7 Haziran seçimleri öncesi HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder Cumhuriyet'e açıklamalarda bulundu.
Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, HDP lideri Demirtaş'la yaptıkları buluşma sonrası bir köşe yazısı kaleme aldı.
"Cumhuriyet liderlerle buluşuyor... HDP dışarıdan desteğe sıcak" başlıklı yazının bir bölümü şöyle:
DİN TARTIŞMASINA NEDEN GİRDİ?
Bugüne kadar Kürt kimliği ile öne çıkmış HDP, Erdoğanın peşinden, bölgenin ikinci büyük kimliğini kürsüye çıkardı.
Bunu partide epey tartışmışlar. Biz bu alana girmeyelim diyenler olmuş. İtiraz etmiş
Demirtaş:
CHP gibi davranırsak kaybederiz. Dindarlık yarışına girmeyiz, ama bu alanı Erdoğana terk edemeyiz. Din işleri bunlardan sorulur algısını bitirmek lazım. Benim dedem din âlimi; Tayyipi cebinden çıkarır demiş.
Dünkü sohbetimizde, neden böyle davrandığını izah etti:
Elinde Kürtçe Kuranla kürsüye çıkmak, bölge halkına hakarettir. Bu insanlar nicedirmedreselerde Arapça ve Kürtçe eğitim görüyor. Bölgede Müslümanlığı ilk kabul eden halkız. Okuduğumuzu anlamıyor muyuz diyorlar.
Din tartışmasına girmenin HDPye oy kaybettirdiğini ise kabul etmiyor. Doğru bir laikliği savunuyoruz diyor.
SEÇİMDEN SONRA NE OLUR?
HDPye gelen araştırmalarda iktidar partisinin oy yüzdesi yüzde 40 civarında görünüyor. Tek başına iktidar zor gibi...
AK Parti yeniden iktidar olurlarsa HDP ile bir koalisyon ihtimali var mı?
Buna hevesli değiller; böyle bir koalisyonun partilerine çok zarar vereceğine inanıyorlar.
Ancak AKP yeniden iktidar olursa, dışarıdan destek verme fikrine uzak değiller:
Belli ilkeler konur, kamuoyuna açıklanır, o ilkeler bazında kendimizi de onları da bağlarız. Süreci sürdürürüz. Ama bunun için son dönem söylediklerinden, Kürt sorunu yoktur, masa yoktur, Dolmabahçe yoktur laflarının hepsinden rücu etmeleri ve izleme kurulu da dahil yeniden müzakereye başlamaları lazım. Öyle olursa Kandilin anında kongre toplama taahhüdü ortada Ama muhatap Saray değil, hükümettir.
Bu, şimdilik HDP penceresinden görünen manzara
Yeter ki kansız, cenazesiz bitsin şu kampanya
Bu ileti en son umut
tarafından 20.05.2015- 13:22 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
HDP barajı geçemezse AKP'ye iktidar yolunu açacak, barajı geçerse elini kuvvetlendirip AKP'yi iktidarda tutmaya çalışacak. ''AKP'yi ben geriletirim'' laflarını sadece AKP karşıtlarından ve Nişantaşı solcularından oy toplamak için yapıyor. Binali Yıldırım AKP'nin en kötü koşulda azınlık hükümeti kurabileceğini söylemişti. Demirtaş ve Sırrı Süreyya'nın beyninde hemen bir ışık çaktı ve boşluğu nasıl doldururuz diye düşündüler. Memleketi hükümetsiz bırakmayacaklarını söylemişlerdi ya, bu sözleri de onun devamı. Azınlık hükümetine dışardan destek verilebilirmiş. Hani, AKP'yi geriletmeyi düşünüyordu bu zihniyet?
Bugün Adana konuşmasında Cumhuriyet'i yalanlamaya çalışmış. ''Böyle bir niyetimiz yok'' demiş. Daha önce söyledikleri ağızlarından kaçmış o halde!
Devlet Bahçeli kadar olamıyorlar! Adam azınlık hükümetini de desteklemeyiz, AKP ile koalisyon kurmayız diyor, net olarak. Demirtaş ve Sırrı Süreyya ise konuyu ağızlarında ıslatıp duruyorlar. Dün öyle, bugün böyle. Onlar da biliyor, karar yetkisinin İmralı'da olduğunu. İmralı ise çözüm sürecinden memnun olduğunu ve AKP'yi iktidarda kendilerinin tuttuğunu söylemedi mi?
Cumhuriyet gazetesi genel yayın yönetmeni Can Dündar, dün tartışma yaratan yazısına Demirtaş'ın cevap vermesinin ardından bugünkü köşesinde konuyla ilgili değerlendirmesini paylaştı.
Cumhuriyet gazetesinin dünkü nüshasında HDP heyeti ile görüşmesini aktaran Can Dündar'ın, "HDP AKP'ye dışarıdan destek verebilir" sözleri tartışma yarattı. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın da Malatya'daki miting sırasında yalanladığı sözlerle ilgili Can Dündar bugünk köşe yazısında değerlendirmesini paylaştı.
Dündar, sözlerin kendi izlenimini ifade ettiğini belirterek "izlenimlerimizden rücu etmeyelim" dedi.
Can Dündar'ın köşe yazısı şu şekilde:
İletişim fakültelerinde ders verirken, haber kaynaklarından alınan bilgileri, İngilizcesinden naklen şöyle sınıflandırıyoruz:
On the record: Söylenen her şey yazılabilir.
Background: Söylenen şey, söyleyene atfedilmeden yazılabilir.
Off the record: Söylenen şey, yazılmamak kaydıyla söylenmiştir. Sır olarak saklanır.
Genelde haber kaynağımızla buluştuğumuzda, ağzından çıkanı nasıl yansıtacağımızı açıkça konuşuruz. Önümüzde teyp vardır; kaynağımız Bunu kaydetmeyin lütfen der; teybi durdururuz.
Bunu bana atfen yazmayın der, bazen güvenilir bir kaynak diye yazarız, bazen izlenim olarak yansıtırız.
Bir uyarı yapılmadıysa da demeç olarak veririz.
HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ve Sırrı Süreyya Önder ile Adıyamandaki buluşmamızda, haberciliğin bu üç unsuru da vardı.
Teybimiz baştan sona açıktı.
Bazıları demeçti, olduğu gibi yansıttık.
Bazısı sadece özel sohbetti, sır olarak sakladık.
Bir kısmı da tahminler, ihtimaller, yorumlardı; onları da dünkü yazımda kendi izlenimim olarak aktardım.
Sohbetin genelinden çıkardığım sonuçla, HDPnin AK Parti ile bir koalisyona hevesli olmadığını, buna karşın yeniden iktidar olurlarsa dışardan destek fikrine çözüm sürecinin yaşatılması şartıyla uzak olmadıklarını yazdım.
Konunun hassasiyetini bildiğim için de gayet dikkatli bir dil kullandım. Çözüm süreci şartıyla olduğunun altını çizdim.
Hangi koşullarda olabileceğini de (kimseye atfetmeden) madde madde aktardım. Hatta Erdoğanın son laflarından rücu etmesi gerekir cümlesindeki gibi bana ait olmayan sözcükleri de tırnak içinde kullandım.
Sayın Demirtaş, haberin kötü niyetli olmadığını vurgulamasına rağmen, Ne içerden, ne dışardan destek niyetimiz yok diyerek bu yanlışı düzelteceğimizi umduğunu söylemiş dün...
Bu gazeteyi bilenler, kötü niyetle manşet atılmayacağını bilir. Bir izlenimin manşet olması siyasi soruna yol açtıysa, İzlenim sahibinin yorumudur denilip geçilebilirdi.
Biz, tanıklarımıza da güvenerek izlenimimizden rücu etmeyelim. Kötü niyetli olmadığımızı teslim ettiği için de Selahattin Başkana teşekkür edelim.
Demirtaş ve Önderin son röportajlarından sonra bir süredir tartışılan konu doğal olarak tekrar alevlendi. Pek çok kişi HDPnin, seçimden sonra AKPyi destekleyip desteklemeyeceğini soruyor. Cevaptan bağımsız olarak kimse bu sorunun kendisinin açığa çıkarttığı garipliğin farkında değil mi?
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz saçmalığıyla bir ilgisi yok bu garipliğin. Asıl mesele, bir siyasi parti olarak HDPnin oturduğu yerin bir türlü anlaşılamıyor oluşu.
HDP liderliği bundan şikayetçi mi? Kesinlikle hayır HDP, bu belirsizlikle oy toplamaya çalışıyor çünkü.
Partinin herkesin malumu olduğu köklerinin öne çıkmaması için, kökenden gelen ulusal tonun oy tabanını daraltacağı korkusuyla yoğun bir çaba harcanıyor. Bu çaba harcanırken de, toplumun istisnasız her kesimine seslenmeye çalışılıyor. HDP, kampanyası sırasında patronlarla da görüşüyor, işçilerle de Demirtaş, din alimliğinde Erdoğanla yarışırken siyaset kulvarında ulemalığı meşrulaştırıyor ama kentli laiklere de göz kırpmayı ihmal etmiyor. Batı dünyasına gülücükler atan HDPnin bir toplantısına sol kökenli bir adayın konuşması sayesinde Amerikan karşıtlığı damgasını vurabiliyor.
Bu kadar çok ipte cambazlık yapan bir partinin bir süre sonra yanlış anlaşılmaları düzeltmeye mesai harcamasından doğal ne olabilir? Bu mesainin bizzat HDP yöneticileri ya da HDP destekçileri tarafından harcanmasının önemi var mı? Sonuçta birileri durmadan HDPnin aslında ne olduğunu ve ne dediğini anlatıyor.
Herkese hitap edip herkesin partisi olmaya çalışan bir hareket, bu karmaşanın içinde herkese seslenirken, siyasette herkesi aynı anda mutlu etmek mümkün olmadığı için bir noktadan sonra farklı kesimler nezdinde kendisini düzeltmek zorunda kalıyor.
Patronlara seslenirken, işçileri memnun etmenin bir yolu yok. Yolu olmadığı için de patronlara anlattığınızı işçilere gittiğinizde düzeltmek, işçilere anlattığınızı patronların huzurunda kılıfına uydurmak zorundasınız.
Diyaneti kaldırmak hedefiyle ilk anda laiklere şirin gözükebilirsiniz, ancak kutsal kitap ve peygamber alıntılarıyla kuracağınızı söylediğiniz inanç bakanlığını aynı kesimlere mazeret söyleyerek anlatmak zorunda kalırsınız. Üstelik laiklik vurgusunun dozunu da kitleye göre ayarlar, laikliği her niyete yenen bir yemeğe çevirirsiniz.
Solcuların Amerikan karşıtı söylemleri, resepsiyonlarda ayağınıza dolanınca tamamen farklı sözcükler kullanmaktan başka şansınız yoktur.
Bu nedenle, böylesi bir karmaşanın içinde verilen röportajın kritik cümlesi, AKPyi destekleme kısmı değil. O röportajın en vurucu yeri, o paragrafın AKPyi desteklemeyi ilkelere bağlayan, ilkelerde anlaşılırsa herkesin desteklenebileceğinin söylendiği kısmı.
Başka beyanatlarda da var bu ilkeler İnsan gerçekten merak ediyor hangi ilkeler diye.
Zaten tam da bu sebeple, HDPnin AKPyi destekleyip desteklemeyeceği sorusunun bir önemi yok. Hatta, HDPnin barajı geçip geçmeyeceği bile bir açıdan önemsiz. Asıl önemlisi şu sorunun yanıtsızlığı; HDP seçimden sonra hangi ilkeler ışığında hareket edecek? Saçma baraj sistemi nedeniyle seçim aritmetiğinin en önemli partisi hakkındaki bu sorunun bugün yanıtlanamıyor oluşu, Türkiye siyasetinin geleceğine dair en önemli ipucu.
Türkiye koşar adım bir belirsizliğe doğru giderken, baraj hesaplarına, AKPli denklemlere değil, ilkelere bakmak, siyaseti ve seçenekleri ilkeler ekseninde değerlendirmek lazım.
Zaten tam da bu sebeple, HDP'nin AKP'yi destekleyip desteklemeyeceği sorusunun bir önemi yok. Hatta, HDP'nin barajı geçip geçmeyeceği bile bir açıdan önemsiz. Asıl önemlisi şu sorunun yanıtsızlığı; HDP seçimden sonra hangi ilkeler ışığında hareket edecek? Saçma baraj sistemi nedeniyle seçim aritmetiğinin en önemli partisi hakkındaki bu sorunun bugün yanıtlanamıyor oluşu, Türkiye siyasetinin geleceğine dair en önemli ipucu.
HDP-BDP seçime ne kadar ne yaptıysa seçimden sonra da onu yapacaktır. AKP'yi iktidarda tutmayı kendi dar ulusçu anlayışları için gerekli gören bu anlayış aynı siyasetini sürdürecektir. Demirtaş ''memleketi hükümetsiz bırakmayız'' gerektiğinde ''AKP'yi dışardan destekleriz'' demedi mi?
Bu ileti en son abbas
tarafından 23.05.2015- 19:56 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.