SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
AİLEMİZİN SON AÇIKLAMASI           (gösterim sayısı: 2.781)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
Alisan
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: Alisan
Konu Tarihi: 02.04.2015- 00:59


1 Nisan 2015 Çarşamba
Ailemizin son açıklamasıdır.
Aşık Veysel “koyun kurt ile gezerdi fikir başka başka olmasa” demişti. Hiçbirimiz aynı durumu, aynı olayı aynı yorumlamıyoruz. Kalbimiz farklı şeyler dese bile bir şekilde bulunduğumuz taraf o duruma farklı yorum yapmamızı sağlıyor. Berkin vurulduğunda ve öldüğünde böyleydi, savcı Mehmet Kiraz ve iki genç öldürüldüğünde de böyle oldu.

Tertemiz duygularıyla ayrım gözetmeksizin insanların acılarını sahiplenenler, destek olanlar, adaletsizliğe, hukuksuzluğa tertemiz duygularıyla karşı çıkan dostların her zaman başımızın üstünde yeri vardır.
Bunun dışında kalanların görüşüne saygı duyamıyoruz artık. Saygı duymadıklarımız için Berkin, Ceylan, Uğur, Nihat, Burak, Yasin, Mehmet Kiraz, Bahtiyar, Şafak sadece bir sonraki ölüm olana kadar geçerli gündem ve siyaset malzemesidir. Yeni ölümler yeni gündemler...
İsimler ölüp gider. Onlar için önemli olan sadece ölenin siyasi kimliği, o yoksa etnik kimliği, o da tutmazsa mezhebi… Çocuk olduğu için, genç olduğu için, kadın-erkek olduğu için hepsinden önemlisi insan olduğu için sahip çıkmayanlar yönlendiriyorlar hayatı. Artık yeter. Biz Berkin’e yetiştiremedik gözyaşlarımızı ancak siz başkalarının gözyaşları aksın ve siyaset yapalım diye bekliyorsunuz. Mecliste olsun olmasın, sağ ya da sol görüşlü, iktidar partisinden meclis dışı muhalefetine çoğunuz aynısınız. Bu hayat çok acı, çünkü sizler günlük siyaset yapasınız, gündeminiz dolu olsun diye bizler evlatlarımızı, eşlerimizi, babalarımızı, annelerimizi toprağa veriyoruz.

Burakcan Karamanoğlu hayatını kaybettiğinde babasını aradım. Eşimden başka kimseye sormadım. Eşimle konuştuk ve evlat acısı yaşayan bir babayı aramak zorundayız, bu insanlık görevidir dedik. Alkışlayan oldu karşı çıkıp eleştiren oldu bundan yararlanmaya çalışanlar oldu. Alkışınız, eleştiriniz sizin olsun. Biz evladını kaybetmiş bir babayı aradık, tıpkı İbrahim Aras’ın, Nihat Kazanhan’ın ailelerini aradığımız gibi.

Ben Sami Elvan, dün yaşananları ilk olarak sosyal medyadan öğrendim ve yıkıldım. Eşim, ben, ailem yıkıldık. Nasıl olabilir böyle bir şey dedik! Daha önce defalarca, Berkin'i öldürenlerin isimleri belli olsun, yargı önüne çıkarılsınlar diye gittiğim o binada bulunmayı çok istedim. Orada olmam dün avukatların ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün talebiyle sağlandı ve adliyeye girebildim. O odada kimse zarar görmesin diye elimden geleni yapmaya çalıştım. Savcı beyin ve o gençlerin   kılına zarar gelmesin diye çok gayret ettim. Dün 1 değil 2 değil tam 3 kez daha Berkin’in acısını yaşadım o odada yaşananlarla. Ben kattan ayrılana kadar içeridekilerin sağ olarak çıkması ihtimali vardı. Ancak şu an hepsinin cenazesi var ekranlarda. Bu davanın beklediğimiz bir cezayla sonuçlanacağına zaten inanmıyorduk. Gezi davaları ortada. Öldürülen ve sakat kalan kardeşlerimizin açılmayan, sürüncemeye bırakılan davaları ortada. Dün itibarıyla bizim davamızın adil bir yargılama ile sürdürüleceğine olan inancımız iyice bitmiştir.
Bugune kadar kimseye bir sey yapın demediğimiz gibi yapmayın da demedik. Kimsenin neyi nasil yapacağına bırakın karar vermeyi, öneride bile bulunmadık. Biz sadece kendimizin neyi nasıl yapacağını söyledik hep...

Şimdi savcı Mehmet Kiraz’ın ailesine başsağlığı diliyoruz ve biliyoruz ki küfreden, hainsiniz diyen, helal olsun diyen bir dolu insan çıkacak. Umurumuzda değil ne dediğiniz. Biz Berkin’in anne ve babası olarak en içten duygularla ve tüm samimiyetimizle Savcı Mehmet Kiraz’ın acılı ailesine başsağlığı ve sabırlar diliyoruz, acılarını paylaşıyoruz, çok üzgünüz. Biz Berkin’in anne ve babası olarak Bahtiyar'ın ve Şafak’ın ailelerine başsağlığı ve sabırlar diliyoruz, çok üzgünüz...

Cumhurbaşkanından, sivil toplum kuruluşuna, medyasından, sokağına siyasetleriniz, politikalarınız, çıkarlarınız, hesaplarınız artık bizden uzak olsun. Çocuğumuzu bize geri getirebilen var mı? Varsa öyle birisi o çıksın ve konuşsun ne derse, ne isterse yapmaya hazırız. Yok değil mi?
Susun artık. Berkin öldü. Biz her gün yeniden yeniden öldük.

Biz yokuz artık. Eğer dava açılırsa ve yargılama yapılırsa dosyamızı aile olarak sadece kendimiz takip edeceğiz. Hiçbir avukata ve hukuki desteğe ihtiyacımız yok. Bu bir tepki değil. Bu hukukla aramızda artık kimse olmasın diye... kimse bizim acımızı tam anlamıyor kaldı ki nasıl anlatacaklar bunu mahkemeye... Biz bugüne kadar olduğu gibi orada olacağız ve davamızı takip edeceğiz.   Sadece daha önce evladını kaybetmiş anne, babalar, aileler bizimle birlikte katılmak isterlerse davaya onları kabul edeceğiz. Sonuçta hiçbir şey çocuğumuzu geri getirmeyecek. Tek çabamız başka çocuklar ölmesin, başka analar ağlamasın diye sürecek. Bugüne kadar yüzlerce insan Berkin için gözaltına alındı, soruşturma yaşadı, tutuklandı, okuldan ve işten atıldı, yaralandı. Yeter artık. Kimse zarar görmesin. Görüşü, inancı, konumu, kim olduğu önemli değil. İnsan olan kimse artık zarar görmesin.

Ben Gülsüm Elvan, ben Sami Elvan…

Bundan sonra da kimsenin burnu kanamasın, analar ağlamasın diye elimizden geleni yapacağız. Evladını, eşini, babasını, annesini kaybetmiş ailelerle yan yana olacağız. Kan akmasın, silahlar sussun, barış ve adalet olsun, çocuklar öldürülmesin diye hayatımızın sonuna kadar mücadele edeceğiz.

Bugüne kadar hiçbir çıkar gözetmeden bize destek olan tüm dostlarımıza teşekkür ediyoruz. Bugün Abdullah Cömert’in ailesinin yanında Balıkesir’de olamadık üzgünüz. Bugünden sonra sosyal medya hesaplarımızı kullanmayacağız. Bu açıklama son mesajımızdır.


Gülsüm Elvan – Sami Elvan
Gönderen Berkin Elvan zaman: 20:25

http://berkinelvan.blogspot.com.tr/2015/04/ailemizin-son-acklamasdr.html




Bu ileti en son Alisan tarafından 02.04.2015- 01:00 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Alisan
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Alisan
Cevap Tarihi: 02.04.2015- 01:13


Ölenede saygı yok, ailesinede. Önemli olan gündemde kalayım, örgütümün adını duyurayım. Bunu yaparkende kendi insanlarımı ölüme yollayayım. Kim kazandı diye soruncada, ya hain olursun, ya devletin polisini desteklemiş olursun, ..........
Yukarıdaki açıklamayı yapan Berkin'in aileside "hain". Hadi deyin, yüreğiniz varsa söyleyin. Bol keseden, işkembeden atmak kolay, klavye başında devrim yapmakta kolay. Şundan hesap soruyorsunuz, bundan hesap soruyorsunuz, şunu yıkıyorsunuz, bunu yıkıyorsunuz,...... ama hepsini sadece klavye başında yapıyorsunuz veya sadece lafta slogan olarak. İki günde üç tane genç bile bile ölüme yollandı, arada birde savcı gitti. Yazık yaa yazık, bumudur halkını sevmek, halkın haklarını savunmak,.....? Hem bu halk size bizimi savunun diyor veya böylemi haklarımızı savunun diyor? Halk adına karar verip neyin doğru neyin yanlış olduğuna karar verenler bu halkın yanında olamazlar. Tek amacınız var, halkı kendi siyasi çıkarlarınız uğruna kullanmak, aynen Berkin'i kullandığınız gibi. Şimdi banada "hain" deyin, "AKP'ci" deyin, "sol karşıtı" deyin,...... Zaten diyorsunuz devam edin.




Bu ileti en son Alisan tarafından 02.04.2015- 01:16 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Kaçak
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Kaçak
Cevap Tarihi: 02.04.2015- 09:35


Ailenin bu açıklaması, Berkin'in anısı üzerinden prim toplamaya çalışan sol(!) cenaha tokat gibi bir cevap olmuş. Gecikmiş belki biraz, ama geç de olsa net ve sert, etkili bir açıklama.

Çocuklarını kaybetmiş olmaları zaten yeterince ağır bir acıydı. Bu acıyı siyasî ranta çevirmeyi amaçlayanların bu niyetini sezmiş olmaları olumlu. Siyasî rant iki taraflı da oldu. Hem hükumet çevreleri, Erdoğan vb, bu ölümü kendi lehlerine kullanıp acılı anne babayı meydanlarda yuhalattırdılar, hem de sol çevreler bu ölümü sömürdükçe sömürdü.

Aile son mesajlarında çok güzel özetlemiş. İfadeler çok çarpıcı ve net: "Dün 1 değil 2 değil tam 3 kez daha Berkin’in acısını yaşadım o odada yaşananlarla. Ben kattan ayrılana kadar içeridekilerin sağ olarak çıkması ihtimali vardı. Ancak şu an hepsinin cenazesi var ekranlarda. Bu davanın beklediğimiz bir cezayla sonuçlanacağına zaten inanmıyorduk. Gezi davaları ortada. Öldürülen ve sakat kalan kardeşlerimizin açılmayan, sürüncemeye bırakılan davaları ortada. Dün itibarıyla bizim davamızın adil bir yargılama ile sürdürüleceğine olan inancımız iyice bitmiştir. "

Tepki gösterebilecek çevrelere cevaplarını da peşinen vermişler: "Şimdi savcı Mehmet Kiraz’ın ailesine başsağlığı diliyoruz ve biliyoruz ki küfreden, hainsiniz diyen, helal olsun diyen bir dolu insan çıkacak. Umurumuzda değil ne dediğiniz. Biz Berkin’in anne ve babası olarak en içten duygularla ve tüm samimiyetimizle Savcı Mehmet Kiraz’ın acılı ailesine başsağlığı ve sabırlar diliyoruz, acılarını paylaşıyoruz, çok üzgünüz. Biz Berkin’in anne ve babası olarak Bahtiyar'ın ve Şafak’ın ailelerine başsağlığı ve sabırlar diliyoruz, çok üzgünüz..."

ve işte bitirici darbe, buna rağmen hâlâ konuşabilen çıkarsa helal olsun ona:

"Cumhurbaşkanından, sivil toplum kuruluşuna, medyasından, sokağına siyasetleriniz, politikalarınız, çıkarlarınız, hesaplarınız artık bizden uzak olsun. Çocuğumuzu bize geri getirebilen var mı? Varsa öyle birisi o çıksın ve konuşsun ne derse, ne isterse yapmaya hazırız. Yok değil mi?
Susun artık. Berkin öldü. Biz her gün yeniden yeniden öldük.
"



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: umut
Cevap Tarihi: 02.04.2015- 09:45


31 Mart ve susmak…
Nurettin Abacıoğlu  


Rumi takvime göre 31 Mart 1325, miladi olarak 13 Nisan 1909 a denk düşer…

Miladi olarak 13 Nisan’ın tarih söylemimizde esamisi yoktur.   Varsa yoksa 31 Mart vakası diye şerh düşülür hakkında. Ve sanki miladi takvime ait bir zaman aralığıymış gibi de bahsedilir bu günden.

Neyse nedir; özetle Osmanlının son günlerine denk düşen ve tarihen gerici bir kalkışmanın adıdır 31 Mart.   Yani o güne gericilik atfedenler için adeta uğursuz bir tarih kavşağıdır tarihteki bu gün.

Bu yılın miladi 31 Mart günü de Cumhuriyet tarihinin bu aralığına hayli uğursuz bir gün diye geçmiş sayılabilir.

Günün üstündeki bulutlar henüz dağılmadı. Acısı da, hayreti de hayli sıcak ve henüz soğukkanlı değerlendirmeler yerine, bu acının, bir öfkenin, her boy ve soydan kışkırtıcılığın ve siyasi rantçılığın kol gezdiği bir duman tütmekte üzerinden…

***

Şu elektrik kesintisinin ne menem bir iş olduğunu anlayan beri gelsin. Düzmece mi; yoksa gerçekten teknik, teknolojik bir facia mı yaşadık? Kimimiz biliyordu; azılıkta olan bir kısmımız kestirdi; yakında çoğunluk olarak da her halde anlar, öğreniriz…

Anlarız da, bakalım neyi anlayacağız...

Önce düne gidelim ve dün sabah saatlerinden, akşamüstüne sarkan saatler boyu kimi habere göre 38 ilde, kimi habere göre Van hariç memleketin tümünde hayatı ‘a dan z ye’ durduran elektrik kesintisinin ne olduğunu en yetkili olması gerekenler, yani hükümet, bir türlü açıklayamamıştır.

Hadisenin güme gitmesine neden ise elektrik kesintisinden çok daha acıklıdır. Kesinti olayını gündemden düşüren başka bir olayın günün içine karışması ve o nedenle getirilen yayın yasakları, elektrik işinin ne olduğu, olabileceği üzerine soru sorup, söz söyleyecek derman bırakmamıştır.

Bu işi noktalamadan hemen şuna işaret edip diğerine geçilmelidir…

O da, günün gündüzüne sıkışan olayların şiddetle yaşandığı saatlerden sonra, yani dün gece meclisten Sinop’ta nükleer enerji reaktörü kurulması kanunu şıpın işi geçirilivermiştir. Eh onca elektrik badiresinden sonra, nükleer enerji tartışmasına itirazı olanlar dahi böylece mecburen ikna edilmiştir. Rantının ne olduğu ve kokusu kuşkusuz çıkacaktır. Ne ki her şey olup bittikten sonra…

Bir de, bizde olan bu olay, normal hayat ve siyaset koşullarının yaşandığı başka bir memlekette olsa, hükümetlerin bir dakika durmayacağı ve istifanın bir haysiyet sorunu olarak uygulanacağı gerçeği, Türkiye’de bir defa daha işlememiştir. Hükümet yerli yerinde ve icraatına pişkinlikle devam etmektedir.

***

31 Mart 2015 vakasının ikinci perdesi, ilkinden daha dehşetengizdir…

Berkin Elvan’ın katilleri olan polislerin isimlerinin açıklanması isteğiyle, iki DHKP-C üyesi, Çağlayan Adliyesini basıp soruşturmayı yürüten Savcı M. Selim Kiraz’ı rehin almıştır.

Eylemin sona erdirilmesine ilişkin talep ve pazarlıklar ve aracı olan Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan’ın girişimleri sonuç vermemiş ve tepeden verilen emirle Savcı dâhil diğer iki kişi operasyonla öldürülmüşlerdir.

Üzerinde çok yazılıp, çizilecektir. Sonrasında ve mutlaka başka gerçekler gün yüzüne de çıkacaktır. Ne ki giden üç kişinin ardından önce devletin başı, sonra hükümete bakanların başı başarılarından ötürü polisi kutlamıştır. Neyin başarısına imza atıldığı sorgulanmaya muhtaçtır. En olmaması gereken gerçekleştirilmiş, infazla işlem bitirilmiştir.

Acının bin bir biçimi yürek dağlamaktadır. Kimisi oh olsun, kimisi işi Geziciliğe bitiştirip onlardan da hesap sorulsun diye ayağa kalkmış bulunmaktadır. Ancak açık seçik olan ve gözler önünde devletin kolluk güçlerine emir verdirilerek işlenen bir cinayet vardır. Yani karine değil aleniyet galebe çalmış, devletin kendisi, suçlu diye gördüğünü yakalayıp adalete teslim etmektense, kendi savcısının bile infaz edilmesine karar almış görünmektedir.

Bu geçmişte Türkiye’de defalarca denenmiştir. Devletin bizzat rol dağıttığı tarihsel olayların nihayetinde, faşizm canavarlığının ceremesini, her seferinde halk çekmiştir…

Bu defa da filme çekilen senaryo, eski bildiklere yeni giydirilmiş bir kostümlerle vizyona sokulmuştur…

Lafı dolandırdığım sanılmasın; kuşkusuz bu olayın yaşanması veya yaşanmamasına dair söylenecek çok söz vardır. Ancak üç cenazenin olduğu bir kavşakta ve üçünün de sorumlusunun, faillerinin kimler olduğunu, bütün milletin gördüğü bir tarihsel anda, Savcı’yı da, diğer iki insanı da kurtarmak için canla başla uğraşan Sami Elvan ve eşinin akşam saatlerinde yayımlanan açıklamalarını okuduktan sonra, klavyenin başında durdum ve soluğumu tuttum.

Şimdi benim için biraz susma zamanıdır…  

Bakın Sami Elvan, kimi satır aralarında ne diyor…

“… Şimdi savcı Mehmet Kiraz’ın ailesine başsağlığı diliyoruz ve biliyoruz ki küfreden, hainsiniz diyen, helal olsun diyen bir dolu insan çıkacak. Umurumuzda değil ne dediğiniz. Biz Berkin’in anne ve babası olarak en içten duygularla ve tüm samimiyetimizle Savcı Mehmet Kiraz’ın acılı ailesine başsağlığı ve sabırlar diliyoruz, acılarını paylaşıyoruz, çok üzgünüz. Biz Berkin’in anne ve babası olarak Bahattin’in ve Şafak’ın ailelerine başsağlığı ve sabırlar diliyoruz, çok üzgünüz...

Cumhurbaşkanından, sivil toplum kuruluşuna, medyasından, sokağına, siyasetleriniz, politikalarınız, çıkarlarınız, hesaplarınız artık bizden uzak olsun. Çocuğumuzu bize geri getirebilen var mı? Varsa öyle birisi o çıksın ve konuşsun ne derse, ne isterse yapmaya hazırız. Yok değil mi?

Susun artık. Berkin öldü. Biz her gün yeniden yeniden öldük.

… Yeter artık. Kimse zarar görmesin. Görüşü, inancı, konumu, kim olduğu önemli değil. İnsan olan kimse artık zarar görmesin.

Ben Gülsüm Elvan, ben Sami Elvan…

Bundan sonra da kimsenin burnu kanamasın, analar ağlamasın diye elimizden geleni yapacağız. Evladını, eşini, babasını, annesini kaybetmiş ailelerle yan yana olacağız. Kan akmasın, silahlar sussun, barış ve adalet olsun, çocuklar öldürülmesin diye hayatımızın sonuna kadar mücadele edeceğiz…”



“Susun artık” diye haykırıyor Sami Elvan…

Ve sonra ekliyor, kaldığı yerden…

“Mücadele etmek…”

“Mücadele edeceğiz…”

Bizim de sözümüz söz olsun…

Bu acıların hesabı sorulsun…

Ve etmekle, edecekler arasında geçen hayatlarımızda,

Zamanın kadranında…

Akreple yelkovan arasına sıkışmışlıklar vaktinden

Bir gün mutlaka kurtuluruz diye düşünüyorum…

“Susun şimdi” diyorsa Sami Elvan…

Şimdi susuyorum…

nuriabaci@gmail.com

Okuyucuya öneri:

Sami-Gülsüm Elvan açıklaması ile Sami Elvan’ın infaz öncesi yaptığı telefon görüşmesini aşağıdaki kaynaklarda:

http://ilerihaber.org/elvan-ailesinden-caglayan-aciklamasi/12927/

http://ilerihaber.org/video-detay/caglayan-eylemcileri-operasyondan-once-sami-elvanla-konustu/123/



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Benzer konu yok
Etiketler   AİLEMİZİN,   SON,   AÇIKLAMASI
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS