NHKM'nin Altın Portakal Film Festivali'nde yaşanan sansürleme olayına ilişkin açıklamasında, AKP'nin kültür sanat emekçileri üzerinde kurmaya çalıştığı baskıya değinildi ve AKP'nin kültür sanat politikalarına karşı topyekun mücadele etmenin gerekliliği vurgulandı.
NHKM'nin Altın Portakal Film Festivali'nde yaşanan sansürleme olayına ilişkin açıklamaısnda, AKP'nin kültür sanat emekçileri üzerinde kurmaya çalıştığı baskıya değinildi, AKP'nin kültür sanat politikalarına karşı topyekun mücadele etmenin gerekliliği vurgulandı.
Nazım Hikmet Kültür Merkezi tarafından yapılan açıklama şu şekilde:
" Basına ve Kamuoyuna;
Başlamasına bir hafta kala, 51. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivaline sansür gölgesi düştü.
Haziran Direnişinin belgeseli olan Yer Yüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek filmi, ön jüriden geçmesine rağmen, festival komitesince TCKnın 125. ve 299. maddeleri gerekçe gösterilerek seçkiden çıkarıldı.
Hakkında herhangi bir mahkeme kararı bulunmayan filmin, komitenin kendince yorumladığı hukuki kıstaslara göre elenmesi açık bir sansür girişimidir. Son yıllarda, ama özellikle geçen yıl Altın Portakalda kürsü konuşmalarına Haziran Direnişinin damgasını vurmuş olmasından sonra, AKP hükümetinin festivali kontrol altına almak istediği biliniyor. Festivalin düzenleyicisi olan Antalya Belediyesinin son seçimlerden sonra AKPnin eline geçmesi ve festival kurul üyeleri arasında AKPye yakın isimlerin de olması, hükümete ve o dönem başbakan olan Tayyip Erdoğana karşıt söylem içeren belgesele yönelik sansürün açık siyasi nedenlerini ortaya koyuyor.
Bu sansürün doğrudan devlet eliyle değil de, festival komitesi tarafından uygulanmış olması, olayın farklı bir boyuttaki vahametini gözler önüne seriyor.
Bu çağdışı uygulamaya sinema yazarları, sinema emekçileri ve bir grup meslek örgütü karşı çıkmış ve festival yönetimi, yönetmen Reyan Tuviyi ufak bir düzeltme yapmak zorunda bırakarak filmi festivale kabul etmiştir. Buna rağmen, sorumluluğu yönetmene yükleyen komiteyi sansürü meşrulaştırdıkları gerekçesiyle protesto eden bir jüri üyesi iki gün önce, 10 jüri üyesi de bugün istifa etmiştir. Birçok sinema yazarı festivali protesto ederek katılmayacağını açıklamıştır ve bu yılın Ulusal Belgesel Film Yarışması filmlerinin yapımcı ve yönetmenleri ise festival tarafından bir özeleştiri ve özür metni sunulmadığı takdirde festivalden filmlerini çekeceklerini ilan etmişlerdir.
Bu tavır sevindiricidir.
Ancak, AKP hükümetinin yıllardır kültür sanat hayatında ideolojik hâkimiyet kurmaya çalışıyor olduğu göz önünde bulundurularak, sansür girişiminin bir yol kazası değil sistematik bir politikanın parçası olduğu unutulmamalıdır.
Sorun, bir kamu hizmeti olarak devlet tarafından desteklenmesi gereken sinemanın, AKPye ve onun kriterlerine bağlı hale getirilmesinde ve bunun kabullenilmesindedir. Festivalin iptal olma olasılığı, bir sonraki filmlerini yapmalarını tehlikeye atacak olması sebebiyle bir grup yönetmeni tedirgin etti. Bu durum, çoğu kişinin sessiz kalmasına, türlü gerekçelerle sansürün meşrulaştırılmasına yol açtı.
Böylece AKP, mali kaynakları elinde tutarak kendisine muhtaç kılmak istediği sinemacılar nezdinde, gericiliği de kimlikçilik gibi türlü soslarla normalleştirmektedir. Sorun, bu ideolojik tercihe teşne liberalizmin ve temsilcilerinin sinema dünyasındaki yaygınlığıdır.
AKP hükümeti sanata ve kültüre karşı topyekûn bir savaş halindedir ve bu savaşa bütünlüklü bir bakışla karşı durulabilir. Sansürün meşru görülebilmesi, festival komitesinin kendisinde bu hakkı görebilmesi, AKP gericiliğinin sonucudur. Türbanın ilkokula kadar girmesine tercih demek, gericiliği bir inanç alanı olarak kabul etmek ile bugün yaşanan kültürel yıkım arasında çok doğrudan bir bağ vardır.
Bu saldırı karşısında ilkeli, kararlı durabilmek, yalnızca gericiliğe karşı, aydınlanma mücadelesini yükseltmekle mümkündür. Yalnız bırakılan, köşeye sıkıştırılan sinema emekçilerinin bu karanlığa karşı örgütlenmesi, hem kendilerinin, hem ülkemizin geleceği açısından yaşamsal önemdedir.
Özgürce yaratımın önüne set çekilmesini önlemenin tek garantisi budur!
Gericiliğin hortladığı her yerde gericiliğe karşı mücadele edilmesi gerekir. Antalya Altın Portakal jürisi bu konuda güzel bir örnek sergilemiş. Bu gericiler başka dilden anlamıyor, sandıktan çıktım, her şeye yaparım, anlayışındalar. Geçen yıl Antalya film festivaline gezi direnişi damga vurmuştu, bunun izlerini silmek istiyorlar bu yıl. Tepki gösteren jüri üyeleri yalnız bırakılmamalı, sanatçılar Leman Sam'a da, bu jüri üyelerine de destek vermeyi görev saymalılar.
Altın Portakal'dan çekilen filmler NHKM'de: 'Sansür oradaysa biz buradayız'
Uygulanan sansür nedeniyle 51. Altın Portakal Film Festivalinden çekilen filmler ve yönetmenleri, Kadıköy Nâzım Hikmet Kültür Merkezi'nde buluşuyor!
51. Altın Portakal Film Festivali'ne bu yıl sansür ve sinema emekçilerinin sansüre karşı koyduğu büyük tepki damga vurdu.
Festivalden çekilen filmler, İstanbul'da Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde izleyicilerle buluşacak.
NHKM'nin 18-19 Ekim tarihlerinde yapacağı film gösterimleri için yayınladığı açıklama ve gösterim tarihleri şöyle;
Altın Portakal bu yıl sansür tartışmalarıyla açıldı. Görüldü ki, AKP'nin "yeni Türkiyesinde, sanat eserleri TCK'ya göre değerlendirilip yasaklanabiliyor. Bunun için işi hukuka uydurmaya bile gerek duyulmuyor, sadece kanaat yeterli olabiliyor. Buna tepki gösteren sinema yazarları ve jüri üyeleri festivali boykot ettiği halde, bir şey olmamış gibi festival devam edebiliyor, sansür normalleştiriliyor, yaratım özgürlüğü önemsizleştiriliyor. 13 yönetmenin filmlerini çekerek zaten çok kısıtlı olan gösterim olanağından feragat ettikleri gerçeği sessizliğe boğulurken, hangi jüri üyesinin hangi lüks otelde ağırlandığı haberleri medyaya servis edilebiliyor.
Bu kabul edilemez, kanıksanamaz! Nâzım Hikmet Kültür Merkezi olarak yönetmenlerle buluşuyor ve ilan ediyoruz: Sansür oradaysa, biz buradayız! Sansürcü karanlığı, dayanışmanın ışığıyla dağıtıyoruz ve dayatılanı reddedişin filmlerini ve yönetmenlerini 18 - 19 Ekim tarihlerinde seyircilerle buluşturuyoruz.
Gösterimlerimize ülkemizin aydınlık birikimini davet ediyoruz. Filmlerle ve yönetmenlerle omuz omuza vermeye, sansüre dur demeye, gericiliğe karşı durmaya çağırıyoruz.
Nâzım Hikmet Kültür Merkezi Ruhi Su Salonunda yapılacak ücretsiz gösterim programı:
17 Ekim Cuma Ruhi Su Salonu:
18:00 - Mimarlık ve Kent Filmleri Festivali kapsamında, Reyan Tuvinin Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek filmi.
18 Ekim Cumartesi Ruhi Su Salonu:
11:00 Nail V. (Kurtuluş Özgen)
13:30 Eymir Neden Paylaşılamadı? (Yasin Semiz)
16:00 - Ben Bir Slogan Buldum: Annem Benim Yanımda (Ayris Alptekin, Albina Özden, Fehime Seven, Nazlı Bulum, Sefa Tokgöz)
19 Ekim Pazar Ruhi Su Salonu:
11:00 Arabeks (Cem Kaya)
*Daha önceden yapılmış kimi anlaşma ve sözleşmeler nedeniyle, festivalden çekildikleri halde gösterimlerimizin parçası olamayan, ancak dayanışma duygularını dile getirerek destek veren yönetmenlerimize teşekkür ediyoruz.
*Sayın Cem Kaya'nın festivalde yer alan Motör filmi, yine sözleşmeler nedeniyle gösterim programımıza girememiş, yerini bir önceki filmi Arabeks almıştır.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.