İki gruptan Aydemir Güler grubu kendi kongresini Atılım Kongresi olarak adlandırıyor, Çulhaoğlu ve Erkan Baş grubu ise kendi kongrelerini 12.Kongre olarak adlandırıyor. Aydemir Güler grubu yukarıda yayınlanan bülteni yayınlarken, Çulahaoğlu ve Erkan Baş grubu ise Yoldaşa Mektup adıyla bilgilendirme bülteni yayınladı.
Kamil Tekerek
Değerli yoldaşlarım
"TKP 12. Kongre"si için ilk adımımızı attık. Şimdi adımları sıklaştırıyoruz.
Yoldaşa Mektup isimli TKP 12. Kongre yayınına ulaşamayan arkadaşlarımız kongre@tkp.org.tr adresi ile irtibata geçebilir veya TKP il, ilçe binalarına başvurabilir.
Halkımız, ülkemiz ve partimizin geleceği için aydınlık günler bizimle olsun...
Kemal Okuyan , YÖNde Gündem programında Murat Taylanın sorularını yanıtladı. Parti içindeki bu sürecin 13 Temmuzda tamamlanmasının beklenmemesi gerektiğini ifade eden Okuyanın açıklamaları şöyle: "TKPdeki görüş ayrılığı çözülemedi. Bir taraflaşma dinamiği yaşanıyor. Taraflaşmanın siyasallaşması parti kamuoyu açısından kritikti. Şimdi 13 Temmuzdaki kongrelerde kimin ne dediği ortaya çıkacaktır. Ondan sonra bakılacak. Muhtemelen bu süreç 13 Temmuzda bitmeyecek. 13 Temmuzda en azından bir fotoğraf ortaya çıkacak. Fakat çok uzayacağını da zannetmiyorum. Çünkü Türkiye Komünist Partili insanlar hangi tarafta dururlarsa dursunlar öncelikle Türkiyedeki siyasal problemlere odaklanmayı tercih edecek insanlardır. O yüzden aylara varacak bir krizin olmayacağını düşünüyorum. Bir şekilde bu yaz döneminde bu işin öyle ya da böyle biteceğini düşünüyorum."
İki taraf da anlaşmazlığın bir tasfiye ile sonuçlanmaması için dikkatli adım atmaya çalışıyor. Böyle olmasa tek bir kongre yapılır ve orada yeni bir Merkez yönetimi seçilirdi. Okuyan'ın söylediklerinden anlaşılacağı üzere, bu anlaşmazlık 13 Temmuz'da da çözülmeyecek.
İki tarafın bültenlerini okuduğunuzda ortada bir sorun, bir anlaşamama durumu olduğu açıkça görülüyor. Ama bu sorun ve anlaşamama durumunun ideolojik bir karşılığı olmadığını görüyorsunuz. İnsanı üzen de bu. Siyaset yapma biçimi üzerine bir problem varsa, ki görünen de o, bir şekilde anlaşılabilmeli ve görüş ayrılıkları parti kanalları içinde absorbe edilebilirdi. Gerçekten üzücü bir durum.
Tek tarafın bültenini okuyabildim. Metin Çulhaoğlu-Erkan Baş grubunun hazırladığı "Yoldaşa Mektup" bültenini okuyan var mı? Varsa yardımcı olabilir mi?
Bende var, bir ara önemli bulduğum yerleri yazmaya çalışırım. Sn.melnur'a katılıyorum, iki, taraf arasında ideolojik bir ayrışma yok. Özellikle Haziran direnişinden sonra kitleyle yeteri kadar buluşamamanın yarattığı farklılıklar var.
İki tarafın bültenlerini okuduğunuzda ortada bir sorun, bir anlaşamama durumu olduğu açıkça görülüyor. Ama bu sorun ve anlaşamama durumunun ideolojik bir karşılığı olmadığını görüyorsunuz. İnsanı üzen de bu. Siyaset yapma biçimi üzerine bir problem varsa, ki görünen de o, bir şekilde anlaşılabilmeli ve görüş ayrılıkları parti kanalları içinde absorbe edilebilirdi. Gerçekten üzücü bir durum.
Merkez Komite ortadan yarılırcasına ikiye bölünmüşse, artık bu anlaşmazlığı bir yere kadar taşımamak gerekir. Umarım kongreler sonucunda tasiye olmaksızın sorun çözülür veya asgariye indirilir. Pati bu şekilde etkin siyaset yapamaz. Tamamen kilitlenmiş durumda şu an.
İşçinin anayasaya yazılmış grev hakkı var. Anayasa sözünü dilinden düşürmeyen AKP hükümetinin de bitmeyen grev yasakları.
Şişecam işçilerinin grev hakkı AKP döneminde üçüncü kez gasp edildi. Hükümet, işçilerin yaptığı grevi, genel sağlığı ve milli güvenliği bozucu nitelikte olduğunu söyleyerek durdurdu.
Şişe, bardak, pencere camı, otomobil camı...
Bunları üreten bir fabrikada çalışıyorsanız, yaptığınız her şeye çok dikkat edin. Çünkü örneğin grev yaparak genel sağlığı ve milli güvenliği bozabilirsiniz!
Şaka gibi değil mi?
Ama AKP şaka değil, o sermaye düzeninin bir gerçeği.
AKP, Şişecam grevini durdurdu. Neymiş, genel sağlığı ve milli güvenliği bozucu nitelikteymiş!
İşçinin patronla pazarlık hakkı var. Bu pazarlık hakkının zorunlu bir parçası olarak grev hakkı... İnsanca bir yaşama biraz olsun yaklaşabilmek için işçi bana hak ettiğimi vermiyorsan, işi durduruyorum diyebiliyor.
Şişecam, işçinin istediği ücreti verirse batacak değil. Daha fazla kâr hırsı, işçiye her zaman hak ettiğinden azını vermeyi getiriyor.
Şişecam patronu, işçi karşısında zayıf kalınca, hükümet devreye giriyor. Grevi yasaklıyor. İşçiye Gir fabrikana çalış. Patron sana ne verirse. diyor.
AKP bir patron partisi. Soma'da da aynı, Mersin'de, Eskişehir'de, Kırklareli'nde, Denizli'de, Bursa'da da aynı...
Çaykur'da, Darphane'de, THY'de ve şimdi Şişecam'da patron partisi AKP grev yasaklıyor.
Ama büyük çark durmuyor. Şişecam işçileri, grevleri yasaklansa da mücadelelerini sürdürüyorlar.
Bu ülkenin aydınlık geleceğini, emekçilerin bitmeyen mücadelesi getirecek, bunu biliyoruz.
Atılım Kongresi Taslak Raporu tartışmak ve kongreye giden süreci hep birlikte değerlendirmek için İstanbulda bulunan tüm yoldaşlarımızla cuma günü buluşuyoruz.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.