Tarihteki birçok devrimciyi anarken genellikle kusursuz kişilik özellikleri üzerine eğilir, hatasız siyasi aklından ve ideal devrimci duruşundan bahsederiz. Bu şekilde yapılacak bir değerlendirmenin objektif kriterler bakımından kuşkusuz kimi sorunları olsa da, aslında yaptığımız şey karakterin kendisini bir bütün olarak kavrayıp değerlendirmektir.
Yakov Mihailovic Sverdlov; Parti adıyla Andrey, sanırım yapılacak tüm olumlamaları bu anlamda hak eden bir devrimcidir. Örgütçülüğü, politik gelişkinliği ve parti faaliyeti yürüttüğü her alanda derin izler bırakmış olmasıyla bugün hafızamıza kazınmış bir Bolşeviktir. Örmek aldığımız şeyin kendisi de eşsiz yeteneklerini partisi ile hayata geçirmiş olmasıdır.
Okul yıllarımda Sverdlov ismini ilk duyduğum andan ve hakkında okuduğum kitap ve makalelerden sonra kendisini geç tanımış olmama hayıflanmıştım. Bugün ölüm yıldönümünde kendisi ile tekrar hasbihâl ediyor olmak mutluluk verici.
Urallı devrimciyi tanıyalım
Sverdlov 3 Haziran 1885te Rusyanın Nijni Novgorod şehrinde dünyaya geldi. Gravür zanaatçısı bir baba ile hem atölyeye, hem de ev işlerine koşturan bir annenin çocuğu olarak yoksulluk içinde büyüdü. Lise yıllarında, henüz 16 yaşındayken politikleşmeye başladı. Aile dostları olan Maksim Gorkinin devrimci siyasetle tanışmasında büyük katkısı vardı. Aynı yıl Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisinin (RSDİP) Nijni Novgorod Komitesine katılarak devrimci faaliyette yerini almaya başladı. Toplantı yerleri çoğu zaman babasına ait olan atölyeydi. Kısa süre sonra yasaklı kitapları okuduğu gerekçesiyle liseden atıldı.
O yıllarda Leninin, Partiye tüm zamanını ayıran, profesyonel devrimci kadrolar yetiştirmenin zorunluluğunu vurguladığı makaleleri yayımlanıyordu. Bu düşünce o dönemin tüm genç Bolşevikleri gibi Sverdlovu da heyecanlandırmıştı. Partiye, çok yönlü politik gelişkinliğe sahip, tutarlı, sürekliliği olan kadrolar gerekiyordu. Sverdlov yaşamını profesyonel bir devrimci olarak sürdürme kararı almıştı.
Yukarı Volga, Nijni Novgorod ve Kostroma bölgelerinin oluşturduğu Kuzey Komitesinde görev aldı. Özellikle Kostroma bölgesi büyük tekstil merkezlerinden biriydi. Burada işçi sınıfının çalışma koşullarını ve nasıl bir sefalet içerisinde yaşadıklarına yakından şahit oldu. Örgütçülüğü sayesinde çalışmayı kısa sürede büyüttü. Ardından Leninin de hayatının bir bölümünü geçirdiği Kazanda faaliyet sürdürmeye başladı. Kazana gelir gelmez RSDİPin Kazan Komitesi üyesi oldu ve hızlıca faaliyetlere başladı. İşçilere hitaben birçok bildiri ve açıklama kaleme aldı, eylemler örgütledi.
Kazandan sonra doğrudan merkez komitesi talimatı ile stratejik öneme sahip Ural bölgesine gönderildi. Buradaki faaliyetiyle de epey ses getirmeyi başardı. Ural bölgesi Andrey yoldaş ile birlikte sık sık anılan bir bölge haline gelmişti.
1905 yılı yaklaşırken Rusyada işçi sınıfı içinde huzursuzluk giderek artıyordu. Sverdlov yeniden Kostromaya geçerek, kurdukları gizli matbaada bildiriler basarak, grevler örgütlüyordu.
22 Ocak 1905 tarihinde işçiler günlük çalışma saatlerinin 8 saat olması, fazla mesai olmaması ve asgari ücretin daha adil olması için Çara bir dilekçe vermek için Kışlık Saraya yürüdü. Barışçıl bir gösteri olarak başlayan yürüyüşe Çarlık askerleri tarafından ateş açıldı. Tarihe Kanlı Pazar olarak geçen bu katliamda bini aşkın işçi öldürüldü. Kanlı Pazar ile birlikte 1905 Devrimine giden yol da açılmıştı. İşçi grevleri ve ayaklanmalarla devam eden süreç; anayasal monarşinin ilan edilmesi, 1906 Anayasasının oluşturulması ve Dumanın (Meclis) açılması gibi gelişmelerle sonuçlandı. Ancak bunlar olurken 1905 Devrimi Çarlıkı devirememiş, ayaklanmalar bastırılmış, sınıf hareketi geriye düşerek yenilgiye uğramıştı.
Tutuklanma ve sürgünde geçen yıllar
Devrimin yenilmesinin ardından zorlu yıllar da başlamıştı. Sverdlov genç yaşına rağmen aktif bir parti üyesi olarak birçok kez tutuklandı. Çarlık polisi onu yakından takip ediyor ve ilk fırsatta tutukluyordu.
1906 yılında, henüz 21 yaşındayken tekrar tutuklandı ve üç yıl hapis yattı. Hapishanede özellikle Marksist klasikleri etraflıca okuma şansına sahip oldu. Perm ve Yekaterinburg Cezaevlerinde olduğu yıllarda okuma ve eğitim grupları oluşturarak parti üyeleriyle eğitim çalışmaları yaptı. Cezaevinden bir Parti Üniversitesi olarak bahsediyordu.
1908 yılına gelindiğinde cezaevindeki baskıları hafifletmek için bir grup yoldaşıyla birlikte açlık grevine başladı ve başarılı oldu. 1909 yılında tahliye olduktan sonra Moskovaya giderek faaliyetlerine devam etti fakat kısa bir süre sonra tekrar tutuklandı.
Yıllar sonra 13 Ocak 1910 tarihli sorgulama tutanağının birinci sayfası SSCB Devrim Müzesinde sergilenecekti. Tutanakta Yaşı; yirmi beş, tutuklanma; yedinci kez!(1) yazacaktı.
Yekaterinburgtaki Sverdlov Heykeli
Tutuklanmasından kısa bir süre sonra Narim bölgesine dört yıllığına sürgüne gönderildi. Birkaç ay sonra sürgünden kaçarak önce Yekaterinburga oradan Nijni Novgoroda, ardından da Petersburga geçti. Petersburgda parti MKsı ve Leninle irtibata geçti. Parti merkezine örgütsel faaliyetler ve gazete çalışmalarıyla ilgili birçok mektup gönderdi. Aynı yıl Kasım ayında yeniden tutuklandı ve tekrar Narim bölgesine sürgün edildi.
Cezaevi ve sürgünde geçirdiği yıllar onu yıpratmıştı. Kötü yaşam koşulları nedeniyle birçok kez rahatsızlandı. Yoksulluk ise süregelen bir şey haline gelmişti. Tutuklandığı sırada cebinde yalnızca bir ruble 57 kopek vardı.(2)
O zor günlerde birçok badire atlattı. Bir gün sürgünden birlikte kaçış planı yaptığı tekne kaptanıyla birlikte iki gün boyunca akıntıya karşı kürek çektiler. Fakat Rusyanın soğuk ikliminde kayığın alabora olmasına engel olamadılar. Nehrin sularına kapılıp kendilerini kıyıya zor attılar. Hayatta kalmaları, donmak üzere olan bedenlerini köylülerin tesadüfen bulmasıyla mümkün oldu.
Kısa bir firarın ardından yeniden tutuklanarak Tomsk Cezaevine gönderildi. Narim sürgününde dördüncü kaçış denemesi de başarısız olmuştu. Beşinci denemesini bir Noel gecesinde yapacak, bu sefer üzerine serdiği koyun postuyla, kızak yardımıyla kaçmayı başaracaktı.
Sürgünden kaçarak Petersburga gelen Sverdlov, Bolşevik Duma Milletvekili olan Samoylovun evinde yaşamaya başladı. Leninin talimatıyla Pravda redaktörlüğü görevini yürütüyordu. Yeniden tutuklanmamak için neredeyse evden hiç dışarıya çıkmıyor, görüşmelerini evde yapıyordu. Ajan Malinovskinin Çarlık polisine ihbarda bulunmasından kısa bir süre sonra Sverdlov yeniden tutuklandı. Bu kez istikamet Petersburg Cezaeviydi.
Üç ay sonra oradan Kuzey Buz Denizi yakınlarındaki Truhansk bölgesine sürgün edildi. Yılın büyük bölümünde kutup kışının hakim olduğu bölge, uçsuz bucaksız bir coğrafya içindeydi. Buradan kaçmak neredeyse imkansızdı. Kendisine gönderilen mektuplar aylar sonra eline ulaşıyor, posta yıl içinde 8-9 kereden fazla gelmiyordu. Aynı dönem Sverdlovun gönderildiği Truhanska Stalin de gönderildi. İki Bolşevik devrimci burada bir dönem aynı evi paylaşmış ve tanışma fırsatı bulmuşlardı.
Sverdlov birçok Bolşevik gibi yaşamının önemli bir kısmını cezaevi ve sürgünde geçirmek zorunda kaldı. Şubat Devrimine kadar Truhanskta sürgün olarak yaşamaya devam etti.
Truhanskta sürgünde olan Sverdlov Şubat Devrimini ve Çarlık despotizminin yıkılışını uzaktan izlemek durumunda kalmıştı. Neyse ki Şubat Devriminden kısa bir süre sonra, dört yıl sürgün olarak yaşadığı Truhansktan ayrılarak özgürlüğüne kavuşmuştu.
Lenin Mart ayında Pravdada yayımlanan Uzaktan Mektuplar başlıklı makalesinde, geçici hükümetin niteliği üzerine değerlendirmelerde bulunmaktaydı. 16 Nisan gecesi Lenin Finlandiya Garına geldiğinde onu coşkulu bir kitle karşılamıştı. Leninle tanışmayı çok isteyen Sverdlov o sırada Yekaterinburgda bulunduğu için karşılamaya gidememişti. Fakat kısa süre sonra Nisan Konferansı için tekrar Petersburga dönmüştü. Konferans öncesi uzun süredir hayalini kurduğu Leninle yüz yüze tanışma fırsatını yakalamış ve bu tanışma kendisini derinden etkilemişti.
Nisan Konferansı Parti açısından çok önemliydi. 1912 Prag Konferansından beri atama ile göreve getirilen Bolşevik merkez ve merkez büroların yine büyük çoğunluğu atamayla göreve getirilmişti. Yeni Bolşevik Merkez Komitesine Sverdlov da dahil dokuz kişi getirilmişti. Leninin kaleme aldığı Nisan Tezleri Konferansta kabul edildi. Artık işçi sınıfının iktidarı almasına aylar kalmıştı.
Temmuz Ağustos Günleri
Nisan Tezlerinin ardından Geçici Hükümeti desteklemeyeceğini ilan eden Bolşeviklere baskı artmaya başlamıştı. Geçici Hükümet 7 Temmuzda Leninin tutuklanması için emir vermişti. Bolşevik yayınların tamamı kapatılıp, Pravda gazetesinin matbaası dağıtılmıştı. Devrimin lideri Lenin güvenli bir yere götürülürken, Bolşeviklerin yeni bir yayına ihtiyacı vardı. Bu yayının oluşturulması görevi Sverdlova verilmişti. Raboçi i Soldat (İşçi ve Asker) birkaç haftanın ardından geçici olarak yayımlanmaya başlanmıştı.
Kazakeviç Mavi Defter adılı belgesel romanında yeni bir gazetenin yayımlandığını öğrenen Leninin tepkisini şöyle anlatır:
Sverdlov devam etti: Sana bir haberimiz var. İşte buyur. Cebinden küçük boyutlu bir gazete çıkardı. Petrograd, Bolşevik gazetesine yeniden kavuştu. İşçi ve Asker. İşte ilk sayısı. Yayın kurulu adına senden katkılarını rica ediyorum. Muhteşem diye bağırdı Lenin. Bunu nasıl başardınız?(3)
Sverdlovun örgütçülüğü ve pratik alandaki mahareti birçok kişi gibi Lenini de zaman zaman şaşırtmıştı. Sverdlov, Lenine bu güzel haberi vermeye giderken diğer bir cebinde kendisine ait elyazmaları vardı. Zamansız olduğu ve Lenini meşgul edeceğini düşündüğü için vermemişti. Zaman devrime akmaktaydı ve en ufak kayba tahammülü yoktu.
Ekim Devrimi ve Sovyet iktidarının ilk günleri
Şubat Devriminden kısa bir süre sonra Nisan ayında Lenin, İkili İktidarın uzun süre devam edemeyeceğini açıklayarak, işçi sınıfının iktidarı almak için ayaklanması gerektiği belirtmişti. İkinci bir devrim dalgasından korkan Geçici Hükümet Bolşevik liderleri tek tek tutuklamaya başlamıştı. Ayaklanma günü yaklaşıyor, parti içinde buna dair tartışmalar yaşanıyordu. Kurucu Meclisin desteklenmesi gerektiğini söyleyenlerle, tek yolun ikinci bir devrimle iktidarı almak olduğunu söyleyenler arasında derin tartışmalar vardı. Sverdlov bu tartışmaların tamamında işçi sınıfının iktidarı alması gerektiğini ve ayaklanmanın meşru olduğunu belirtmişti. Daha sonra Merkez Komitesinin ezici çoğunluğu Leninden yana tavır alarak ayaklanma kararı almıştır. Ayaklanma kararının ardından birçok işçi-asker sovyeti temsilcisi, kurulan Devrimci Askeri Komitenin direktifleri altında ayaklanma işaretini beklemeye başlamıştı.
Bolşevik Parti Merkez Komite üyeleri devrimin karargahı olan Smolny Enstitüsüe geçerek, orayı gece boyunca terk etmeme kararı almıştı. Görev dağımı yapıldı, Sverdlova Geçici Hükümeti ve alacağı kararları takip etme görevi verildi. Ayrıca yedek bir karargah tayin edilerek, Smolny ile irtibatı kurması için Sverdlov görevlendirildi. 24 Ekim (6 Kasım) gecesi başlayan devrim, neredeyse tüm stratejik yerlerin Bolşevikler tarafından alınmasıyla zafere ulaştı.
Hemen ertesi gün 25 Ekim (7 Kasım) sabahı 2. Sovyet Kongresi toplandı. Kongre başkanlığını Sverdlov yapmaktaydı. İlk sözü alan Lenin devrimin zaferini ilan ediyordu. Öğleden sonra Smolnyde başlayan Petrograd Sovyeti toplantısında ise Lenin Bolşeviklerin her zaman zorunluluğundan bahsettikleri, işçi ve köylü devrimi başarıldı! diyecekti.(4)
Kongrenin ikinci gününde Tüm Rusya Merkez Yürütme Kurulu seçildi. Sverdlov bu MYK içinde yer aldı. Kısa süre sonra Tüm Rusya MYK Başkanı seçildi. Lenin, Sverdlov hakkında; Tamamen, şüphe götürmez bir otoriteye sahip, Rusyada tüm Sovyet iktidarının örgütleyicisi ve parti çalışmasının eşi bulunmaz bilgisi ve bilinciyle donanmış bir örgütçüsü diyecekti.(5)
Leninin dediği gibi Sverdlov siyasal gelişkinliği ve örgütçülüğüyle eşi bulunmaz bir devrimciydi. Hayatı boyunca başka hiçbir uğraşı olmamış, kendisini parti çalışmaları içerisinde var etmişti. Öyle ki; Kurucu Meclis için seçilen kırk kişi arasında bulunan Sverdlovun isminin yanında meslek olarak Parti işçisi yazıyordu.(6) Sverdlov kendisini her anlamda partisi ile bütünleştirmiş bir devrimciydi.
Doyumsuz bir öğrenme merakı
Bir devrimci karakter olarak Sverdlova baktığımızda, kendisinde süreklileşmiş bir örgütsel faaliyet ve doyumsuz bir öğrenme arzusu olduğunu görüyoruz.
Cezaevinde kaldığı yıllarında okuma ve eğitim çalışmalarını aksatmadan yapmaya çalışıyordu. Sürgün olduğu köyündeki insanlarla tanışıyor, köy çocuklarına matematik ve geometri dersleri vererek ilişkilerini geliştiriyordu.
Kendini yetiştirmek konusunda hünerliydi. Bireysel çabasıyla İngilizce ve Almanca öğrenerek birçok temel eseri anadilinden okumaya başlamıştı. Sahip olduğu birikimin hemen hepsini öğrenme arzusuna ve muntazam şekilde çalışmasına borçluydu. Bunların yanında kendisini tanıyan herkesi etkileyen bir iç disiplin ve kararlılığa sahipti.
Partisi ile bütünleşmiş bir ihtilalci
Yakov Mihailoviç, 16 yaşında başladığı mücadele yaşamından ölümüne kadar devrimci bir iddianın peşinden gitmiştir. Parti içinde sevilen ve örnek gösterilen kadrolardan biri olarak 1913 yılında, henüz 28 yaşında Bolşevik Parti Merkez Komitesi üyesi olmuştur. Ekim Devriminin ardından Tüm Rusya MYK Başkanı seçilerek Sovyet Devriminin inşası için çalışmaya devam etmiştir. Kendisini 1919 yılında henüz 33 yaşında kaybetmek ise hepimiz için üzücü bir talihsizlik olarak görülmelidir. Ölüm nedeni o dönemlerde yaygın olan İspanyol gribidir. Leninin muazzam bir örgütçü dediği Sverdlov kısa ömrüne koca bir yaşam sığdırmıştır.
Sverdlov kendisine ait bireysel övgüleri tek tek hak etmektedir. Fakat Sverdlov dahil devrim tarihimizin değerli kişilikleri, yalnızca bireysel kabiliyetleri üzerinden değerlendirilemez. Bu kabiliyetler kişiyi tek başına değerli kılmaz. Bugün Sverdlov örnek bir devrimci olarak anılıyorsa, yalnızca kişisel meziyetleri sayesinde değil, daha çok parti kolektifinin eşsiz bir dişlisi olduğu için anılmaktadır. Partisi ile bütünleşmiş olan bir ihtilâlciyi hatırlamak ve ideallerini hayata geçirmek de hepimizin boynunun borcu olmalıdır.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.