Face'te gördüm; bir Nevra SEREZLi alıntısı; yitirdiği eşi Metin Serezli için söylemiş: ''Sevgide gözünü yükseğe dikmemeli insan''. Güzel söz, anlamlı, çok şey de anımsatıyor. Sadece sevgi için de değil, belki de yaşamın her an'ı için geçerli... Ne bileyim, beklentileri çok mu yükseltiyoruz? Belki uzun uzadıya planlar da yapmamalı. Sadece an'ı yaşamak, an'ı hissetmek yeterli belki... Gelecek dediğimiz şey o küçük küçük an'ların bir toplamı değil mi?
Ve belki de bu yüzdendi, yaşamda ıskaladıklarımızın duyumsattığı rahatsızlık...
o bomboş ve hiç yaşanmamış sayfalarla dolu hayatımız
geçip giden zaman..
Geride bıraktığımız onca şey
Aşklar, dostluklar, arkadaşlıklar...
Belki de bu yüzdendi...
Hastalığının son günlerinde Victoria'nın pencereden dışarı bakarken gördüğü ve ''içinin fena olduğu''
o yaşanmamışlık duygusu...
Zaman gelip geçiyor.
Sadece zaman mı?
Şairin dediği gibi:
''Hayat kısa, kuşlar uçuyor.''
''Sevgide gözünü yükseğe dikmemeli insan.'' Ya da bir erkek ile bir kadının ilişkisinde beklentileri çok fazla yükseltmemeli. Zamana da bırakmamalı belki. Uzun zamana yayılan bir ilişki iyi sonuç vermiyor. Ya kısa zaman içinde olup bitmeli her şey, bir sonuç vermeli, bir insan bir başka insanla bir insan haline geleblmeli ya da o ilişki ya da ilişkisizlik durumu çok da zorlanmadan ve belki bir daha da hiç açılmadan kapanmalı. Büyük beklentiler içine girmek, o beklentilerin hem kısa zaman içinde gerçekleşmesini mümkün kılmıyor ve hem de uzadıkça, zamana yayıldıkça oradan iyi bir şeylerin çıkmasını olanaksız hale getiriyor.
Victoria öldü.
Geride bomboş sayfalarla dolu hiç yaşanmamışlık bırakarak...
Face'te rstladım, altına da Özdemir Asaf'ın adı yazılmış. Hani ''yalnızlık paylaşılmaz, paylaşılsa yalnızlık olmaz'' diyen şairimizin adı; ama güzel söz:
''Hayattayken insanca yaşamayı unutmayın. Bir bakmışsın saat üç. Bir bakmışsın saat hiç.''
Sanırım bir sorunumuz da an'ı yaşayamamak. Şimdiki zamanı, an'ı yaşayamamak, daha doğrusu hakkını vererek yaşayamamak ilerde pek çok ''keşke''lere de yol açıyor. A.Camus'un sözüydü sanırım, insan tarihinin özetini insanın pişmanlıklar ve üzünçler tarihini söylemişti. Bu keşkelerin nedeni de bir anlamda şimdiki zamanı ve an'ı hakkını vererek yaşayamamak değil mi?
An'ı hakkını vererek yaşamak... Bir anlamda şimdiki zaman dışında zamanın olmadığı anlamına da geliyor. Evet, hakkını vererek yaşanmayan an, sonradan hep keşkelere, ve daha farklı nedenlerle birlikte bir insan hayatında hiç yaşanmamışlığa ve hep beyaz sayfalara yol açmaktan başka bir işe yaramıyor.
Johannes ile Voctoria'nın yaşadıkları, daha doğrusu hiç yaşayamadıkları da buydu. An'ın, şimdiki zamanın hiç hakkını veremediler. An'ı yaşayamadıkları, şimdiki zamanın hakkını veremedikleri için bir araya gelememişlerdi. Victoria'nın ölmeden önce johannes'e yazığı o mektup:
''Hayattan, sokaktaki insanlardan, araba gürültülerinden adım adım uzaklaşıyorum: ilkbaharı da belki bir daha göremeyeceğim; bu evler, bu sokaklar, parktaki ağaçlar ardımda kalacaklar. Bugün yatağımda biraz doğrulup pencereden dışarı baktım.İlerde, köşe başında bir çift karşılaştılar,selamlaştılar, tokalaştılar, konuştuklarına gülüştüler, içim öyle tuhaf oldu ki, buracıkta bunları seyreden ben..."
Zaman ne kadar hızlı akıyor.
Ve sadece zaman da değil, farkında değiliz ömrümüz de geçiyor.
Dün gittiğim bir sahaf dükkanında eski kitapları karıştırırken Esra Uluç'un hazırladığı ''ne demiş dostoyevski'' kitapçığına rastladım, sarı kapaklı küçük, hoş bir şey. Üzerine de sanki içinde neler olduğunun küçük bir özeti kondurulmuş, benim bir üstteki yazımın ve/veya çoğu kez yazmaya çalıştıklarımın da bir küçük özeti gibiydi.
''Hayata yeniden başlasaydım, saniyelerin nabzını tutardım.''
Ve bir kez daha, ''zaman değil, zaman değil, ömrümüzdür geçen.''
Asında Victoria belki son anlarında anlamıştı hayatın anlamını, hayatın nasıl yaşanması gerektiğini, yapamamıştı, belki son anda ve istemeden evlendirildiği kocasının ölümüyle gittiği Johannes'in o ilgisiz davranışlarıyla karşılaştığında, onun da davranışına bir anlam verememişti ama sonuçta ölen öldüğüyle kalıyor.Victoria öldü, ya johannes?
Johannes yaşıyor mu?
Ayrılıkları hep ölüme benzetirim. Tıpkı ölüm gibidir ayrılıklar. Bir zamanlar yanınızda olanın, elini uzatsanız dokunabileceğiniz bir elin uzaklaşması ve artık hiç görüşemeyecek, hiç göremeyecek, sesini hiç duyamamak...-ölüm değil de nedir?
İşte Victoria da öldü, ya Johannes; yaşıyor mu?
Her ayrılık her ölüm, belli bir zamandan ve belki yaştan sonra çok daha acıtıcı oluyor. Gidenler, gidecekler gittiğiyle kalıyor, kalanlara ise derin bir sızı... Onca kalabalık içinde bile bir yoğun yalnızlık duygusu çörekleniyor insanın içine... Pek çok şey de anlamını, tılsımını yitiriyor. Sıradanlaşıyor her şey. Sonra o duygu, sanki herkes bırakıp gitmiş de bir başına kalmış gibi...
Hayatın anlamı, hayata kadın erkek ilişkileri bağlamında nasıl katılım gösterileceği konusunda pek çok haklı gerekçeler ileri sürülebilir ve sonuçta pek çok şekilde davranış da gösterilebilir. İnsanın olduğu her yerde insana dair olan bu davranışların hemen hepsinin bir anlamı da olabilir. Ama bir konunun altını kalınca çizmekte yarar var. Yaşam akıp giderken akıp giden o süreçte belki bir an, kısacık bir an, hayat-hayatınız sizden mutlak bir cesaret beklentisi içine girebilir. Sürekli kaçınık davrandığınız, davrandığımız bu hayat denilen misafirlikte o an asla yitirilmemeli ve cesaret, illa ki cesaret mutlaka gösterilebilmelidir. O an yitirilmemeli. Yoksa...
Yoksa... -yitirilmiş o an, o an yitirildiğinde, kaçırıldığında bomboş sayfalarla dolu olarak geçip gitmiş bir hayatın bir daha asla geri gelmeyeceği gerçeğiyle birlikte sonsuza değin anlamsız hale geleceği ve asla anlam kazanamayacağı anlamına gelecektir ve bir daha asla mutlu olunamayacağını...
Az cesaret...
Hiç olmazsa zamanı geldiğinde...
Zaman o kadar çabuk geçiyor ki.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.