Karayılan: AKP-MHP koalisyonu kuşkusuz savaş demektir
Murat Karayılan, koalisyon tartışmalarıyla ilgili "Şimdi AKP, MHPyle koalisyon yapmayı düşünüyor. Böyle bir şey kuşkusuz savaş demektir" dedi.
Koalisyon tartışmalarıyla ilgili konuşan KCK Yürütme Konseyi Üyesi Murat Karayılan, "Şimdi AKP, MHPyle koalisyon yapmayı düşünüyor. Böyle bir şey kuşkusuz savaş demektir. Yine AKPyle daha başka bir gücün aynı ebatlarda bir koalisyon yapması, Kürt sorununu öncelikli çözülmesi gereken bir sorun olarak ele almaması durumu da kesinkes savaş demektir" dedi.
HDP'nin tutumunu değerlendiren Karayılan, "Bu konuda ben filan kesle koalisyona girmem türünden açıklama ve tutumlarda da bana göre duygusallık vardır. Bu siyaseten pek doğru da değildir" ifadesini kullandı.
'Çözüm' sürecini de değerlendiren Karayılan, "2013 yılında birçok askeri merkezi tümüyle düşürecek bir hamleyi planlamıştık. Ancak Önderliğimiz yeni ve kapsamlı bir çözüm sürecini gündemleştirdi. İşte o zaman biz arada kaldık. Açık olarak savaş planımız var, tüm hazırlıklarımızı yapmışız; biz savaşı sürdürmek istiyoruz diyemedik. Esas olarak bunda hata ettik" diye konuştu.
Murat Karayılan'ın ANF'de yer alan röportajının öne çıkan kısımları şöyle:
"Tüm Türkiye halkları açısından büyük önem taşıyan temel husus, tekçi-diktatöryal bir gidişe dur demiş olmasıdır. Bu anlamda Türkiye toplumunun tekçilikte değil çoğulculukta ve demokraside tercih kıldığı görülmektedir. Bu açıdan önemli bir siyasal hamle ve özellikle Kürdistan özgürlük mücadelesi ile demokrasi güçlerinin elde ettiği değerli bir başarıdır."
ORTADOĞU'DAKİ GELİŞMELER
"Ortadoğu bölgesindeki gelişmeler Kürt sorununun çözümünü olmazsa olmaz bir biçimde dayatıyor. Ortadoğu bölgesi bugün kaynıyor; herkes hak arayışında ve mücadele içerisinde. Kürtler de artık bu denklem içerisinde kendi yerini belirleyecektir. TC devleti ve siyasi gücü Kürt toplumuyla ortak bir yaşamı geliştirmek istiyorsa, bugüne kadar yürütmüş olduğu politikalarına yeniden dizayn vermek durumundadır. Mevcut durumda Kürt toplumu var olan zoraki birlikteliği kabul etmiyor ve bu birliğin gönüllü birlik, gerçek anlamda eşit-özgür bir birlik ve ortaklaşma olmasını arzu ediyor."
"FİLAN KESİMLE KOALİSYONA GİRMEM TÜRÜNDEN AÇIKLAMALAR DUYGUSALLIK"
Bu konuda ben filan kesle koalisyona girmem türünden açıklama ve tutumlarda da bana göre duygusallık vardır. Bu siyaseten pek doğru da değildir. Öyle kendini bazı şeylere hapsetme yerine ilkeler üzerine konuşmak önemlidir. Kaldı ki HDP bir ilkeler partisidir. İlkeleri vardır; projesi vardır. Türkiyenin demokratikleştirilmesi; sistemden dışlanan tüm kesimleri temsil etmesi ve demokratik sisteme dahil etmesi; bütün kültür ve inançların doğru temsili; kadın özgürlüğüne dayalı gerçekçi bir eşitlik ve özgürlükçülük ve de Kürt sorununun çözümü. Bu çerçevede ilkeleri olan bir partinin ben şunu yaparım, şunu yapmam deme değil, kendi ilkelerini ortaya koyması gerekmektedir. İlkeler çerçevesinde politika yürüteceğini ifade etmesi daha doğru olacaktır.
"BİRÇOK ASKERİ MERKEZİ DÜŞÜRECEK BİR HAMLE PLANLAMIŞTIK"
"Biz Zagros-Colemêrg alanında başta Oramar olmak üzere birçok askeri merkezi tümüyle düşürecek bir hamleyi planlamıştık. Bazı aksilikler, bazılarının boşa çıkarma girişimiyle birlikte erteleme zorunluluğu doğdu; kış erken geldi, kar yağdı, mevsim koşulları ağırlaştı ve biz o büyük hamlemizi 10 Marta erteledik. Onun için tüm ağır silahlarımızı oraya gömdük. O büyük harekat için topladığımız hiçbir gücü dağıtmadık; yakın yerlerde tuttuk. Çünkü amacımız 2013 baharıyla birlikte kapsamlı bir hamleyle Türk ordusunu birçok yerden söküp atmak ve ülke genelinde Devrimci Halk Savaşı perspektifiyle savaşı derinleştirerek Türk devletinin Kürdistandaki sömürgeci sistemini felç etmekti. Bunun için gerekli tüm hazırlıklar yapılmıştı. Ancak 2013ün başlarından itibaren Önderliğimiz yeni ve kapsamlı bir çözüm sürecini gündemleştirdi. O dönem BDPli heyetlerin İmralıya gidiş gelişleri başladı."
"SAVAŞ İSTİYORUZ DİYEMEDİK"
İşte o zaman biz arada kaldık. Açık olarak savaş planımız var, tüm hazırlıklarımızı yapmışız; biz savaşı sürdürmek istiyoruz diyemedik. Esas olarak bunda hata ettik. Aslında o zaman Önderliğimize daha iyi bir izahatla, süreci böyle ele almaktansa savaşta belli bir düzey kazandık, birçok planımız yarım kalmıştır, devam edelim Başkanım diyebilirdik. Bunu demememiz aslında bir hataydı. Bizde Önderliğimize karşı saygı var, görüşlerine bağlılık var. Biz o zaman üst üste yazdığımız iki ayrı bilgi notunda kaygılarımızı ifade ettik; geri çekilmenin çok tehlikeli olacağını izah etmeye çalıştık. Yani sürecin geliştirilmesinde çok istekli olmadığımızı uygun bir dille yansıttık. Aslında savaşmak istiyorduk ve bunu kaygılar biçiminde Önderliğimize aktardık ama nihayetinde Önderliğimiz kendisinin projesinin çok daha stratejik bir şey olduğunu, dolayısıyla bizim de buna dahil olmamız gerektiğini söyleyince büyük hazırlıklar temelinde gerçekleştirdiğimiz savaş planını iptal etmek zorunda kaldık. Karlar eridikten sonra o cephanemizi ve ağır silahlarımızı gidip o alanlardan tekrar geri çektik."
"BİZ OYALANMA DURUMUNA DÜŞMEYECEĞİZ"
"Kısaca yaşanan bu kadar gelişme ve tecrübenin ardından biz öyle oyalanmaya gelme durumuna düşmeyeceğiz. Kimse bize, HDP seçimlerde başarılı sonuç elde etti; daha ne istiyorsunuz? demesin. Doğru; bu başarı küçümsenecek bir başarı değildir. Özgürlük hareketinin tüm bileşenleri ve Türkiyedeki tüm sol, sosyalist, demokratik güçlerin ve emekçi kesimlerin bir başarısıdır. Küçümsenemez. Ama Kürt sorunu çok ağır ve derinlikli bir sorundur. Bu başarı Kürt sorununun çözümünü dayatmış, çözüm koşullarını olgunlaştırmıştır. Buna rağmen Türk devleti ve onun egemen güçleri çözüme gelmezse, bunun gideceği yer büyük bir savaştır."
"TBMM KONUYA EL ATMALI"
"Biz şimdiye kadar ateşkes koşullarına tek taraflı riayet ettik. Ancak tahkim edilmiş bir ateşkes olmadan süreç daha fazla ilerletilemez. Bunu herkes bilmeli. Nereye kadar sakınacağız? TBMM bu konuya resmen el atmalı. Meclis açılır açılmaz ilk gündeme gelmesi gereken konu budur. Konuya el atacak, sorunun çözümünü yasal bir konu haline getirecek ve müzakerelerin başlatılması temelinde tahakküm edilmiş bir ateşkesin her iki taraftan da kabul görmesi, baş muhatap ve baş müzakereci olarak Önder Aponun ve Kürt tarafının heyetinin eşit düzeyde görüşmelere katılması için gerekli tüm olanakları geliştirmesi gerekmektedir. Yani sorun, ertelenemez bir biçimde kendini dayatan acil bir konu durumundadır. Sanki Kürt sorunu sıradan bir sorundur, biraz ötelenebilir, Türkiyenin daha acil ve öncelikli sorunları varmış gibi bir havayla yaklaşmak doğru değildir; tehlikelidir."
"AKP-MHP KOALİSYONU KUŞKUSUZ SAVAŞ DEMEKTİR"
"Şimdi AKP, MHPyle koalisyon yapmayı düşünüyor. Böyle bir şey kuşkusuz savaş demektir. Yine AKPyle daha başka bir gücün aynı ebatlarda bir koalisyon yapması, Kürt sorununu öncelikli çözülmesi gereken bir sorun olarak ele almaması durumu da kesinkes savaş demektir. Bu açıdan herkesin bu konuyu daha ciddi ele alması ve daha ciddi yaklaşması gerekmektedir. Şunun bilinmesi gerekiyor: Kürt sorunu artık zirvesel aşamasına gelmiştir; ya çözüme kavuşturulacak, ya da bu halk artık kendi yolunu kendisi belirleyecektir. Bunun ortası yoktur.
HDPnin İmralı Heyetinde yer alan ve 7 Haziranda Diyarbakırdan milletvekili seçilen İdris Baluken, koalisyon tartışmalarını ve çözüm sürecini BirGüne değerlendirdi. Türkiyenin güneyindeki gelişmeleri değerlendirirken böyle bir ortamda koalisyon formülasyonları üzerinden tavır geliştirilmesinin çok yanlış olacağını ifade eden Baluken, olası bir AKP-MHP koalisyonunun da ülkeyi her açıdan geriye götüreceğini dile getirdi. Baluken özetle şunları söyledi:
7 Haziranda sandıkta verilen mesaj nettir, müzakere ve çözüm sürecinin devamı yönündedir. Toplumsal barışın devamı yönündeki bu mesajı AKP hâlâ görebilmiş değil. Hem 7 Haziran seçim sonuçlarını hem de bölgede demokratik ulus temelli gelişen yeni dengeleri göz önünde bulundurarak bugüne kadarki yaklaşımlardan vazgeçmesi gerekir.
SON DERECEK SAKINCALI' Böyle bir formülasyon (AKP-MHP koalisyonu) her açıdan Türkiyeyi geriye götürür. Seçim sonrasında da Diyarbakır sokaklarını terörize edilerek oradan bütün Türkiyede çatışma ve kaos ortamı yaratılmak istendi. Bütün bunlar dikkate alındığında AKPnin çözüm süreci karşıtlığı temelinde MHPyi ikna etmeye yönelik bir çaba içinde olduğu görülüyor. Böyle bir yaklaşım son derece tehlikeli, bütün bölge halklarının kaderi bu kadar iç içe geçmişken, Suriyede IŞİD ve El Nusra aracılığıyla katliamlar yaşanırken AKPnin yaşanan son gelişmeler karşısında dışarıda statükocu içeride de MHPye göz kırpan yaklaşımı sürdürmesi son derece sakıncalı.
PKK yöneticilerinden Mustafa Karasu, Türkiyenin Suriyeye müdahale planını değerlendirdiği yazıda, Türkiyenin geleceği karanlıktır; çünkü bu kafanın sonucu Kürtlerle savaştır dedi.
PKK yöneticisi Mustafa Karasu, Özgür Gündem gazetesinde Hüseyin Ali adıyla bugün yazdığı yazıda Türkiyenin Suriyeye müdahale planlarını ve IŞİDle ilişkilerini değerlendirdi.
MUSULDAKİ REHİNE KRİZİ MİZANSENDİ
Türkiye hükümetinin IŞİDle ilişkilerinin tartışılacak yanı bulunmadığını söyleyen Karasu, IŞİD militanlarının sıkıştıklarında kapağı Türkiyeye attıklarını, ABD ve Avrupanın da IŞİDin en fazla sempati duyduğu ülkeyi Türkiye olarak gördüğünü yazdı.
Musulda Türk konsolosluk personelinin IŞİD militanları tarafından rehin alınmasını da mizansen olarak değerlendiren Karasu, Türkiye-IŞİD ilişkisini örtmek için bu görevliler misafir edilmişti. Bu misafirliğin kokusu çıkmaya başlayınca konsolos ve görevliler Türkiyeye getirildi. Çünkü konsolos Musulda IŞİDle iş yapmaya devam ediyordu. Bu durumun açığa çıkmaması için rehine oyununa son vermişlerdir diye yazdı.
BU KAFANIN SONU KÜRTLERLE SAVAŞ
Karasu yazısının son bölümünde ise, Şimdi IŞİD bırakılıp Kürtler tercih edilecek midir, yoksa Kürt sorununu çözmeden, Kürtlerle barışmadan yeni maceralara ya da yeni kulvarlara mı girilecektir sorusunu sordu. Karasu şöyle devam etti:
Şu açıktır ki, Kürt sorunu çözülmeden girilecek hiçbir kulvar Türkiyenin derdine çare, yarasına merhem olmayacaktır.
Türkiyenin gelinen aşamada stratejik bir karar almaya ihtiyacı vardır. Ancak Türkiyede bu çapta bir siyasetçi görülmemektedir. Dolayısıyla ya bir mucizeye ya da devletin âli erkânın kafasına ağır bir taş düşmesine ihtiyaç var. Türkiyenin geleceği karanlıktır; çünkü bu kafanın sonucu Kürtlerle savaştır ve bu savaşın altında kalmaktır. Türkiye tarihinin kaderini belirleyecek aylar ve yıllar içindeyiz. Şu anda mevcut siyasi sorumluların stratejik kararlar verme gücü yoktur. Ancak Kürt halkının ve demokrasi güçlerinin mücadelesi devlet ve hükümet yetkililerine bu stratejik kararı aldırmak zorunda bırakacaktır.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.