Zavallı solumuz!.. Zavallı akıl fikir hayatımız!.. Zavallı solduyumuz, artık olmayan...
Sol algı, sol kavrayış, sol muhakeme, akıl yürütme yani, artık yok. olana ya "sol" demekten vazgeçmeliyiz, ya da solun artık gericileştiğini, akan hayatın gerisine düşdüğünü kabul etmeliyiz.
Birisine "katil" diyebilir, öyle olduğunu iddia edebilirsiniz. Bunu elinizdeki verilerle kanıtlamaya, güçlendirmeye çalışırsınız.
Ama katil olduğunu ileri sürdüğünüz o kişiden can güvenliğinizi sağlamasını beklemezsiniz, bunu ondan istemezsiniz.
O kişi sizi korumak için önlemler alırsa bunun sahte önlemler olduğunu anlatmak için uzun uzun açıklamalara girişmezsiniz.
Her şeyden önemlisi, o kişinin sizin canınızı savunmamasını büyük kelimelerle teşhir etmeye kalkmazsınız.
Sizin katil olduğunu iddia ettiğiniz kişi, başkaları tarafından katil olarak algılanmıyor ve kısmen destekleniyor, kısmen de beklentiyle karşılanıyorsa da, bunun öyle olmadığını anlatmaya gayret edersiniz ama bunu somut kanutlarla göstermekle yetinirsiniz; ajitatif ve abartılı bir dille hırçın savunmalara kalkışmazsınız.
Evet, Erdoğan'ı diktatör olarak niteleyen solumuzun soluk solcularından söz ediyorum. İP ve hkp gibi kaşarlanmış iflah olmaz ulusalcıları değil, mesela TKP gibilerini, varsa benzerlerini...
Adamı eleştirmek için akıllarına "diktatör" ve "padişah" kelimeleri geliyor ancak. Ama bu da pek uygun değil. Ama yine de sürekli bunu tekrarlayarak dillere alıştırabileceklerin i düşünüyorlar. Belki bunu başarırlar ama, bu sefer de başka bir sorun çıkıyor.
O da şu: diktatör kelimesi anlam değişimine uğramak durumuna düşebilir. Çünkü diktatörler pek eleştirilemezler ve ses çıkarılamazlar. Oysa bu soluk benizli beyzadelerin sesi maaşallah pek gür ve hırçın çıkıyor.
Bu durumda diktatör kelimesi daha pasif bir anlama kavuşabilir. Aslı anlamına dönebilir. Diktatör kelimesi aslında dikte eden, emir veren, buyuran demek. O asıl anlamına rücu edebilir, bu beylerin ve hanımların yüzünden.
İmparator kelimesi gibi. o da eskiden, eski Roma döneminde sıradan yöneticiler için kullanılırken, tevazu olsun diye bunu kendi ünvanı olarak seçen bir roma hükümdarı sayesinde şimdiki yüce anlamına erişiyor. Çünkü diğer sıradan Romalı imparatorlar, yani yöneticiler, sezarları bu ünvanı alınca, "onun yanında haddimize mi" diye düşünerek bu ünvanı bırakıyorlar.
Dönelim konumuza... Solumuz maalesef geriye düşdü. Toplumu ileriye götürecek dinamizmden yoksun. Hem ideolojik olarak, politik olarak, hem de dil olarak, söylem olarak.
Bununla ilgili örnekleri, yeri geldikçe vermek ve burada eleştirmek istiyorum. Şimdilik sadece paketin peşinden öyle ya da böyle koşan solcular örneğini vermekle yetineyim. bu koşuşturmadan kastım, paketi eleştirse de ona aşırı önem atfedenlerdir. Yani, paketin maddelerini eleştirip yetersiz görebilir. Bunu açıklayıp daha kapsamlı olanın anlatabilir. ama şunu dememeli bence:
"Gericileşme Paketi!"...
Hem zaten gerici olarak niteliyorsun hem de yeni paketi gericileşme paketi olarak tanımlıyorsun. neye neden karşı çıktığın belirsizleşiyor ve mesela andımızın kaldırılmasına karşı çıkan ve ihanet, bölünme paketi vb diye tanımlayanlarla farkın iyice silikleşiyor. Aslında asıl amacının paketten çok şimdiki iktidara karşı çıkmak olduğu anlaşılıyor. Tamam, karşı çık da yerine mevcut pratikte sen neyi öneriyorsun? Evet, bildiniz, muhtemel bir chp-mhp-ip koalisyonunu.
paketin maddelerine karşı mı çıkıyorsun? çıkıyorsan neden? yetersiz buluyorsan anlarım, ama yetersiz de olsa şimdiki duruma göre daha iyi de diyebilirsin. Böyle diyenler var ve bunlar ciddi, makul, tartışılabilir fikirler ileri sürüyorlar. Ama sen?.. sen ne diyorsun ey en ileri keskin sosyalist!..
Toplumdaki ağırlıksızlığına, müdahil olamayışına, renk ve ses olamayışına dair tek bir açıklama duyamıyoruz senden. ama haddini, boyunu aşan konularda bol bol büyük bağırtılı sözler duyuyoruz. ama dinliyor muyuz dersen, pek değil.