Dün pazartesiydi ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramından sonra ilk ve orta dereceli okullar için bir tatil kararı alınmıştı. Daha tenha olur, kalabalığın curcunası olmaz, kitap standlarını daha rahat gezerim diye TÜYAP kitap fuarına gitmeye karar vermiştim. Beklentime uygun olarak fuar çok kalabalık değildi, hatta biraz ''ıssız'' olduğu da söylenebilirdi. Rahat rahat dolaştım, yayınevlerinin görevlileriyle uzunca sohbet etme fırsatı buldum. Güzeldi de, ama kitaplar bilindiği gibi çok pahalıydı. Siyasal iktidarın kağır siyaseti sonuçta piyasaya da yansımştı. Kendileri okumuyordu, başkaları da okumamalıydı. Yeni basılan bir kitabın fiatı 150-200 tl.den aşağı değil. Kim alabilir, kim okuyabilir ki; bu da dünkü manzaranın üzücü yanı...
Birkaç kitap aldım; Haluk Yurtsever'e (face'te) neden İLERİ porta'da yazmadığını, günlük haftalık yazılarını beklediğimizi söylemiştim. O da yanıt olarak yeni bir kitabı bitirdiğini ve YORDAM'dan çıkacağını açıklamıştı. Yetkililerle konuştum, matbaayla bir sorun yaşandığı için fuara yetişmediği ve ancak hafta sonu geleceğini umduklarını söylediler. YODAM'ın Cağaloğlu'ndaki yerinin telefonunu verdiler, temasa geçip oradan edineceğim. ''KOMÜNİST UFUK'' beni merak ettiriyor.
NİSAN yayıncılıktan ( Partizan'ın) ''sonuçları ve Dersleriyle İhanete Uğrayan Devrim ve Rosa Lüksemburg'' kitabını aldım. Stand görevlisi arkadaşın çay ikramıyla da uzun sayılabilecek bir süre sohbet etmiştik. DÖNÜŞÜM yayınlarından çıkan ROSA'nın başka bir kitabını da edindim. ''Eserleri ve Mücadelesiyle ROSA Lüksemburg''... Yordam'dan Terry Eagleton'un ''Marx neden haklıydı'' kitabı, sahafların birinde Bertrand Russell'in ''Bolşevizm''i edindiğim diğer kitaplardı. Bunların yanı sıra birkaç tane broşür nitelğinde kitapçıklar da satın alarak Kitap fuarındaki bir günümü sonlandırdım.
Okulların tatil olmasıyla fuarın daha sessiz olması beklenen bir şeydi ama bu kadar tenhalık gerçekten rahatsız ediciydi. ''Pek çok yayınevi stand da açmadı'' dedi bir arkadaş, ''Çok pahallık var, 3-5 metrekarelik bir yerin on günlük fiatı 16 bin tl'' diye yakındı.
İyiye giden hiçbir şey yok.Hiç kimse kulağının üzerine yatmamalı, her şey uyarında gidiyormuş gibi davranmamalı. Gerçekten içine girdiğimiz karanlık tünelin sonunda hiçbir ışık görünmüyor. 29 Ekim pazar gününde milyonlarca cumhuriyet sevdalısının caddeleri, meydanları doldurduğu bir umut gününde bile her gün sürekli ''yükseliyoruz'' nidalarını atan bir sosyalist parti 100-150 kişiyle yürüyorsa ve hiç kimse de dönüp bakmıyorsa bu işte bir yanlışlık var demektir. Soru soramıyoruz, olana bitene sağlıklı yaklaşamıyor, çözüm üretemiyoruz demektir. Kalabalıklaşma konusuna bir türlü çözüm üretemiyoruz demektir.
Umudun ve umutsuzluğun iç içe geçtiği günlerden geçiyoruz.
Sosyalistlerin yalnızlığına, Tüyaptaki standların yalnızlığı karışıyor.
Ama işte bu günlerde direnenler de var, cumhuriyete sahip çıkanlar da...
Can Atalay mutlaka çıkacak, ne yaparlarsa yapsınlar engel olamayacaklar,
Erkan Baş mutlaka mücadelesine karşılık bulacak...
Her yıl Kasım ayında düzenlenen İstanbul Kitap Fuarı bu yıl 2 - 10 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek. Kaçırılmaması gereken bir etkinlik olduğunu hep yineliyorum. Bu yıl 1000'i aşkın yayınevi ve sivil toplum kuruluşu katılacak. Hemen hemen her türlü kitabı bulmak ve fuardaki indirimlerden yararlanmak ve fiatların pahalılığından haklı olarak yakınan kitapseverlerin pek de uğramadığı standlarda kafa dengi görevliler bulunduğunda sıcak sohbetler yapabilmek de mümkün. Sadece o havayı koklayabilmek ve binlerce, on binlerce kitapların yer aldığı bir sergide bulunmak, onlara dokunmak bile heyecan verici değil mi?
Dün gittim. Hemen hemen tamamının öğrenci olduğu bir kalabalık dışında kimse yoktu. SOL yayınevi çoktandır yok, buna Evrensel de eklenmiş. Dönüşüm de yoktu. Yordam, Nisan ve bir iki yayınevi dışında uğrayıp üzerindeki kitaplara dokunacağım, açıp okuyacağım standlar da kalmamış. NİSANın standındaki arkadaşla biraz sohbet ettik. Gerçekten çok üzücü bir durum vardı fuarda. Öğrencilere hitap eden yayın evleri çoğalmış gibi, sanki her yerde onlar var ve bir de muhafazakar yayın evleri.
İstanbul Kitap Fuarı eski çekiciliğini yitiriyor gibi...
Kitap fiyatları insanlarının yüksek olması mı?
SEKA'nın özelleştirilmesiyle başlayan bir gericileştirme ve insanı kitaptan uzaklaştıracak süreç...
Sonuçta ilk kez Tüyap'tan hüzünlü bir şarkıyı dinlemiş gibi ayrılıyorum.
Sadece almış olmak için aldığım üç kitap var. Troçki'nin bir kitabı, ÖDP üzerine bir kitap ve bir de Sahaflar bölümünden edindiğim bir başka kitap. O kadar. Farklı zamanlarda buraya bir haftalık süre içinde iki kez geldiğim olurdu. Tam bir kitap şöleniydi o zamanlar. Şimdiyse, fuara girmemle çıkmam bir oldu denilebilir.
Tam bir hayal kırıklığıyla ayrıldım.
Dönüşte yine o hemen her zaman hissettiğim duygu ve düşünceler yine ve olanca rahatsız ediciliğiyle kafamın içinde dönüp duruyor.
Son 20-25 yılda her şey o kadar kötüye gitti ki, İstanbul Kitap Fuarı bile bundan nasibini alıyor.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.