Çin restoranındaki Uygur Türkünün dövülmesi, Korelilerin Çinli sanılarak darp edilmesi, Maonun maketinin darağacına asılması Bunlar güldürse de, işin arka planını yorumlayan akademisyenler sistemin krizini sağ güçleri ortaklaştırarak aşmaya çalıştığını belirtiyor.
BERKANT GÜLTEKİN
Türkiye son bir haftadır İslamcı ve milliyetçi grupların öncülük ettiği Doğu Türkistandaki baskılara karşı düzenlenen Çin protestolarına sahne oluyor. Balıkesirde Çin Devrimi önderi Maonun maketinin yapılan coşkulu bir törenle idam edilmesi gibi eylemler kamuoyuna bolca mizah malzemesi çıkardı. Sosyal medya Çin protestoları hakkında yapılan esprilerle dolup taşarken, eylemleri gerçekleştirenlerin enteresan hareketleri meselenin politik yönünü ise gündemin arkalarına itti.
AKP ARTIK YÖNETEMİYOR Konu hakkında görüşlerine başvurduğumuz isimlerden İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinden Yrd. Doç. Dr. Güven Gürkan Öztana göre; Doğu Türkistan bahanesiyle sokaklara çıkan, lokanta basan, şoven pankartlar asan, Korelileri Çinli diye kovalayan linç güruhu buzdağının su üstünde kalan kısmı. AKP iktidarının eskisi kadar rıza üretemediğinin ve yönetememe durumu yaşadığının altını çizen Öztan, yükselen muhalefet karşısında Türkiye sağının bu eylemlerle kitlesini talimli ve diri tutmanın yöntemlerini aradığını vurguladı.
Türkiye sağı konusunda yaptığı akademik çalışmalarla tanınan Yrd. Doç. Dr. Öztan, bugünlerde yaşananları anlamak açısından, 60lı ve 70li yıllardaki gelişmeleri anımsatıyor. Soğuk Savaş atmosferi içinde Türkiye sağının tüm fraksiyonlarının yükselen sol siyasete karşı anti-komünizm şemsiyesi altında gündemlerini ortaklaştırdıklarını belirten Öztan, Esir ve baskı gören Türkler meselesinin o dönem de en sömürülen konulardan biri olduğunu dile getirerek, aslında kimsenin Doğu Türkistanda ya da Sovyetler Birliğinde yaşananlara dair somut gerçeklere dayanan bilgisinin olmadığını kaydediyor.
SOLA KARŞI ÖGÜTLENME Öztan bugün yaşananların da benzer olduğunu işaret ederek şu yorumu yapıyor: Doğu Türkistan bahanesiyle sokaklara çıkan, lokanta basan, şoven pankartlar asan, Korelileri Çinli diye kovalayan linç güruhu buzdağının su üstünde kalan kısmı. Halbuki tıpkı 1970lerde olduğu gibi bugün de sağ siyaset, yükselen solun ve demokrasi güçlerinin karşısında yönetememe sorunuyla yüz yüze. Bu nedenle kitlesini talimli ve diri tutmanın yöntemlerini arıyor.
YENİDEN ORTAKLAŞTILAR Doğu Türkistan protestolarına katılan sağ grupların çeşitliliğinin yeniden ortaklaşmanın kanıtı olduğuna dikkat çeken Öztan, şunları ifade ediyor: Sadece faşistler değil; Ak Gençlik, Anadolu Gençlik, İHH, Anadolunun birçok yerinde benzer protesto gösterileriyle kitleyi yeniden harekete geçirdi. Buradaki hedefin ülkedeki devrimci sol güçler olacağını tahmin etmek ise güç değil. AKPnin ve MHPnin rekabet ettiği hatta kimi zaman örtük ittifaka girdiği bu alana karşı demokrasi ve özgürlük mücadelesini diri tutmak gerekiyor.
***
AKP ve MHP, gelişmeleri politik avantaj olarak görüyor
Çankaya Üniversitesi'nden Doç. Dr. H. Bahadır Türk de; Doğu Türkistanda yaşananlar temelinde açığa çıkan ülkücü hıncın bir hükümet kriziyle örtüşmesi anlamlı. Dışarda patlamaya hazır ve öfkesini sokağa dökmeye hevesli bir kitle var. Bu kitle, mutlaka bir tahkim çabasına ya da bilinçli bir gücün yönlendirmesine kural olarak ihtiyaç duymaz. Enerjisini ispat etmeye her daim hazırdır. Ancak bu son olaylarda yaşananların sadece kendiliğinden gelişmiş ve bu haliyle de doğal eylemler olduğunu söylemek bana kalırsa zor" diyor.
BUGÜN ÇİNLİLERE YARIN DİĞERLERİNE "Dolayısıyla ben bu yaşananlara; mevcut siyasal krizin uzağında ve hükümet kurmaya yönelik olasılık hesaplarından ya da bir erken seçim olasılığından bağımsız bakamıyorum. Son yaşananlar, AKP ve MHPnin farklı gerekçelerle kendileri için politik olarak avantajlı gördükleri olaylar aslında. Bu türden bir siyasal hamlenin tedirgin edici sonucu ise saldırıya uğrayan çekik gözlülerin bir başka gün bir Kürt, bir LGBTİ ya da bir solcu gençle kolaylıkla yer değiştirebilecek olmasında saklı.
***
Saldırıların güncesi
> Restoranı bastılar 28 Haziranda Taksimde bir grup Turancı Hareket Platformu üyesi, Çin hükümeti tarafından Doğu Türkistanda öldürülen insanlar için Afyonlu bir esnafın sahip olduğu Çin restoranına saldırdı. Saldırganlar restoranın Uygur Türkü olan aşçısını dövdü. Olay sırasında Yaşasın Doğu Türkistan, Kahrolsun Kızıl Çin sloganı atıldı.
> Çinli sanıp Korelilere... 4 Temmuzda Ülkü Ocakları İstanbul İl Başkanlığı tarafından Doğu Türkistandaki Müslümanlara destek olmak için yürüyüş gerçekleştirildi. Sultanahmet Meydanında gruptakiler, Çinli zannettikleri Koreli turist grubuna saldırdı. Koreli bir turistin, İngilizce olarak Ben Çinli değil Koreliyim diyerek gülümsediği görüldü.
> Maonun maketini astılar 4 Temmuzda Balıkesirde Ülkü Ocakları üyelerinin katıldığı eylemde üzerinde Çin devleti bayrağı bulunan, Çin Halk Cumhuriyetinin kurucusu Mao Zedungun maketi darağacına asıldı. Maketin üzerine Kahrolsun Kızıl Çin yazıldı. Eylemin sonunda dua edildi.
> Kan kokusunu özlediler! 7 Temmuzda İstanbul Ataşehirde bir caddeye asılan Burnumuzda Tütüyor Çinlinin Kan Kokusu yazılı pankart sosyal medyada tepki topladı. Pankartı asan Ataşehir Alperen Ocaklarının Başkan Yardımcısı Mustafa Ayrıç, Bu pankartı biz ses getirsin diye astık. Kaldırmayı düşünmüyoruz dedi.
> Konsolosluğa baskın Doğu Türkistan Maarif Derneği üyesi yaklaşık 100 kişi, 8 Temmuz akşamı Taylandda bekletilen 200 Doğu Türkistanlının Çine iade edileceği gerekçesiyle, İstanbul Zincirlikuyudaki Tayland Konsolosluğu binasına saldırdı. Konsolosluk binasının kapısını ve camlarını kırarak içeriye giren saldırganlar, içerideki klasör ve evrakları sokağa döktü.
> Kadın turiste linç girişimi Ankarada 9 Temmuzda (dün) Doğu Türkistanda yaşanan olayları protesto etmek amacı ile Tayland Büyükelçiliği önünde toplanan eylemci grubun önünden geçmeye çalışan kadın turist, eylemci grup tarafından saçı çekilerek tartaklandı. Kadın turist kalabalık tarafından linç edilmek istendi.
Akademisyenlerin yorumlarında gerçeklik payı var. Zaten Çin protestosu diye olayın Koreli veya Uygurlu tartaklama durumuna dönüşmesi de bu durumdan kendine vazife çıkarmak isteyenlerin olduğunun kanıtı. Ama savaş hazırlığı demek çok ağır bir itham olmuş. Eğer öyle bir niyet olmuş olsa 6-7 ekim Kobane eylemleri sırasındaki sokak olaylarında pkklilerle ülkücülerin çatışması kaçınılmaz olurdu. Ancak böyle birşey çok şükür olmadı. Birçok sorunun askıda kalmasının bugün akpnin ülkeyi yönetememe zaafiyetinden kaynaklandığı çok açık. Ama ben bunun sağı birleştirebilecek bir durum olduğunu düşünmüyorum. Aksi halde akp ve mhp koalisyonunun kurulması gerekirdi, ancak böyle birşey olmadı. Savaş hazırlığı sözü abartı. Lakin ülkede ışid ve pkk terör olayları ve ardından TSK'nın operasyonlarından sonra düşük yoğunluklu bir iç savaş hali olduğu görünmekte. Sanki Suriyedeki iç savaş halinin bir takım emperyal güçler tarafından Türkiye coğrafyasına da yayılmak istendiği izlenimi yaratıyor, özellikle de Suruç katliamı.
HDP'ye Solhaber'e ve evrensel'e Türk İntikam Tugayı (TİT) imzalı ölüm tehditleri geliyor. HDp binalarına bu şekilde pankartlar asılıyor ve nedense failleri de hiç bulunamıyor. AKP-Erdoğan devleti güneydoğuda bir iç savaşı göze almış gibi görünüyor. Hemen her gün insanlarımız ölüyor. Bu koşullar devletin daha ileri planlar yapmasını da beraberinde getirir. Güneydoğuda sertleşebilecek olan çatışmalara ülkenin diğer bölgelerinden gezi direnişi benzeri ayaklanmalar eşlik ederse ne olur? Erdoğan devleti bu tür kitlesel olayları sadece resmi militarist güçlerle bastırmak yerine onunla birlikte yandaş ''sivil'' güçlerin katılımını da teşvik edecektir. Gezi sırasında bunun örneklerini görmüş ve sopalı esnaflar bu süreçte ortaya çıkmıştı. Erdoğan'ın muhtarlara hitabında ispiyonculuğu teşvik etmesi de bu projeksiyonun bir parçası olabilir. Kısaca her şey olabilir. Başımızda artık sağlıklı düşünme becerisinden yoksun bir diktatör olduğunu unutmayalım. Hep söylendi; Erdoğan ortaya çıkan onca usulsüzluk, yolsuzluk, yasadışılık, anayasa dışına çıkma gibi gibi bagajlarla geri adım atamaz. Olduğu yerde de duramaz. Hep iktidarda kalması gerekiyor ve Erdoğan bu yüzden herşeyi yapabilecek tıynette biri...
Olmaz olmaz demeyim, Erdoğan Türkiye'sinde olmayacak hiç bir şey yok!
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.