Neden hala inadına reel Sosyalizmin bşrden tüm ülkelerde domino taşı gibi dağıldığını açıklayamıyorsunuz? Yani sizlereleştirmeyince geçmişte yaşananlar doğrumu oluyor?
Neden koskoca sosyalizim böyle kolayca birden yok olabildi, emperyalizme teslim oldu, proleteryayı yalniz bıraktı,....? Nasıl bir ders çıkartıldı geçmişten? Hatalar neydi, nerede doğrular yapıldı, ileride neler asla bir daha tekrarlanmamalı,.......?
Ben bu ve benzeri sorulara kendilerini sosyalist olarak niteleyenlerin ezici çoğunluğunun ciddi bir şekilde kafa yoorduğuna inanmıyorum. Kafa yoran varsa buyursun bizlere açıklasın.
Merak ediyorum, sovyetlerin yıkılışına neden bu kada ilgi duyuyorsun? Bir kürt hareketine biat meyenlere verip veriştiriyorsun, bir de sorvyetlerin yıkılışı konusunda bu kadar istekli sorular soruyorsun. Sovyetlerin yıkılışının nedenlerini öğrenmek seni sosyalist mi yapacak? Yoksa kapitalist sistemin sosyalizmden daha iyi bir sistem olduğuna dair kanaatini mi doğrulayacak? Merak ettim
Neden hala inadına reel Sosyalizmin bşrden tüm ülkelerde domino taşı gibi dağıldığını açıklayamıyorsunuz? Yani sizlereleştirmeyince geçmişte yaşananlar doğrumu oluyor?
Neden koskoca sosyalizim böyle kolayca birden yok olabildi, emperyalizme teslim oldu, proleteryayı yalniz bıraktı,....? Nasıl bir ders çıkartıldı geçmişten? Hatalar neydi, nerede doğrular yapıldı, ileride neler asla bir daha tekrarlanmamalı,.......?
Ben bu ve benzeri sorulara kendilerini sosyalist olarak niteleyenlerin ezici çoğunluğunun ciddi bir şekilde kafa yoorduğuna inanmıyorum. Kafa yoran varsa buyursun bizlere açıklasın.
Merak ediyorum, sovyetlerin yıkılışına neden bu kada ilgi duyuyorsun? Bir kürt hareketine biat meyenlere verip veriştiriyorsun, bir de sorvyetlerin yıkılışı konusunda bu kadar istekli sorular soruyorsun. Sovyetlerin yıkılışının nedenlerini öğrenmek seni sosyalist mi yapacak? Yoksa kapitalist sistemin sosyalizmden daha iyi bir sistem olduğuna dair kanaatini mi doğrulayacak? Merak ettim
Sen buraya içiptemi geliyorsun? Başka türlü bu şekilde saçmalanamaz. Benim neden sorduğumu merak edene kadar biraz sorunlara kafa yorsan daha sağlıklı olacak ama tabii içipte kafayı bulup yazarsan sonuç bu oluyor.
Varsa cevabın ver, yoksa fazla merak etmene gerek yok. İnsanlafın başına ne geliyorsa meraktan gelirmiş. Cevabın yoksa hocalarına sor, hem öğrenirsin hemde böylece saçmalamaya devam etmezsin. Hadi canım biraz dersine çalışta gel.
Bu ileti en son Alisan
tarafından 23.07.2015- 11:29 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Sola ve Sovyetlere sürekli olarak eleştiri getirenlere liberal deyip duruyoruz. Bazen benim de aklıma takılıyor, yanlış mı yapıyoruz diye. Burada yazılanları okuduğumda bir kere daha haklı olduğumuzu anladım. Bu arkadaşlar liberal mi değil mi, gerçekten anlayamıyorum ancak yorumlarından da solculuk çıkarmak mümkün olamıyor. Tekyoldevrim şimdi neyi savunmuş oldu? Sovyetleri eleştir, devrim konusunda bir şey söyleme, sosyalizm nasıl gerçekleşecek ses yok, habire eleştiri. Ya böyle solculuk mu olur? Tek ülkede sosyalizm olmaz, nerede olur? Bütün dünyada mı? Nasıl olacak? Bu soruları da kendine soramayan ve cevapsız bırakan birileri nasıl solcu olsun? O zaman da bu adamlar liberal lafını hakediyorlar, hiç kızmaya hakları yok!
Bu işin sırrını ben çözdüm, solculuk kimilerine göre ulusalcılık, kimilerine göre liberallik, kimilerine göre de kürt hareketine kuyrukçuluk. Hepsinin ortak özelliği sosyalizme inanmamaları, sosyalizmi sistem solculuğuna ve demokrasi mücadelesine indirgemeleri. Böyle olunca en kestirme yol sovyetlere eleştiri getirmek ve böyle yaparak devrim hedefinden vazgeçmiş olmak. Daha çok liberal ve kuyrukçularda var bu özellik. İkisi de ayrı ifadelerle demokrasiyi ve demokratikleşmeyi savunuyorlar. Sosyalizm birinde AB üyeliği, diğerinde enternasyonal hülyalar demek. İkisinin de ortak özelliği devrim kaçkınlığı. Sovyetler yıkılmışken devrime ne gerek var, dimi Ulusalcılar ise yıkılıp gitmiş kemalizm hayalleri kuruyor. Kemalizm canlanacak, ruhu geri gelecek, iktidar alınacak, sosyalizme varılacak! Solcu olduğunu söyleyen, Kemalizme karşı olan, AB'yi veya enternasyonali,zmi dilinden düşürmeyenlerin ortak özelliği devrim kaçkınlığı bunları liberal yapar mı yapmaz mı, bilemem ama çok da fark yok bence aralarında.
Reel sosyalizmin çözülüşü konusunda pek çok çalışma var. Sanırım çözülüşü ilk ele alan sosyalist aydın da Yalçın Küçük'tü. Sovyetler Birliği'nde çözülüşün nedenlerini açıklayan çalışmasını okumamıştım, Yürükoğlu'nun o çalışmayı eleştiren makalesini okumuştum ama onda da rastlamadığım bir yorumu geçenlerde Yalçın Küçük'ün ''SOL Müdahale'' adlı başka bir kitabında rastladım. Bana çok ilginç geldi, ve bu konuda hiç bir yerde başka bir yoruma da rastlamadım. Şöyle; Yalçın Küçük Marks'ın komünist dönemi ikiye ayırmasını pek bilimsel bulmuyor, eleştiriyor ve eklektik görüyor. Devrimden sonra bölüşümün katkıya göre olması ve kapitalist ilkenin korunması bu ilkeye göre yetişmiş işçi sınıfında sosyalizmi korumak konusunda zaaf yaratıyor ve sosyalizm çözülürken onu korumak konusunda hiç kımıldamıyor. Yalçın Küçük'ün bu yorumu üzerinde de düşünülmeye değer.
Bu ileti en son melnur
tarafından 24.07.2015- 01:19 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Reel sosyalizmin çözülüşü konusunda pek çok çalışma var. Sanırım çözülüşü ilk ele alan sosyalist aydın da Yalçın Küçük'tü. Sovyetler Birliği'nde çözülüşün nedenlerini açıklayan çalışmasını okumamıştım, Yürükoğlu'nun o çalışmayı eleştiren makalesini okumuştum ama onda da rastlamadığım bir yorumu geçenlerde Yalçın Küçük'ün ''SOL Müdahale'' adlı başka bir kitabında rastladım. Bana çok ilginç geldi, ve bu konuda hiç bir yerde başka bir yoruma da rastlamadım. Şöyle; Yalçın Küçük Marks'ın komünist dönemi ikiye ayırmasını pek bilimsel bulmuyor, eleştiriyor ve eklektik görüyor. Devrimden sonra bölüşümün katkıya göre olması ve kapitalist ilkenin korunması bu ilkeye göre yetişmiş işçi sınıfında sosyalizmi korumak konusunda zaaf yaratıyor ve sosyalizm çözülürken onu korumak konusunda hiç kımıldamıyor. Yalçın Küçük'ün bu yorumu üzerinde de düşünülmeye değer.
Yalçın Küçük değerli bir bilim insanı olmakla birlikte her konuda sivri laflar sevmeyi adet edinmiş biri. Eleştirmek istemiyorum ancak, onu her dinlediğimde söyledikleri bana abartılı geliyor. Bu konuda söylediğini de o kapsamda görüyorum. Sosyalizmde üretim ihtiyaçların tümüne yetmediği sürece katkıya göre bölüşümün olmasından doğal ne olabilir? Sovyetler de bu konuda kurama uymuş, bölüşüm katkıya göre sağlanmıştır. Bu yolla Sovyetler'de işsizlik de ortadan kalkmıştır. İşçi sınıfının Sovyetler'de ekonomik sıkıntı çektiğini de düşmüyorum. İşsizlik ortadan kalkmış, kapitalist dünya krizlerle uğraşırken sosyalist blok bu krizleri sosyalizm altında hiç yaşamamıştır. Eğer Sovyet sosyalizminde bölüşüm katkıya göre değil de ihtiyaca göre yapılmaya çalışılsaydı, üretimin yetersizliği sovyet ekonomisini çökertebilirdi. Ben Yalçın Küçük'e katılmıyorum.
Yalçın Küçük katkı konusunda eleştiri getirirken herkesin ihtiyacına göre olsun demiyor. Yalçın Küçük gerçekten de her sorunun üzerinde düşünen ve bu konuda kılı kırk yaran bir Marksist aydın. Katkı konusunda söyledikleri üzerinde kestirmeden karşı çıkışlar yapmamak gerek. Yalçın Küçük'ün bu yorumunu okurken bir an için aklımdan şöyle geçirdim, siyasal devrimden sonra enternasyonal dünya toplumuna varıncaya kadar çok uzun bir süreç gerekecek-geçecek. Bu kadar uzuın bir süre içinde burjuva hak konusunun sosyalist ekonomiye hakim olması çok da normal sayılabilir mi? Sosyalist ekonominin aynı zamanda sosyalist insanı da ortaya çıkarabilecek bir ekonomik temel oluşturması gerekmiyor mu? Sözgelimi kapitalist sistemde işçi sekiz saatlik bir çalışma süresine sahipse, sosyalist bir ekonomide bu saat dilimi çok daha az olabilmeliydi. Komünist toplumda çalışma bir zorunluluk olmaktan çıkacaksa, sosyalist toplumda bunun altyapısı kurulabilmeli. Yalçın hocanın bu ''küçük'' eleştirisini fazla yabana atmamak ve Marksizme soldan müdahale doğrultusunda eleştiriler getiriliyorsa saygı duymak ve ciddiye almak gerek.
Bu ileti en son melnur
tarafından 25.07.2015- 01:36 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Bence de önemli bir tespit bu. Üretimin ihtiyacı karşılamadığı dönemlerde de sosyalizmin bölüşüm konusunda kapitalizmden bir farkı olması gerekir. Nasıl olur derseniz, doyurucu bir cevap veremem ancak işçi sınıfı için sosyalizmin kapitalizmden belirgin bir farkı da olabilmeli. Burjuvazinin üretim araçlarına ek koyup kamulaştırmaların gerçekleştirilmesi sınıf için yeterli gelmiyor olabilir. Daha radikal ve devrimci çözümler bulunabilir.
Bence de önemli bir tespit bu. Üretimin ihtiyacı karşılamadığı dönemlerde de sosyalizmin bölüşüm konusunda kapitalizmden bir farkı olması gerekir. Nasıl olur derseniz, doyurucu bir cevap veremem ancak işçi sınıfı için sosyalizmin kapitalizmden belirgin bir farkı da olabilmeli. Burjuvazinin üretim araçlarına ek koyup kamulaştırmaların gerçekleştirilmesi sınıf için yeterli gelmiyor olabilir. Daha radikal ve devrimci çözümler bulunabilir.
En basitinden çok daha fazla boş ( hoş) zaman yaratılabilir ve işçi sınıfına ''tembellik'' yapabileceği bir zaman dilimi yaratılabilirdi. Sovyetler Birliği bu olanağa da sahipti. Silahlanma yarışı ve ''uzayın zaptı'' gibi başlıklarda bu kadar ileri bir tutum alınmasaydı, buralara aktarılan kaynaklarla halkın hiç bir koşul altında kolay kolay vazgeçemeyeceği koşullar yaratılabilirdi.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.