Devrim döneminde Bolşeviklerin iç tartışmaları Erkin Özalp
Bolşevizmin şekillenmesinde önemli bir pay sahibi olan Ne Yapmalı? adlı eserin yazılmasından 15 yıl sonra bile, Merkez Komitesinde, her konuda Leninin düşünceleri doğrultusunda oy kullanan bir Leninin adamları grubu bulunmuyor. Lenin, belki biraz da bu sayede, nesnel gerçeklikten (ve bu arada yoldaşlarının gerçekliğinden) tümüyle uzak tezlerin savunuculuğunu yapma noktasına hiçbir zaman savrulmuyor. Ekim Devrimi, Leninin, kendi örgütünü değil, devrimin örgütünü yaratmaya çalıştığını kanıtlıyor.
Aşağıdaki yazı ilk olarak Marksist teori dergisi Komünistin Bahar 2017 tarihli 6. sayısında yayımlanmıştır.
Bu yazıda, Bolşeviklerin Ekim Devriminin hemen öncesinde ve hemen sonrasında bazı iç tartışmaları hangi şekillerde yürüttükleri üzerinde duracağım. Ama öncelikle, Rusyadaki devrim stratejisi tartışmalarıyla ilgili birkaç hatırlatmada bulunmak istiyorum.
1917 yılında gerçekleşen Şubat Devrimi öncesinde, Marksistler arasında, Rusyada gerçekleşecek olan devrimin niteliği hakkında bir anlaşmazlık bulunmuyordu. Gündemde, çarlık rejiminin yıkılmasını sağlayacak ve kapitalizmin gelişmesini hızlandıracak olan bir demokratik devrim vardı. Bir başka deyişle, ilk olarak bir burjuva devrimi gerçekleşecekti. Diğer yandan, Rusyanın demokratik devrimi, Avrupadaki bir sosyalist devrimler dalgasının kıvılcımı olabilirdi. Başta Almanya olmak üzere belli başlı Avrupa ülkelerinde sosyalist devrimlerin gerçekleşmesi durumunda, Rusya da sosyalizm yoluna girebilirdi (ya da sosyalizmin bu ülkedeki kesin zaferi güvence altına alınabilirdi).
Anlaşmazlık, bu devrime kimin öncülük edeceği konusundaydı. Menşeviklere göre, burjuva devrimine burjuvazi öncülük edecekti. İşçi sınıfı, ancak burjuvazinin öncülüğündeki bir demokratik devrim sonrasında, kendi iktidarı, yani sosyalist bir iktidar için mücadele etmeye başlayabilirdi. O zamana kadar burjuvaziyle birlikte mücadele etmek gerekiyordu. İşçi sınıfının burjuvaziye karşı mücadelesi, ancak burjuva devriminin gerçekleşmesi sonrasında birincil önem kazanabilirdi.
Bolşeviklerin Lenin tarafından geliştirilmiş olan tezine göreyse, Rusyada kapitalist üretim ilişkileri belirleyici önem kazanmıştı, bir burjuva toplumu oluşmuştu ve çarlık rejimiyle işbirliği içinde olan burjuvazinin demokratik devrime öncülük etmesi mümkün değildi. Bu devrime işçi sınıfının öncülük etmesi gerekiyordu. İşçi sınıfı, köylülükle ittifak hâlinde, demokratik bir diktatörlük kuracaktı. Ardından, işçi sınıfı ile yoksul köylülüğün ittifakı kurulacak ve (Avrupadaki sosyalist devrimlerin yardımıyla) sosyalist devrim için mücadele edilecekti. Bir diğer deyişle devrim süreci iki aşamalı olacaktı.
Strateji tartışmalarının üçüncü bir tarafı olan Trotski, sürekli devrim tezini savunuyordu. Trotski de Rusyanın gündeminde demokratik bir devrimin bulunduğunu ve bu devrime işçi sınıfının öncülük edeceğini düşünüyordu. İttifaklar sadece farklı sınıfların siyasal temsilcileri arasında kurulabileceğinden ve köylülük bir siyasal temsilciye sahip olamayacağından, köylülükle ittifak kurulmasının mümkün olmadığını savunuyordu. Diğer yandan, işçi sınıfı, iktidara hangi bayrağın altında gelirse gelsin, egemen sınıfların karşı-devrimci direnişiyle karşılaşacağından, sosyalist önlemlere de başvurmak zorunda kalacaktı; yani demokratik devrim ile sosyalist devrim arasında bir süreklilik olacaktı. Sosyalizmin kesin zaferi içinse Avrupada sosyalist devrimlerin gerçekleşmesi gerekecekti.
Nisan Tezleri tartışması
Çarlık rejimini sona erdiren 1917 Şubat Devrimi sonrasında, bir yandan başta Petrograd [1] olmak üzere büyük kentlerde işçi ve asker temsilcileri sovyetleri (konseyler) kurulurken, diğer yandan ağırlıklı olarak burjuvazinin temsilcilerinden oluşan bir Geçici Hükümet ilan edildi. Menşeviklerin ve asıl olarak köylülüğün çıkarlarını savunan SRlerin [2] çoğunlukta olduğu sovyetler, Geçici Hükümeti destekleme kararı aldı. Lenin yurt dışındaydı, dağınık durumdaki Bolşevikler sovyetlerde zayıftı ve siyasal çalışmaları yeniden örgütlemeye başlayan Merkez Komitesi (MK) üyeleri, demokratik devrimin henüz tamamlanmamış olması nedeniyle, Geçici Hükümete destek olunması (ya da en azından bu hükümete karşı çıkılmaması) gerektiğine inanıyordu.
Lenin ise, daha 7 Martta (Rusyada Ekim Devrimi sonrasında benimsenen bugünkü takvime göre 20 Martta) İsviçrede yazmaya başladığı Uzaktan Mektuplarda, Rus devriminin birinci aşamasının tamamlandığını, Geçici Hükümetin bir burjuva hükümeti olduğunu ve işçi sınıfı ile yoksul köylülerin sorunlarını çözemeyeceğini, bu hükümetin karşıya alınması ve devrimin ikinci (yani sosyalist) aşamasında zafere ulaşma mücadelesi yürütülmesi gerektiğini savundu. Bu mektuplar, Bolşeviklerin gazetesi olan Pravdada yayımlanmak üzere Petrograda ulaştırıldı. Ancak o dönemde gazetenin yayın kurulunda bulunan Kamenev ile Stalin, Leninin görüşlerine katılmıyordu. İlk mektubu kısaltılarak ve değişikliklerle yayımlanırken, ikinci, üçüncü ve dördüncü mektupları basılmadı. [3]
Leninin Rusyaya dönerek Nisan Tezlerini açıklaması da diğer Bolşevik yöneticileri ikna etmesine yetmedi. 7 Nisanda Pravdada yayımlanan tezler, aynı gün partinin Petrograd Komitesinde yapılan oylamada 13 ret, 2 kabul oyu ve 1 çekimser oyla reddedildi. [4] Lenin, azınlık görüşünü temsil ediyordu.
Tezlerini yazılı ve sözlü olarak parti içinde savunmaya devam eden Lenin, kısa bir süre içinde başarıya ulaştı ve 24-29 Nisan (7-12 Mayıs) tarihinde düzenlenen RSDİP(B) [5] Yedinci Tüm Rusya (Nisan) Konferansında çoğunluğu kazandı.
Daha yaygın olarak bilindiğinden, Bolşeviklerin Nisan Tezleri hakkındaki iç tartışmaları üzerinde daha fazla durmayacağım. Ama eklenmesi gereken bir nokta var. Lenin, kurulmasında kendisinin de katkılarının bulunduğu Zimmerwald Enternasyonalinin sosyal şovenizmden kopamadığı için siyasal ve ideolojik açılardan çökmüş olduğunu saptamış, yeni bir enternasyonalin (Üçüncü Enternasyonalin) kurulması gerektiğini savunmuş ve düzenlenmesi planlanan Üçüncü Zimmerwald Konferansına Bolşeviklerin temsilci göndermemesini istemişti. Ama Nisan Konferansında, Bolşeviklerin Zimmerwald Konferansına aktif bir şekilde katılması kararı alındı. [6]
Silahlı ayaklanmanın zamanlaması Lenin, Geçici Hükümetin Rusyadaki sorunları çözemeyeceği konusunda haklı çıktı. Şubat Devrimi, Birinci Dünya Savaşının hem cephelerde büyük kayıpların verilmesine hem de cephe gerisinde yoksulluğa ve açlığa yol açmasından kaynaklanan tepkilerin bir sonucu olmuştu. Ama SRlerin ve Menşeviklerin desteklediği Geçici Hükümet, savaşı sonlandırmaya çalışmak yerine, zafere ulaşılana kadar savaşılacağını ilan etmişti. Sovyetlerde azınlıkta olmalarına karşın Bütün iktidar sovyetlere diyen Bolşevikler, işçi sınıfı içindeki ve askerler arasındaki güçlerini artırıyordu. Temmuz başında (bugünkü takvimle ortalarında) Petrogradda askerlerin ve işçilerin Geçici Hükümete karşı gerçekleştirdiği protesto gösterileri bastırıldı, Bolşevikler baskı altına alındı ve SRler ile Menşeviklerin daha fazla üye verdiği, Kerenski başkanlığındaki yeni bir Geçici Hükümet kuruldu. Bu hükümetin de savaşı devam ettirmesi, Bolşeviklerin Petrograd ve Moskova sovyetlerinde çoğunluğu elde etmelerini sağladı.
Bolşevikler 31 Ağustosta (13 Eylül) devrimci proletarya ile köylülüğün temsilcilerinden oluşan bir hükümetin kurulması talebini içeren İktidar Üzerine başlıklı bir önergeyi Sovyetler Merkez Yürütme Kuruluna ( TsIK) sundu. Önerge reddedildi. Ama Petrograd İşçi ve Asker Temsilcileri Sovyeti aynı önergeyi 1 Eylül gecesi 279 kabul, 115 ret oyu ve 50 çekimser oyla kabul etti. 5 Eylülde de Moskova Sovyeti 252ye karşı 354 oyla önergeyi kabul etti. [7]
O günlerde tutuklanma tehlikesi nedeniyle Finlandiyada bulunan Lenine göre, bu gelişme, Bolşeviklerin iktidarı almak için silahlı ayaklanma başlatmasının zamanının geldiği anlamına geliyordu. 15 (28) Eylüldeki Merkez Komitesi toplantısının gündeminde Leninin iki mektubu vardı: Merkez Komitesinin yanı sıra Petrograd ve Moskova komitelerine hitaben yazılan Bolşevikler İktidarı Almak Zorunda ve Merkez Komitesine hitaben yazılan Marksizm ve Ayaklanma başlıklı mektuplar.
Lenine göre, Bolşevikler, Rusyanın iki başkentindeki devrimci unsurların aktif çoğunluğu sayesinde, halk yığınlarını harekete geçirebilir, hasmın direncini kırabilir, onu yıkabilir, iktidarı alabilir ve koruyabilirdi. Hemen demokratik bir barış önererek, köylülere hemen toprak dağıtarak ve Kerenski hükümeti tarafından ortadan kaldırılan demokratik kurumları ve özgürlükleri geri getirerek, kimsenin yıkamayacağı bir hükümet kurabilirlerdi. [8] Devrim için biçimsel bir çoğunluk beklemek saflık olurdu ve hiçbir devrim bunu beklemezdi. [9]
Leninin mektuplarının ele alındığı Merkez Komitesi toplantısında, Stalin, mektupların tartışılmak üzere en önemli parti örgütlerine gönderilmesini ve konunun ele alınmasının bir sonraki MK toplantısına bırakılmasını önerir. [10]
Aynı günlerde, tam da olası bir devrimci kalkışmanın önüne geçmek için, SRlerin ve Menşeviklerin çoğunlukta olduğu Sovyetler Merkez Yürütme Kurulunun çağrısıyla bir Tüm Rusya Demokratik Konferansı düzenleniyordu (14-22 Eylül [27 Eylül-5 Ekim]). Bu konferansta devlet iktidarı sorunu ele alınıyordu. Lenin, Bolşeviklerin konferansa katılmasına karşı çıkmış, ama Merkez Komitesi 3 (16) Eylül tarihli toplantısında katılma kararı almıştı.
Demokratik Konferansta, bir Ön Parlamentonun kurulmasına karar verildi. Geçici Hükümetin altındaki bir danışma organı statüsündeki bu parlamentonun hükümete meşruiyet kazandırmaktan başka bir işe yaraması mümkün değildi.
Bolşeviklerin 21 Eylüldeki (4 Ekim) MK toplantısında, Demokratik Konferanstan çekilmeme, sadece parti üyelerini başkanlar kurulundan (prezidyum) çekme kararı alınır. Ön Parlamentoya temsilci göndermeme kararı 8e karşı 9 oyla kabul edilir, ama oyların sayısı neredeyse eşit olduğundan, bu konudaki nihai karar Demokratik Konferans için toplanmış bulunan parti grubuna bırakılır. Ve parti grubunda yapılan oylamada Ön Parlamentoya katılım 50ye karşı 77 oyla kabul edilince, MK bu kararı onaylar. Bir başka deyişle, Lenin bir kez daha azınlık tarafında kalır. [11] Ve MK kararlarını eleştirmeye devam etmesine rağmen, 23 Eylüldeki (6 Ekim) MK toplantısında, Ön Parlamentonun başkanlar kuruluna katılma ve bu kurulda orantılı temsil talep etme kararı alınır. [12]
Lenin, 29 Eylülde (12 Ekim) partisinin Merkez Komitesi, Petrograd Komitesi, Moskova Komitesi üyeleri ile sovyetlerdeki üyelerine iletilmek üzere kaleme aldığı metinde, Merkez Komitesinin Sovyetler Kongresini bekleme kararını eleştirir, Bolşeviklerin hemen bir ayaklanma yoluyla iktidarı almak zorunda olduğunu yeniden vurgular, ani bir saldırının başarıya ulaştıracağını, beklemeninse başarı şansını ortadan kaldıracağını ve iktidarın sovyetlere verilmesi hakkında söylenenleri birer yalana dönüştüreceğini savunur. Ve şunları söyler:
Merkez Komitesinin, Demokratik Konferansın başından beri bu tür bir politikanın izlenmesi doğrultusunda ısrarla dile getirdiğim talepleri cevapsız bırakmış olmasını göz önünde bulundurduğumda; Ön Parlamentoya katılma doğrultusundaki utanç verici karar, Menşeviklerin Sovyet Başkanlar Kuruluna kabul edilmesi vb. vb. örneklerde olduğu gibi Bolşeviklerin yaptığı apaçık yanlışlar hakkında söylediklerimin Merkezî Organ tarafından yazılarımdan silinmesini göz önünde bulundurduğumda, bunu, Merkez Komitesinin söz konusu sorunu gündemine almak konusunda bile isteksiz olduğunun örtülü bir işareti, çenemi kapatmam gerektiği yönündeki örtülü bir işaret ve emekliye ayrılmama yönelik bir öneri saymak zorundayım. Merkez Komitesinden istifamı sunmak zorundayım; Parti üyeleri arasında ve Parti Kongresinde görüşlerimi savunma özgürlüğümü saklı tutarak bunu yapıyorum. [13]
Sonunda, 5 (18) Ekim tarihinde yapılan ve 12 üyenin katıldığı MK toplantısında, Kamenev dışındaki tüm üyeler, Ön Parlamentonun ilk toplantısında bir bildirge okuyarak bu parlamentodan çekilme kararını kabul eder. Kamenev ise, parti kararına uyacağını belirtirken, Sovyetler Merkez Yürütme Kurulu vb. temsil organlarındaki görevlerinden affını ister. [14]
10 (23) Ekimde düzenlenen ve Finlandiyadan gizlilik içinde Petrograda dönmüş olan Leninde katıldığı MK toplantısında, silahlı bir ayaklanmanın kaçınılmaz olduğu ve bunun zamanının geldiği kararı, 2ye karşı 10 oyla kabul edilir. Zinovyev ile Kamenev, koşulların bir ayaklanma için olgunlaşmadığını, olası bir ayaklanmanın yıkıcı sonuçlar doğuracağını, Kurucu Meclis seçimlerinde başarı elde etmeye odaklanmanın [15] ve bu arada Sovyetler Kongresini beklemenin gerekli olduğunu savunarak ret oyu verir. Aynı toplantıda 7 kişiden oluşan bir Politbüro seçilir: Lenin, Zinovyev, Kamenev, Trotski, Stalin, Sokolnikov, Bubnov. Diğer yandan, Zinovyev ile Kamenev, ertesi gün, ret oyu vermelerinin gerekçelerini içeren bir metni Petrograd Komitesi, Moskova Komitesi, Moskova Bölge Komitesi ve Finlandiya Bölge Komitesi üyelerine iletilmek üzere MKya sunar. [16]
Zinovyev ile Kamenev, 25 Ekimde (7 Kasım) gerçekleştirilen Ekim Devriminin hemen öncesine kadar, ayaklanmaya karşı çıkmayı sürdürür. Kamenev, 16 (29) Ekim tarihli Merkez Komitesi toplantısı sonrasında, bu komiteye, onu artık üyelerinden biri olarak görmemesi talebini içeren bir yazı sunar. Ardından, partiye ait olmayan Novaya Jizn gazetesinin 18 (31) Ekim tarihli sayısında Kamenevin ayaklanma konulu bir açıklamasına yer verilir. Buna göre, Kamenev, partilerinin yakın gelecekte herhangi bir silahlı gösteri düzenlemesine karşı oldukları hakkındaki bir mektubu Zinovyev ile birlikte büyük parti örgütlerine ilettiklerini söyler, partinin herhangi bir ayaklanma günü belirlemediğini ekler ve bu tür umutsuz adımlar atmayacak kadar güçlü olduklarını vurgular. [17]
Bu açıklamadan telefon görüşmesi yoluyla haberdar olan Lenin, hem parti üyelerine hem de Merkez Komitesine birer mektup yazarak, Kamenev ile Zinovyevi, partinin gizli ayaklanma kararını dışarıya sızdırma yoluyla düşmana hazırlık yapma fırsatı sağlamakla ve devrime ihanet etmekle suçlar, partiden ihraç edilmelerini ister.
Bolşeviklere ait Raboçi Put gazetesinin 20 Ekim (2 Kasım) tarihli sayısında Zinovyevin kısa bir açıklaması yayımlanır. Zinovyev, Leninden çok farklı düşündüğünü vurgulamakla birlikte, safları sıklaştırmanın ve tartışmayı daha uygun bir zamana ertelemenin daha doğru olacağını düşündüğünü ekler. Aynı sayıda, Stalinin kaleme aldığı, yayın kurulu imzalı bir açıklamaya da yer verilir:
Biz de, Zinovyev yoldaşın açıklamasıyla (ve Kamenev yoldaşın Sovyetteki açıklamasıyla) birlikte konunun kapanmış sayılabileceğini umduğumuzu belirtiyoruz. Lenin yoldaşın yazısının keskin üslubu, temelde aynı düşüncede olmaya devam ettiğimiz gerçeğini değiştirmiyor. [18]
Yine 20 Ekim (2 Kasım) tarihli MK toplantısında, Leninin Kamenev ile Zinovyev hakkındaki ihraç talebi ele alınır. Stalin, önce, konunun genişletilmiş bir MK toplantısına ertelenmesini ister. Trotski, Kamenevin MKdan istifasının kabul edilmesi gerektiğini söyler. Bu görüş ağırlık kazanınca, Stalin, her ikisinden de parti kararlarına uymalarının istenmesini, ama MK üyeliklerinin devam etmesini savunur. Ama Kamenevin MKdan istifası 3e karşı 5 oyla kabul edilir. Bunun üzerine, Stalin, Raboçi Put gazetesinin yayın kurulu üyeliğinden ayrıldığını açıklar. Ama MK, konunun yayın kurulunda ele alınması gerektiğine karar vererek bir sonraki gündem maddesine geçer. [19]
Sonuç: Devrimden bir gün önce, 24 Ekim (6 Kasım) günü yapılan MK toplantısının katılımcıları arasında Kamenev de yer alıyordu.
Bu ileti en son melnur
tarafından 30.11.2018- 23:02 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Ekim Devriminden bir gün sonra İkinci Tüm Rusya Sovyetler Kongresi tarafından geçici hükümet olarak seçilen ve başkanlığını Leninin yaptığı Halk Komiserleri Konseyi (Sovnarkom), önerilmesine rağmen Sol SRlerin temsilci vermeyi kabul etmemeleri nedeniyle, sadece Bolşeviklerden oluşmuştu. Kerenskiye bağlı birliklerle çatışmalar henüz sürerken, SRler ile Menşeviklerin denetiminde bulunan Demiryolu İşçileri Sendikası Tüm Rusya Yürütme Kurulu (Vikjel), 29 Ekimde (11 Kasım), tüm sol partilerin temsilcilerinden oluşan bir hükümetin kurulması çağrısı yaptı.
Aynı gün yapılan Merkez Komitesi toplantısında, sovyetlerde temsilcileri bulunan tüm partilerin hükümete katılmasını bir ültimatom konusu hâline getirmemeye (yani kabul etmeye) yönelik karar önergesinin, tek tek isimler yazılarak ve toplantıda hazır bulunmayan MK üyelerinin oyları da alınarak oylanması önerilir. Önerge 4e karşı 7 oyla reddedilir. Kabul oyu verenler: Kamenev, Milyutin, Rikov ve Sokolnikov. Aynı toplantıda, Vikjel konferansına Kamenev ile Sokolnikovun katılmasına karar verilir. [20]
Lenine göre, konferansa temsilci gönderilmesi, askerî faaliyetleri perdelemeye yönelik diplomatik bir adımdı. [21] Ama Kamenev ile Zinovyev, koşulların henüz bir proletarya devrimi için olgun olmadığını düşünmeye devam ediyordu ve Bolşeviklerin azınlıkta kalacağı bir hükümetin kurulmasını kabul edilebilir buluyorlardı.
1 (14) Kasımda toplanan Merkez Komitesinde, görüşmelerin sona erdirilmesini savunan (ve bu konuda Trotskiden destek alan) Lenin bir kez daha azınlıkta kalır. Bu yöndeki önerge 4e karşı 10 oyla reddedilir. [22]
Merkez Komitesinin 2 (15) Kasımdaki toplantısında ise, Leninin komite içindeki muhalefet hakkında yazdığı ve SRler ile Menşeviklerin istediği türden bir hükümet değişikliğini reddeden karar tasarısı 5e karşı 10 oyla kabul edilir. Ama aynı gün yapılan Sovyetler Tüm Rusya Merkez Yürütme Kurulu (VTsIK) toplantısında, Kamenev ile Zinovyev, bu karara aykırı yönde konuşmalar yapar ve oy kullanır. MK üyesi Bubnovun aktarımına göre, bunun üzerine MK çoğunluğunun azınlığa ültimatomunu kaleme alan Lenin, o sırada Petrogradda bulunan MK üyelerini tek tek odasına çağırarak bu ültimatomu imzalatmış. [23] İmzacılar şöyle: Lenin, Trotski, Stalin, Sverdlov, Uritski, Cerjinski, Yoffe, Bubnov, Sokolnikov, Muranov. [24]
Sovyetlerde temsil edilen tüm partilerin ortak bir hükümetinin kurulmasını savunmaya devam eden MK üyeleri ise 4 (17) Kasımda ortak imzalı bir metinle parti içinde görüşlerini savunmaya devam etmek üzere MKya istifalarını sunar: Kamenev, Rikov, Milyutin, Zinovyev, Nogin. Azınlığın hükümetteki üyeleri de aynı gün VTsIK toplantısında yaptıkları bir ortak açıklamayla (ve sadece Bolşeviklerden oluşan bir hükümetin yalnızca siyasi terör yoluyla ayakta tutulabileceğini iddia ederek) istifa eder. [25]
Zinovyev birkaç gün sonra MKdan istifasını geri çeker ve MK toplantılarına yeniden katılmaya başlar. 29 Kasımdaki (12 Aralık) MK toplantısında, Kamenev, Rikov, Milyutin ve Noginin MKya geri dönme talepleri ele alınır ve bu talebin reddedilmesine karar verilir. [26] (Kamenev, partinin Mart 1919daki 8. kongresinde yeniden MK üyeliğine seçildi.)
Brest-Litovsk sorunu
Yazının başında hatırlattığım üzere, Bolşeviklere (ve onlara grubuyla birlikte 1917nin Temmuz ayında katılan Trotskiye) göre, Rusyadaki devrim, Avrupadaki sosyalist devrimlerin, yani dünya devriminin kıvılcımı olacaktı. Özellikle de Almanyanın sosyalist devrime yakın olduğuna inanıyorlardı.
Ekim Devrimi gerçekleştiğinde, İttifak Devletleri (Almanya, Avusturya-Macaristan, Bulgaristan ve Osmanlı İmparatorluğu) ile savaş hâli devam ediyordu. 2 (15) Aralık 1917de İttifak Devletleri ile bir ateşkes anlaşması imzalandı. 9 (22) Aralıkta da Brest-Litovsk (bugün Brest) kentinde barış görüşmeleri başladı.
Lenin, Sovyet Rusyanın Almanyayla savaşa devam edecek gücünün bulunmadığına, olası bir savaşın yıkımla ve devrimin kazanımlarının ortadan kalkmasıyla sonuçlanacağına, bu nedenle de barış görüşmelerinin olabildiğince uzatılmasının, ama bu ülkenin bir ültimatom vermesi durumunda dayatılan şartların kabul edilerek anlaşma imzalanmasının gerekli olduğuna inanıyordu.
Trotski ise ne savaş ne barış tezini savunuyordu. Buna göre, Almanyanın Rusyaya yönelik olası bir saldırısına karşılık verilmemeliydi, çünkü bunun gerçekleşmesi durumunda Alman işçi sınıfı ayaklanır ve devrim yapardı. Barış anlaşması imzalanması ise dünya devrimi hedefinden uzaklaşmak anlamına gelirdi. Ayrıca, Birinci Dünya Savaşı Almanyayı da bir hayli yıpratmıştı ve Sovyet Rusyaya saldırmaya cesaret edip edemeyecekleri tartışmalıydı.
Yaygın olarak bilinen öykü şöyle: Barış görüşmeleri sırasında, Lenin, Sovyet Rusya heyetinin başkanlığını yapan Trotskiye, Almanyanın bir ültimatom vermesi durumunda dayatılan şartları kabul ederek barış anlaşması imzalama talimatı gönderir. Ama Almanya ültimatom verdiğinde Trotski bu talimatı dinlemez, 28 Ocak (10 Şubat) 1918de Sovyet Rusyanın savaşı durdurduğunu ve ordusunu terhis ettiğini ilan eder. [27]
Oysa o sırada, Lenin bir kez daha azınlık görüşünü temsil ediyordu. 8 (21) Ocak 1918 tarihinde Petrogradda düzenlenen ve MK üyelerinin de katıldığı işçi temsilcileri konferansında görüşlerini kabul ettirememişti. Bu konferansta oylamaya sunulan üç seçenek şunlardı: 1. ilhakların (İttifak Devletlerinin işgal ettikleri toprakları ilhak etmesinin) kabul edileceği ayrı (Rusyanın savaştaki müttefiklerinden bağımsız) bir barış anlaşmasının imzalanması; 2. devrimci bir savaş ve 3. savaşın durdurulması, ordunun terhis edilmesi, ama barış anlaşması imzalanmaması. Leninin savunduğu birinci seçeneğe 15, ikinci seçeneğe 32 ve üçüncü seçeneğe 16 oy çıkmıştı. [28]
11 (24) Ocaktaki MK toplantısında, başta Trotski ve Buharin olmak üzere konuşanların çoğu ne savaş ne barış tezini savunur. Üç konuda oylama yapılır. Devrimci bir savaşa çağrı yapmak istiyor muyuz? 2 evet, 11 hayır, 1 çekimser. Barış görüşmelerini uzatmak için elimizden gelen her şeyi yapalım mı? 12 evet, 1 hayır. Savaşı durdurup, barış anlaşması imzalamayıp, orduyu terhis edelim mi? 9 evet, 7 hayır. [29]
13 (26) Ocakta Bolşeviklerin ve Sol SRlerin merkez komitelerinin ortak toplantısından çıkan sonuç, Sovyetler Kongresine şu önerinin sunulması kararı olur: Savaşma, barış anlaşmasını imzalama. [30]
19 Ocaktaki (1 Şubat) MK toplantısında, parti içinde savaş ve barış konularındaki görüş ayrılıklarının ciddi bir soruna dönüştüğü saptanır. Nihai kararın alınması için bir parti konferansının mı yoksa parti kongresinin mi toplanması gerektiği tartışılır. Lenin, sorunların ancak bir kongreyle çözülebileceğini savunur. Aynı günlerde Merkez Komitesine başta Petrograd Komitesi olmak üzere pek çok parti örgütünden yüz kızartıcı bir barış anlaşmasının imzalanmaması ve bir konferansın toplanması çağrıları iletilir. Parti yöneticilerinin büyük bir bölümü, dünya devriminin gerçekleşebilmesi için ya Almanyayla devrimci bir savaş yürütülmesi ya da en azından barış anlaşması imzalanmaması gerektiğini düşünmektedir.
Dolayısıyla, Trotskinin kararı, o dönemde Merkez Komitesinde ve parti yöneticileri arasında ağırlık taşıyan görüşle uyumluydu. Dahası, Almanyanın (bugünkü takvimle) [31] 18 Şubatta saldırıya geçmesinden hemen önceki gün yapılan MK toplantısında da çoğunluk Trotskinin tarafındaydı.
RSDİP(B) MKsının 17 Şubat 1918deki oylamaları (akşam) [32]
18 Şubat günü Alman saldırısının başlamasının hemen ardından yapılan ilk MK toplantısında, Almanyaya barış görüşmelerinin yeniden başlatılmasının hemen teklif edilmesi önerisi oylamaya sunulur: 6 evet, 7 hayır.
Aynı günün akşamı yeniden toplanan MK, Almanyanın ilerlemesine ilişkin haberleri ve Sovyet Rusyanın askerî gücünün zayıflığını dikkate alarak, yeni bir karar önerisini oylar: Alman hükümetine, hemen, acilen bir barış anlaşmasına varmaya yönelik bir teklif sunmalı mıyız? Trotski, Almanların taleplerinin öğrenilmesi için evet der. Sonuç: 7 evet (Lenin, Smilga, Stalin, Sverdlov, Sokolnikov, Trotski, Zinovyev), 5 hayır (Uritski, Yoffe, Lomov, Buharin, Krestinski; Cerjinski de onları destekler), 1 çekimser (Stasova). Aynı toplantıda, Sovyet Rusyanın bir barış anlaşması imzalamak zorunda olup olmadığı sorusuna çekimser kalan 2 üye dışında herkes olumlu cevap verir. Almanyanın ateşkesi bozmadan önce dayatmış olduğu koşulların kabul edilmesi ve daha kötü bir teklifin kabul edilemez sayılmaması, 4e karşı 7 oyla (2 çekimser) kabul edilir. [33]
Almanyanın Sovyet Rusya topraklarındaki ilerlemesi sürerken, 22 Şubatta toplanan MK, Fransa ile İngilterenin Almanyaya karşı Sovyet Rusyaya yardım etme tekliflerini değerlendirir.
Sverdlov, bu teklifin herhangi bir tartışma yürütülmeden reddedilmesini önerir. Bu öneri reddedilir. Buharin, emperyalist ülkelerden yardım almanın kabul edilemez olduğunu savunur. Lomov, Krestinski, Bubnov ve Cerjinski de aynı tarafta yer alır.
Ama oylama sonucundan anlaşıldığına göre, bu üyelerden en az biri Trotskinin formülasyonunu benimser. Ne savaş ne barış tezinden vazgeçmiş olan Trotskinin karar önerisine göre, Almanyayla savaşan devrimci ordunun silahlandırılması ve desteklenmesi için gereken her şey yapılmalıydı ve bu silahlar kapitalist devletlerden de alınabilirdi. RSDİP, bunu yaparken, dış politikasındaki tam bağımsızlığını koruyacak, kapitalist devletlere siyasal taahhütler sunmayacak ve bu devletlerden gelecek olan her bir önerinin amaca uygunluğunu ayrıca değerlendirecekti. Öneri 5e karşı 6 oyla kabul edilir (oylamaya katılan diğer MK üyeleri: Smilga, Yoffe, Sokolnikov, Uritski).
Leninin aynı gün tutanaklara eklenen notu şöyle: Lütfen Anglo-Fransız emperyalist soygunculardan patates ve silah almaktan yana olan oyumu ekleyin. Buharinin notunda ise MKdan ayrıldığı ve Pravda nın yayın yönetmenliği görevinden istifa ettiği bilgisi yer alıyor. [34] (Ama ertesi günkü MK toplantısına katılacaktı.)
23 Şubattaki MK toplantısında, Almanyanın ilettiği (ve öncekilere göre çok daha ağır olan) barış şartları ele alınır. Devrimci bir savaş için bir ordunun gerekli olduğunu ve böyle bir ordunun bulunmadığını belirten Lenin, şartların kabul edilmek zorunda olduğunu savunur ve aksi yönde karar alınması durumunda hem MKdan hem de hükümetten ayrılacağını söyler.
Devrimci savaştan yana olduğunu vurgulayan Trotski, partinin bölünmesi durumunda bu savaşın verilemeyecek olması nedeniyle, bireysel olarak, savaştan yana oy kullanma sorumluluğunu üstlenmeyeceğini açıklar. Almanyanın dayattığı şartların kabul edilmesini aslında istemeyen başka MK üyeleri de Trotski gibi çekimser oy kullanınca, Leninin karar önerileri kabul edilir: Almanyanın önerileri hemen kabul edilmeli mi? 7 evet (Lenin, Stasova, Zinovyev, Sverdlov, Stalin, Sokolnikov, Smilga), 4 hayır (Bubnov, Uritski, Buharin, Lomov), 4 çekimser (Trotski, Krestinski, Cerjinski, Yoffe). Devrimci bir savaş için hazırlıklara hemen başlanmalı mı? Oybirliğiyle evet. Petrograd ve Moskova sovyetlerinin seçmenlerinin katılacağı bir referandum hızla düzenlenmeli mi? 11 evet, 4 çekimser.
Buharin, Lomov ve Bubnovun yanı sıra 3 MK aday üyesi adına bir açıklama yapan Uritski, çekimser kalan üyelerin açıklamalarından anlaşılacağı üzere bu üyelerin aslında kendileri gibi düşündüğünü, alınan kararın gerçekte bir azınlık kararı olduğunu ve hem parti içinde hem de dışarıda serbestçe propaganda yapabilmek için sorumluluk gerektiren parti ve devlet görevlerinden istifa ettiklerini açıklar.
İzleyen günlerde de barış anlaşmasının imzalanmasını engelleme mücadelelerini sürdürecek olan bu grup, Sol Komünistler olarak anılmaya başlayacaktı.
Yine 23 Şubattaki toplantıda, Sol Komünistlere, MKdan ve diğer görevlerinden istifalarını parti kongresine kadar ertelemeleri ve bu süre boyunca görüşlerini parti içinde savunmaları önerilir. Bu öneriyi destekleyen Lenin, anlaşmanın ancak üç gün sonra imzalanabileceğini ve imzalansa bile onaylanmasının da 12 gün alacağını, bu süre içinde parti görüşünün öğrenilebileceğini ve bu görüşün olumsuz olması durumunda anlaşmanın onaylanmayabileceğini söyler ve istifa kararlarını en azından 24 Şubata ertelemelerini ister.
24 Şubattaki toplantının gündeminde, Halk Komiserleri Konseyindeki Sol Komünistlerin MK aracılığıyla bu konseye iletilmesini istedikleri açıklama da vardır: Alman ültimatomunun kabul edilmesinin sorumluluğunu üstlenmeyi olanaksız bulduğumuzdan, Halk Komiserleri Konseyindeki görevlerimizden istifa ediyoruz. (Lomov, Smirnov, Uritski, Piatakov, Bogolepov, Spunde.) [35]
Trotski de, benimsemediği MK kararını savunamayacağından, Halk Komiserleri Konseyinden istifa etmek istediğini açıklar. Lenin, Trotskiden bu kararı açıklamayı Brest-Litovska giden heyetin geri dönüşüne ya da mevcut durumun değişmesine kadar ertelemesinin istenmesini oylamaya sunar. Bu öneri 3 çekimser dışında oybirliğiyle onaylanır. Trotski, bunu kabul etmekle birlikte, konsey toplantılarına katılmayacağını açıklar. Leninin önerisiyle, Trotskinin dış politikayla ilgili olmayan konulardaki konsey toplantılarına katılmasına karar verilir.
Uritski ve arkadaşlarından da kararlarını açıklamayı ertelemeleri istenir. Bunu kabul ederler. Ama barış anlaşmasının imzalanmasından sonra, MKdan ve Halk Komiserleri Konseyinden istifa eder ve daha önce bu konuda yaptıkları açıklamaların Pravdada yayımlanmasını isterler. [36]
Brest-Litovsk Antlaşması 3 Martta imzalandı. 6-8 Mart tarihlerinde düzenlenen ve oy kullanma hakkına sahip 47 delegenin katılabildiği 7. olağanüstü parti kongresinde antlaşmanın onaylanmasının zorunlu olduğu 30 oyla kabul edildi (12 ret, 4 çekimser). [37] 14-16 Martta toplanan Sovyetler Olağanüstü Dördüncü Tüm Rusya Kongresi antlaşmayı onayladı: 784 kabul, 261 ret, 115 çekimser. Sol Komünistler bu kongrede parti kararlarına uymamış ve oy kullanmayı reddetmiş. [38]
Bu ileti en son melnur
tarafından 30.11.2018- 22:32 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Aşağıdaki gözlemlerin çok özel ve kısa bir dönemde yaşananlarla ilgili olduğu unutulmamalı elbette. Ama devrimci bir dönemde iktidara gelmeyi ve iktidarda kalmayı başarmış bir partide yaşananlardan söz ediyoruz...
> Merkez Komitesinde belirli bir konuda azınlıkta kalanlar, görüşlerini partinin diğer yönetici organlarına ve bazen de parti üyelerinin tümüne aktarma olanağını bulabiliyor. Kritik dönemeçlerdeki tartışmaların neredeyse tümünde önce azınlıkta kalan Lenin, bu olanaktan en çok yararlanan MK üyesi oluyor. Tartışmalı konularda parti üyelerinin ikna edilmesinin önem taşıması, keyfî kararların alınmasını ve yanlış kararlarda ısrar edilmesini zorlaştırıyor.
> Merkez Komitesi üyelerinden, bu kurulun üyesi olarak kaldıkları sürece, komite kararlarına uymaları ve parti dışında bu kararları savunmaları bekleniyor. Bu nedenle, parti üyeleri arasında MK kararlarına karşı çalışma yürütmek ve görüşlerinin konferans ya da kongrelerde parti görüşü olarak benimsenmesini sağlamak isteyen MK üyeleri bu kuruldan istifa ediyor. Bu yola başvurmanın mümkün olması ve meşru sayılması, partinin birliğinin korunmasının daha fazla önem taşıdığı dönemeç noktalarında çoğunluk tarafındaki üyelerin de daha dikkatli hareket etmesine yol açıyor.
> MK toplantılarında tutanak tutulması ve bunların saklanması, toplantılarda alınan kararlar, tek tek MK üyelerinin savunduğu görüşler ve MKya sunulan belgeler hakkında yanlış ya da yanıltıcı bilgilerin verilmesini zorlaştırıyor. Parti tarihinin daha nesnel verilerle yazılması mümkün hâle geliyor.
> Toplantılarda düzenli olarak oylama yoluna gidilmesi, üyelerin gerçek görüşlerinin öğrenilmesini kolaylaştırıyor ve sessizliğin onay sayıldığı bir işleyiş düzeninin kurulmasını zorlaştırıyor. Ayrıca tartışmaların gereksiz yere uzaması daha kolay engellenebiliyor.
> Lenin, devrim dönemindeki ilk üç kritik tartışmada, Bolşeviklerin daha ileri hedefler belirlemesi için, nesnel koşulların o kadar da elverişli olmadığını düşünen yoldaşlarıyla mücadele ediyor ve her seferinde haklı çıkıyor. Brest-Litosk görüşmeleri sırasında, bu kez Lenin Rusyadaki ve Avrupadaki nesnel koşulların o kadar da elverişli olmadığını düşünerek eldeki kazanımları koruma mücadelesi yürütürken, yoldaşlarının çoğu dünya devriminin çok yakın olduğuna inanıyor. Ve Lenin bir kez daha haklı çıkıyor. Ama Bolşevizmden uzaklaştığını ileri sürerek onu azınlıkta bırakan yoldaşlarına, Bolşeviklerin gerçekten de dünya devrimi için mücadele ettiklerini kanıtlamış olmanın onuru kalıyor!
> Bolşevizmin şekillenmesinde önemli bir pay sahibi olan Ne Yapmalı? adlı eserin yazılmasından 15 yıl sonra bile, Merkez Komitesinde, her konuda Leninin düşünceleri doğrultusunda oy kullanan bir Leninin adamları grubu bulunmuyor. Lenin, belki biraz da bu sayede, nesnel gerçeklikten (ve bu arada yoldaşlarının gerçekliğinden) tümüyle uzak tezlerin savunuculuğunu yapma noktasına hiçbir zaman savrulmuyor. Ekim Devrimi, Leninin, kendi örgütünü değil, devrimin örgütünü yaratmaya çalıştığını kanıtlıyor.
Notlar
[1] 1703 yılında Rus Çarı I. Petro tarafından Neva Nehrinin Baltık Denizi yakınındaki kıyıları üzerine kurdurulan St. (Sankt) Petersburg kentinin Almanca olan adı, Birinci Dünya Savaşının başlaması üzerine 1914 yılında Petrograd olarak değiştirilmişti. 1924 yılında Leningrad adı verilen kent, 1991de yeniden St. Petersburg olarak adlandırıldı.
[2] Rusyadaki halkçı Sosyalistler-Devrimciler Partisi (Partiya Sotsialistov-Revolyutsionerov)
için SR ya da эсеры (eser) kısaltmaları kullanılıyordu.
[3] V. I. Lenin, Collected Works, Volume 23, Progress Publishers, Moscow, Second printing 1974, s. 407.
[4] Edward Hallett Carr, The Bolshevik Revolution 1917-1923, Volume One, W.W. Norton & Company, New York, 1985, s. 81.
[5] Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi (Bolşevik).
[6] V. I. Lenin, Collected Works, Volume 24, Progress Publishers, Moscow, Second printing 1974, s. 606. Bu karar daha sonra Leninin görüşleri doğrultusunda revize edilecekti.
[7] The Bolsheviks and the October Revolution - Central Committee Minutes of the Russian Social Democratic Labour Party (bolsheviks) August 1917-February 1918 [Bolşevikler ve Ekim Devrimi - Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi (Bolşevik) Merkez Komitesi Tutanakları Ağustos 1917-Şubat 1918], Pluto Press, London, 1974, s. 271.
[8] V. I. Lenin, Collected Works, Volume 26, Progress Publishers, Moscow, Third printing 1977, s. 19.
[9] A.g.y. , s. 21.
[10] The Bolsheviks..., a.g.y., s. 58.
[11] A.g.y. , s. 67.
[12] A.g.y. , s. 68.
[13] V. I. Lenin... Volume 26..., a.g.y., s 84.
[14] The Bolsheviks..., a.g.y., s. 78.
[15] Şubat Devrimi sonrasında, bir Kurucu Meclisin toplanması, Bolşeviklerin de desteklediği talepler arasında yer alıyordu. Ancak Geçici Hükümet bu konuda oyalama politikası izlemişti. Demokratik Konferans kararıyla Ön Parlamentonun toplanması, Kurucu Meclis seçimleri öncesindeki bir ara aşama olarak tarif edilmiş olsa da, Kurucu Meclis seçimleri için henüz bir tarih belirlenmemişti. Kurucu Meclis seçimleri Ekim Devriminden sonra gerçekleştirildi.
[16] The Bolsheviks..., a.g.y., s. 88-89.
[17] A.g.y. , s. 121-122.
[18] A.g.y. , s. 120.
[19] A.g.y. , s. 111-113.
[20] A.g.y. , s. 127-128.
[21] Edward Hallett Carr, a.g.y., s. 108.
[22] The Bolsheviks..., a.g.y., s. 134.
[23] A.g.y. , s. 300.
[24] A.g.y. , s. 140.
[25] A.g.y. , s. 141-142.
[26] A.g.y. , s. 160-161.
[27] Örneğin, Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi, 2. Cilt, İletişim Yayınları, s. 587.
[28] The Bolsheviks..., a.g.y., s. 312 ve s. 173.
[29] A.g.y. , s. 179-180.
[30] A.g.y. , s. 315.
[31] Sovyet Rusya 1 Şubat 1818den itibaren bugünkü takvimi kullanmaya başladı.
[32] A.g.y. , s. 202
[33] A.g.y. , s. 210-211.
[34] A.g.y. , s. 215.
[35] A.g.y. , s. 232.
[36] A.g.y. , s. 238.
[37] V. I. Lenin, Collected Works, Volume 27, Progress Publishers, Moscow, Second printing 1974, s. 561-562.
[38] A.g.y. , s. 576.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.