Barış süreci olmadı size dünya savaşı verelim
Kemal Okuyan
Uzun süredir ilk kez oluyor. Bir devlet, resmen ve dosyaların kapağını açarak, bir başka devletin cumhurbaşkanına çok ağır suçlamalarda bulunuyor.
Rusya Savunma Bakan Yardımcısının dün yapmış olduğu görüntü destekli basın açıklaması, devletler arası ağız dalaşının çok ötesine geçiyor. Söz gelimi Erdoğanın İsraillilere siz öldürmeyi iyi bilirsiniz çıkışı geçerken söylenmiş bir şeydi. Nitekim İsrail tarafından biz önemsemiyoruz bunları, Türkler böyledir türünden yanıtlar gelmişti.
Bu sefer başka bir şey var. Herhangi bir ülke değil, Rusya Federasyonu gibi dünya siyasetinde ağırlığı olan ve diplomasinin inceliklerini iyi bilen bir ülkenin üst düzey yetkilileri Erdoğan başta olmak üzere, Türkiye Cumhuriyetini yönetenler için son derece ağır bir ithamda bulunuyor.
Üst düzey yetkililer diyorum, Savunma Bakan Yardımcılığı, dış kapının mandalı değil elbette. Öte yandan, bu açıklamayla birlikte Putin Erdoğana benim muhatabım olmaktan çıktın mesajını da geçmiş oldu: Artık bakanlarımla, onların yardımcılarıyla uğraşırsın anlamında
Bayağı ağır, sert, aşağılayıcı bir tavır bu.
Görülüyor ki, Rusyanın IŞİD tarafından gasp edilen petrolle ilgili olarak Türkiyeye yapmış olduğu suçlama NATO ülkelerinde ciddi bir tereddüte yol açmış durumda. Bu suçlamalara yer veren, benzer iddiaları dile getirenler arasında batıdaki tekelci düzenin önemli medya kuruluşları da var.
Bunlar kuşkusuz devlet içi unsurlardan istihbarat alıyor, onu kullanıyorlar.
Ancak görülüyor ki, ABD yönetimi en azından bu konuda Erdoğanın arkasında duracak. Dün Rusların sergilediği ciddiyetin yanından dahi geçmeyen bir biçimde suçlamalar için saçma, delilik, gülünç gibi ifadeler kullanan Amerikalı yetkililer, kendilerinden bekleneni, yani kir, yalan ve kanın yanında duracaklarını göstermiş oldular.
Nedenini söyleyeyim: ABD yönetimi hiçbir zaman AKP yönetiminin aşırılarla ilişkisinden rahatsız olmadı. Beyaz Sarayın AKPden rahatsızlığı beceriksizliği, bazı başlıklarda kafasına göre takılması ve Türkiyede toplumu fazlasıyla kutuplaştırmasından kaynaklanıyordu.
Defalarca söyledik, IŞİD bir ABD projesidir. Bu projenin finans kaynakları arasında başından beri petrol hırsızlığı vardı. IŞİDin ABDye dönük tepkilerin ürünü olduğunu ileri sürenler ya da örgütün kontrolden çıktığını sananlar hep yanıldı.
ABDnin Suriye ve Irakta Erdoğanın kimlerle iş çevirdiğini bilmemesi mümkün mü?
Tamam daha önce de kendi projelerine ortak olup üstüne kan ve kir sıçratanları bir biçimde sattı Amerikan yönetimi.
Şu anda o noktada değiller. Değiller çünkü mesele Erdoğan değil, Rusya ile giriştikleri mücadele.
Bu toz duman içinde güme gitmesin, her şeyin altında kapitalist dünya içinde keskinleşen rekabet ve bu rekabet sırasında başat emperyalist ülke ABDnin konumunu korumak için yürüttüğü militarist politikalar var. Bu anlamıyla IŞİD çağdışı değil, modern bir projedir ve bu örgüt aynı zamanda bir piyasa oyuncusudur.
Evet, ABD uçak kriziyle birlikte, kendisini açık bir biçimde haksızlığı, yalanı, hırsızlığı savunan bir konuma yerleştiriyor. Dün Cumhurbaşkanı danışmanı Burhan Kuzunun salarız mültecileri üzerinize dedik, hemen parayı verdiler sözleri ile düşürülen uçaktan paraşütle atlayan pilotun havadayken öldürülmesini, kendilerini savunuyorlarla açıklayan Obamanın kalitesi arasında hiçbir ayrım kalmadı.
Ve daha ciddi meseleler var. İngiliz parlamentosundan çıkan yetkiyle Kraliyet Hava Kuvvetlerinin Iraktan sonra Suriyede de bombardımana başlaması, Almanyanın Suriyeye asker yollama kararı, bütün bunlar, bir yanıyla sembolik bir yan taşıyor, öte yandan da gerilim hızla tırmanıyor, kapsamlı bir savaş için koşullar olgunlaşıyor. Suriyenin üzerinde bu kadar fazla ülkenin savaş uçağının dolanması tehlikeli hem de çok tehlikeli.
Meselenin IŞİD olmadığını herkes biliyor.
Bütün bunları Erdoğan yapmadı. Ancak herhalde kaderci değiliz. Savaş olasılığını güçlendiren faktörler var. Bunların başında bizzat Erdoğan geliyor. Çünkü Erdoğan üzerinden bir kavgaya sürüklenmek istemeyen NATO ülkeleri (burada ciddi görüş ayrılıkları olduğu açık) şimdiye kadarki angajmanları ve Rusya karşısında pozisyon kaybetmekten korktukları için Erdoğana sahip çıkmak dışında bir çare bulamıyorlar.
NATO, Türkiyeyi güya savunmak için Suriye sınırına yakın bölgelere füze sistemleri yerleştirmişti. Şimdi buna Erdoğanı IŞİDle petrol ticareti gibi batı kamuoyunu daha şimdiden etkilemeye başlayan bir suçlamaya karşı savunmak gibi tuhaf bir görevi var örgütün!
Yakışır!
İnsanlık buradan çıkarsa, ki illa çıkacaktır, tam ders konusu olacak gelişmeler bunlar.
Emperyalistlerde ahlak yoktur. Gericilerde de.
Emperyalistlerden özgürlük ve barış beklemek ihanettir. Gericilerden de.
Erdoğan gidiciydi. Savaşla, darbeyle filan değil. Düpedüz halk iradesiyle. O zaman kimse bu iradeyle açıktan kapışmayı göze alıp Erdoğanın imdadına yetişemezdi. Bunu Türkiye içinde yaptılar, onu korudular.
Şimdi Erdoğanı Rusya götürmeye çalışıyor. Göreceğiz, NATO ülkeleri ne kadar arkasında duracak. Bunu gerçekten kestirmek zor. Ancak bir gerçek var; Rusyaya Erdoğanı verirler vermesine ama bu yenilgiyi göze alamazlar. Savaşı göze alırlar, Rusyanın iktidar değişikliğine yol açabilme yeteneğini eski Sovyet Cumhuriyetleri dışında sergilemesine asla!
Yani, gerilimin daha da tırmanma olasılığı var.
Erdoğanla barış süreci örenler, onu kritik dönemeçlerde kurtaranlar, bölgeyi ve belki de dünyayı kapsamlı bir savaşın eşiğine getirdiklerinin farkındalar mı acaba?
Rusyanın Suriyeye askeri müdahalesi Putinin kararıyla başladı sanmayalım. Çok eksik olur, çünkü öncesinde Suriye halkının direnişi vardır. Alçakça bir uluslararası kuşatmayla çözülmeye uğrayan Suriye direndi ve çözülmeyi geri çevirebileceğini değilse de, bu kampanyanın önünde diz çökmeyeceğini gösterdi. Dünya Suriyede düğümlendi.
Rusya müdahalesi Suriye halkının yurtsever ve laik direnişinin yarattığı düğümlenmeye çare arayışı olarak gündeme gelmiş, kabul görmüş ve sineye çekilmiştir. Bu müdahalenin kendi açısından bir hegemonya mücadelesi veren kapitalist Rusyanın yayılmacı politikalarına indirgenmesi, Suriye halkını ihmal etmek anlamına gelecek ve çok yanlış olacaktır.
Ancak çözüm asla dış müdahaleden, emperyalist veya büyük güçler arası dünya dengelerinden çıkmaz. Olsa olsa süreli nefes almalar Oysa Suriye halkı, bütün emekçi halklar gibi, nefes almaktan çok daha fazlasını hak ediyor. Ya biz?
Düğüme Rus kılıcının vurulması, açık ve zımni yanları aynı anda içeren bir uluslararası uzlaşma olarak mümkün olmuştur. Bu büyük uzlaşmadan biri dışlanacaksa, bu, önceki aşamada emperyalistlerin tetikçisi, uç yorumcusu, kirli işler yürütücüsü olarak konumlanan AKP olacaktı tabii ki. Bu dışlanma ölümcüldür. Dolayısıyla AKPnin tetikçiliğe, uçlara, kirin dibine yönelmesi de beklenen bir tutum olmuştur. AKP daha önce defalarca olduğu gibi ve ondan da daha fazla delirmeliydi.
Rus bombardıman uçağını vurmak gibi Ama meczupluk AKPnin olağan davranışı. Diktatörlük, hem kurtulabileceği tek çıkış kapısına, hem de belaların en büyüğüne aynı anda koşmaktadır.
Batı emperyalizmi ve aynı anlama gelmek üzere uygarlığı (!) Ankaranın şeriatçılarından daha mı dürüst, daha mı tutarlı, daha mı temiz, sanki? Alakası yok. Rus pilotlara yerden açılan tekbirli ateş taraflaşmanın fotoğrafıdır. Bu yarım resme göre, bir tarafta Türkiye ve bir katiller sürüsü saf tutmuş; diğer tarafta Rusya bu katiller sürüsüyle Batılıların yalancıktan yaptığının ötesinde karşı karşıya geliyor. Ankara ile IŞİD bir yanda; Rusya dâhil bütün dünya karşı tarafta!
Bu durumda Batı uygarlığı Türk eylemini yalnız bıraktı ve AKP yerlerde sürünür hale geldi.
Ama Batı emperyalizmi Rus ağırlığını tırpanlamak için sıraya girmeli, fotoğrafın bütünü ortaya çıkmalıydı.
Zaten büyük uzlaşmaya göre Putin düğümü çözdükten sonra, Ortadoğuda eli ayağına dolanmış Batı rahatlamalı, saldırganlığını şiddetlendirmek için yeni ve geçerli mazeret bulmalıydı. IŞİD mazeretinin yanında artık bir de Rusyayı dengelemek var. Maksat hegemonya olsun
İngiltere zaten bombardımancı. Almanya Suriyeye asker yolluyor. Fransa Türkiye hava sahasını askeri amaçlarla kullanmaya başladı. ABD Rojavada hava üssü kuracakmış. Bütün donanmalar Akdenize. Aman, Danimarka eksik kalmasın Duyan geliyor anlayacağınız!
Türkiyenin Rus uçağı düşürmesi, başka bir Batılının yapamayacağı ölçüde meczupluktur ve aynı anlama gelmek üzere Batının önünü açmıştır. Obamanın açık konuşayım, Türkiye NATOda müttefikimizdir lafı bundan başka neyi anlatıyor olabilir ki?
Bitirirken bir soru: Bu bir model midir, hayat böyle sürer mi? Türkiye bu çamurda yaşamaya devam eder mi?
Milliyetçi aptallar Ruslar doğal gazı keserse tezek yakarlarmış. Cumhurbaşkanının dediğine göre kaç yıldır doğal gaz kullandığımız belliymiş zaten
Türkiyede buysa, yani bu memlekete tezek kadar akıl yetecekse hayat böyle sürebilir. Yok, öyle değilse, Türkiye buna sığmazsa, meczupluğun da salaklığın da vadesi uzun değildir.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.