Yol haritasından söz etmeyeceğiz; mevcut durumu göstermeye çalışan bir haritadır. Kimi kritik noktalarla birlikte şöyledir:
Düzen/siyasal iktidar: İkisi, Türkiyenin önceki tüm dönemlerine göre çok daha fazla iç içe geçmiş, adeta tek olmuştur. Görünür gelecekte, ne bir dış güç olarak emperyalizmden ne de içerde sermaye sınıfının belirli kesimlerinden karşıt-bozucu hamleler beklemek anlamlı değildir. Evet, gidiş daha kötüye, olumsuza doğrudur. Ancak, bu yerinde tespite kritik bir not düşülmesi gerekmektedir: Kötünün iç konsolidasyonu, kendi karşıtını da en azından bir şekle şemaile kavuşturmakta, örgütlenmeye ve harekete geçmeye daha hazır hale getirmektedir. Sonuç: Kötüye gidişi es geçmeden, projektörlerin bu potansiyele yöneltilmesi gerekmektedir.
AKP karşıtlığı/karşıtları: Yukarıdaki ilk ara başlık, bu cepheye ilişkin ipuçları vermektedir. Eklenebilecek kritik nokta ise şudur: 2007 yılından başlanırsa, sürükleyici kadrolarıyla birlikte Cumhuriyet mitingleri tarzı eylemliliklerin, Silivri-Ergenekon karşı tepkilerinin, ulusalcılığın, 1930lara yönelik özlemlerin, CHP politikalarının ve bu partiye bağlanan umutların vb. bu cephe üzerindeki etkisi azalmıştır ve daha da azalacaktır. Projektörlerin yönelmesi gereken bir başka potansiyeldir.
Kürt siyaseti: Kendi siyasal projeksiyonları doğrultusunda her tür esnekliği sürdürmeye devam edecektir. Gün gelecek sol yapacak, gün gelecek devletlûlarla köy kahvesi muhabbeti tadında diyaloglara oturacaktır. Yolları (bu siyasetin anladığı anlamda) birleştirmek söz konusu olamaz. Bu siyasetin, kendi dinamikleriyle istikrarlı bir sol rotaya oturmasını beklemek de pek gerçekçi görünmemektedir. Gelgelelim, yolları, bu siyasetin şurasında burasında duran, özellikle ülkenin batısındaki ve güneyindeki on binlerce Kürt emekçiden de kopacak ölçüde ayırmak hiç akıl kârı olmasa gerektir.
Aleviler: AKPnin kendi siyasal operasyonlarında en başarısız kaldığı kesimlerden biridir. Bu durum ve işaret ettiği potansiyel görmezden gelinemez. Ancak, Alevi kesimin AKPnin karşısında durmasını sağlayan özelliği, aynı zamanda onun örgütlü-programlı sola da mesafe koymasına yol açmaktadır. Kimileri çok eskilere giden, kimileri ise henüz belleklerde tazeliğini koruyan yaşanmışlıklar, Alevi kesimdeki derin güvensizlik duygusunun ve savunma reflekslerinin temel belirleyicisidir. Bu kesimin, kendisini de içeren, ancak kendisine indirgenemeyecek başka bir oluşuma güven duymaya başlaması bir özgüveni de beraberinde getirecektir. Kritik sonuç: Bu kesime güven verecek güçte oluşumlar yaratılması
***
Ya solcular/sosyalistler?
Harita yukarıdaki gibiyse ne yapabilirler ya da yapmalıdırlar?
En başta söyledik; bu bir yol haritası değil. Ancak, az önce çeşitli yönleriyle işaret edilen potansiyel gerçekten varsa ve bu konuda mutabık kalınıyorsa, işe başlarken (ya da yola devam ederken) dikkat edilmesi gereken iki nokta üzerinde duracağız.
Bu bir köşe yazısıdır ve ne yapılmaması gerektiği üzerinde durulması mazur görülmelidir.
Birincisi: Solcular/sosyalistler, Türkiyedeki verili durum karşısında, dünyadaki geçmiş cephe deneyimlerinin esiri olmamalı, bunları gereğinden fazla kafaya takmamalıdır. Hele bir de başarısız kalmış cephe deneyimlerine bakıp (ki sayıları hayli fazladır) şunları şunları da kapsayacak genişlikte olamadılar, onun için başarısız kaldılar sonucuna varılırsa iş iyice sulanacaktır.
İkincisi: Solcular/sosyalistler belirli değerleri savunmaya devam edeceklerse, bunu ikirciksiz, amasız fakatsız yapmalıdırlar.
Örneğin Aydınlanma denilecekse, neyse o denilmelidir; bunun ardına ancak, pozitivizme, toplum mühendisliği zorlamalarına da karşıyız gibi ekler düşmenin anlamı yoktur
Laiklikse laikliktir; neyin kastedildiği anlatılır. Bu anlatımın hemen ardından bakın, biz Cumhuriyetin ilk dönemlerinin yukarıdan zorlamalara dayalı laikçi anlayışını benimsemiyoruz ha gibi şeyler söylemek isteyenler bunları dergilerinde yazabilirler
Kamuculuk deniyorsa, özellikle yaşanılan özelleştirmeler bağlamında bir güzel anlatılır ve sahiplenilir. Üzerine, kamuculuğun neden devletçilikle özdeş olmadığına ilişkin zorlamalara girişmenin gereği yoktur.
Yurtseverliği sahipleniyor muyuz? Neden sahiplendiğimizi açıkça anlattıktan sonra bu motifin milliyetçiliğe evrilme gibi bir tehlike de içerdiği üzerine laf söylemek abestir.
***
Özetle, yukarıdaki kavramlar ya da motifler pozitif içerikleriyle tanımlanıp anlatılmalı, kiminkinden neden farklı olduğunu anlatacağım diye helak olunmamalıdır.
Peki ya aydınlanmacılığın, laikliğin, kamuculuğun ve yurtseverliğin pozitif açımlamaları kaçınılmaz olarak sosyalizme işaret ediyorsa
O zaman ya razı olunur ya da bunların hepsinin günümüzdeki burjuva demokrat karşılıkları bulunmaya çalışılır.
Türkiye solcularının üzerinde düşünmesi gereken konu 12 yıldır ülkeyi dinci-faşist bir karanlığa mahkum eden AKP'ye karşı nasıl mücadele edileceği, bu mücadele hattının solla, sosyalizme bağlarının nasıl kurulacağıdır. Türkiye solunun çok geniş bir kesiminin bu sorunun bilincinde olduğunu düşünüyorum. Bugüne kadar pratiğe dökülmemesi, dökülememesi, böyle bir gerçeğin bilincinde olunmadığı anlamına gelmez. ( Görmeyenlerin, görmek istemeyenlerin sanaldaki kuyrukçu takımı olduğunu söyleyip geçelim ki, onların da siyasal alanda bir karşılıkları olduğunu düşünmüyorum.)
Peki, AKP'nin ne olduğu, ne yaptığı, ülkede ve bölgede ne yapmak istediği belliyken Türkiye solunun bu konuda nasıl bir karşılık vermesi gerektiği, nasıl bir mücadele hattı örmesi gerektiği konusunda bir çabası var mı? TKP'nin ''Sol Cephe'', ÖDP'nin ''birleşik muhalefet'' çalışması bir yerde gereken sinerjiyi yaratamadı. Çok daha geniş bir beraberliğe, birliğe ihtiyaç varken, bu geniş birliğin temel önceliklerini biraraya getirebilmek bu kadar zor mu? Bu sorunun mu üstesinden gelemiyoruz? Aydınlanmacılık ve anti emperyalist bir temelde Haziran'ı da kapsayacak şekilde bir ''birlik'' yaratılamaz mı? Böyle bir birlik toplumda heyecan yaratmaz mı, sinerji ortaya çıkarmaz mı, sola küskün olan kesimleri yeniden siyasete döndürmez mi?
Ve en önemlisi sol sosyalist saflarda bir berraklığa yol açmaz mı?
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.