ODTÜ, mescit yalanı ve siber saldırılar nedeniyle çifte kuşatma altında. ODTÜlüler: Buraya postallarla değil sınavla girilir. Üniversitede 2 cami 15 mescit var. Gerici saldırılara teslim olmayız
HÜSEYİN ŞİMŞEK
Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) bir kez daha gericilerin, hükümetin ve yandaşların hedefinde. Üniversitede gerici yapılanmaların biri 2 bin kişilik kapasiteye sahip 2 camii ve 15 mescidin bulunmasına karşın İbadet hakkımız engelleniyor bahanesiyle başlattığı gerginlik giderek tırmanıyor. Önce namaz kılan öğrencilere saldırı yalanı ortaya atıldı ardından da ülkenin birçok yerinde üniversiteyi hedef alan namaz kılma eylemleri yapılmaya başlandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğanın eski metin yazarı ve Başdanışmanı AKP Milletvekili Aydın Ünalın Cizre ve Silopiye nasıl girildiyse ODTÜye de öyle gireriz sözleriyle açıkça hedef gösterdiği üniversite dün de siber saldırıları bahane eden bakanların hedefindeydi.
Türkiyedeki internet sitelerine başlayan siber saldırıyı bahane eden Ulaştırma, Haberleşme ve Denizcilik Bakanı Binali Yıldırım, ODTÜyü güvenlik birimleriyle işbirliği yapmamakla itham eden bir açıklama yaptı. Başbakan Yardımcısı Lütfü Elvan ise ODTÜ Rektörü Ahmet Acarı imparator gibi davranmakla suçladı. Hükümetin amacının .tr uzantılı sitelerin kontrolünü ODTÜden almak olduğu iddia edildi.
2 cami 15 mescit var ODTÜlü öğrenciler ve akademisyenler ibadethanelere karşı olmadıklarını, ancak okuma salonları yetersizken 15 mescit ve 2 camii bulunan yerleşkeye yeni mescit yapılmasını istemediklerini ifade etti.
Eğitim Sen ODTÜ İşyeri Temsilciliği, ODTÜ Öğrencileri, Orta Doğu Öğretim Elemanları Derneği ve ODTÜ Mezunları Derneği dün rektörlük önünde toplanarak bir açıklama yaptı. Ortak açıklamada ODTÜde namaz kılan öğrencilere saldırı başlığıyla duyurulan olayın, kısa süre içerisinde ODTÜ öğrencilerinin ve yönetiminin hedef haline getirilmesine sebep olduğu belirtildi. Hükümet yetkililerinin ve bürokratların da silahlı zor yoluyla yerleşkeye girilmesi propagandasının yürütücüsü olduğu ifade edildi.
Açıklamada, ODTÜde yükselen gerilimin sebebinin ibadet sorunu olmadığı vurgulanarak, asıl meselenin IŞİDçi zihniyetin devreye sokularak çatışmacı bir zihniyete alan açılması olduğu belirtildi.
BirGüne konuştular
Mesele Mescid değil
ODTÜde yaşanan mesele mescit meselesi değil. Asla böyle tartışılmamalı. Ortadaki durum, siyasal İslamın kendisine alan açma çalışmasıdır. Karşı durduğumuz şey de cihatçıların çalışma yürütmesidir.
Yalan söylüyorlar
Gökçe Şentürk, öğrenci
AKP ve gerici yapılanmalar, ODTÜdeki mescitlerin yetersiz olduğu algısını ortaya atıyor. Oysa kendi hazırladıkları broşürlerde bile ODTÜde 15 mescit ve 2 cami olduğunu söylüyorlar. Bu, yalanlarının apaçık kanıtıdır.
İslami çetelerin etkinliği artıyor
İsmail İnan, öğrenci
Üniversitelere yapılan baskılar elbette sadece ODTÜ ile sınırlı değil. Üniversitelerde İslami çetelerin etkinliği her geçen gün artıyor. AKP, Türkiyenin ileriye bakan yüzüyle bir kavgaya tutuştu.
Yusuf Tuna Koç, öğrenci
ODTÜye postalla girilmez, sınavla girilir. İbadethanelere müdahale ettiğimize yönelik söylem tamamen provokasyondur. Bizim istediğimiz şey dersliktir, okuma salonudur, kütüphanedir.
Özkan Özöney, öğrenci:
ODTÜde 7 yıldır var olduğu iddia edilen Mescit Topluluğu bulunuyor. Ancak bunlar son 2-3 yıldır etkin olma çabası içerisindeler. Yeraltı örgütlenmesi şeklinde çalıştıkları için üniversitemizde tabanları da bulunmuyor. 8-10 kişilik bir üst kademe öğrenci ekseninde şekillendirilmeye çalışılıyor. AKPnin özellikle son iki yılda verdiği destekle çalışmalar yapılıyor. ODTÜ camiinde Cennete giden yol isimli bir etkinlik yapmaya bile çalıştılar. Bizler, dışarıya karşı oluşturulan kara propagandaya izin vermeyeceğiz. ODTÜde ibadetlere müdahale edilmez, gerici çalışmalara müdahale edilir.
ODTÜ üzerine oynamaya başladılar. ODTÜ'nün düşmemesi gericilerin canını yakıyor, yalan edebiyatı ve tehditle bu yüzden hortlatılmaya çalışılıyor. ''Sur'a nasıl girdiysek, ODTÜ'ye de öyle gireriz'' diyor gerici partinin gerici vekili. ODTÜ'yü tanımamış, bilmiyor.
ODTÜ'lüler, "ODTÜ'de namaz kılan öğrencilere saldırdılar" yalanıyla sürdürülen gerici kampanyaya ve provokatif çağrılara karşı bugün basın açıklaması düzenledi.
Öğrenci, akademisyen, emekçi ve mezunların birlikte yaptığı açıklamada, Bazı medya kuruluşları tarafından gerçeği yansıtmayan bir biçimde ODTÜde namaz kılan öğrencilere saldırı başlığıyla duyurulan olay, kısa süre içerisinde ODTÜ öğrencilerini ve yönetimini hedef gösteren tehlikeli bir karalama ve linç kampanyasına dönüştürüldü. ODTÜ tüm bu çirkin oyunların karşısında dim dik duracak. ODTÜ yıkılmayacak! denildi.
Açıklamanın tamamı şöyle:
ODTÜde 22 Aralık 2015 tarihinde yaşanan gerginlik, kampus sınırlarını aşarak ülke gündeminin üst sıralarına oturdu. Bazı medya kuruluşları tarafından gerçeği yansıtmayan bir biçimde ODTÜde namaz kılan öğrencilere saldırı başlığıyla duyurulan olay, kısa süre içerisinde ODTÜ öğrencilerini ve yönetimini hedef gösteren tehlikeli bir karalama ve linç kampanyasına dönüştürüldü. Kimi devlet bürokratları ve hükümet yetkilileri de, yerleşkeye silahlı zor yoluyla girilmesine varan sorumsuz beyanlarıyla bir devlet üniversitesine yönelen bu kara propagandanın bizzat yürütücüsü oldular.
ODTÜ öğrencileri, emekçileri ve mezunları olarak, kamuoyunu sağlıklı bir biçimde bilgilendirmek istiyor ve ODTÜde yıllardır emek ve özveriyle yaşattığımız çoğulcu, demokratik ve barışçı birarada yaşama kültürünün bu saldırılarla yıpratılmasına izin vermeyeceğimizi duyuruyoruz.
ODTÜ'de şiddet, ırkçılık, cinsiyetçilik ve ayrımcılık içermeyen tüm görüş ve talepler özgürce ifade edilebilmektedir. İnanç ve ibadet özgürlüğü kapsamındaki görüş ve talepler bu açıdan bir istisna değildir.
Son günlerde sosyal medyada Üniversitemizde bir mescit sorunu olduğu gibi bir kanaat oluşturulmaya çalışılmaktadır. Ancak bu, gerçeği yansıtmamaktadır. ODTÜde uzun yıllardır kullanılmakta olan yaklaşık 2 bin kişi kapasiteli bir cami ve yerleşkenin yurtlar bölgesi, kütüphane, hazırlık binası, yapı işleri gibi nüfusun yoğun olduğu çeşitli noktalarında mescitler bulunmaktadır. Geçtiğimiz yıllarda öğrencilerin ve çalışanların talepleri doğrultusunda bunlara yenileri eklenmiştir. İbadetlerini yerine getirmek isteyen ODTÜlüler bugüne kadar herhangi bir baskıya maruz kalmadan, bu mekânlardan sorunsuzca faydalana gelmiştir. Din tacirlerinin provokasyonları nedeniyle, bu pratiğin zarar görmesine izin verilemez.
Üniversitemizde birkaç gün önce yaşanan gerginliğin temelinde, mevcut ibadet mekânlarının yetersiz kalması ya da iddia edildiği gibi ibadetin engellenmesi değil; gündeme gelen yeni bir mescit talebinin, eğitim ve öğretime yönelik ihtiyaçlar dikkate alınarak nasıl çözülebileceğinin değerlendirildiği bir aşamada, IŞİDci zihniyetin devreye girerek sorunu çatışmacı bir siyasi zemine taşıyacak provokatif müdahaleler yapması bulunmaktadır. Son yıllarda ilkel şiddet gösterileriyle ülkemizi sarsan ve toplumsal barışı inanç ayrımcılığına dayalı çatışmacı bir anlayışla tehdit eden bu tektipleştirici zihniyet, bir süredir kendisine ODTÜyü hedef olarak seçmiştir. ODTÜ öğrencilerini IŞİD vari yöntemler kullanmakla -kafanızı keseceğiz diyerek- tehdit eden bu zihniyet, kendisini inançların ve ibadetin arkasına gizlemeye çalışmaktadır.
Bu provokatörler, sadece muhalif öğrencileri değil, mescidi kullanan ve mescidin cihatçı örgütlenmeye paravan olarak kullanılmasına itiraz eden öğrenciler de hedef almıştır. 22 Aralık günü yaşanan gerginlik sırasında, namaz kılmak için mescitte bulunan bir araştırma görevlisi, bu kişiler tarafından darp edilmiş ve yaralanmıştır.
Bu zihniyetin üniversitemizde çatışma zemini yaratmaya çalışması kadar, kimi hükümet yetkililerinin bu zemini kendi siyasal niyetleri doğrultusunda kullanmak amacıyla sahiplenmeleri de oldukça vahimdir. Gerekirse Cizreye nasıl giriliyor, Silopiye nasıl giriliyor, ODTÜye de girilir, sözlerini sarf eden AKP Ankara milletvekili Aydın Ünal, ODTÜ öğrencilerine yönelebilecek saldırıların sorumluluğunu taşıyacaktır. Bu türden kabul edilemez tutum ve beyanlar, dün Hacettepe ve İstanbul Üniversitelerinde çok sayıda öğrencinin yaralandığı korkunç saldırıların da önünü açmış, saldırganlara cesaret vermiştir.
Sosyal medya üzerinden manipülasyon yapmayı meslek edinmiş trollertarafından #ODTÜRektörüGörevdenAlınsın etiketiyle başlatılan kamuoyu oluşturma girişimi, karşı karşıya olduğumuz provokasyonun bir diğer niyetini açıkça beyan etmektedir. Üniversiteleri baskı altında tutmaya, sadece iktidarın ve piyasanın ihtiyaçlarını karşılayan kurumlar haline dönüştürmeye çalışanların bu çabalarının rektörlük seçimleri öncesine denk gelmesinin tesadüf olmadığını düşünüyoruz. ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Acarın YÖKe çağrılmasının ve YÖK Başkanı Yekta Saraçın konuyla ilgili açıklamalarının bu müdahale girişiminin bir parçası olduğu kanaatindeyiz. Bu noktada belirtmek isteriz ki, üniversiteyi kimin yöneteceğine üniversite bileşenleri karar vermelidir.
ODTÜ öğrencileri, emekçileri ve mezunları olarak bu açıklamayı yaptığımız sırada, üniversitemiz yerleşkesinin A1 kapısında bir başka açıklama daha yapılıyor. Üniversitemizde tek bir üyesi dahi bulunmayan hükümet yanlısı bir çalışma örgütü, mesnetsiz iddialarla ODTÜ öğrencilerini ve yönetimini hedef gösteriyor. Bu türden girişimlerin ODTÜ öğrencileri ve çalışanları ile çoğulcu kültürünü hedef alan saldırılara dönüşmemesi için tüm kişi ve kurumları sorumluluk ve ciddiyet içinde davranmaya davet ediyoruz.
Karşı karşıya kaldığımız bu örgütlü provokasyona teslim olmayacağız. Üniversitemizde ve coğrafyamızda, halkları, inançları ve kimlikleri şiddet yoluyla bastırma ve susturma politikalarına karşı barışın, kardeşliğin ve özgürlüklerin sesini yükseltmeye devam edeceğiz.
AKP her ne kadar dış politikada zorlansa, ülkeyi iç savaşa götürmenin eşiğinde olsa da; iç siyasette kendisi açısından en güçlü dönemini yaşıyor. Kendisi dışındaki tüm güçleri gayrı-milli ilan etmeyi de, hala direnmeye niyetli olan kesimlerin de umudunun kırılması için her yeni gün yeni bir sebep üretmeyi de çok iyi başarıyor. Geriye, yobazlık için yeni mevziler elde etmek kalıyor.
Ercan Bölükbaşı - İleri Haber
Bugün 27 Aralık. Binlerce ODTÜlünün Erdoğana kapıyı gösterdiği ODTÜ Ayakta eyleminin yıldönümü
Ve bugün, üç yıl sonra gündemde yine yobazlar ve yine ODTÜ var. Okuyanlar gündeme az çok aşinadır. Olayın kendisini anlatmayı denemeyeceğim o yüzden. Aşağıdaki videoyu izleseniz yeterlidir.
Türkiyede içerisinde ne yapıldığı denetlenmeyen, cihatçı çetelerin at koşturduğu on binlerce ibadethane görünümlü yer var. Üniversiteler de bundan farklı değil. Hemen hemen tüm üniversitelerde yasal ve denetlenen bir öğrenci kulübü bir etkinlik düzenlemek için onca sansürden geçmek, saçma sapan prosedürleri kovalamak zorunda. Mescitler ise bundan azade. İsteyen, istediği gibi sohbet adı altında istediğini yapabiliyor. Kutsal saydıkları yerlere hırsızların, katillerin kirli siyasetini taşımak serbest.
Laf edersen, adı inançlara saygısızlık oluyor. Yersen!
Saygı sonuç da veriyor. Buralardan onlarca cihatçı militan yetişiyor, IŞİDçisi, El Nusracısı yetmez. Entelektüel de gerekiyor. Çocuk pornocusu ilahiyat profesörü ne güne duruyor?
Yobazlara saygı, yobazlara özgürlük!
Hem belki içimizde bomba patlattıklarında da çaldıkları zaman gibi günah işleme özgürlüğüne sayarız. Ne de olsa inançları, saygısızlık etmemek gerek.
Ramazanda oruç tutmadığı için öldürülenler mi dediniz? Hep saygısızlıklarından. Yoksa yobazlar yapar mı hiç öyle şey.
***
ODTÜ özelinde neden sorusuna odaklanmalıyız.
Soruyu açabiliriz. Neden ODTÜ? Neden şimdi? Sahi Türkiyede onlarca üniversite var, iktidar hedefine neden Türkiyenin en iyi üniversitelerinden birisi olan ODTÜyü alıyor ki? Ya da, Türkiyenin onlarca gündemi var. Suriye meselesi, Rusya ile gerilen ilişkiler, içeride Kürt savaşı, neden şimdi?
Aslında bunlara bakınca tam yeri ve tam da zamanıdır.
Doğrudur, onlarca üniversite var. Hatta bir süredir İstanbul ve Hacettepe Üniversiteleri de iktidarın uzantılarının fiziksel saldırılarının muhatabı. Ancak ODTÜ yalnızca bizim açımızdan değil, iktidar açısından da farklı ve önemli. Hem solun en önemli mevzilerinden birisi olarak görüldüğü için, hem de sahip oldukları aşağılık kompleksi nedeni ile.
AKP her ne kadar dış politikada zorlansa, ülkeyi iç savaşa götürmenin eşiğinde olsa da; iç siyasette kendisi açısından en güçlü dönemini yaşıyor. Kendisi dışındaki tüm güçleri gayrı-milli ilan etmeyi de, hala direnmeye niyetli olan kesimlerin de umudunun kırılması için her yeni gün yeni bir sebep üretmeyi de çok iyi başarıyor. Geriye, yobazlık için yeni mevziler elde etmek kalıyor.
ODTÜ seçiliyor çünkü, kendi kapalı toplamları zaten ODTÜ hakkında karalama kampanyalarının sorgusuz alıcısı durumunda. ODTÜ seçiliyor çünkü, ODTÜyü yıldırabilirlerse, toplumdaki umudu daha fazla kırabilirler. ODTÜ seçiliyor çünkü, yobazlar kompleksli. Aptallıklarından ve cahilliklerinden bu sayede kurtulabileceklerine inanıyorlar.
Bunca yazılandan sonra okuyanlar, ister istemez şöyle düşünebilir. Madem böyle bir planları var, biz bu tuzağa düşmeyelim ve onlarla kavga edeceğimize ne kadar özgürlükçü olduğumuzu gösterelim.
Ancak siyaset her zaman böyle işlemez. Bazen kurulan tuzaklar, o kadar yakındır ki sana, yanından geçme şansın yoktur. Ya kavga ile yeneceksin o tuzağı, ya da düşeceksin. Kaçış yok. Türban tartışmasını hatırlayalım. O dönemde de bu tuzağa düşmeyelim, bu tartışma AKPye yarıyor fikri ağır bastığı için, şimdi eğitimdeki gericileşme ilkokul düzeyine kadar inebildi.
AKP Ankara Milletvekili Aydın Ünal, Cizreye
nasıl girildi, Silopiye nasıl girildi. ODTÜye
de öyle girilir buyurmuş. Doğrudur.
Yaparlar. ODTÜye de tank sokarlar. Öldürürler
gençleri. Yapmadıkları iş değil. Dilek Doğanı,
narin bir çiçeği dalından koparır gibi hayattan
kopardılar ya, işte öyle kıyarlar gençlerimize.
Yaparlar...
Bunlar her şeyi yapar!
HHH
Kimileri diyor ya, Sınavla asla giremeyecekleri
ODTÜye ancak böyle polisle, tankla, tüfekle
girerler diye... Hayır! Bunlar ODTÜye
yıllarca sınavla girdi. Çaldıkları sınav sorularıyla
her yere girdiler. Polis okuluna, asker okuluna,
üniversiteye, tıpta uzmanlığa, hâkimliğe, kaymakamlığa...
Her yere girdiler!
Bunlar her yere girer!
***
ODTÜde namaz kılınması engelleniyormuş.
Bunun yalan olduğunu cümle âlem biliyor. Nasıl
Kabataşın iktidar gelini deri giysili taciz fantezileri
uydurduysa, nasıl bu yalanlar iktidarın tırnağından
tepesine kadar alçakça kullanıldıysa,
ODTÜye, oradan tüm üniversitelere faşist bir
saldırı yaymak için her türlü alçaklığı yapar bunlar.
Halkın dini değerlerini kendi yalanlarına
meze yapıverirler.
Alçaklık bahisse, hudutları yoktur!
***
Diyanet yalana körükle gidiyor. ODTÜde
namazın engellendiği yalanını toplumsallaştırıyor.
Diyanet İşleri Başkanı, ODTÜye provokasyon
tünelleri kazıyor. ODTÜ Rektörüyle
görüşeceğini söylüyor. Din devletinin uğursuz
taşlarını böyle böyle döşüyor. Dinci iktidar, gerici
kurumlarıyla birlikte din devletinin yolunu
döşerken, gencecik üniversite öğrencilerini
hedef gösteriyor.
Bunların vicdanı yoktur!
***
İbadethaneleri IŞİD karargâhına çeviren, üniversitede
katliam çağrılarıyla dolu bildiriler dağıtan
faşist mollaları görmezden geliyorlar.
Görmezden geliyorlar çünkü birliktirler. IŞİDe
katılan dindar ve kindar zavallılar ODTÜdeki
mescitte IŞİDlilerden ders alıyor, sınırı kolayca
geçiyor, yine sınırı kolayca geçen silah dolu
TIRlardan edindiği silahlarla Suriyede savaşıyor,
kelle kesiyorlar. Yarın akış tersine dönecek,
Suriyeden Türkiyeye geçecekler.
Vahşette sınır yoktur!
***
Diyor ya, Cizreye girdiğimiz gibi gireriz
ODTÜye de diye. Girerler. Tanklarıyla girerler,
polisleriyle, IŞİDçi katilleriyle girerler...
Kendilerinden olmayan, yalanlarına kanmayan,
hırsızlığa-katliama boyun eğmeyen, hakkını
arayan, insan kalan her yere girerler. İzmirin
Karşıyakasına da girerler tanklarıyla yarın, hakkını
arayan Tofaş, Reno, Ford işçilerini de öldürürler.
Bunlardan her şey beklenir. Yapar bunlar...
***
Bunların saldırabileceği herkes birlikte bir
mücadele örgütleyemezse, yapacakları kötülüğün
haddi hesabı yoktur.
Bu kötülüğü ancak Cizre ile İzmir el ele verirse,
ODTÜ öğrencileri ile Bursadaki metal işçileri
birleşirse durdurabiliriz. Tek reçete vardır,
o da büyük bir eylem birliğidir...
Bu eylem birliği içinde kendine solcu diyen herkes
yer almak zorundadır. Bu tarihsel bir görevdir.
ODTÜlüler özgürlük düşmanlığına devam ediyor hâlâ
Üniversitelerini cihatçı çetelere teslim etmeyeceklerini vurgulayan FKF ODTÜ, son zamanlarda yaşanan olaylar ve üniversiteyi karalama kampanyalarına yönelik bir açıklama yayımladı.
Fikir Kulupleri Federasyonu (FKF) ODTÜ, üniversitelerinde gericiler tarafından başlatılan Namaz kılan öğrencilere saldırdılar yalanı ve YÖK başkanı Yekta Saraçın, üniversite yönetimi tarafından yapılacak işlemleri yakından takip etmesi için üç kişilik yeni bir komisyon oluşturulması talimatı vermesi hakkında bir açıklama yayımladı. ODTÜlüler özgürlük düşmanlığına devam ediyor hâlâ başlığını taşıyan açıklamanın tam metni şöyle:
ODTÜlüler özgürlük düşmanlığına devam ediyor hâlâ.
Erdoğan buyurdu, okulumuza soruşturmayı denetlemesi için heyet atanıyor. Okulumuzu sindirmek, yönetimine şimdiden müdahale etmek, yobazların istediği kıvama getirmek için
İkiyüzlü, hırsız bir iktidar tarafından yönetildiğimizi hiç unutmadık. Camiye ayakkabı ile girdiler yalanını, cumhuriyeti ve laikliği ortadan kaldırmak için anlatılan Müslümanlara zulmedildi masallarını Hiçbirini unutmadık.
Unutmadığımız için cezalandırılmak isteniyoruz.
İHH yardımı adıyla IŞİDe giden MİT TIRlarını, cihatçı El Nusraya giden aleni silah desteğini, Suruçta ve Ankarada hükümetin bildiğini itiraf ettiği bombacıları unutmadık.
Hepsinin kaynağının iktidar eli ile palazlanan gericiler ve yobazlar olduğunu hiç aklımızdan çıkarmadık. IŞİDe katılan ODTÜlü haberini alınca üzüldük ama şaşırmadık. Yobazların okulumuzda da örgütlendiğini öğrendiğimizde ise ne yapalım özgürlükleridir diyemedik, diyemezdik.
Hep sorduk. Öğrenci Toplulukları okulumuzda da, diğer üniversitelerde de sıkı sıkıya denetleniyor, neredeyse her işine karışılıyordu. Sahi, mescitlerde at koşturan örgütlenmeleri kim denetliyordu? IŞİDcilerle panel yapan, sitelerinde El Nusra güzellemelerinden geçilmeyen OMT adlı yobaz oluşumu kim denetliyordu?
Yanıtının kimse olduğunu bilsek de sormaya devam ettik. Kim denetliyordu? Fotoğraf karesinden insan silecek denli yaptığı işi sahiplenemeyen bu korkak yobazları kim denetliyordu?
Dini sohbet adı altında cihatçı yetiştirilmesine kim ses çıkarıyordu?
Kimse kusura bakmasın. İsterseniz özgürlük düşmanı diyebilirsiniz. İsterseniz din düşmanı diyebilirsiniz. ODTÜlülerin sessiz kalmasını ise asla bekleyemezsiniz.
Vatan şairi Nazım Hikmet vatan hainliğine devam ediyorum demişti ya hani. Biz de hürriyet kavgası veren gençler olarak açıkça ilan ediyoruz.
Evet, özgürlük düşmanıyız, siz özgürlükçüsünüz; biz inançlara, özgürlüklere düşmanız.
Eğer özgürlük kafa kesen kılıçlarınızsa,
Özgürlük havaya uçurduğunuz çocuklarsa eğer,
Özgürlük ayakkabı kutularınızdaki milyon dolarlarsa
Özgürlük çocuklara tecavüz etmekse,
Padişahın emir kulu olmak ise özgürlük,
One Minute deyip İsraile yanaşmaksa eğer,
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla:
ODTÜlüler özgürlük düşmanlığına devam ediyor hâlâ
NE OLMUŞTU?
ODTÜde gericiler tarafından başlatılan Namaz kılan öğrencilere saldırdılar yalanına ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğanın Gereği neyse yapılsın demesinin ardından üniversite rektörü Acar YÖKe çağrılmış, YÖK başkanı Yekta Saraç, ODTÜde cihatçı çeteler ve üniversite öğrencileri arasında yaşanan gerilimin ardından üniversite yönetimi tarafından yapılacak işlemleri yakından takip etmesi için üç kişilik yeni bir komisyon oluşturulması talimatı vermişti.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.