Bir şeye yarayacağına inansam tekrar yazarım. Böyle olmayacağını biliyorum. Ne söylersek söyleyelim, Hakkı arkadaş farklı anlıyor ve söylenenle ilgisi olmayan yorumlar yapıyor. Marx ı seviyorsak bölünmeye karşı çıkalım Lenin i seviyorsak UKKTH gereği bölünmeyi destekleyelim.
Sana bakarsak iki arada bir derede kaldık. Benim yorumumdan böyle bir sonuç mu çıkıyor. Hakkı böyle anlıyor ve sonra anladığını yorumluyor. Tekrar geriye dönüp ben böyle demiştim, sen böyle yorumlamışsın demek de zor oluyor.
İNGİLİZ DÖNEMİ
Hindistan’ı işgal eden ilk Avrupalı güç Portekizlilerdir. 1498’de Vasco da Gama, Ümit Burnu’nu dolaşarak bugünkü Kerala eyaleti sahillerine ulaşmıştı. Bu yolun keşfi Portekizlilerin Hindistan ticaretini ele geçirmelerini sağladı. 1510’da Goa’yı işgal eden Portekizliler, İngilizlerin Hindistan’dan ayrılmasından 14 yıl sonrasına, 1961 yılına kadar burada sömürgelerini sürdürmüşlerdir.
Hindistan’daki ilk sömürge yönetimini İngiliz’ler 1612 yılında bir ticaret merkezi kurarak başlatmıştır. 1600 yılında Kraliçe I. Elizabeth bir Londra ticaret şirketine, İngiltere ile Hindistan arasındaki ticaret ilişkileri tekelini vermişti. İngilizler Hindistan’la olan ilişkilerini 250 yıl süreyle bu şirketin devamı olan British East India Company aracılığıyla sürdürmüşlerdir. 1640’ta Madras’ta, 1668’de Bombay’da ve 1690’da Kalküta’da ilk İngiliz ticaret merkezleri kurulurken 1672’de de ilk Fransız ticari merkezi Pondicherry’de oluşturulmuştur. Hindistan tarihinden bir bölüm.
-------------------------------------------------------------------
İngilizlerin hindistanı işgali 1524 yani Marx ın söz ettiği tarih bundan 476 yıl öncesi.
Kürtlarin bağımsızlık talebi 1984 ikisinin arasında 460 yıl var.
Aradan yüzlerce yıl geçtikten sonra neyin ne olduğu anlaşılmaz onun için düşünceler zamana göre değerlenmesi gerekir .Zaten Hindistan bağımsızlık ilan etmiş 1961 de şu an hindistanın böyle bir sorunu zaten yok.
Bir çok alanda Türkiyeden çok önde hatta komünistleri bile türk komünistlerin çok önünde.
Bir konu kendine uygun olan fikirlerle değerlendirilir Hindistanın 400 yıl önceki ekonomik ve siyasal seçimi bu gün kürt siyaseti ile kıyaslanamaz.
Eğer kürt siyasetinin analizi yapılacaksa bu gün dünya ölçeklerine göre yapılacaktır.
Ben yazımda bir şey yazmışım artık hiç bir ülkede ulusal çaplı gelişme olmaz çünkü kapitalizm enine (yatay) büyüyemiyor.
Kapitalizm artık dikey büyümekte
Nedir o dikey büyüme diye soranlara Kapitali okumasını tavsiye ederim.
Yani Leninin UKKTH teorisi artık geçersizdir.
Bu ileti en son hakkı
tarafından 30.10.2015- 11:00 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Hakkı, açıkça söylemeli ve gerekçelendirmelisin, konuları ele alış şeklin konuya bir açıklık getirmiyor. İngiliz sömürgeciliğinin Hindistan işgalinin doğru olduğunu mu söylüyorsun. Bana Marks'ın gerekçesini anlatmaya kalkma, onu biliyoruz. Bu gerekçeyle Hindistan'ın sömürülmesi doğru mu? Doğru diyorsan Avrupa'nın sömürgecilik siyasetinin doğru ve haklı olduğunu söylemiş olursun, bunu da düşün.
Hindistan konusunda İngiliz sömürgeciliğine haklı bir işgal dediğimizde Avrupa'nın gelişmiş ülkelerinin bütün dünyayı sömürgeleştirme politikalarına da haklılık vermiş oluruz. Böyle mantık olur mu? Bu mantığa göre emperyalist ülkelerin geri kalmış ülkeleri işgal etmesine de haklılık payesi vermiş oluruz. Vietnam savaşında solun ABD'nin karşısına dikilmesi de yanlıştı o zaman. Libya'nın talan edilmesi, de haklıydı. Irak işgali de doğru, Suriye saldırıları da doğru. Bu mantığın vereceği yer burası olur. Demek solu böyle yorumlayanlar da varmış!
Hindistan konusunda İngiliz sömürgeciliğine haklı bir işgal dediğimizde Avrupa'nın gelişmiş ülkelerinin bütün dünyayı sömürgeleştirme politikalarına da haklılık vermiş oluruz. Böyle mantık olur mu? Bu mantığa göre emperyalist ülkelerin geri kalmış ülkeleri işgal etmesine de haklılık payesi vermiş oluruz. Vietnam savaşında solun ABD'nin karşısına dikilmesi de yanlıştı o zaman. Libya'nın talan edilmesi, de haklıydı. Irak işgali de doğru, Suriye saldırıları da doğru. Bu mantığın vereceği yer burası olur. Demek solu böyle yorumlayanlar da varmış!
İyi bir yerden yakalamışsınız.
Bir solcu hiçbir koşulda sömürgeciliği ve emperyalizmi olumlayamaz. Kim ne söylemiş olursa olsun. Hindistan'ın İngiliz sömürgecileri tarafından sömürülmesine de karşı çıkacağız, emperyalizmin dünyayı talan etme siyasetlerine de karşı çıkacağız! Solcuysak solculuğumuzun en üstüne yazmamız gereken önerme budur. Bir solcu sömürgeciliği de emperyalizmi de savunamaz. Kırın mırın edemez.
Marks neden Hindistan konusuna böyle baktı ve İngiliz sömürgeciliğine bu şekilde yaklaştı? Soru bu; bunun cevabı İngiliz sömürgeciliğinin ehven-i şer olması değildir. Marks'ın Bolivar'a karşı çıkmasının, İspanyolların Meksika'ya yönelik saldırılarına kabullenilmeyecek bir tutum almasının ve dünyanın kimi ulusları için ağzımıza bile almamamız gereken sözler sarfetmesinin nedeni de ''ehven-i şer'' değildir. Marks'ın bu siyasi tutumunda onun siyasal devrim perspektifi yatar. Marks gelişkin olanın geri olanı sıçratacağına inanmıştır. Manifestoda da görüleceği gibi kapitalizme fazladan (devrimcileştirici) bir misyon da yüklemiştir. Onun devrim anlayışı Avrupa merkezlidir. Devrimin hep ''ileri'' olanda gerçekleşeceğine ilişkin görüşe sahiptir. ( Rusya söz konusu olduğunda bu görüşü bir ölçüde yumuşatır.) Hindistan konusuna da İrlanda konusuna da genelde bağımsızlık mücadelelerine bakışı da böyle bir perspektif içerir. Devrimi yakınlaştıracağını düşündüğü her olaya destek verir. Kısaca Marks Hindistan konusuna sosyalist devrimin çıkarları açısından bakar. Burada bizim alacağımız tutum, bu genel duruşun-ilkenin- sahiplenilmesi olmalıdır. Sosyalistler her olaya devrimin çıkarları açısından bakarlar, her süreç sosyalist devrim perspektifinin kantarına vurulmalıdır. Bu olmadığında yanlış yorumlar, yanlış yollara saparız. Doğru olan Marks'ın takındığı ilkesel duruşdur; devrimin çıkarlarıdır. Bu kadar! Yoksa ne Hindistan'ın işgalini savunmalı, ne sömürgecilik konusunda kem küm etmeli ve ne de emperyalist saldırılarda kırın mırın etmeliyiz.
(Kıssadan hisse; kuyrukçu takımı kendi kendine sorsun; kuyrukçuluğun sosyalist devrim perspektifine katkısı nedir? Bu siyasi doğrultu sola nasıl bir alan açmaktadır? Ya da açmakta mıdır? Sosyalist siyasi tutumun herhangi bir konuda ahlaki bir tutum takınmanın ötesinde bir anlama sahip olduğunu herhalde biliyor olmalıyız? O halde bu kuyrukçu tavrın ahlaki bir tutum olmasının ötesinde nasıl bir anlamı var; sosyalist devrim perspektifi ile nasıl bir ilişkisi olabilir?)
Hakkı, açıkça söylemeli ve gerekçelendirmelisin, konuları ele alış şeklin konuya bir açıklık getirmiyor. İngiliz sömürgeciliğinin Hindistan işgalinin doğru olduğunu mu söylüyorsun. Bana Marks'ın gerekçesini anlatmaya kalkma, onu biliyoruz. Bu gerekçeyle Hindistan'ın sömürülmesi doğru mu? Doğru diyorsan Avrupa'nın sömürgecilik siyasetinin doğru ve haklı olduğunu söylemiş olursun, bunu da düşün.
----------------------------
Hindistanın sömürülmesi bence doğru.Hintlilerde doğru görmüş ki o kadar ölü vermelerine rahmen 1961 e kadar İngiltereden vaz geçmemişler.
Sen gerçekten sömürü nasıl oluyor biliyormusun ?
İnsanlık kapitalizmi yaşamadan sosyalizme geçemez. Birde bilimsel sosyalizm sevdalısınız.
Sömürü olmadan üretici güçler gelişmez Sömürü olmadan işçi sınıfı yaratılmaz.
Ama insan harçlığını babasından aldı mı hiç sömürülmez. O sömürülmenin tadına bile varmaz.
İşte Hindistanda o tada varmak için İngiliz topluluklarının parçası olmayı seçmiştir.
Sömürüyü bilmeden sosyalizm kurulmaz heleki bilimseli hiç olmaz.
Marxın İngilterenin Hindistan işgaline gelişmedir ve ben o gelişmeyi destekliyorum demesinde farkına varmadığın ince bir ayrıntı var.
Bunu yazdığım yazılarda göreceksin iyi oku.
Hindistan konusunda İngiliz sömürgeciliğine haklı bir işgal dediğimizde Avrupa'nın gelişmiş ülkelerinin bütün dünyayı sömürgeleştirme politikalarına da haklılık vermiş oluruz. Böyle mantık olur mu? !
Sn Dayanışma
Çok eski tarihlerde bir flim izlemiştim sanırım adı İsyan dı.
O filimde afrikada bir ülke Portekizliler tarafından işgal ediliyor . O ülke gerillaları ve halkı bu işgale karşı çıkıyor uzun uğraşlardan sonra Portekizlileri birazda İngilizlerin yardımı ile ülkeden atıyorlar .
Buraya kadar normal ama işin püf noktası bundan başlıyor.
Ülke kurtuluyor ama kurtaranlar ülkeyi ekonomiyi nasıl yöneteceklerini bilmiyor. İnsanlar açlıkla karşı karşıya kalıyor bir yerde üretilenler başka bir yere taşınamıyor .Ne üretim organize oluyor ne dağıtım üretilenler tüketiciye gidemiyor .Bir yerde gereksiz sitok bir yerde açlık .
İşte o zaman İngiltereden danışman istiyorlar
O danışman kendine İngiltereden yardımcı alıyor .Ve sonunda o ülke Portekizlilerden kurtuluyor ama İngilizlerin sömürgesi oluyor .Yeniden dağlara çıkılıyor ve flim bitiyor.
İşte Hindistan da öyle çok işgale uğruyor ama işgal edenler hep Hindistan da ne varsa alıp gidiyor.
İngilizler öyle yapmıyor o ülkede üretim biçimini değiştiriyor ve buna Marx gelişme diyor desteklediğini söylüyor.
Bir ülkede üretim biçimi değiştiğinde üretim ilişkileri de değişiyor. Marx bu tür yapılanmalar için toplumsal ilerleme diyor.
Hindistan meselesini bir çok anti Marxist kullandı bir çok liberalde kullandı ama Marx ne demek istedi bunu anlayan insan çok az dünyada.
Zaten bunu anladığında Marx ı anlamış olunacaktır.
Marx her dönem gelişmeyi anlatmak istemiştir. Çünkü gelişme olmadığında komünizm ancak hayaldir.
Onun için bilimsel eki eklenmiş bilimsel sosyalizm denmiştir.
Marx İngiltere de buharlı makinalara geçişe muazzam devrim demiştir Bu gün yaşıyor olsa idi bilgisayar yazılım teknolojisi içinde muazzam devrim derdi.
İnsanı çalışma zorunluğundan çıkaracak tek şey teknolojidir .İnsan hep doğa ile mücadele etmiştir hep doğadaki enerjiyi kendi kontrolün da tutmak ister.
Kapitalizmde bu hoyratça sosyalizmde planlı şekilde olur.İnsanlık tarihi boyunca dağa ya hükmetmek istemiştir .
(Kıssadan hisse; kuyrukçu takımı kendi kendine sorsun; kuyrukçuluğun sosyalist devrim perspektifine katkısı nedir? Bu siyasi doğrultu sola nasıl bir alan açmaktadır? Ya da açmakta mıdır? Sosyalist siyasi tutumun herhangi bir konuda ahlaki bir tutum takınmanın ötesinde bir anlama sahip olduğunu herhalde biliyor olmalıyız? O halde bu kuyrukçu tavrın ahlaki bir tutum olmasının ötesinde nasıl bir anlamı var; sosyalist devrim perspektifi ile nasıl bir ilişkisi olabilir?)
Kuyrukçu arkadaşlar Türkiye'de ve bölgede kürt ulusalcılığını savunuyorlar, Hindistan konusunda ise Marks'ın söylediklerine doğruluk payesi veriyorlar. Aralarında bir çelişki olduğunu anlamıyorlar. Ulusal sorun konusunda Marks'ın '' başka bir ulusu ezen ulus da özgür olamaz'' sözünü her yerde söylemekten kaçınmazlar ancak konu Hindistan'a geldiğinde bin dereden su getirmeye çalışırlar. Bu arkadaşların her söylediği çelişki. Hindistan konusunda sömürgeciliği savunma noktasına gelirler, Türkiye'de ayrılıkçılığa özenirler, yanıbaşımızda emperyalist kuşatmayı görmemeye çalışırlar. Neresinden bakılsa sapır sapır döküntü. Gerekçelerinin ise hepsi için çelişkili mazeretler. Belki onlar da emperyalizmin bölgede üretici güçleri geliştireceğini düşünüyorlardır. Bence daha doğrusu, kuyrukçulukları sadece Türkiye'ye özgü olmayışlarından. Bölgede de kürt oluşumu var ve bu arkadaşlar bölgedeki kürt oluşumu nasıl bir yönelim alıyorsa radarlarını oraya çeviriyor ve kuyrukçuluklarına bölge genelinde de devam ediyorlar. Başka türlü bu kadar çelişik pozisyon almalarının bir nedeni olmaz diye düşünüyorum.
Bu ileti en son bedrettin
tarafından 01.11.2015- 15:47 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.