Maçoğlu ile bir ilgisi yok. Dünkü ''tartışmada TKP'li arkadaş tarafından (yine) gereksiz bir şekilde TİP'in adı geçirildiği için anında böyle bir yanıt vermiştim. En uygun yer sanırım burası. Daha sonra biraz daha ''derinleştirlebilir''.
''Bir ekleme de adını geçirdiğiniz TİP için: Basitçe TİP'in siyasetinin, güncel soruna yaklaşımının ve kitlelerle kucaklaşma konusundaki yaklaşımının sizin ve sizlerin siyasi anlayışından kıyas götürmeyecek ölçüde doğru olduğunu düşünüyorum. Bu durumu bu şekilde sürdürebilirler ya da sürdüremezler, ayrı konu, ama dediğim gibi,ve sürekli altını çizeceğim gibi dinci faşizm koşullarında kategorik olarak muhalefete muhalefet etme yanlışlığına düşmüyorlar. Bunun anlamı -anlayabileceğinizi umuyorum- kitlelerle aradaki meafeyi daraltmaktır. Önemli Sn. (...) Kerameti kendinden menkul bir solculuk içinde olup kitlelerin bakmadığı ilgi göstermediği bir sosyalizm toplumsal bir güç haline gelemez. Toplumsal bir güç olmadan da devrim falan olmaz.''
( Biraz önce face'e yazmıştım, buraya uygun düşüyor.)
Tarihsel TİP'ten bu yana geçen yaklaşık 50 yıllık bir sürede sosyalist solun hiç görmediği biçimde halkımızın ilgisiyle karşılaşan ve seçime katılan katılmayan tüm sosyalist yapılan nedeyse 10 katı bir oy alan Türkiye İşçi Partisi'nde bu yeni duruma uygun bir şekilde yapılanma sorunları yaşandığına tanık oluyoruz. Bu durumun öncelikle çok şaşırtıcı olmaması gerektiğine inanıyorum. Tarihsel TİP'in başarısından bu yana hiç yaşanmamış farklı bir durum söz konusudur. Ve bence bu yeni durumda ortaya çıkan sorunlara bakarak partinin filanca sosyalist partiye benzediği yorumlarında bulunmak ve partiyi bu haliyle de sıradanlaştırmak doğru değildir. Kitleselleşmek sadece üye ve sempatizan sayısını arttırmaktan ibaret değildir.
Kitle kazanırken kendini yeniden üretmektir, eskinin yadsınması demektir, yeni koşullarda yeniden ortaya çıkmak demektir. Bu durumun, bu koşullarda ortaya çıkan sorunların rahatlıkla aşılabileceğini varsaymak ve bu durumu eskiye benzemek olarak görmek de bence doğru değildir. TİP bize bugünün koşullarında nasıl kitle kazanılması gerektiğini göstermiştir. Değerli ve farklı olan da budur. Ortaya çıkan parti iç sorunlar büyümenin getirdiği sorunlar olarak değerlendirilmeli ve partide bence kopmalara ve gereksiz küskünlüklere yol açmamalıdır. Yok, sorunsuz bir parti, demir eldivenle yönetilen ''çelik displinli'' parti özleniyor ve savunuluyorsa onlarca yıldır bu tür partilerle bulunduğumuz noktadan bir adım öteye gidilemediğini görmüş olmamız gerekir.
( Face'e yazmıştım, buraya uygun düşüyor sanırım.)Her dönemde, her koşulda sorunlar olacaktır. Hayatın dinamik seyri içinde bu sorunların da çözüme kavuşturulması yönünde hareket etmek bence önemsenmelidir. Yoksa kitleselleşmeyi amaçlayan, kitleselleşme yönünde adımlar atan ve bunu kendi ölçülerinde de başarabilen sosyalist partilerle, tam tersi bu konuyu önemsediğine dair hiçbir emarenin bulunmadığı ve onlarca yıldır yerinde sayan ve bunu dert saymayan sosyalist partiler hiç bir ve aynı olur mu, aynı kefede değerlendirilebilir mi?
Ne olursa olsun, bu hataya düşmemek gerek, diye düşünüyorum.
Açık seçik, hiç çekincesiz tehditler savurup duruyor, medya patronları diyor, Halk tv, Sözcü tv. Nov diyor, kadın sunucuların isimlerini veriyor, yaratılan gözdağı ve korku cehennemini harlamaya çalışıyor...
Gidecekler.
Hiç kuşkum yok, gidecekler.
Bu iklim ilelebet süremez, sürdürülemez.
Eninde sonunda gidecekler.
Şimdiden bu yolda çaba harcayan, bu konuda mücadele veren bu karanlık sürecin önünde dik durup, ses yükselten tüm dostlara bir kocaman selam olsun. Hep birlikte er geç başaracağız.
Türkiye İşçi Partisi'ne, Erkan Baş ve arkadaşlarına da bir paragraf açılacaksa, bu dostlar bize sosyalist mücadelenin sadece kuramsal analizlerle yürütülemeyeceğini, toplumda hiçbir esintiye yol açmayacağını, faşizmin burgaçlarında karanlık günler geçiren bir ülkede bu konuda net, somut bir siyasi konumlanış almadan, yüzü sola dönük kesimlerle, ''demokrasi ama kimin için, hangi sınıf için'' demeden ( yeri ve zamanı değil çünkü), demokratlarla birlikte bu kötü siyaseti sandıkta yenilgiye uğratmanın DA mücadelesini yürüttüğü ve sosyalizmin toplumsal alanda nasıl etki ve ilgi yaratabileceğini bize gösterdiği için...-partili partisiz dostlara...
Onlara da yürek dolusu sevgiler, saygılar...
Özetle dostlar, çekincesiz söylemek ve yinelemek gerek,..
Bu ülkede saray rejimine karşı mücadeleyi yükseltmeyen, sandıkta yenilgiye uğraması yönünde somut bir siyasal konumlanış göstermeyen hiçbir kişi ve siyasetleri ciddiye almamak gerek. Bu günlerden, bu iklimden, bu karasaban gibi süren cehennem koşullarından kurtuluşun başka bir yolu yok.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.