlu Kimin 16 vagonluk özel trenine kasa kasa Fransız şarabı yüklenmiş, tren daha varmadan uğrayacağı istasyonlarda canlı ıstakozlar hazır edilmişti. Suşi şefi Kenji Fujimotoysa, Kimin 10 bin şişelik bir şarap mahzeni olduğunu söylemekteydi.
Tümü, yıkıcı propaganda olabilir. Çünkü kıtlık yaşayan ve halkı açlık çeken Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti, büyük paralar harcadığı nükleer silaha sahiptir ve bu nedenle Bush tarafından haydut devlet ilan edilmiştir. Ama söylenti, ifade özgürlüğünün olmadığı yerde türer.
Hanedanlık geleneğiyse söylenti değildir ve tıpkı sevgili liderin büyük lider babasının yerini alması gibi, büyük halef torun ve oğul Kim de, başkanlığa oturarak atalarına layık olduğunu kanıtlamıştır!
Devlet yönetiminde hiç deneyimi yoktur, ama iki yıldır hızla terfi etmiştir. Parti MK üyeliğine ve Ulusal Savunma Komisyonu başkan yardımcılığına getirilmiş, asker olmamasına rağmen doğrudan orgeneralliğe de atanmıştır. Resmi Kore ajansı, parti üyeleri, askeri yetkililer ve halkı, yoldaş Kim Jong-un liderliğini sadakatle takip etmeye ve her ne demekse parti, ordu ve halkın birleşik cephesini koruyup pekiştirmeye çağırmıştır.
Sevgili liderin ölümü borsaları düşürmüşmüş! Büyük yatırımcılarına kazandırmak üzere düşüp yükselmek için bahane arayan borsaların oynaklığı bir yana, Kore halkının gözyaşları önemlidir. Zamanında Atatürk için de neredeyse bütün millet ağlamıştı. Düzenin su sızdırmazlığını ve tek düzeliğini gösterir.
Bazıları bu Koreye hâlâ komünist demekte ısrarlılar! Anti-emperyalisttir, evet. Komünistliğe gelince ise, tıpkı Çin gibi, anti-komünisttir!
Vay beee, neymis bu "Kuzey Kore tipi Sosyalizim"!!!! Vallahi imrenmeye basladim. Tavsiyem öven ve savunan herkesin o ülkeye gitmesi ve kendi gözleriyle görmesi ve yasamasi. Bu haber bana bir dönemler 1980 öncesi Hürriyet gazetesinde bir hafta süren Arnavutluk haberlerini animsatiyor. O dönem okudugumuzda kendimizin ne kadar hakli oldugunu, Arnavutluk halkina Sosyalizmin verdigi özgürlügü, refahi,.... koskoca bir düzen gazetesi olan Hürriyet'in dahi inkar edemedigi, karalayamadigini söylememizdi. Oysa Arnavutluk'ta 1990 sonrasi gercekler ortaya cikinca büyük bir hayal kirikligina ugramistik. Avrupa'nin en fakir ülkesi, kan davasinin oran bazinda Türkiye'dekinden daha fazla oldugunu, ...... gördük.
Neyse siz Kuzey Kore gibi babadan ogula gecen "Sosyalizmi" övmeye devam edin ve sonrada proleterya dikdatörlügünden bahsedin. Yazik yaaa, hani diyorsunuzya "Sol karsiti" yorum yapmak yasak. iste size en iyi bir örnek, Kuzey Kore'yi övmek kadar, o ülkeyi Sosyalizmin yasandigi bir ülke olarak göstermek kadar sol ve sosyalizim karsizligi olmaz. Sizler oldukca baslalarini sol ve sosyalizim karsiti görüs bildirmelerine gerek dahi yok.
Kuzey Kore'deki posterlere benzer bir posterde AKP grup toplantisinda hediye edildi. Ülkemizi tanimayan bu postere bakinca ülkemize ve basbakanimiza imrenir ve vay bee der.
Vay beee, neymis bu "Kuzey Kore tipi Sosyalizim"!!!! Vallahi imrenmeye basladim. Tavsiyem öven ve savunan herkesin o ülkeye gitmesi ve kendi gözleriyle görmesi ve yasamasi. Bu haber bana bir dönemler 1980 öncesi Hürriyet gazetesinde bir hafta süren Arnavutluk haberlerini animsatiyor. O dönem okudugumuzda kendimizin ne kadar hakli oldugunu, Arnavutluk halkina Sosyalizmin verdigi özgürlügü, refahi,.... koskoca bir düzen gazetesi olan Hürriyet'in dahi inkar edemedigi, karalayamadigini söylememizdi. Oysa Arnavutluk'ta 1990 sonrasi gercekler ortaya cikinca büyük bir hayal kirikligina ugramistik. Avrupa'nin en fakir ülkesi, kan davasinin oran bazinda Türkiye'dekinden daha fazla oldugunu, ...... gördük.
Neyse siz Kuzey Kore gibi babadan ogula gecen "Sosyalizmi" övmeye devam edin ve sonrada proleterya dikdatörlügünden bahsedin. Yazik yaaa, hani diyorsunuzya "Sol karsiti" yorum yapmak yasak. iste size en iyi bir örnek, Kuzey Kore'yi övmek kadar, o ülkeyi Sosyalizmin yasandigi bir ülke olarak göstermek kadar sol ve sosyalizim karsizligi olmaz. Sizler oldukca baslalarini sol ve sosyalizim karsiti görüs bildirmelerine gerek dahi yok.
Kuzey Kore'deki posterlere benzer bir posterde AKP grup toplantisinda hediye edildi. Ülkemizi tanimayan bu postere bakinca ülkemize ve basbakanimiza imrenir ve vay bee der.
Alişan sosyalist olmadığını söyleyen birinin sürekli olarak sosyalizme yönelik eleştirileri sosyalizm düşmanlığıdır. Senin yaptığın da bu.
Senin anladığın ve savunduğun sosyalizme karşıyım. K. Kore gibi bir despot "sosyalizmine" karşıyım. Sen önce K.Kore'nin neyini savunuyorsun onu açıkla. Sen git herhangi bir işçiye deki, emeci kardeş ben senin dostunum ve senin kurtuluşun K. Kore'deki bir sistem olacak. Bak bakalım o işçi sana ne diyor.
Hadi ben sana göre sosyalizim karşıtıyımda o yüzden K. Korey'i beğenmiyorum, EVRENSEL gazetesi ve yazarı Deniz Gezmişin yoldaşı Mustafa Yalçıner'demi sosyalist karşıtı? Sana alıntıda verdim okuduğunuda zannetmiyorum.
Alişan senin savunduğun bir sosyalizm varsa onu bize kısaca anlatır mısın?
Umut şöyle bir etrafına bakarsan, sosyalizim isteyenlere sorarsan ne istediklerini çok rahat anlarsın. "Sosyalizimden" den anlaşılan insanların özgürce yaşayabilmeleri, kendilerini özgürce ifade edebilmeleri ve geliştirebilmeleri, baskının, zulmün, ayrımcılığın,.... olmadığı, herkesin eşit olduğu,..... bir sistemdir. Bu özeliklerin olmadığı ülkelere sosyalist denilmez. Şu anmücadele ettiğin hakların olmadığı bir sisteme sosyalist diyemezsin. Ben sadece etikete bakarak sosyalist falan demem, uygulamaya bakarım, o ülkenin insanlarının refahına, özgürlüğüne, ....... bakarım.
Siz bana kendi sosyalizim anlayışınıza göre K. Kore'nin neresinin sosyalist olduğunu açıklarmısınız? Babadan oğula geçen bir sosyalizim olabilirmi? Liderin ön planda olduğu, herkesin ona tapması, onunla ağlaması ve gülmesi,..... olabilirmi? Bakın biz burada serbestçe tartışabiliyoruz, her ülkeden insnlar bu tartışmaya katılabiliyormu sence? mesela K. Kore'den bir insan katılıpta bizimle ülkesinin durumunu tartışabilirmi, liderini eleştirebilirmi?
Örnekleri çoğaltabiliriz. Siz, ben ve milyonlarca insan Türkiye'de baskının son bulması için, adalet için, eşitlik, refah,... için, protesto hakı için, işkenceye karşı, ..... Mücadele ediyoruz. Bu mücadeleyi K. Kore halkı ülkesinde yapabiliyormu dersin? Herkesin K. Kore hakkında haber alma özgürlüğü varmı? Yoksa sadece devletin verdiği haberler i inanamak zorundayız?
Alişan senin savunduğun bir sosyalizm varsa onu bize kısaca anlatır mısın?
Umut şöyle bir etrafına bakarsan, sosyalizim isteyenlere sorarsan ne istediklerini çok rahat anlarsın. "Sosyalizimden" den anlaşılan insanların özgürce yaşayabilmeleri, kendilerini özgürce ifade edebilmeleri ve geliştirebilmeleri, baskının, zulmün, ayrımcılığın,.... olmadığı, herkesin eşit olduğu,..... bir sistemdir. Bu özeliklerin olmadığı ülkelere sosyalist denilmez. Şu anmücadele ettiğin hakların olmadığı bir sisteme sosyalist diyemezsin. Ben sadece etikete bakarak sosyalist falan demem, uygulamaya bakarım, o ülkenin insanlarının refahına, özgürlüğüne, ....... bakarım.
Siz bana kendi sosyalizim anlayışınıza göre K. Kore'nin neresinin sosyalist olduğunu açıklarmısınız? Babadan oğula geçen bir sosyalizim olabilirmi? Liderin ön planda olduğu, herkesin ona tapması, onunla ağlaması ve gülmesi,..... olabilirmi? Bakın biz burada serbestçe tartışabiliyoruz, her ülkeden insnlar bu tartışmaya katılabiliyormu sence? mesela K. Kore'den bir insan katılıpta bizimle ülkesinin durumunu tartışabilirmi, liderini eleştirebilirmi?
Örnekleri çoğaltabiliriz. Siz, ben ve milyonlarca insan Türkiye'de baskının son bulması için, adalet için, eşitlik, refah,... için, protesto hakı için, işkenceye karşı, ..... Mücadele ediyoruz. Bu mücadeleyi K. Kore halkı ülkesinde yapabiliyormu dersin? Herkesin K. Kore hakkında haber alma özgürlüğü varmı? Yoksa sadece devletin verdiği haberler i inanamak zorundayız?
Alişan senin sosyalizm anlayışın nedir diye soruyorum, sen hikaye anlatıyorsun? Elinde işçi sınıfına nasıl bir baskı olduğuna ilişkin veri var? Kuzey Kore'de bir fabrika işçisi nasıl bir baskıyla karşı karşıya kalıyor, bunu söyle? Sen hikaye anlatıyorsun?
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.