Birkaç ay önce Ankarada katıldığım bir toplantıda konuşmacıyı dinlerken lise yıllarımdan kalma bir anı sanki tanıdık bir koku duyup çocukluğuma dönmüşüm gibi birden bire parlayıverdi zihnimde. Lise yıllarımda sürekli atıştığım ve bu atışmadan çoğu zaman keyif aldığım Felsefe mezunu aynı anda hem müdür yardımcılığı, hem de din ve felsefe öğretmenliği yapan bir hocam vardı. Din ve felsefe dersini birine karıştırıp iki konuyu birlikte anlatırdı çoğu zaman. Artık dersin konusu neyse Hakan hocamız çocuklara kendi felsefelerini geliştiremeyeceklerini çünkü onların düşüne bilecekleri her şeyi bir filozofun çoktan düşünmüş olduğunu anlatıyordu. Bu konunun açılmasının nedenin beni tahrik edip tartışmaya çekmek olduğunu bildiğimden yeni yeni kullanmaya başladığım internetten bulup indirdiğim Blanqui ve Blanquicilik konulu makaleyi okuyordum. Dersle ilgilenmediğimi gören Hakan hoca ani bir hareketle felsefe dersinden din dersine geçip beni birazda sıkıştırmaya yönelik bir soru gönderdi:
- Söyle bakalım Cem melekler ölümlümdür ölümsüz müdür?
- Vallahi hocam varsa herhalde ölümsüzdür.
Hakan hocanın bir süre donup kalmasını fırsat bilip ekledim.
- Hocam teneffüsü bekliyorsanız daha 20 dakika var.
Böylece matematik dışında ilk zayıf aldığım ders felsefe oldu. Fakat toplantı sırasında beynimin içinde birden o anının tetiklenmesinin nedeni Hakan hocanın tuhaf soruları değil, elimde tutuğum o kâğıtlar oldu. Louis Auguste Blanquinin hayatının ve meşhur ayaklanma stratejisinin anlatıldığı 10-15 sayfalık bir makaleydi bu. Blanqui 1805 - 81 yılları arasında yaşamış büyük bir Fransız devrimcisidir. Uzun sayıla bilecek hayatına ve derinlemesine inceleyip yazdığı ayaklanma stratejilerine aldanmayın; nitekim eline mürekkepten çok barut kokusu sinmiştir. Blanquiye göre kapitalist sistemi yıkmanın yolu görece küçük ve bir o kadar elit bir yapının ayaklanmayı başlatıp iktidarı ele alması üzerine kuruluydu. Bu yapı merkezi bir şekilde örgütlenen hiyerarşik kurallarla sağlamlaştırılmış olmalıydı.
Bu bahse konu merkeziyetçi yapı yüzünden birçok kez Lenin Menşevikler tarafından Blanquici olmakla suçlanmıştı. Buna karşın Lenin Nisan Tezlerinde Blanquinin görüşlerini azınlık desteği ile iktidarı ele geçirmek için bir çabalama olarak nitelendirip aşağılamış ve şöyle devam etmiştir Bizim için durum oldukça farklı. Şuan için azınlık durumunda olabiliriz fakat çoğunluğu kazanmaya ihtiyacımız olduğunun farkındayız.
Blanqui Markstan birçok konuda farklı düşünmesine rağmen zaman zaman bir araya gelmişler ve ortak eylemlere imza atmışlardır. Hatta Marks Blanquiyi 1. Enternasyonale katılmaya ikna etmeye çalıştığı ve başarısız olduğu da söylenmektedir. Marks ve Blanqui Paris komünü ardından 1871-72 yıllarında kısa süreli bir ittifaka da girişmişlerdi. Marks ve Engels devrim için öznel koşullar oluşturulmadan yapay bir şekilde başlatılmayan çalışılan devrim girişimlerine komplocu yakıştırması yapılmasını reddetmiştir. Bununla birlikte Marks işçi sınıfının bir bütün halinde örgütlenmesine ve büyük çoğunluğunun öz bilincinin gelişmesiyle mutlak devrime ilerlene bileceğine inanmıştır. Bu yüzdendir ki Komünist manifestoyu son noktayı Bütün ülkelerin işçileri birleşin diyerek koymuştur. Ayrıca tuhaftır Blanqui proletarya diktatörlüğü terimini hiç bir zaman kullanmadığı halde bu terimi Marksın Blanquiden aldığına dair yaygın bir inanış vardır. Engels ise azınlık ayaklanması ile geçekleşen bir devrimin proletaryanın bütününün değil ayaklanmayı başlatan kişi yâda azınlığın diktatörlüğü olacağını belirtmiştir.
Blanqui Marksla aynı dönemde kendi yöntemleriyle devrimi bilimsel bir altyapıya oturtmak için mücadele vermiş çok değerli bir devrimcidir. 1839 yılında başlattığı ve 500 devrimcinin katıldığı ayaklanmada Paris hükümet binasını ele geçirmişler fakat halktan destek alamadıkları için iki gün süren çatışmaların ardından yenilmişlerdir. Blanqui birçok kez örgüt kurup ayaklanma başlatmış kılıç ve mermi ile yaralanmıştır. Uzaktan bakıldığında Leninin Blanquiden esinlendiği söylense de aslında böyle bir durum söz konusu değildir. Muhtemelen Leninin Blanqui hakkında yazdığı ilkyazılar Plehanovun Leninin örgüt teorisinin Blanquinin ayaklanama stratejisine benzerliğini fark edip bu alandan saldırıya geçmesiyle yazılmıştır. Tüm bunları bir kenara bırakıp Hakan hocanın haklı çıktığını söylemeyin sakın. Bırakın o meleklerin kanat renklerini tartışa dursun, bizim halen düşünecek ve söyleyecek çok sözümüz var.
Birinci Enternasyonal ve Komünden sözetmişken, 19uncu yüzyılın en büyük devrimcilerinden birinden, devrimden başka birşey düşünmeyen, döne döne yeniden başarmayı deneyen Komünün önderi ve mahpus başkanı Blankiden söz etmemek olmaz. Blanki gibilerin yaşadığı bir çağda özellikle entrikacılığıyla ünlenmiş Bakunin tipi figürlere gereğinden fazla yer ayırmak haksızlık olur.
Kimdi Blanki? Bu soruyu yanıtlamadan önce Babeuf hakkında kısa bir açıklama yararlı olur.
Komünist Enternasyonal (Üçüncü Enternasyonal)in kuruluş manifestosunda devrimci sosyalist geleneğin önemli bir önceli olarak anılan Babeuf (1760-1796), hem bir düşünür hem de dikkate değer bir örgütçüydü. Fransız Devrimini bizzat yaşamış ve aktif şekilde desteklemişti.
1793-95 arasında Pariste birkaç kez hapsedildi. 1795te hapisten çıktığında, daha hapisteyken benzer fikirlere sahip kişilerden oluşturduğu çekirdeği, o anki baskı koşullarına yanıt olarak yarı-gizli merkezi bir örgüte dönüştürdü ((Babeuf suikast tekniğine başvurmadı). Aynı sıralarda Eşitlik başlığını vereceği bir kitap yazmakla meşguldü. Bu kitabı bitiremedi.
Robespierre ve Jakobenlerin düşüşünü takiben devrimi daha ileriye taşımak için işbaşındaki 5 kişilik gerici yönetimi (Directory) devirmek amacıyla bir girişim yaptı (1796). Girişimin amacı ortak mülkiyete dayalı bir toplum kurmaktı. O sıralarda henüz sosyalist terimi kullanılmıyordu. Ama Babeufun sosyalist olarak tanımlanabilecek bir duruş geliştirdiği söylenebilir. Örgüte sızan bir hükümet ajanı 1796 Mayısında Babeuf da dahil bazı örgüt mensuplarını yakalattı. Ayaklanma yenildi. Önde gelen konspiratörler 1797de Vendomede yargılandılar. Ondört hafta süren bu yargılamanın ardından Babeuf ve arkadaşları ölüme mahkum edildiler.
Başarız kalan bu girişim Eşitlik İçin Konspirasyon adıyla bilindi.
Bu konspirasyon sık sık zamansız bir girişim olarak, Babeufun kendisi ise bir Jakoben kalıntısı ya da Blankinin önceli olarak değerlendirilir. Bazıları Babeuf-Blanqi-Lenin çizgisinden sözeder, bu üçü arasında bir devamlılık görür.
Konspirasyon teriminin sonraki dönemlerde değişen manalarda devrimcilere ve sosyalistlere karşı kullanılması sözünü ettiğimiz yargılamayla başlar.
Şimdi asıl sorunun yanıtına geçebiliriz.
Fransada 1830-48 Temmuz Monarşisi döneminde ortaya çıkan devrimci örgütler için ortada tek ayaklanma/isyan modeli olarak Babeufun girişimi vardı.
1848den önceki bu dönemde Fransız komünizmi ve radikalizminin en önde gelen figürü ise Louis Auguste Blanqui (1805-1881) idi. 1824e kadar Pariste hukuk ve tıp okumuş, 1827den itibaren Bourbon Monarşisine karşı öğrenci hareketlerine, sonra da 1830 Temmuz Devrimine katılmıştır. Onun politik mücadelede sivrilmesi 1830 Devriminden sonradır. Halkın Dostları Klubünün üyesi olduğundan izlendi, ilkin 1831de ve daha sonra da 1836da olmak üzere iki kez hapsedildi.
Hapis olduğu bu yıllarda Babeufun 1796daki Eşitler Klubü isyanına katılmış olan Filippo Buonarnotinin doktrinlerinden etkilenerek Fransanın devrimci döneminin popüler ayaklanmalarını çalıştı. Böylece sınıf mücadelesinin kaçınılmazlığına giderek daha çok ikna oldu. Bu sınıf savaşında zenginlerin tarafını saldırganlar olarak niteledi. Popüler bir hükümet kurmak için, ilkin sıkı disiplinli bir komplocular grubu kurmak zorunludur diye düşündü.
Onun gizli topluluklara düşkünlüğü devrime adanmışlıktan geliyordu.
Önce Aileler Klubü/Societysini kurdu, sonra da Mevsimler Birliği/Societyni örgütledi.
Onun Societe des Saisons adındaki örgütü Fransız işçi hareketinin devrimci kanadını örgütlemiş ve 1839 Mayısında bir ayaklanma girişiminde bulunmuştu.
Mevsimler Birliği/Klubünin 12 Mayıs 1839 ayaklanması Blankinin sürpriz saldırı fikrinin klasik prototipi oldu: Beşyüz devrimci Pariste Hotel de Ville (City Hall)yi aldılar. Ama bunlar nüfusun geri kalanından tecrit edilerek veya zaten tecrit oldukları için iki günlük çatışmadan sonra kolayca yenilgiye uğratıldılar. Blanki kaçabildi, ama sonraları yakalandı ve ölüm cezasına çarptırıldı. Bu ceza yaşam boyu hapse çevrildi ve Normandi limanındaki bir adaya gönderildi. Ölmekte olduğuna inandıkları için dört yıl sonra affettilerse de 1848 Şubat Devrimi öncesine kadar hapishane hastanesini terketmesine izin verilmedi.
Böylece 1839dan 1848e kadar hapis kaldı.
1848 Devrimi Blanki için kesin bir tecrübe oldu.
Parise dönünce Cumhuriyetçi Merkezi Birlik adlı bir örgüt kurdu ve devrim sonrasında kurulan Geçici Hükümeti daha sosyalist poitikalar izlemeye çağırdı. İşçi gösterilerinin örgütlenmesinde bizzat katılarak aktif bir rol aldı. 15 Mayıs gösterisine katıldığı için on yıl hapse çarptırıldı.
1859da serbest bırakıldığında tekrar gizli örgütler kurdu ve 1861de yeniden tutuklandı.
1861-65 arasında artık olaylarda yer alamıyordu. 1865te Belçikaya kaçtı.
Toplam olarak 33 yıldan çok hapis yatmış olan Blankiye Mahpus lakabı takılmıştı.
Haziran 1848de Paris işçileri barikatlarda yenilmişlerdi.
Bunu Napolyonun 2 Aralık 1851 darbesi takip etti. 1851 sonrasında sanayi beklenmedik hızla büyüdü ve bu büyüme modern işçi hareketinin gelişmesinin koşullarını yarattı. Bu değişiklikleri değerlendiren Blanki, ekonomi politik ve sosyalizmi çalıştı ve bu konularda yazdı. Bu yazıların çoğu o öldükten sonra Critique Sociale başlığıyla yayınlandılar. 1865ten sonra sık sık gizlice Belçikadan Parise gitti. Bu sıralarda Pariste öğrenciler ve işçiler arasında ilk Blankist gruplar örgütlenmekteydi. 1867-68de Blanki Silahlanmak İçin Direktifler başlıklı bir el kitabı yazdı. Bu kitap bir tür kent gerilla savaşı elkitabıydı. 1870te Fransız ordusu Sedanda Almanlara yenilince Parise döndü. 4 Eylül 1870te Pariste devrim oldu ve bu devrim Üçüncü Cumhuriyeti ilan etti. Bir Geçici Hükümet kuruldu. Blankici gruplar bu eylemlerde/devrimde bir ölçüde yer aldılar. Alman orduları Parise ilerlerken, Blanki, devrimciliğinin yanında yurtseverliğini de kanıtladı. La Patrie en danger (Ülke Tehlikede) adında aşırı Jakoben bir örgüt ve gazete kurdu. Parislileri Alman ordularına karşı hükümeti desteklemeye çağırdı ve yüksek yetenekleriyle Paris savunmasına katkıda bulundu. Çok geçmeden Geçici Hükümetin halktan korktuğu için ciddi savunma önlemleri almadığını gördü ve bu nedenle Blankistler 31 Ekim 1870 ve 22 Ocak 1871de iki kez hükümeti devirme girişiminde bulundular. Ama ikisinde de başarısızlığa uğradılar. Blanki, Parisin teslimi ve tutucuların kazandığı 8 Şubat 1871 seçimleri sonrasında kıra kaçtı. 17 Martta yakalanıp hapsedildi (31 Ekim 1870 isyanındaki rolü nedeniyle). Blankinin yakalandığı günün hemen ertesi gün Paris Komünü adı verilen isyan oldu ve bu isyanda Blankistler çok önemli rol oynadı. Hapisteki Blanki Komünün başkanı seçildi. Ama Adolphe Thıers onu serbest bırakmayı reddetti. Sonunda Komün yıkıldı.
Komünarların (Komün taraftarlarının) affı için mücadele sırasında Blanki bir tür sembole dönüştü. Daha hapisteyken Nisan 1879da Bordeaux için temsilci seçildi. Onun seçimi geçersiz sayıldı, ama o sırada affedildi. İleri yaşına rağmen sosyalizm lehine iki yıl süren bir kampanya yürüttü, mücadelesini konuşmacı ve gazeteci olarak sürdürdü. Bir süre sonra öldü. Az sonra Blankistler ile Marksistler arasındaki görüşmeler 1881de Merkezi Devrimci Komite (Devrimci Merkez Komite)nin, 1898de de Devrimci Sosyalist Partinin kurulmasıyla sonuçlandı. Böylece Blankinin ölümünden sonra da Blankistler işçi hareketi tarihinde önemli bir rol oynadılar. Blankinin kendisi ise Fransız devrimciliğinin efsanevi ve şehit bir figürüne dönüşmüştü.
Blanki, Bebeufu izleyerek kendi komünizmini eşitlik prensibine dayandırdı. Ama Blankizm, Marksizm-öncesi sosyalizm/komünizm akımları içinde bir devrimci işçi hareketi olmakla kendine özgü ve benzersizdi. Haziran 1848de burjuva iktidarına karşı ilk gerçek işçi ayaklanması da Blankist ilham altında yapılmıştı. Marks, Blankinin konspiratif taktiklerini (bir elitin veya azınlığın iktidarı proletarya adına bir darbeyle alma yöntemini) redettiyse de, ondan çok şey aldı.
Engels, Fransada İç Savaş kitabına 1891de yazdığı Girişte Komünün iktisadi yanlışlık ve eksikliklerinden Proudhoncu Sosyalizmi (ona göre Komünün Prodoncu Sosyalizm akımı/okulunun mezarı olması bundandı), siyasal yanlışları ve eksikliklerinden ise Blankici Sosyalizmi sorumlu tutar. Haklıdır. Ama bir de Engelsin çok iyi bildiği halde burada hernasılsa unutmuş göründüğü Komünün zaferi, başarıları ve ona önderliğin onuru var ki, bu da ne yazık ki bu tarihsel dönemeçte kendisinden çok Blanki ve izleyicilerine aittir.
Blanki, ne ekonomist, ne de bir filozof olarak tanımlanamaz. O, bir devrimci sosyalistti. Esas olarak bir devrim/ayaklanma teoricisi ve ayaklanma pratisyeni idi. İktidarı almak sadece küçük bir azınlığın işi olabilir diye düşündüğü söylenir.
Blankinin temel fikri şuydu: Geçici bir diktatörlük olmaksızın sosyalist dönüşüm başarılamaz. Bu geçici diktatörüğün ilk işi burjuvaziyi silahsızlandırmak, büyük mülk sahipleri ve kilisenin servetine elkoymak, büyük sanayi ve ticareti devlet kontrolüne sokmak olacaktı.
Blankiciler Fransada devrimci komünist bir proletarya hareketiydiler.
Marx, Fransada Sınıf Savaşımları adı altında toplanmış bulunan 1850 yılında kaleme aldığı makalelerinden birinde, Fransada burjuvazinin komünizme Blankizm adını taktığına işaret ederek, Blankizm devrimci sosyalizmdir der ve şöyle devam eder:
Bu sosyalizm (Blankizm, SC), devrimin sürekliliğinin ilanıdır; zorunlu bir geçiş noktası olarak proletaryanın sınıf diktatörlüğünün kabulüdür (a.g.y., s: 339-41).
Komünist Manifestoda özde varolsa da, terim olarak Proletarya Diktatörlüğü geçmez. Marks bu kavramı ilk kez Fransada Sınıf Savaşımları (1848-50) adlı derlemede biraraya getirilen 1850de yazdığı makalelerinde kullanır ve bunun iki modern sınıf (proletarya ile burjuvazi) arasındaki ilk büyük savaş olarak tanımladığı Fransadaki 22 Haziran 1848 işçi ayaklanmasının talebi/sloganı olduğunu söyler. Bu ayaklanmaya Blankiciler öncülük etmişti. Nitekim D. Fernbach, Marxın proletarya diktatörlüğü kavramını ve fikrini Blankiden aldığını düşünür. Marx, işçi-köylü ittifakı fikrini de ilk kez 1850deki bu yazılarında ifade etmiştir.
Bu aynı yazılarında Marks, Fransada proletaryayı veya devrimci proletaryayı Blankicilerin temsil ettiğini yazar, onlardan proletarya partisi diye sözeder.
Bu kısa bilgiler Blankinin devrim, sosyalizm ve örgüt anlayışı hakkında özet bir bilgi için yeterlidirler.
Blankizmin objektif koşulları dikkate almadığı, iktidara gelmenin yolu olarak bir azınlığın hükümet darbeleri ve suikast tekniğine bel bağladığı düşünülür. Blankizm eleştirilerinin ekseninde bu yorumlar vardır. Pek çok yorumcu Lenini de bir Blankist olarak değerlendirir. Örneğin E. H. Carr, Leninin Blankizmin az önce işaret ettiğimiz özelliklerini eleştirmekle birlikte, bunda pek samimi olamayacağını, çünkü bir parti (sosyal sınıfın bir parçası) tarafından örgütlenen iktidarı alma girişimlerini darbe olarak görmediğini, böylece Blankizmi olsa olsa sadece sınıftan kopukluk olarak algıladığını düşünür.
Bu ileti en son spartakus
tarafından 11.12.2014- 12:44 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Blanquicilik ve Leninizm (Cem Hortoğlu) Blanquiye göre kapitalist sistemi yıkmanın yolu görece küçük ve bir o kadar elit bir yapının ayaklanmayı başlatıp iktidarı ele alması üzerine kuruluydu.
Blanqui hakkında benim pek bir bilgim yok. Okuduğum kadarıyla; Blanki'nin bu devrim teorisinde işçi sınıfının rolü ne? Öncü bir azınlık'tan bahsediyor burada örgütlü mücadele yokmu sayılıyor? Bunları anlayamadım.
Blanqui Fransız işçi sınıfının devrimci kanadının önderidir. Örgütçüdür ve devletin kapitalist sınıftan komplocu ayaklanma yolu ile alınmasını savunmuş, bu yolda ayaklanma girişimlerinde bulunmuştur. Zamanının devrimcisi olarak saygı görmelidir ancak Marksist Leninizmin bugünkü ideolojisiyle yan yana getirilmesi sosyalist ideolojiye de Blanqui'ye de haksızlıktır.
Blanquicilik ve Leninizm (Cem Hortoğlu) Blanqui’ye göre kapitalist sistemi yıkmanın yolu görece küçük ve bir o kadar elit bir yapının ayaklanmayı başlatıp iktidarı ele alması üzerine kuruluydu.
Blanqui hakkında benim pek bir bilgim yok. Okuduğum kadarıyla; Blanki'nin bu devrim teorisinde işçi sınıfının rolü ne? Öncü bir azınlık'tan bahsediyor burada örgütlü mücadele yokmu sayılıyor? Bunları anlayamadım.
Blangui dönemin sosyalist devrimcileri arasında komünist ideolojiye en yakın duran bir devrimcidir. Geleceğe yönelik bir ütopya da ekonomik bir doktrin üretmediği söylenebilir. Verili koşulları iyi çözümledi, kapitalist sınıfı alaşağı yapabilmek için devletin ele geçirilmesi gerektiğine inandı ve hayatı da bu yolda mücadele içinde geçti. Gizli bir örgüt kurulmalıydı ve bu gizli örgüt yoluyla ayaklanma başlatılmalı, iktidar olunmalı ve eşitlik temelinde bir yapı hayata geçirilmeliydi. Bu haliyle Blanquist hareketin burjuva hareketine karşı ilk etkili meydan okuma olduğu söylenebilir. Marks, Engels ve Lenin'in Blanguist harekete karşı eleştirileri nesnel koşulları hesaba katmadığı yolundadır. Yoksa, Blanqui tarihe mal olmuş önemli bir devrimci liderdir.
Nesnel koşulların siyasal devrimde önemli bir yeri var. Marks, Engels ve Lenin de bu durumun altını hep çizer. Ama bu noktada Marks ve Lenin için ayrı noktalarda olduğu da doğrudur. Marks kapitalizm geliştikçe nesnelliğin işçi sınıfına sınıfsal bir bilinç kazandırabileceği yolunda algıya sahiptir. Bu algının nedeni de içinde bulunduğu koşulların eylemselliğidir. Avrupa kaynamakta işçi sınıfı burjuvazi ile birlikte iktidar savaşımının hep içindedir. Lenin de nesnel koşulları en az Marks ve Engels kadar önemser. Farkı, nesnel koşulların işçi sınıfına ( kitleye) kendiliğinden bir siyasal bilinç vermeyeceği noktasındadır. Lenin Marksizme bu noktada müdahale eder ve örgüt-öncülüğü devrimin olmazsa olmaz koşulu haline getirir. Lenin ve Blangui 'nin ''örgütçülüğü'' dolayısıyla aynılaştırılması da doğru değildir. Lenin bu konuda Blanqui gibi iradi müdahaleden yana olsa da, aralarındaki fark nesnellikte yatıyor. Lenin hem işçi sınıfı ve emekçi kesimlerin ve hem de yönetici sınıfın
yönetme ve yönetilmeme konusunda belli koşulların ortaya çıkıp çıkmamasının bu iradi müdahalede belirleyici olduğunu söylüyor. Blangui'de ise bu yok. ( Burada bir yanlışlığa düşmemek için şu açıklamayı da eklemek gerek; Blangui konusunda ikici üçüncü elden bilgileniyoruz. Doğrudan Blanqui'nin yazdığı bir kitabı okumuşluğumuz yok.)
Bu konu bence işlenmelidir. Blanqui'nin yönteminin tamamen dışlanması ne kadar doğru, ''darbecilik'' konusu ile ne kadar bağdaşır yanı var? Siyasal iktidarın dar bir grup tarafından alınması komünizme yürüyüşte işlevsel olur mu; konuları bence üzerinde düşünülmesi gereken konular.
Bu konu bence işlenmelidir. Blanqui'nin yönteminin tamamen dışlanması ne kadar doğru, ''darbecilik'' konusu ile ne kadar bağdaşır yanı var? Siyasal iktidarın dar bir grup tarafından alınması komünizme yürüyüşte işlevsel olur mu; konuları bence üzerinde düşünülmesi gereken konular.[/size]
Marksizm Leninizmin iktidarı alma yöntemiyle, Blangui'nin komplocu anlayışını nasıl bağdaştırabiliyorsunuz; ya da bağdaştırıyor musunuz? Burada söyledikleriniz biraz açılabilir mi?
Lenin Blanqui'den etkilendiği kadar,Sergey Neçayev ve genel olarak Narodnizmden de etkileniyor.Bu kişilerden Lenin'in etkilendiği fikirler;merkezi,hayatını sadece devrime adamış profesyonel devrimcilerden oluşan,yukarıdan aşağı işleyişe sahip olan bir örgüt oluşturulması ve bu örgütün kitleler adına yönetime el koyup,devrimci dönüşümleri gerçekleştirmesi.Lenin'in bu fikirlere kattığı zenginlikler ise;devrime her ne kadar parti öncülük edecek olsa da müdahale süresince halkın önemli bir kesiminden destek alınmasının gerekliliği ve bunun için de melnur'un bahsettiği gibi devrimin subjektif koşullarının oluşturulmasının yetersiz olduğu,nesnel koşulların oluşmasının beklenmesinin de zorunlu olması.
Lenin örgütsel anlamda getirdiği bu tezlerle,marksizmi determinist bir yapıdan kurtarmış daha volontarist bir devrimci doktrine dönüştürmüştür.
Bu ileti en son proletersosyalist
tarafından 14.12.2014- 05:54 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.