SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
AKP’yi aklamak için ölü çocukları harcamak           (gösterim sayısı: 3.114)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: denizcan
Konu Tarihi: 07.01.2015- 11:46


[size=2]AKP’yi aklamak için ölü çocukları harcamak
Can Soyer  


AKP’nin iktidar yılları boyunca en fazla başvurduğu ve hala kullanmayı sürdürdüğü stratejilerden biri, bir hükümet olarak sorumlu olması gereken durumlar karşısında, sürekli farklı iktidar odaklarını işaret etmesi ve kendisini sorumluluk alanından uzaklaştırmasıdır. Buna göre, ister kaza, ister doğal afet, ister kasıtlı fiil, ülkede tepki uyandıran hangi uygulama varsa, bunun sorumlusu asla hükümette olan AKP değil, kimliği ve varlığı somut olarak tespit edilemeyen kimi gizli güçlerdir.

Bunun daha ilkel örneklerini, 90’lı yıllardan hatırlamak mümkün. Örneğin, yolları kan gölüne çeviren kazaların sorumlusu, ulaşım politikasını belirleyen ve yöneten hükümet değil, trafik canavarı denilen çizgi karakterdir. Ya da artan yoksulluğun sorumlusu, uygulanan ekonomi politikaları değil, enflasyon canavarı adı verilen hayalettir. Görüldüğü gibi, 90’lı yıllarda da aynı stratejiyle karşılaşıyoruz, ancak AKP ile kıyaslandığında 90’ların tarzı çok daha naif ve çocukça geliyor.

AKP döneminde ise bu strateji iki açıdan geliştirildi. Birincisi, işaret edilen muhayyel güçler, eskisine kıyasla çok daha şeytani ve ürkütücü hale geldi. Yabancı servisler, satanistler, mason tarikatları, ateist çeteleri, faiz lobileri, İsrail dölleri gibi...

İkinci olarak ise, AKP geçmiş dönemin hükümetlerinden farklı olarak, bu stratejiyi bir çaresizlik nosyonuyla değil, iktidar vurgusuyla birlikte hayata geçirdi. Yani AKP bir takım gizli güçlerin oyunlarını ya da kumpaslarını engelleyemediği ölçüde gerçek bir “hükümet” olarak sorumlu görülemezdi; ancak aynı AKP, “halkın temsilcisi” ve “halkın değerlerinin savunucusu” olarak tüm bu kirli tezgahlarla savaşma kudretine ve gücüne sahipti. Evet, sorumluluğun yasal sahibi anlamında hükümet değildi belki, ama meşru bir iktidar olarak savaşma yetkisine sahipti. Yasallığı değil, meşruluğu; sorumluluğu değil, yetkisi olan bir hükümetti AKP.

Bu söylemin ardında, esasında Türkiye sağının gelenekselleşmiş bir üslubu yatıyor. Galip Yalman’ın “muhalif ama hegemonik” olarak tanımladığı bu söylem, 60 yılı aşkın bir süredir ülkeyi resmi ve fiili olarak yönetmesine rağmen, söyleminde sürekli muhalif tavırlar takınan bir pozisyonu üretiyor. Buna göre, Türkiye’de bir gerçek bir de görünmeyen iktidar ya da hükümet odağı vardır. Liberal-sağ hükümetler ya da hareketler ne zaman hükümete gelse, ne tesadüfse, hep “gerçek olmayan hükümet”e gelmiş olurlar. Gerçek hükümet ise, arkada bir yerlerde kurduğu tezgahlarla, görünür hükümetin halkın yararına icraatlarda bulunmasını engeller, hatta daha da ötesine geçerek halka zarar verir.

Böylelikle resmi olarak sorumluluk sahibi olması gereken hükümet, sürekli başka güçlerin, kaynağı saptanamayan, tanımlanamayan gizli odakların arkasına saklanmış olur.

Buraya kadar olan kısmı fazla şaşırtıcı değil. Konuyu ilginçleştiren ve söz konusu stratejiyi AKP’nin kapasitesinin ötesinde güçlendiren ise, kimi “sol” liberal çevrelerin de aynı tarz ve üslupla aynı stratejiyi kullanması.

Ancak bu çevreler açısından söz konusu stratejinin kullanımı kimi sınırlarla çevrelenmiş durumda. Klasik bir sağcı, piyasacı, dinci parti olarak AKP, stratejisini uygulamaya döktüğünde ırksal, dinsel, cinsel, kültürel sıfatları bir hakaret olarak kullanabilecekken, özgürlüğün tapulu sahipleri olduğunu iddia eden liberallerin bunu yapma şansı yoktur. O yüzden onlar hükümetin yerine başka güçleri sorumlu olarak ilan edecekken, çok daha ince bir zeminde, çok daha az seçenekle hareket etmek zorundadırlar.

Açık söylemek gerekirse, bu çevrenin uzunca bir süre en çok beslendiği kaynak Cumhuriyet Mitingleri ile özdeşlemiş siyasal dinamik oldu. Darbeci, kemalist, elitist, vesayetçi gibi argümanların bu somutlukla dolaysız biçimde özdeşleştirilebileceğini düşündüler. Ancak söz konusu dinamiğin geri çekilmesi, liberal söylemin sürdürülebilirliğini zayıflatıyordu.

İşte tam bu anda, Gezi Parkı’nda başlayan direniş tüm ülkeye yayıldı ve Haziran Direnişi tüm heybetiyle Türkiye gündemine ağırlığını koydu. Konumuz açısından ise, liberaller ve onların bekçiliğini üstlenen “solcu”lar, Haziran Direnişi’nin nezdinde stratejilerini işletebilecekleri bir nesne buldular.

Haziran Direnişi, Türkiye’de liberallerin ve AKP’nin bir kez daha üzerinde tepinebileceği bir nefret objesine, psikolojik harp sathına dönüştü. Üstelik Haziran Direnişi, Cumhuriyet Mitingleri ile kıyaslandığından hem daha geniş bir toplumsallığı kapsıyor hem de daha dirençli bir profil çizerek sahneden çekilmemekte ısrar ediyordu. Dolayısıyla, AKP’nin bir hükümet olarak sorumluluğunu üstlenmesi gereken ne varsa, hepsinin bir takım gizli güçlerin işi olduğunu, bu gizli güçlerin ise Haziran’da cisimleştiğini söylemek kullanışlı bir argüman olarak devreye sokuldu.

O yüzden, nereden türetildiği gayet belirsiz gerekçelerle “solcu” sayılan ya da öyle olduğunu iddia eden kimilerinin, öyle dolaylı falan da değil, basbayağı AKP tarafından işlenmiş suçların ardından Gezi’ye, Haziran’a, Haziran’da somutlaşmış değerlere saldırmasını tesadüf ya da akılsızlık saymamak gerek.

Bu saldırıların hedefi, AKP karşıtı mücadelenin öncü gücü olan sosyalist hareketi, bu mücadelenin sahibi olan ilerici kesimleri itibarsızlaştırmak; amacı ise AKP’yi aklamak, AKP’nin suçlarını saklamaktır.

Bu yüzdendir, elebaşları meydanlarda ölü bir çocuğun annesini yuhalatırken, uşakları ölü çocukları birbiriyle kıyaslayıp kendilerine makam mevki kurarlar.

AKP’yi aklamak için ölü çocukları harcarlar.

Dün Cizre’de devlet tarafından öldürülen 14 yaşındaki bir çocuğun daha ölü bedeni soğumamışken, nefret ve pislik saçan bir üslupla Gezi’ye, Haziran Direnişi’ne saldırmanın başka türlü bir açıklaması olamaz.

Hal böyleyken, AKP’ye “soldan” destek atanların ihaneti ise tartışma konusu dahi olamaz.
[/size]




Bu ileti en son denizcan tarafından 10.01.2015- 13:16 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
solcu
[ kemal ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.01.2014
İleti Sayısı: 1.709
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: solcu
Cevap Tarihi: 08.01.2015- 16:28


Hal böyleyken, AKP’ye “soldan” destek atanların ihaneti ise tartışma konusu dahi olamaz.

Hal böyle ve AKP'ye ''soldan'' destek atanlar hala desteklerini sürdürüyorlar. Aynı dili kullanmasalar da destek sürüyor. Bazıları kuyrukçulukları gereği yapıyor bunu, bazıları AKP'den kendilerine özgürlük ve demokrasi geleceğini düşünerek yapıyor, bazıları ise liberal duruşlarını sol olarak tanımlayarak yapıyor. Bu konuda hiç değişiklik yok.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: denizcan
Cevap Tarihi: 10.01.2015- 13:15


Hayır duası mı lanet mi?- Metin Çulhaoğlu

Siyasette olası gelişmeleri önceden kestirip hazırlıkları buna göre yapmak ya da beklemek ve izlenecek hattı ortaya çıkan durumlara göre belirlemek…

Herhalde pek çoğumuz yukarıdakilerden ilki için “en iyisi” diyecektir. Gerçekten en iyisidir. Ancak her zaman mümkün değildir. Dahası, siyasette tam olarak böyle yapılabildiği durumlar nadiren görülür. Burada kuşkusuz anlık ya da kısa vadeli karar ve tercihlerden değil biraz daha uzun döneme yayılan bir siyasal hattan söz ediyoruz.

Gene de, “kesin siyasal hat tespiti” anlamında olmasa bile nispeten uzunca bir dönemin olası gelişmelerini tartıp belirli hazırlıklara ve düzenlemelere önceden gidilmesi mümkündür. Öyle ki yapılan gelecek değerlendirmeleri bugünün kararlarını kesinkes belirlemesin, ama bu kararlara sigortalar ve şerhler koyabilsin, kimi esneklikler getirebilsin.

***

Bugün Türkiye’de sol AKP’yi amasız fakatsız karşısına almış durumda. “Defolsun gitsin” diyenler çoğunlukta; ama daha “gerçekçi” olup “en azından geriletilsin”, “tek başına iktidar olamasın” diyenler de var. AKP’nin “defolup gitmesi” bugünden kestirilemeyecek başka süreçleri ve dinamikleri gerektirdiğinden, şimdilik, “gerçekçi” olanların dediklerine kulak vermek durumundayız.

AKP’nin “geriletilmesi”, “tek başına iktidar olamaması” için 2015 seçimlerinde yapılabilecekler artık çeşitli kesimlerce dile getiriliyor. AKP’ye karşı olan irili ufaklı güçler arasında çeşitli kombinasyonlar kurgulanıyor ve en iyi sonucun nasıl alınabileceği üzerinde duruluyor.

Bunlardan herhangi biri en doğrusu bulundu ve bunda karar kılındı diyelim.

Derin bir “oh” çekip rahatlayacak mıyız?

İşte bu noktada “şeytanın avukatlığı” gibi görünse bile yazının yukarıdaki üçüncü paragrafına bir kez daha bakmak zorunlu oluyor: Alınacak kararlara belirli sigortalar ve şerhler konulması, belirli esneklikler getirilmesi…

Meramımızı daha açık söyleyelim: AKP’yi “geriletmek” üzere bulunan, gerçekten geriletebilecek ve insanlara “evet, işte bu” dedirtecek formüllerin, AKP’nin 12 yıllık müktesebatını ana hatlarıyla muhafaza eden bir tür post-AKP restorasyon sürecine hizmet etmesi olasılığı vardır…

Dikkat edilsin; “işin aslı budur”, “böyle bir tezgâh kurulmuştur” demiyoruz. Bir olasılığın varlığından söz ediyoruz.

O zaman daha açık konuşalım.

Muhalefetteki bir parti olarak CHP mi?

AKP’nin seçim başarılarından, kitle desteğinden fazlaca etkilenmiş görünmektedir. Ondan kopya çekmektedir ve çekmeye devam edecektir. Dahası, bu partinin en azından kurmayları, emperyalist odaklar ve sermaye sınıfı açısından AKP’nin getirdiği hangi “yeniliklerin” geri dönülmez ve feda edilmez sayıldığını kestirebiliyordur.  

Muhalefetteki bir parti olarak HDP mi?

Söylediklerinde mutlaka samimidir; ancak AKP’nin ve malum soruna yaklaşımının büsbütün ortadan çekildiği bir siyasal ortamda “çözüm sürecinin” geleceği konusunda kimi kaygılar beslemediği söylenebilir mi? Sonra, Türkiye sınırlarının ötesinde “bölge vizyonu” deniyorsa böyle bir vizyonun Kürt siyasetinde, en azından liderinde olduğu belli. Bölge vizyonu başka kimde var? AKP’de. Bu durumda Kürt siyaseti oturup karşılıklı vizyon tartışabileceği bir muhatabı bu kadar kolay gözden çıkarabilir mi?  

Bir kez daha tekrar ediyoruz: Bu söylenenler, özel olarak 2015 seçimlerine yönelik şu ya da bu tutumun doğruluğunu/yanlışlığını kendi başına ortaya koymaz; sadece, hangi tutum benimsenirse benimsensin konulması gereken şerhler ve titizlenilmesi gereken noktalarla ilgilidir.

***

Türkiye’nin önümüzdeki yıllarında, emperyalist odaklar ve sermaye sınıfı, (eğer giderse) 13 yıllık AKP iktidarını ya hayır dualarıyla anacak ya da lanet okuyacaktır.

Hayır duaları şıkkı: Allah razı olsun. Aşırılıkları, sivrilikleri vardı, ara sıra kontrolden çıkıyordu, ama sonunda Türkiye’yi onun sayesinde istediğimiz kıvama getirebildik, buradan geri dönüş olmaz…

Lanet şıkkı: Ne musibet bir iktidarmış? Yaptıkları yüzünden kendi tahtımız, nüfuzumuz ve varlığımız sorgulanır, tehdit edilir hale geldi…

Solun işi bunlardan ikincisinin gerçekleşmesine çalışmak, bunu sağlamak olmalı.

Tabi, “hele bir gerilesin, sonrasına bakarız” denmiyor, kimi olasılıklar karşısında bugünden tahkimat yapılması gerekli görülüyorsa…



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Çocuklarınıza evrimi nasıl anlatırsınız? melnur 1 2161 26.09.2019- 10:40
Konu Klasör AKP’nin sınırları var mı? melnur 2 3003 03.11.2019- 04:33
Konu Klasör Metin Akpınar: Devrim lazım... melnur 1 3060 25.03.2019- 08:20
Konu Klasör Bir Metin Akpınar bir daha gelmez. melnur 1 1250 27.11.2021- 08:19
Konu Klasör Türkiye AKP’den de TÜSİAD’dan da kurtulmalıdır! proletkült 7 1796 25.10.2021- 15:13
Etiketler   AKP’yi,   aklamak,   için,   ölü,   çocukları,   harcamak
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS