BOYUN EĞMEde bu hafta: Gericilerden gerici beğenmek zorunda mıyız?
Haftalık siyasi dergi BOYUN EĞMEnin yarın okurlarla buluşacak olan 23üncü sayısının kapağında, ülkedeki düzen siyasetinin insanları gerici seçeneklerden birine mahkum etmeye çalıştığına işaret ediliyor ve dergi "Gericilerden gerici beğenmek zorunda mıyız?" manşetiyle çıkıyor.
Haftalık siyasi dergi BOYUN EĞMEnin 23üncü sayısı yarın okurlarıyla buluşuyor. Meydanlarda, caddelerde, Nâzım Hikmet Kültür Merkezlerinde ve Komünist Parti bürolarında okura ulaşacak olan dergi, bu hafta Gericilerden gerici beğenmek zorunda mıyız? manşetiyle çıkıyor.
Dergide yer alan konu, başlık ve yazarlar ise şöyle:
1- Bize Gül bahçesi vaat etmiyorlar (Volkan Algan)
Laiklik deniyorsa, gericilikle mücadele deniyorsa, buyurun sahaya diyoruz o zaman. Öyle tumturaklı laflarla bu işlerin yürümeyeceği çoktan belli oldu. Bu davete kimlerin icabet edeceği de... İsteyen hâlâ düzen siyasetinin ittifak tartışmalarında, alicengiz oyunlarında ikbal aramaya devam edebilir. Gericiliğe Karşı Aydınlanma Hareketi bu gidişata dur demek için yola çıktı. Ben de varım diyenlerin sayısı gittikçe artıyor.
2- Meğer hizip kavgasıymış (Aydemir Güler)
Türkiyede ihtiyaç duyulan hizip mücadelesi değil, sınıf mücadelesidir. Çünkü hizipler birlikte oluşturdukları bütünün selameti için ve o bütünün çıkarlarını en iyi kimin koruyacağına ilişkin bir rekabet içindedirler. Kürt ulusalcıları yalnız değildir. Emperyalizm 2002cidir. Sağ ve sol liberaller 2002cidir. Büyük sermaye, TÜSİAD 2002cidir. Sosyal demokrasi en azından Kemal Derviş bağlantısı üstünden 2002cidir.
3- Hasta adamın mirası paylaşılıyor (Erman Çete)
Emperyalist merkezler, büyük güçler, artık Türkiyenin dağıtılmasını da tartışıyor. Sınırların yapaylığını keşfederken, cumhuriyetin çürük temellerini hatırlamaları doğal.
4- Gericiliğe Karşı Aydınlanma Hareketi: Tek bir başlıkta, somut hedeflere yöneleceğiz
Gericiliğe Karşı Aydınlanma Hareketi ilk halk toplantısını, kalabalık bir salon etkinliği ile İzmirde gerçekleştirdi. 5 Martta yapılan etkinliğe konuşmacı olarak Aydınlanma Hareketinin çağrı metninin ilk 6 imzacısı da katıldı. Yaptığı çıkış ve çağrıyla dikkat çeken Aydınlanma Hareketine ilişkin merak edilenler bu toplantıdan sonra daha da arttı. Biz de çağrı metninin ilk imzacılarından, Komünist Parti Merkez Komite üyesi Kemal Okuyana sorduk: Aydınlanma Hareketi nedir, nasıl çalışacak, amacı ve hedefi ne ve nasıl katkı konabilir?
5- Alman siyasetinde öncü sarsıntı (Osman Çutsay)
Avrupanın yarıgönüllü hegemonu Almanyada, yeni bir heyula, kısa bir süre önce çıktığı sahneden aşağı inmeye hiç niyeti olmadığını, hatta önümüzdeki dönemde siyaset sınıfını epey bir karıştıracağını ilan etti
6- Yağmadan köprü, börekten maket
3. Havalimanı, 3. Kö prü, Kanal İstanbul Bunlar hep prestij projeleri olarak anıldı. Erdoğan eline geçen her fırsatta ben daha öl medim mesajını verirken iyi birer araç oldular. Yokuş aşağı inerken durup nefes almasını sağladıkları için biraz da
7- Çipras, Abdullah Gül, ittifaklar ve Lenin (Kemal Okuyan)
Köprüyü geçinceye kadar ayıya dayı demek, devrimci siyaset kültürüne yabancıdır. Evet, Lenin bir ittifak ustasıydı, lakin müttefiklerini düşmanımın düşmanı anlayışıyla belirlemedi. İşçi sınıfının kurtuluşu mücadelesinde, hareketin bağımsız karakterini yok etmeyecek, tersine güçlendirecek ve nihai hedefi yaklaştıracak öznelerden seçti.
8- ABDde radikaller zamanı mı? (Tulga Buğra Işık)
Seçimleri kimin kazanacağından bağımsız olarak, aday profili ABD siyasetinin yeni arayışlarda olduğuna işaret ediyor. Trump ve Sandersın adaylığının aldığı destek, ülkenin eskisi gibi yönetilmesinin zorluklarını gösteriyor.
9- İyi sanat ve kesişen yollar...
Nâzım Hikmet Kültür Merkezinin beş yıl aranın ardından bu yıl altıncısını düzenlediği Kadıköy Caz Günleri, on bir konser ve iki panelin ardından sona erdi. Etkinlik dizisinin ardından Kadıköy Caz Günlerinin amacına, kazanımlarına ve eksiklerine dair NHKM müzik çalışmalarının sorumlularından Ulaş Özer ile görüştük.
10- Gericilik ve neoliberalizme karşı mücadale birbirine bağlı.
Uluslararası Komünist ve İşçi Partilerinin İstanbulda gerçekleşen Çalışma Grubu toplantısına katılan partilerden biri Hindistan Komünist Partisi (Marksist) idi. HKP(M) Merkez Komitesi Üyesi ve Uluslararası İlişkiler Sorumlusu Arun Kumar Rupanagunta ile Güneydoğu Asyada emperyalistler arası gerilimler, Hindistanda yükselen sınıf hareketi ve gericilikle mücadele üzerine konuştuk.
11- Marksist klasikleri nasıl okumalı? (Can Cev)
Marksizm, Leninin katkısını da içeren bir kapsamda, sınıf mücadelesinin gelişim süreci içinde olgunlaşan bir teori. Bu olgunlaşmanın doruk noktası, Ekim Devrimine giden süreç ve Leninin bu süreçte ortaya çıkan teorik üretimidir
12- AKPnin ülkesinde ölmemenin yolu (Özgür Şen)
Türkiyede ölüm kol geziyor ve ülkeyi yöneten AKPnin yurttaşların en temel hakkı olan yaşam hakkı konusundaki tutumu bir yapamama haliyle açıklanamaz durumda. Durmadan ölüyor olmamız bir beceriksizliğin sonucu olarak görülemez. Tam tersine bizi bazen bizzat bu iktidar öldürüyor, bazense ölmemizin koşullarını yaratıyor. Her durumda esas sorumlu değişmiyor. Ancak daha önemlisi Türkiyeyi ölümlerin hakim olduğu bir ülke haline getirenlerin, ülkeyi tam bu noktada tutmakta kararlı oluşları... Türkiyede tablo yakın zamanda değişmeyecek. Hatta belki daha kötüye gidecek.
BOYUN EĞMEde bu hafta Ankara katliamı ele alındı: Hepimiz oradaydık
Haftalık siyasi dergi BOYUN EĞME'nin 24üncü sayısı yarın çıkıyor. Ankara katliamının kapağa taşındığı dergi Hepimiz oradaydık manşetiyle yayımlanıyor. Dergide ayrıca Komünist Parti'nin Halklarımızın ve Sosyalizmin Yeni Günü İçin başlıklı Newroz mesajı da yer alıyor.
Haftalık siyasi dergi BOYUN EĞMEnin 24üncü sayısı yarın okurlarıyla buluşuyor.
Ankara katliamını ele alan dergide, ayrıca 2016 Newrozuyla ilgili Komünist Partinin yayımladığı Halklarımızın ve Sosyalizmin Yeni Günü İçin başlıklı mesajı da yer alıyor.
Dergideki başlıca konu, analiz, yorum ve yazarlar şu şekilde:
1- Gelmişi, geçmişi ve geleceği (Mehmet Kuzulugil)
Çetede liyakat bireysel bir gerçeklik değildir. Çeteye, daha doğrusu çete liderine ne kadar bağlıysanız, o kadar güvenilir sayılırsınız. Liyakat, çete lideriyle özdeşleşme yeteneğinin bir sonucudur. 2. Ankara katliamının olduğu gece yarısı bilgisayarının başına çöken Ramazan Kaya kendi twitter hesabından, Terör suçuna idam cezası verilmesi için öneri getirmişti.
2- Tahterevalliden atlamak (Volkan Algan)
Büyük bir yanılsamayı yaşıyordu Türkiye. Çünkü kaos, dengesizlik varsa her yerdedir; bir dönem için tahterevallinin yükselen ucunda olmanız, hiç inmeyeceğiniz anlamına gelmez. Üstelik o tahterevalliyi başkaları sallıyorsa.
3- Kurbağayı kaynar suya atarak öldürmek (Erman Çete)
Önceki katliamlardan sonra, Batının olağan tepkisi kınamak, müttefiklerine öyle değil de şöyle yap mesajları vermek iken, son katliamla birlikte, Erdoğan yönetimindeki bir Türkiyenin hem ülkeyi hem de bölgeyi belirsizlik ve istikrarsızlığın içerisine yuvarladığı tezi işlenmiştir.
4- Rus çekilmesinde üç senaryo
Putinin, Suriyedeki hedeflerine ulaştıklarını ve barış müzakerelerinin daha ciddi bir havada geçmesi için bu kararı aldığını açıklamasıylşa birlikte, başta Batı dünyası olmak üzere herkes nedenlerine ilişkin spekülasyonlar yapmaya başladı.
5- Bombaların ardından bir yazı daha (Kemal Okuyan)
Toplumda bu karmaşadan çıkmayı, kurtulmayı isteyenlerin sayısında büyük artış var. Türkiyenin geleceği tam da burada. Ya buraya aydınlanmacı, ilerici, sınıf karakteri çok belirgin ve etik bir müdahale yapılıp, bu arayışın geçeceği bir yol açılacak ya da Büyük trajediyi hep birlikte yaşayacağız. Ancak arayışı ciddiye almak gerekiyor. Gerekiyor ki, uygun yanıtı verebilelim.
6- Hekimlere ölümüne çalışma müjdesi (Uğur İşlek)
Hekimler ne kadar mutlu olsalar azdır artık! Hem uzun yıllar çok zor şartlarda çalıştıkları kabullenilmiş, hem de 72 yaşına gelseler bile bedensel ve zihinsel kabiliyetlerini koruyabilen özel insanlar oldukları teslim edilmiştir.
7- Dikkat dinci vakıf çıkabilir
Ensar Vakfı, iktidar partisi tarafından himaye edilen, kamu varlıkları kendisine peşkeş çekilen bir yapı olarak biliniyordu zaten. Şimdi meziyetleri arasına çocuklara taciz olayını da ekledi.
8- Küresel gelir adaletsizliği artıyor (Tulga Buğra Işık)
Gelir adaletsizliğine dair gelecek için öngörüler o kadar olumsuz ki, sermaye içerisinden kimi sesler ciddi siyasi sorunlarla karşılaşmadan önce kapitalizmin reforme edilmesi gerektiğini söylemeye başladı.
9- Lübnan Komünist Partisi: Zor ülke, inatçı mücadele
Burjuvazi ve inanç grupları yolsuzluk üretiyor
Uluslararası Komünist ve İşçi Partileri Toplantısının 20-21 Şubat tarihlerinde İstanbulda toplanan Çalışma Grubuna katılan Lübnan Komünist Partisi (LKP) Genel Sekreteri Khaled Hadadah ile Lübnanda komünistlerin gündemleri üzerine konuştuk.
10- Doğa Bilimleri üzerine okumak
Bilimde hem teori hem veri zenginliği içinde boğulmayı engelleyecek şey, diyalektik yaklaşımı içselleştirmektir. Bu çerçeve, ikiliği aşmayı, karşılıklı ilişkilerin sürekliliğini ve sıçrama noktalarını fark edebilmeyi sağlar.
11- Solculuğa düşmanlık ölümleri meşrulaştırıyor (Özgür Şen)
Türkiyeyi vuran şiddet sadece milliyetçilikten değil liberalizmden de besleniyor. Türkiye'nin her yerini vuran şiddete karşı çıkmanın yolu işte bu ideolojik şiddete karşı çıkmaktan geçiyor. Kızılay'da paramparça edilenlerle Sur'da katledilenler hakkında aynı anda konuşmanın ve dolayısıyla bu şiddeti durdurmanın başka yolu yok.
BOYUN EĞMEnin yeni sayısı yarın: Gitsin ama yetmez!
Haftalık siyasi dergi BOYUN EĞME, 25inci sayısında Erdoğan gidici mi? sorularını kapağına taşıyor ve Gitsin ama yetmez manşetiyle çıkıyor.
Haftalık siyasi dergi BOYUN EĞMEnin 25inci sayısı yarın okurlarıyla buluşuyor.
Son dönemde sık sourlan Erdoğan gidici mi? sorularını masaya yatıran dergi, kapağında Gitsin ama yetmez manşetiyle yayınlanıyor.
Hırsıza hırsız, katile katil demeye devam edeceğiz kampanyasına özel yer ayıran BOYUN EĞMEnin bu haftaki sayısındaki konu, başlık ve yazarlar şöyle:
1- Kazanın doğurduğu da öldüğü de yalan (Mehmet Kuzulugil)
Pencaplı savcımız eksikti o da tamam oldu. Getiriyorlar, götürüyorlar, bize de seyretmek düşüyor. Oysa bu dünya öküzün boynuzu üzerinde değil, bu dünya emekçilerin elleri üzerinde duruyor. Ve değiştirmek zor değil, oyunun dışında kalmak yeterli.
2- Kavşaktaki ülke Türkiye (Volkan Algan)
Son bir haftada yaşanan olaylar Türkiyenin ne kadar öngörülemez gelişmelere gebe bir ülke olduğunu hatırlatmış oldu. AKP iktidarının bugüne kadar biriktirdiği suç listesi o kadar genişledi ki, ne zaman hangisinin karşısına çıkacağını bilmesi pek mümkün görünmüyor.
3- Tecavüzcülerden kurtulacağız! (Ahmet Çınar)
Tecavüze uğrayan çocukları değil de, refleks olarak Ensar Vakfını savunan bir Aile Bakanının görev yaptığı Türkiyede, kim kendini güvende hissedebilir? Ensar Vakfının kurucuları, eski ve yeni yöneticileri arasında yer alan isimlere bakınca örgütlü gericiliğin ülkeyi nasıl sardığını görmek mümkün.
4- Yanlış dünya öyleyse doğru zaman (Barış Terkoğlu)
Barış Terkoğlu, Ergenekon ismiyle hafızalarda kodlanan davalar sürecinde Odatvye yapılan bir siyasi operasyonla içeriye girdiğinde henüz otuzlu yaşlarının başında, adını ses getiren haberlerle duyurmuş genç bir gazeteci idi. Şimdi, AKP gericiliğinin bedelini en ağır şekilde ödemiş isimlerden biri olarak Türkiyeye önemli bir çağrıda bulunuyor; ekmek gibi, su gibi vazgeçilmez dediği laiklik için halkı mücadele etmeye çağırıyor. Barışla hem ülkedeki gelişmeleri hem de Gericiliğe Karşı Aydınlanma Hareketini konuştuk.
5- AKP ile hesabımız ABDnin hesaplarına sığmaz (Kemal Okuyan)
Komünist Parti Merkez Komite Üyesi Kemal Okuyan'la Türkiye'de ve dünyada patlayan bombaları, duvara toslayan AKP iktidarını, "Erdoğan gidiyor mu" sorularını, yeniden yapılandırılmaya çalışılan düzen siyasetini konuştuk... Okuyan, "Erdoğanla mücadeleden de vazgeçmeyiz, emperyalizmin hazırladığı alternatiflerle mücadeleden de... 'Erdoğan gidiyor mu' sorusuna yanıt aramaktansa, gitmesi için mücadeleye omuz vermek lazım" diyor.
6- İşsizlik lobisi işbaşında (Aşkın Süzük)
İşsizlik oranında son 10 ayın en yüksek rakamına ulaşılınca hükümet yetkililerinden reform çağrısı geldi. İşsizliğin resmi rakamlarda düşmesinden başarı hikâyesi çıkaranlar şimdi işsizlikle mücadelede bize engel olmayın diyor.
7- Komünist yönetmenin Yolculuku (Mustafa Kenan Aybastı)
Mustafa Kenan Aybastı, Nisan ayında galası yapılacak olan Yolculuk filmi ile politik sinemada büyük bir iz bırakacak gibi görünüyor. Konusuyla merak uyandıran, fragmanlarının yayınlanmasıyla bekleyenlerinin sabırsızlığını artıran Yolculuk hakkında yönetmen ve oyuncularla söyleştik.
Boyun Eğme adına Alman Komünist Partisi (DKP) Başkanı Patrik Köbele ile DKPnin Essendeki merkez binasında Cemil Fuat Hendek tarafından yapılan röportaj Avrupadaki sınıf mücadelesinin seyri açısından hayli önemli bilgiler barındırıyor.
9- İnsanlık tarihinde sorunlarımız neler? (Erhan Nalçacı)
Marx ve Engelsin zamanında henüz ulaşılmamış bugünkü hatırı sayılır bilgi birikiminin kuramsal bütünlüğe yedirilmesi ve yorumlanması gerekiyor. Muhakkak doğa tarihi de benzer bir ilgiyi hak ediyor.
10- Devrim fikri geri dönmeden çözüm yok (Özgür Şen)
Parçalar halinde düşünmenin sonuna gelindi. Oyun bitti. Bu düzende çözüm yok. Hiç korkmadan söyleyelim. Avrupa demokrasisinin sorunlarının çözümü yok. Ortadoğu'nun çözümü yok. Yükselen şiddetin, cihatçı çetelerin, göçmen akışının çözümü yok. Oyun bitti. Bu düzende çözüm yok.
BOYUN EĞME'de bu hafta: Tüm gericiler Amerikancıdır!
Haftalık siyasi dergi BOYUN EĞMEnin 26ncı sayısı yarın okurlarla buluşuyor. Erdoğan'ın ABD ziyaretini ele alan dergi, "Tüm gericiler Amerikancıdır" manşetiyle çıkıyor.
Haftalık siyasi dergi BOYUN EĞME, yarın yayımlanacak 26ncı sayısında Tayyip Erdoğanın ABD ziyaretini kapağa taşıyarak Tüm gericiler Amerikancıdır manşetiyle yayımlanıyor.
Haftanın iç ve dış gelişmelerinin değerlendirildiği BOYUN EĞMEnin bu sayısında şu konu, başlık ve yazarlar yer alıyor:
1- Erdoğanın ABD yolları... (Volkan Algan)
Erdoğan hem siyasi hem de ekonomik yönden artık eskisi gibi idare edilmesinin mümkün olmadığı bir Türkiyeye istikrar vaat ederek iktidara geldi. Şimdi aynı gerekçeler kendisini zorluyor. İstediği kadar dinci, Amerikancı olsun, bir siyasetçinin emperyalizm nezdinde geçer akçe olabilmesi için ülkeyi yönetebilir durumda olması lazım. Erdoğan şu anda Türkiyeyi yönetemiyor. Erdoğanın iktidardan düşüşü tartışmalarının Geziden beri yapıldığı düşünüldüğünde ne demek istediğimiz anlaşılacaktır.
2- Bir ABD projesi: AKP (Ahmet Çınar)
AKPnin resmi kuruluşu her ne kadar 14 Ağustos 2001 olsa da, bu partinin temellerinin atılması çok daha eskilere dayanıyor. Dünya emperyalist sisteminin bir ihtiyacı olarak kurdurulan AKP, çok ince ve toplum mühendisliği hesaplarıyla oluşturulmuş bir yapı.
3- Van minüte giderken (Erman Çete)
AKPnin bölgede Sünni egemenliğine oynarken, bir taraftan İsraili de hırpalamaya başlaması, tam da ABDnin bölgedeki eski ittifak sistemini değiştirmek için adım atabileceğini düşündüğü bir döneme denk gelmişti.
4- Ben de varım diyenler salonları doldurdu
Aydınlanma hareketi gün geçtikçe daha fazla kişiyi gericilikle mücadelede yanyana getiriyor. Geçtiğimiz hafta 3 ilde gerçekleştirilen toplantılarda binlerce kişiye ulaşıldı.
5- Fidel ve Küba, insanı temel aldı (Osman Çutsay)
Kübada devrimin yerleşmesi, 1989 sonrasındaki büyük karşıdevrim dalgasında sosyalizmin Avrupadan kazınmasına rağmen Fidel ve yoldaşlarının ayakta kalmayı başarması, hâlâ zihinleri kurcalamaya devam ediyor. Bir süre önce yayımlanan Fidel Castroyu Öldürmenin 634 Yolu kitabının çevirmeni Celil Denktaş, yakından tanıdığı Kübayı ve dünya kapitalizminin bütün çabalarına rağmen ortadan kaldıramadığı bu sosyalizm deneyimine büyük halk desteğini, daha doğrusu devrimin kendini koruma mekanizmalarının gerçek temelini bizim için yorumladı.
6- Büyük siyaset ve örgüt (Kemal Okuyan)
Kuşkusuz, büyük siyasetin kendine özgü araçları var. Bu araçlarla yolu açmak, buzları kırmak, ama oraya hemen örgütle yerleşmek gerekiyor. Özetle büyük siyaseti de örgütlü kılmak, dahası örgütü büyük siyasetin içine çekmek, orda özne haline getirmek gerekiyor. Türkiyede hiç yapılamayan budur.
7- Laiklik dediğimiz (Aydemir Güler)
Bizim dediğimiz ve aynı zamanda doğru olan laiklikten biraz söz etmemiz lazım, anlaşılan. Çünkü dünyanın en kolay işi ve yıllardır sadece Türkiyede değil her yerde yapılan bellidir: ilericilik, bilim, aydınlanma, laiklik dediğinizde dinsiz-imansız ilan edilirsiniz. Gerekçe sol için, komünistler için en kutsal olan alandan devşirilir üstelik: Halkımız! Halkımızın inancı
8- AKPnin taşerona kadro oyunu (Zehra Güner)
İktidarda kaldıkları süre boyunca işçilerle ve haklarıyla oyun oynadılar. Yapılan düzenlemeleri önce hak veriliyormuş gibi pohpohlayarak kendilerini yücelttiler, uygulamaya geçildiğinde yaldızlar döküldü. Şimdi aynı döngü taşeron işçilerine kadro oyunuyla sergileniyor. Yeni düzenleme ile yine haklar gasp ediliyor. Bugüne kadar devlette asıl işlerde çalışan taşeron işçiler açtıkları davaları kazandı ve geriye doğru tüm ücret ve sosyal haklardan doğan farklarını da alıyorlardı. Fakat bu düzenleme yıllardır muvazaalı bir şekilde taşeron işçisi olarak çalıştırılan işçilerin geçmiş haklarının üzerine çizik atıyor.
9- Yılmaz Güney ve (Bir Gün Mutlaka)
Bu 1 Nisanda 79 yaşına giriyor Güney. Biz de bu vesileyle hem Yılmaz Güneyi hem de NHKMdeki etkinlikleri, etkinliğin yürütücüsü NHKM Sinema Topluluğundan Murat Akgöze sorduk. NHKM Sinema Topluluğu ay boyunca çeşitli etkinliklerle Yılmaz Güneyi anmayı, anlatmayı, bugün içinde tekrar anlamlandırmayı amaçlıyor.
10- Müzeleri gericiliğe karşı mücadelede nasıl kullanabiliriz? (Erhan Nalçacı)
Meselemiz müzelerde nasıl bir rehberlik ile düşünme yeteneğinin geliştirilebileceğidir. Başka bir deyiş ile amacımız, doğa ve insan tarihini bütünlüğü içinde düşünmek için gerekli olan temel referans noktalarının nasıl kazandırılacağıdır.
11- Komünistler iktidarı almaya hazır olmalılar
Röportajı gerçekleştirdiğimiz Aleksey Markov, Kievdeki ABci ve faşist koalisyona karşı silahlı direnişte kısa sürede öne çıkan Hayalet Tugayına bağlı Komünist Birliğin siyasi komiseri. Donbasstaki savaş basit biçimde küçük yerel bir çatışma değil. Küresel batı emperyalizmi ile Rusya ve dostu olan ülkelerin oluşturduğu blok arasındaki çatışmanın bir parçası
12- Erdoğanın son çaresi: ABD karşıtlığı (Özgür Şen)
Tayyip Erdoğanın yakın çevresinin ABDnin Erdoğan için düşündüklerinden dolayı paniğe kapıldığı ortada. Erdoğan ve dostları fena halde korkuyor ve bu korku saldırganlıkla kendini gösteriyor. Gemileri yakmayan, ölçülü bir saldırganlık bu. ABD ve ABDnin lideri olduğu Batıya vururken hedef gözeten, diş gösteren, ama dalaşırken rakip seçen bir siyaset tarzı
BOYUN EĞME bu hafta 'Adalet yok mülk var' manşetiyle çıkıyor
Haftalık siyasi dergi BOYUN EĞMEnin 27nci sayısı yarın okurlarıyla buluşuyor.
Haftalık siyasi dergi BOYUN EĞME, 27nci sayısı ve Adalet yok mülk var manşetiyle yarın meydanlarda, caddelerde, Nâzım Hikmet Kültür Merkezlerinde ve Komünist Parti bürolarında okurlarıyla buluşacak.
Dergide yer alan konu, başlık ve yazarlar şöyle:
Davalardan al haberi... (Volkan Algan)
Dağıttılar, toplayan, toplayabilen yok. Mesele hukuk değil, siyasi krizindüzenin en temel alanlarından biri olan hukuka yansıması. Buraya bakıp AKP'nin yarattığı ucubenin gücünü ya da güçsüzlüğünü ve fırsatları görmek mümkün. Türkiyenin bir hukuk devleti olmadığını söylemenin, buna dair örnekler vermenin bir kıymeti ya da haber değeri yok artık. Tartıştığımız şey bunun da bir adım ötesi ve aslında bu durum hukuku kendileri için bir araç haline getirenlerin de altını oyuyor.
Cumhurbaşkanına hakaret: Kimin suçu? (Ali Rıza Aydın)
Bağlı olduğu Anayasayı ve kuralları tanımayan, devletin hukukla çerçevelendirilmiş alanlarına ve toplumun yaşam tarzına el atan bir cumhurbaşkanı, düzenin organları tarafından denetlenemiyorsa, toplumsal denetim yollarının çalıştırılması kaçınılmaz.
Beş maddede hakaret davaları
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret edildiği gerekçesiyle açılan soruşturmaların sayısı iki bine yaklaşırken davalara ilişkin 5 soru ve 5 yanıtı Boyun Eğme okurları için derledik.
Sızıntı savaşlarında Panama durağı (Erman Çete)
Panama sızıntılarını yayımlayanların kimliği, sızıntının hedefine ilişkin de pek çok şey söylüyor. Yazar Pepe Escobar, Panamanın bir ABD vasalı olduğuna ve ABDnin yeşil ışık yakmadığı hiçbir yasadışı işin, ülkede gizli kalamayacağına dikkat çekiyor.
Krizi fırsata çevirmek ve ne yapmalı? (Kemal Okuyan)
Erdoğanı zayıflatmaya dönük hamlelerin son birkaç ayda ciddi sonuçlara ulaştığını görmek gerekiyor. Bu hamleler Erdoğanı kişisel inisiyatiflerinden arındırıp, daha kolay yönetilebilir hale getirdiği anda Erdoğanın asıl mahareti ortadan kalkıyor! Bu da bir başka kriz nedeni ve krizin nereye evrileceğini hep birlikte göreceğiz. Erdoğanı indirmekle, Erdoğanı iktidarsızlaştırmak arasında sonuç itibariyle bir fark yok.
Bu sadece benim kavgam değil
İstanbul Beşiktaş Belediyesinde Alfa- Tek Ltd.Şti.ye bağlı çalışan temizlik işçileri bir süredir direnişte. Taşeron firmanın yeni sözleşme imzalatarak maaşlarını düşürmeye çalışmasına karşı çıkan işçilerle, Beşiktaş Belediyesi önünde, oturma eylemi yaptıkları yerde konuştuk.
Yakında gafanı gözünü kıracak
Reklam şirketi Calla Black çalışanlarının, patronun emekçileri aşağılayan tavrına prim vermemesi ve bu olayın ses getirmesi hem konunun yakıcılığını hem de benzer durumdaki birçok kişinin dayanışmaya ihtiyaç duyduğunu gösteriyor.
Sosyalizmsiz dünya ve Karabağ sorunu (Tulga Buğra Işık)
Sovyetler Birliğinin çözülüşünün ve sosyalizmin güç kaybetmesinin ardından, halkların bir arada yaşamasının ortak zemini kaybolmuş durumda. Sovyetler Birliğinde bir arada yaşayabilen Azerbaycan ve Ermenistan halkları, çözülüşün ardından birbirine hâkimiyet kurmak dışında bir şey düşünemez hale getirildi.
ABDnin amacı üzüm yemek (Merve Uzuner, Erhan Nalçacı)
Brezilyada İşçi Partisinin düzen içi bir sosyal demokrat parti olarak yolsuzluğa bulaşmış olması hayret verici değil, fakat operasyonu yöneten ABD ve Brezilya sermayesinin temiz toplum aranışı içinde olmadığını herkes biliyor.
Örnek bir müze gezisinde aydınlanma sıçramaları (Erhan Nalçacı)
Seçtiğimiz müze Ankarada bulunan, Cumhuriyetin ilk arkeoloji müzelerinden Anadolu Medeniyetleri Müzesi. Marksist bir rehberlikle müzeyi gezen bir grubun yaşaması mümkün olan başlıca kavramsal sıçramalardan bahsedeceğiz.
Panama belgelerinin temizlik gibi bir derdi yok (Özgür Şen)
Gerçekten temizlik mi yapmak isteniyor? O halde yalnızca zenginlerin paralarını nereden nereye, nasıl transfer edip nerede tutacaklarıyla değil, bu parayı nasıl kazandıkları sorusuyla da ilgilenelim. Bunun için de tekellerin tüm faaliyetlerini mercek altına alalım. Panama belgelerini sızdıran gazeteci arkadaşlar, var mısınız bu işe?
BOYUN EĞMEde bu hafta: 1 Mayıs Erdoğanla hesaplaşma günü
Haftalık siyasi dergi BOYUN EĞMEnin 28inci sayısı yarın okurlarıyla buluşuyor. Dergi bu hafta kapağına taşıdığı 1 Mayısı Erdoğanla hesaplaşma günü olarak tanımlıyor.
Haftalık siyasi dergi BOYUN EĞMEnin 28inci sayısı yarın çıkıyor. Yaklaşan 1 Mayısı kapağına ve sayfalarına taşıyan dergi, 2016 1 Mayısını Erdoğanla hesaplaşma günü olarak işaretliyor. Dergide ayrıca Komünist Partinin 1 Mayıs açıklamasına da yer veriliyor.
Bu hafta dergide yer alan konu, başlık ve yazarlar ise şöyle:
Ekonominin direksiyonu Saraya mı geçiyor? (Adile Kaya)
Sermayeden gelen jestler, Merkez Bankası Başkanı ataması gibi gelişmeler Sarayın ekonomide ki hare ket alanının genişlediğini düşündürtebilir. Ancak ekonominin artan kırılganlığı tersine işaret ediyor. Sermaye sınıfının da ha fazla inisiyatif aldığı, ekonomi yönetiminin de siyasilerin söylemleri bir yana daha fazla teknokrasiye bırakıldığı bir döneme giriliyor olabilir.
Böhmermann Vakası kolay bitmez (Osman Çutsay)
Hesapsız Erdoğan, her hare ketiyle Alman hükümetinin ayakları altındaki toprağı da kaydırıyor. Bunun etkisiz kalması ve Merkel türü desteğin hep devam etmesi zor. İslamcı Ankara, gücünü çok aşan yüklerin altına girmeyi politika sanıyor.
Suriye kördüğümü ve ABDden gelen sinyal (Erman Çete)
ABD bir kez da ha Türkiye ile Kürtleri yakınlaştırmaya, en azından masaya oturtmaya çalışıyor. Çünkü Türkiyenin patlaması, stratejisini IŞİD üzerinden kurgulamaya başlayan ABD açısından, yeni bir istikrarsızlık kaynağı haline gelme potansiyeli de taşıyor.
1 Mayıs 2016ya giderken (Kemal Okuyan)
Türkiye işçi sınıfı hare ketini yaratacak olan, işçi sınıfının siyasi hareketinin çabalarıdır ve bugüne kadarki eksikliğimiz doğrudan bizim sorunumuzdur. Ülke koşulları, ideolojik açmazlar, liberal kuşatma, Kürt hareketinin şu ya da bu etkisi Bunlar var, ama biz de vardık! Türkiye işçi sınıfı hareketi yeniden yaratılmalıdır.
Sağlık emekçileri buluştu Karanlığa karşı mücadelede biz de varız!
Sağlık sisteminde ve toplumsal yaşamın her alanında gericiliğe karşı mücadele etmeyi amaçlayan toplumcu sağlıkçılar, geçtiğimiz hafta sonu bir araya gelerek önemli kararlar aldılar.
Çeşit çeşit aday var ama ABDde seçim yok (Gamze Erbil)
Olağan dönemlerden farklı olarak ABD emperyalizmi bu yılki seçimlerde -sistem içi de olsa- iki seçenek yaratamadı. ABDnin özellikle uluslararası alandaki politik tercihlerini ifade eden politikalar bu defa seçimlerde konu olmuyor.
Emperyalizmin insafındaki ülke (Tulga Buğra Işık)
Ukrayna Başbakanı Arseniy Yatsenyukun istifasının ardından ülkede siyasi kriz derinleşirken, ABden de ABDden de istediğini tam olarak alamayan Ukrayna, yeni yol ayrımlarına felç olmuş halde giriyor.
Yeni iş yasası Fransayı sokağa döktü (Burçak Özoğlu)
Mart başından beri Fransa sokaklarını dolduran kitleler, ülkenin bugüne kadar en berbat hükümeti ilan edilen Başbakan Valls ve bakanlarının liberal hesaplarını alt üst etme mücadelesi veriyorlar.
Fransa eylemleri ve sol (Uğur Kayrak)
Fransa yaklaşık bir aydır yeni iş yasası nedeniyle çalkalanıyor. Yeni çalışma yasası Fransız işçi sınıfı için yıkım anlamına gelirken, Sermayenin kılıcı emekçilerin başının üzerinde sallanıyor.
145 yıl sonra Komünden kalan (Oğuz Kavala)
Paris Komünü, tarihteki ilk işçi iktidarı, işçi devleti, proletarya diktatörlüğü 18 Mart-28 May ıs 1871 tarihleri arasında sade ce 72 gün süren güneşi fethetmeye çıkanların öyküsü. Bu 72 gün Marksist Leninist külliyatın herhalde en çok işlediği dönemlerden birisidir. Ve bunu kesinlikle hak eder.
AKPyi içeriden çökertmenin yolu (Özgür Şen)
Türkiye'de bugün siyasetin temel amaçlarından birisi AKP'nin dağıtılması olabilir. Ancak AKP, AKP tabanına seslenerek değil, AKP karşıtlığının kendisini bulması ve sağlam temellerin üzerinde yükseltilmesiyle, örgütlü mücadeleyle dağıtılır.
BOYUN EĞMEde bu hafta: Bu memleket bizim, değiştireceğiz
Haftalık siyasi dergi BOYUN EĞMEnin 29uncu sayısı, geçen hafta İstanbul Bostancı'da gerçekleşen "Karanlığa meydan okuyoruz" etkinliğini kapağına taşıyor.
Haftalık siyasi dergi BOYUN EĞMEnin yeni sayısı, yarın Bu memleket bizim, değiştireceğiz manşetiyle çıkıyor. 17 Nisan Pazar günü İstanbul Bostancı Gösteri Merkezinde Komünist Parti tarafından düzenlenen Karanlığa meydan okuyoruz etkinliğini kapağına taşıyan dergi, etkinlikten notlar ve değerlendirmelere de yer veriliyor.
Komünist Parti Merkez Komite imzasıyla yayımlanan Parti ne işe yarar? başlıklı önsözün bulunduğu dergideki diğer konu, başlık ve yazarlar şöyle:
İki Bostancı ve birikip yeniden sıçramak (Volkan Algan)
Bir yoldaşım 2 sene kaybettik demişti o günlerin sıcaklığında yapılan bir toplantıda. Doğrudur ama vakit de gelmiştir artık. Bugüne kadar biriktik, şimdiyse yeniden sıçramanın zamanı.
Karanlığa meydan okuyanların büyük buluşması
Buluşmanın en heyecan verici anlarından biri ise son 1 ayda Komünist Partiye katılan yeni üyelere sahnede hoş geldiniz dendiği andı. Yeni üyelerin heyecan ve memnuniyeti ise gözlerinden anlaşılıyordu.
Mücadeleyi katlayarak büyüteceğiz
Komünist Parti tarafından 17 Nisanda İstanbul Bostancı Gösteri Merkezinde gerçekleştirilen Karanlığa Boyun Eğmeyeceğiz etkinliğinin ardından ilk değerlendirmeleri almak üzere, KP İstanbul İl Bürosundan Eren Selanik ile görüştük.
Bir kez daha Suriye Krizi fırsata mı çeviriyorlar? (Erman Çete)
Suriyede, bitmesine kimsenin şaşırmayacağı ateşkes, ılımlılarla El Kaidelilerin ortak operasyonları ile önce sallandı, en sonunda ise yıkıldı. ABD, Suriyede istikrarsızlığın sürmesi ile Genişletilmiş Ortadoğuda Soğuk Savaş iklimine son verme ve Amerikan değerlerinin tesisi arasında bağ kuruyor olmalı.
O gericilikten, HDP ondan vazgeçemiyor (Ahmet Çınar)
Adlı adınca gerici, şeriatçı, siyasal İslamcı bir siyasetçiden söz ediyoruz. Siyasal İslamcı görüşleriyle bilinen, gayet açık ve net bir dille Laik değilim ben şeriatçıyım diyen HDP'li Altan Tan'tan
Komünist Parti ilke ve değerlerin partisidir (Kemal Okuyan)
Bizim görevlerimizden biri günümüz Türkiyesinde sakin liman arayışının hem yanlış hem de imkânsız olduğunu göstermektir. Siyasetin, komünist siyasetin yasalarına, önceliklerine, temel ilkelerine yaslanmaktan başka çaremiz yok.
Toplumcu Hekimler biz varız! dedi
Meslek onur ve değerlerine mücadele içinde sahip çıkmayı önüne koyan Toplumcu Hekim grubu, kuruluşundan kısa bir süre sonra, sağlık alanıyla ilgili en çarpıcı verilerin biriktiği İstanbul gibi bir metropolde Tabip Odası seçimlerine katılıyor.
Batı, Balkanlara ne getirdi? (Tulga Buğra Işık)
Balkan ülkelerini yöneten partilerin ve liderlerin sicili aktarılırken, sıklıkla Batının yapılanlara göz yumduğu söyleniyor. Aslında Batının bu iktidarları başından beri bölgeyi yeniden şekillendirmek için desteklediği, çeşitli anlaşmalarla iktidarda tuttuğu ve kendi amaçları için kullandığı görülüyor.
Dipten gelen dalga kesilemiyor (Korhan Ege, Osman Çutsay)
M. Şehmuz Güzel ile Türkiye İşçi Hareketi Tarihi üzerine söyleşi (1)
M. Şehmus Güzelin Türkiyede İşçi Hareketi Tarihi 1908-1984 ile İşçiler Örgütleniyor (1939-1950) başlıklı kitapları, Türkiyede işçilerin de bir Tarihi olduğunu ispatlıyor, ispatlamaya çalışıyor. Bu iki kitap aslında, özünde, temelinde birbirini tamamlayıcı nitelikte. Hem akraba, hem yoldaş...
Gericiliği nasıl anlamalı, ne okumalı?
Türkiyede gündemimiz gericilik ve dolayısıyla gericiliğe karşı mücadele. Bunun için öncelikle gericilikin ne olduğunu iyi anlamamız gerekiyor. Gericilik gündemi Türkiyeye özgü mü yoksa bugün dünyada kapitalizmin devamını sağlayan en önemli olgulardan biri mi? Gericilik dinci gericilikten mi ibaret ya da din her zaman gerici mi?
İki partinin ilişkileri daha da gelişecek
Komünist Partinin Karanlığa Meydan Okuyoruz başlığıyla gerçekleştirdiği buluşmaya katılmak amacıyla İstanbula gelen YKP Siyasi Büro üyesi Yorgos Marinos, Boyun Eğmeye de bir röportaj verdi.
İşçiler yok diye tecavüz ettiler (Özgür Şen)
Bu ülkede işçiler var ve göstereceğiz. Mühendisle metal işçisinin, sağlıkçıyla taşeron emekçisinin, avukatla emeklinin, madenciyle işsiz gencin aynı safta, aynı sınıfın parçası olduğunu, çıkarlarının ortaklaştığını anlatacağız. Tamamen unutulmuş olabilir, ama en baştan, işçinin işçi olduğu, işçilerin varım diyecekleri yerden, işyerlerinden başlayacağız. Hırsızlara, katillere, tecavüzcülere, yobazlara karşı verilen kavgayı işyerlerinde olmaksızın kazanmak mümkün değil çünkü.
BOYUN EĞMEde bu hafta: Diktatörü düşürmek için düzeni sallayın
Haftalık siyasi dergi BOYUN EĞMEnin 32nci sayısı yarın okurlarıyla buluşuyor. Dergi bu hafta Diktatörü düşürmek için düzeni sallayın manşetiyle çıkıyor.
Haftalık siyasi dergi BOYUN EĞMEnin 32nci sayısı yarın meydanlarda, duraklarda, iskelelerde, Nâzım Hikmet Kültür Merkezlerinde ve Komünist Parti bürolarında okurlarıyla buluşacak.
Derginin bu haftaki sayısında yer alan konu, başlık ve yazarlar şöyle:
1- Kılıçdaroğlunun sakalları olsa Karl Marx olur muydu? (Mehmet Kuzulugil)
Geçmişe bakışında yöntemsel sakatlıkları olanların, bugün doğru yön bulmaları ve geleceği kurmaları da mümkün değildir. Biz, olaylara kim ne hata yaptı da bunlar oldu diye bakmayız. Bile isteye yapılanları, sınıf tercihlerini keşke yapmasaydı bak anladı o da yanlış yaptığını saflığıyla affetmeyiz.
Erdoğan diktatörlüğüne ne saygı ne de sevgi var. AB medyasında despot ve diktatör sıfatlarından geçilmiyor. Ama onunla yürümek zorundalar. Yürüyemeyeceklerini anladılar. Büyüyen bir kriz bu.
3- Hocacılar, reisçiler ve Suriye (Erman Çete)
Erdoğanın geçmişin günahlarını hocaya yükleyip, işin içinden sıyırması bir ihtimal mi? tereddütsüz hayır yanıtını vermek lazım bu soruya. yalnızca bir çılgın olduğu için değil, geçmişteki angajmanlarını kolayca terk edemeyeceği, bunu denemeye kalkarsa son kozlarını da kaybedeği için. çıkmaz da burada.
4- Simsarlığın adı güvenceli esneklik oldu (Barış Balkan Korhan Ege)
AKP, Davutoğlunun tasfiyesi ve gündeme gelen olağanüstü kurultay ile birlikte yaşadığı iç krize rağmen, sermayenin çıkarları için çalışmak konusunda ne derece istikrarlı olduğunu bir kez daha göstermiş oldu: Kiralık işçilik düzenlemesi Meclisten geçti.
5- AKP Türkiyesinde komünist olmak (Kemal Okuyan)
Türkiyenin direnci Erdoğanın üstüne üstüne gitmek zorundadır; fabrika ayarları, çözüm süreci, Güllü-Davutoğlanlı günler, açılım-saçılım, Avrupa Birliği çapası bunlar bize göre değildir, Türkiyenin emekçi halklarına yaramaz. İşte bu noktada, eğer ileriye bakacak ve kabusla hesaplaşmaktan kaçınmayacaksak sınıf ekseninin mutlak zorunluluk olduğunu bileceğiz.
6- Devrimci siyaset, güçlü örgüt
Komünist Parti siyasetin, özellikle de sınıf siyasetinin tasfiye edilme çabası karşısında verdiği mevzi savaşından artık çıkmış, sahaya dönmüş görünüyor. Partinin MK üyesi Aydemir Güler ile son birkaç yıla tepeden bir bakışla örgüt siyaset denklemini, partinin durumunu ve türkiyedeki gelişmeleri konuştuk
7- Küba Devriminin görünmeyen savaşı (Söyleşi: Celil Denktaş)
Geçtiğimiz hafta ilk bölümünü yayınladığımız ve 18 Kübalı devrimcinin karşı istihbarat eğitimi almaya Sovyetlere gönderilmesinin anlatıldığı noktada kalan röportajın 2. ve son kısmını Boyun Eğme okurları ile paylaşıyoruz.
8- Lübnan Komünist Partisi 11. Kongresinin ardından gelenekçilik-yenilikçilik ikilemi (Ali Somel)
Komünist partiler, krizin yarattığı siyasi atılım fırsatlarını örgütsel zayıflıkları nedeniyle değerlendirememekten şikâyetçiler. Fakat Arap Baharı yanılsamasında olduğu gibi bunun bir devrim sürecinde treni kaçırmak gibi görülmesi, kuramsal temellerin sorgulanmasına neden olabiliyor.
9- Panama belgeleri ve ABD seçimleri (Tulga Buğra Işık)
Soros destekli ICIJ kontrolünde sızdırılan Panama belgelerinin başlangıçta Rusya ve Çin başta olmak üzere belirli ülkeleri hedef alması planlanıyordu. Son sızdırmanın ise ABD ve İsrail iç politikasıyla ilgili olduğu görülüyor.
10- Laiklik nedir? Laikleşme nasıl gerçekleşti? (Cangül Örnek)
Laikliği tarihsel bağlamından, üretim ilişkilerinde yaşanan dönüşümden, yeni ve modern sınıfların ortaya çıkışından, monarkların dinle olan ilişkisinden, Aydınlanma ve ilerleme düşüncesinden ayrı tartışamayız. Laikleşme tarihsel bir mücadeledir: Devleti ve kamusal alanı dini kurallar mı dünyevi kurallar mı belirleyecek? Laikliği tartışırken laikleşme serüvenini de bilmek gerekiyor.
Sınıfların varlığından yola çıkan yaklaşım hiçbir zaman ulusal kimlikleri yok saymaz. Tam tersine, bu kimliklerin özgürce yaşanması için sınıfsal bir tercihte bulunur ve sömürülen çoğunluktan yana tavır alır. Ulusal hareket kimliğin tanınması için birleştirmeye çalışırken, sınıfsal bakış açısı adlı adınca ulusu bölmeyi hedefler. Kürtlerin özgürce yaşamaları için, Kürtlerin patron ve emekçi şeklinde sınıflara bölünmesi şarttır.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.