Yarın seçim var. Yarın gece başlamak üzere Türkiyenin yakın geleceğine ilişkin öngörüler ve senaryolar birbirini izleyecek
Olasılıklardan biri, AKPnin kendisini tek başına iktidar yapacak oyu almasıdır.
Böyle olursa ne olur?
Tereddüde hiç yer olmamalıdır: Kimse, ders alan, kimi sivriliklerini törpüleme gereği duyan; dış odakların, ülkedeki sermaye çevrelerinin şunun bunun hassasiyetlerini dikkate alarak kendine çekidüzen veren bir AKP iktidarı beklememelidir.
Bugün ne varsa daha kötüsü olacaktır. Bugün neyin işaretleri görülebiliyorsa işaret olmaktan çıkıp gerçekliğe dönüşecektir. Verilebilecek ad, hatları daha da belirginleşecek İslami-faşizan bir rejimdir. Ama uluslararası çevreler, ama sermaye sınıfı denmesin; AKP hepsinin neyle nasıl satın alınabileceğini bilmektedir.
İkinci olasılık ise koalisyon zorunluluğudur.
Bir AKP-MHP koalisyonu için uzun uzadıya düşünmeye gerek yoktur. Az önce söylenenler bu olasılığın gerçekleşmesi halinde aynen geçerli olacaktır.
Ya başka koalisyonlar?
İşte bu olasılık öncekilere göre daha farklı düşünmeyi davet etmektedir.
***
Başka koalisyonlar denildiğinde en başta söylenmesi gereken şudur: AKP iktidarı ülkeyi öyle bir noktaya getirmiştir ki sorumluluk, ülkeyi hükümetsiz bırakmama, elini taşın altına koyma gibi gerekçelerle ipleri koparmadan izlenecek her siyaset, AKPnin ıslah olması şöyle dursun diğer partilerin AKPye yaklaşması, AKPleşmesi anlamına gelecektir.
Sadece ve sadece AKP en çok oyu alan parti olacağı için değil, başka bir siyasal gerçek nedeniyle: Türkiyenin 1980le başlayan çok yönlü yeniden yapılanması, bir sermaye iktidarının yaptıklarını başka bir sermaye iktidarının ufak tefek rötuşlar dışında temelde aynen sürdürmesini gerektirmektedir
Bu durumda ha AKPnin tek başına iktidarı ha AKPli bir koalisyon, fark yoktur mu demek gerekir?
Hayır.
Bir kere, İslami-faşizan bir rejimi yerleştirmede daha ileri adımlar atma rahatlığına sahip bir iktidar ile bir koalisyon hükümeti arasında dikkate alınması gereken farklılıklar kuşkusuz olacaktır.
Ancak, daha önemli olan, şu ya da bu iktidar şekillenmesinin gerçek muhalefet cephesi üzerinde, yani bu ülkenin ilerici, yurtsever, solcu, sosyalist kesimi üzerinde ne tür etkiler yaratacağıdır.
Asıl buraya bakmak gerekir.
***
AKPnin tek başına iktidarının (ya da MHP ile koalisyonunun) az önce tanımlanan gerçek muhalefet üzerinde demoralize edici bir etki yaratacağı kesindir.
Burada elbette muhalefetin her durumda bilenip kararlılığını sürdürecek öncü unsurlarını kastetmiyoruz. Gezi direnişi ve başka örneklerde olduğu gibi öncü unsurları hem şaşırtan hem de ziyadesiyle mutlu eden, onlara bizim dışımızda da büyük bir dinamik varmış dedirten, ulaşılması eskisine göre kolaylaşmışa benzeyen çok daha geniş bir kesimi kastediyoruz.
İlk olasılık, işte bu kesimin bir umutsuzluk dalgasına kapılmasına, kolaylaşmışa benzeyen ulaşma ve ilişkilenmenin güçleşmesine yol açabilecektir.
Ama mesele bir yandı gülüm keten helva meselesi değildir. Evet, bir tıkanma yaşanacak, insanları yeniden harekete geçirmek güçleşecektir; ancak geçici olması daha muhtemel, telafisi ise mümkündür. AKP iktidarının (ya da MHPli bir koalisyonun) bu ülkeyi yeniden yaprak kımıldamayan bir ortama taşıyabileceği düşünülmemelidir.
Dikkat edilmesi gereken bir noktayla birlikte: İlk olasılığın, Çarlık Rusyasındaki Kara Yüzlere, 30ların Almanyasındaki SAlara benzer vurucu güçleri harekete geçireceği, bunlarsız yapamayacağı kesin gibidir.
Buna da hazır olmak gerekmektedir.
***
Kaldı (AKP-MHP dışı) koalisyon alternatifi ya da alternatifleri
Yargımız aşağı yukarı kesindir ve iki noktada toplanmaktadır.
Birincisi: Gerçek muhalefet için, mücadele, mücadeleyle ses getirme, karşılık bulma, belirli siyasal güçlerin gerçek kimliklerini ortaya dökme, propaganda, ajitasyon, örgütlenme ve başka parametreler açısından görece en elverişlisidir. Dikkat: Sadece bunlar açısından; yoksa AKP döneminin kapatılması açısından hiç değil. İkincisi: Meşru zeminlerde hangi koalisyon olursa olsun, bu zeminlerin dışında ne tür bir müdahale yapılırsa yapılsın, bu ülkedeki muhalefetin yeni bir liberal dalganın peşinde uysallaştırması hiç mümkün görünmemektedir.
Sadece artık muhalefet bunu yemeyeceği için değil; daha çok böyle bir liberal dalgayı kabartmaya kimsenin ne gücü ne de niyeti olduğundan
Biz yarın oyumuzu bunları dikkate alarak kullanacağız
Seçimlerde ne olursa olsun, tek bir gerçek mesaj vardır: Mücadele, mücadele, mücadele
Çulhaoğlu'na bu tür yazılar hiç yakışmıyor. Kendini hep iki arada bir derede bırakıyor ve Çulhaoğlu kimliğine ne yazık ki yazık ediyor!
Çulhaoğlu uzunca bir zamandır -TKP ayrışmasından sonra- sürekli olarak devrim stratejileri, öncülük ve devrimin güncelliği konusunda yazmaya çalışıyor. Kervan yolda düzülür misali, soyutlama yaparak anlatmaya çalıştıklarını somutlaştırmaya çalıştığında ortaya böyle yorumlar çıkıyor.
Çulhaoğlu açıkça AKP'nin tek başına iktidar olmasına karşı. Aynı karşıtlığı MHP AKP koalisyonu için de söyleyebiliyor.Parti adı vermeden de AKP CHP veya AKP HDP koalisyonlarının ''daha iyi'' olduğunu ima ediyor. Bunu söyleyen sıradan biri değil, Metin Çulhaoğlu! HTKP'nin bir anlamda teorisyeni. Ve öyle olduğu için bu tür yorumlar bildiğimiz Çulhaoğlu'na hiç yakışmıyor! Ne yani, şimdi biz, 80 öncesinde TKP'nin CHP'ye desteğini boşuna mı eleştiriyorduk! 80 öncesinde TKP CHP'nin kuyruğuna takılarak bir dönemin mücadelesini nasıl ki boşa düşürmüş ve sonunda likidasyona kadar uzanan bir süreç geliştirmişse, Çulhaoğlu şimdi bize tekrar bu yolu açmamız gerektiğini mi öneriyor?
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.