Ortadoğuda değişen dengeler ve ABD destekli terörle mücadele: YPG nereye?
Bölgede yaşananlara değinmeden önce, Suriye topraklarındaki IŞİD işgali altındaki bir bölgenin yine Suriye tarafından vurulmasına yönelik ABDnin hamle yaptığı ifadesine dikkat çekmeli.
Çağlar Tekin
Suriyede hükümetin değişmeyeceğinin anlaşılmasıyla savaş sahasındaki aktörlerin hareket planları da değişti. ABD, önceliğini ülkede daha fazla pazarlık kozuna sahip olmak ve daha da önemlisi Irak ile Suriyenin sınırını kesmek olarak belirledi. Bir yandan Ürdünün Suriye sınırına yerleştirdiği ÖSO ile bunu sağlamaya çalışırken, diğer yandan da IŞİDin yapamadığını YPG eliyle gerçekleştirmeye çalışıyor. Suriye uçağının vurulmasını da, YPGnin son dönem hızla değişen politikasına bir de bu gözle bakılmalı
Dün gece saatlerinde YPG öncülüğündeki SDG birliklerinin yakınlarını vurduğu gerekçesi ile ABD, Suriye topraklarının ortasında bir Suriye uçağını düşürdü. Düşen uçağın pilotunun akıbetine dair bu yazının yazıldığı saatlerde bir açıklama yapılmamış olsa da, pilotun IŞİD bölgesine düştüğü tahmin ediliyor ve katledilen onbinlerce Suriyeliden biri olacağını tahmin etmek güç değil.
ABDnin konu ile ilgili açıklamasında, Tabka güneyinde yer alan Jadin kasabası etrafındaki SDG birliklerinin yakınlarını vuran Suriye uçağının (İfadeler özenle seçildi, zira ABDnin metni SDGnin değil, yakınlarının vurulduğunu belirtti. Bu nitelemeleri üzerinden bakarsak Suriye Ordusu, IŞİD ve SDGnin olduğu bir bölgede, ki üç güç arasındaki mesafeler 2şer kilometre civarı, SDGyi vurmayan Suriyenin IŞİDi vurduğunun ABD tarafından da kabulü bu) uyarılara rağmen saldırılarını durdurmaması üzerine vurulduğu ifade edildi.
Bölgede yaşananlara değinmeden önce, Suriye topraklarındaki IŞİD işgali altındaki bir bölgenin yine Suriye tarafından vurulmasına yönelik ABDnin hamle yaptığı ifadesine dikkat çekmeli. Her ne kadar uluslararası hukuk özellikle Suriye bahsinde paspas edilmişse de bunu bir köşeye not etmeli.
İkincisi ise, açıklama içerisinde Jadin kasabasının halen IŞİD kontrolünde olduğu ve Suriye Ordusu ile SDGnin kasabayı almak istediği anlaşılıyor, ki evet, durum da bu idi. Jadin kasabasının Rakka operasyonu ile bir alakasının olmadığını (Harita1) siz de anlamış olmalısınız. Kasaba buna rağmen Suriye Ordusunca alındı. Jadin, Tabkanın güneyinde yer alan ve Rakka kuşatması ile bu anlamda bağı olmayan bir bölge. Kasabanın iki ayrı önemi var. İlki ve görece önemsizi olanı, kasaba petrol sahaları anlamında oldukça zengin bir konumda. ikincisi ve daha kritiği ise Suriye Ordusu kasabayı alarak Rakka kuşatmasını güneyden de tamamlamak ve IŞİDli cihatçıların ülkenin Palmira-Deyr Ez Zor hattına kaçışını engellemek isteği. Bu maddeyi daha güçlü kılan ise ordunun bu hattan 4 yıldır kuşatma altındaki Deyr Ez Zora inerek kuşatmayı kırmak istemesi. Deyr Ez Zoru alan birliklerin bir sonraki adımı da Ebu Kemal Sınır Kapısını IŞİDden temizleyerek Irak ve Suriye ordularının teröre karşı işbirliğini tahsis etmek ve ülkenin bölünmesinin önündeki en büyük engeli kuvvetlendirmek, bu biraz sonra açacağım.
Buradan bakınca ilk göze çarpan durum YPGnin Suriye Ordusunun geçişini ve haliyle Deyr Ez Zora ulaşmasını engelleme girişimi olarak okuyabiliriz bunu. Bölgede çatışmalar gece saatlerinde de devam ediyordu. Tabi, geçen hafta IŞİDden 20 köyü bir günde temizleyerek Tabkaya inen Suriye Ordusuna yönelik SDG saldırısını da bu denkleme eklemek gerekiyor, ancak yine de yetersiz. Son dönem Suriye ve bölgede ne olduğuna bir bakmak gerekiyor. Ortadoğunun herhangi bir köşesinde atılan herhangi bir adımın bölgenin geri kalan kısmında karşılığı olmayacağını düşünmek, bu bölgeyi hiç bilmeyenlerin beklentisi olur, haliyle biraz Erdoğan dönemi Türkiyesi gibi.
ERDOĞAN-KATAR-SUUD ve YENİ DÖNEM ABD Başkanı Donald Trumpın Suudi Arabistanla başlayan ilk yurtdışı gezisi ardından yıllardır devam eden ama henüz patlak vermemiş olan Katar-Suud krizi bölgenin ortasına bomba gibi düştü. Bu bahiste Suuda Trumpın izin verdiğini öne sürmek güç olmaz, zaten kriz esnasında Trumpdan gelen açıklamalar da bunun önemli kanıtlarından.
Bu krizin detaylarının ötesindeki anlamı İhvan eliyle özellikle Erdoğan-Katar eğilimi izinde Ortadoğuyu Arap Baharından bu yana başarısız bir biçimde değiştirmeye çalışan ABD, artık Suudi Arabistan rotasında yeni bir şekillenmenin önünü açtı. Burada İrana karşı yeni bir Sünni hat örülmesi kararlaştırılmışken, geçmişin günahları Suriye duvarına çarparak yenilen Katar-Erdoğan ikilisinin yönetimindeki İhvancı döneme kesiliyor. Katarın bir diğer ve krizin ilk darbesini yemesine sebep olan günahı ise İran politikası başta olmak üzere Suud hattının dışına çıkmaya hevesli olması.
Dönemin yeni belirmeye başlayan eğilimlerine değinmek bir başka yazının konusu olsa da Suriye sahasına değinmek demek, bu alana da kısmen girmek demek.
YPG ve SUUDİ ARABİSTAN İŞBİRLİĞİ Bölgede yeniden kurulmaya çalışılan denklemin ilk ışıklarından birisi de Suriyede YPGden geldi. Irak kuvvetlerinin Suriye sınırına dek IŞİDi temizlemesinin ardından YPG Rojavada bir toplantı düzenledi. Toplantının başlığı, ABD-Suud, yeni dönem sıklıkla kullanılmaya başlanan tezi İran eksenine karşı önlem almaktı. İrandan silah desteği dahi alan YPG, ABD ve Suudi Arabistanın yeni denklemine benzer bir söylemle girmeyi tercih etti.
Ayrıca, Üst düzey bir yetkili olan YPGye yakınlığı ile bilinen Aranewse üst düzey bir yetkili olduğu söylenen Ahmed, Suudi Arabistanla işbirliği yapabiliriz ifadelerini kullandığı bir açıklama yaptı. Aynı günlerde de Suudi Arabistanda sosyal medya hesaplarından #saudiwithkurdistan tagi açıldı, Türkiye bu başlığın açıldığı saatlerde Katara gıda ve asker göndereceğini açıklamış durumdaydı. Bir dizi küçük gelişmenin ardından, Suudi Arabistan Kralı Selmanın Başdanışmanı Enver Macid Eşki, Washingtonda İsrailin Dışişleri Bakanlığı için ismi geçen Dore Gold ile görüşmesinin ardından Dört ülkeye bölünmüş Kürdistanın kurulmasının engellenemeyeceğini söyledi ve bunun bölgenin tüm dinamikleri üzerinde belirleyici olduğunu ifade etti.
FUHUŞ, UYUŞTURUCU TİCARETİ YAPIYORDU YİNE ÖZGÜRLÜK SAVAŞÇISI OLDU Yine bunun hemen ardından Suudi medyasının (El Riyad) ilgisine ilk defa mazhar olan PYD Eşbaşkanı Salih Müslüm, işbirliği tezini tekrarlamasının ardından kimi Suudi destekli Arap aşiretleriyle de anlaştıklarını ve hatta bundan gurur duyduklarını söyledi. Müslim, yıllardır bölgeyi kan gölüne çeviren IŞİDin en büyük destekçisi Suuda göz kırparken, ikincil destekçileri ve IŞİDe karşı savaşanları da sorumlu gösterdi. Müslim, Katar-Türkiye-İran ekseninin binlerce Kürt gencinin ölümünden sorumlu olduğunu söyledi. IŞİDi destekleyen Suud değil de İranmış gibi yapmak da sanırım Kürtlerin haklarını almak için atılmış bir adımdı.
Müslimin bahsettiği tüm aşiretlerin bilgilerine sahip olmamakla beraber, en önemlisinin kim olduğunu anlatabilirim sanırım. Bunların en önemlisi Şemr aşireti, lideri de tanıdık gelecek bir isim Ahmed Jarba. Ahmed Jarba, 2013te Suriye Ulusal Koalisyonunun başına Suudi Arabistanın o dönem istihbarat servisinin başındaki kanlı isim Bender Bin Sultan tarafından getirilmişti. Bender de 20 yıldır ABDde Suud adına yürüttüğü kirli projelerin belki en büyüğü olacak olan Suriye için geri dönmüştü zaten ülkesine. Jarba, uyuşturucu, fuhuş, kaçakçılık gibi çok sayıda suçla anılan bir isimken birden Suriye devriminin başına bölgenin pek demokrat Krallığı Suudlarca getirilmiş ve zaten Suudun adamı olarak anılmıştı. Bu cani ve 3 bin kişiden oluştuğu iddia edilen birliği birden YPG tarafından Rakka için özgürlük savaşına dahil edilmiş birer özgürlükçü oluverdi.
Aynı gün, YPGnin Arap aşiretlerle bir toplantı yaptığı ve aşiretlerden Suriye hükümetine karşı Hasekede savaşmalarını istediği ortaya çıktı. Ne var ki, bu aşiretlerin teklifi reddettiği ve YPGye dahil olmak yerine Suriye Ordusuna katılacaklarını açıkladıkları da bilgiler içerisinde. Suriye de bu denklemi görmüş olmalı ki, Hasekede bir süredir aşiretlere askeri eğitim vermekteydi. Ayrıca bölgedeki çok sayıda grubun da YPGden taraf olmadığı biliniyor.
Bir başka toplantı daha gerçekleşti o esnada bölgede. İddiaya göre YPG yetkilileri Suudi Arabistanlı yetkilerle görüştü ve Suud da YPGye silah desteği sözü verdi.
RAKKA OPERASYONU İLE ABD DÜMENİ Suriye, Fransız işgali altında sömürge olmaya razı olmayıp da direndiğinde Fransanın ülkeyi çeşitli etnisite ve mezheplere bölme planı devreye girmişti. Ancak bu plana ülkedeki tüm kesimlerden itiraz gelmiş ve plan çöpe atılmak zorunda kalınmıştı. Suriyenin ikinci işgal girişimi dönemi ise 2011le başladı. Ülke direncinin yine bu planı çöpe atması ile de Esed ülkenin batısında Alevi devleti kuruyor söylemi ile işgalden bölünme senaryosuna geçildi. Oysa Suriye hükümeti cihatçıları destekleyen Katarın dahi (2013, savaşın Suriye hükümeti açısından en zor yılı) anketlerinde yüzde 60ın altına desteğini hiç düşürmedi. Bugün ise bu desteğin yüzde 80lerde olduğu biliniyor. Ne mezhepsel ne de etnik herhangi bir grubun nüfus dağılımı haricinde üstünlüğü yok bugün de Suriyede. Yani ülkenin nüfusu yüzde 60 oranında Sünni ve Suriye Ordusunun da yüzde 60ı Sünni Haliyle egemen oldukları medyada bu Suriyede kendi mezhepçi yaklaşımları gerçekmiş gibi dillendirseler de saha hiç yandaşların veya dünya egemen medyasının dediği gibi olmadı.
Suriyeye yönelik savaşın başından beri iyi giden Suriye Kürtleri ile hükümet ilişkisi ise süreç içerisinde kimi gerilimler ortaya çıkmasına rağmen istikrarlı bir biçimde devam etti. Suriye, ülkenin kuzeyini ordunun daha geniş bir alana dağılmaması ve YPGnin cihatçıların aksine seküler bir temele sahip olması gibi kimi gerekçelerle Kürt hareketine bırakması, silah desteği sunması ve iki tarafın da çatışmasızlığa dikkat etmesi süreci savaş boyunca sürdü.
Türkiye-Suudi Arabistan-Katar ve Ürdün üzerinden Suriyede savaş başlatan ve kızıştıran ABDnin diğer partnerlerinden umudunu yitirerek YPGyi saha müttefiği olarak belirlemesi ile bu ilişkilerde bir çatırdama yaşansa da, Rakka operasyonuna kadar ayyuka çıkan bir gerilim yine de doğmadı. Ancak, Suriyenin savaşı kazanacağının ortaya çıkması ile ABDnin YPGnin dümenine yeni bir rota vermek istemesi bu denklemde yukarıda son dönemini yazdığım bir dizi gelişme öncesinde de belirginleşmişti.
(Faruk Tugaylarının da SDGye katılarak Suriye Ordusuna karşı saldırıya geçtiği iddia edildi. ÖSOya bağlı Faruk Tugayları komutanı, Suriye askerinin kalbini çıkararak yemesi ile ünlenmiş, ardından 2014te Lazkiye kırsalında Suriye Ordusu tarafından öldürülmüştü)
Suriyenin savaşı kazanacağının anlaşılması ardından ABD, İktidarı değiştiremezsem Suriyeden büyük parça koparmalıyım planına geçti. Bunun için en kritik nokta ise, direniş eksenin bağını kopartacağı Irak-Suriye sınırını ayırmaktı. Bunu bir yandan Ürdün sınırında El Tanfa konuşlandırdığı ÖSO çeteleri üzerinden güneyde yapmaya çalışıyor. Burada Suriye Ordusuna bölgeye girmemesi için üç hava saldırısı düzenledi, ancak ordu buna rağmen Tanfın doğusundan IŞİD ile ÖSOyu yararak Irak sınırına erişti. Burada kontrolü kaybeden ABD, Bağdat Amman yolunu (ki Şam yolu bunun bir uzantısı) kanlı Blackwater firmasının korumasında bir özelleştirme sürecine sokmayı planlıyor, böylece yol direniş ekseni tarafından kullanılamaz kılınmaya çalışılıyor.
Diğer yan ise YPG ile Deyr Ez Zora Suriyenin inişini engelleme girişimi. (Salih Müslimin kimyasal saldırı yalanının ardından, ki Müslimin Nusranın bu iddiasının yalan olduğunu bilmeme ihtimali yok, Şayrat Askeri Hava Üssünün ABD tarafından vurulmasını desteklemesi de bu bahiste önemli) YPGnin yukarıda bahsettiğim hamleleri ile, en azından yönetici kadrolarının, ABD planı çerçevesinde Suriyenin Fırat sınır çizgisi ile bölünmesine yönelik hamleler yaptığını açık bir şekilde ortaya koyuyor.
ABDnin bu planı geçerli olursa Irak (Barzaninin de ayrılması ile) 3e, Suriye ise 2ye bölünmüş olacak. Ancak hatırlatmakta fayda var, ABDye güvenerek hareket etmenin de bedelleri var. Özellikle bizim bölgemizde ABD çok sayıda ortağını bir çırpıda satmaktan hiç çekinmedi. Satmadığı dönemlerde de kullanışlı bulduğu için ilişkilerini devam ettirdi. Dün BOP Eşbaşkanı olduğunu övünerek anlatan liderlerin bugün Trumptan randevu almak için nasıl uğraştığını, ABDnin terör finansmanı için kullandığı Körfez emirlerini nasıl sıkıştırdığını, İrana karşı yıllarca desteklediği Saddamı nasıl idam ettiğini ve buna benzer yüzlerce örneği de unutmamalı bölgeye yeni kan, düşmanlık tohumu ekecek olanlar
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.