SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Cumhuriyet ‘te ulusalcı liberal kavgası mı?           (gösterim sayısı: 3.344)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
solcu
[ kemal ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.01.2014
İleti Sayısı: 1.709
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: solcu
Konu Tarihi: 12.02.2015- 18:54


Cumhuriyet ‘te ulusalcı liberal kavgası mı?

“Cumhuriyet ‘te ‘ulusalcılar’ ile ‘liberaller’ arası bir savaştan söz edilemez. Ulusalcı desen değil, liberal desen değil. Garip bir gazete. Tabii ki AKP’ye muhalif, ama bu da okuyucularına karşı sunabildiği tek şey. Ne kadar yaptığı da tartışılır.”

Resim Ekleme

Volkan Algan


Kısa süre önce Cumhuriyet’in işine son verdiği deneyimli gazeteci Mustafa K. Erdemol’la, medyayı ve daha çok Cumhuriyet’i konuştuk.

Bu röportajın benim için hoş bir tesadüf olduğunu söylemek isterim öncelikle. soL için ilk röportajımı, beş yıl önce sizinle, Deri Değiştirmeden Yaşamak kitabınız üzerine yapmıştım. Çok keyifli bir röportaj olmuştu. Şimdi yıllar sonra Cumhuriyet’in görevinize son vermesi adına üzücü, fakat artık soL ekibine katılmanız, beraber çalışacak olmamız adına mutluluk verici bir anda, yine birlikteyiz. Bu nedenle, her ne kadar yazılarınızla sürekli bizimle olsanız da, ben yine de hoş geldiniz demek istiyorum.
Çok teşekkür ederim genç meslektaşım, sevgili yoldaşım. Mesleğindeki ilklerden biri olduğumu bilmiyordum doğrusu. Bunca zamandan sonra benimle yeniden söyleşi yapmaya geldiğine göre, ilk buluşmamızda seni meslekten soğutacak kötü bir portre çizmemişim demek ki... Memnun oldum buna.

Cumhuriyet’le başlayalım; sizden sonra Genel Yayın Yönetmeni Utku Çakırözer de görevinden alındı. Neler oluyor Cumhuriyet’te?
Cumhuriyet’te herkesin sandığı gibi karşıt zihniyetlerin yönetimi ele geçirme mücadelesi yok. Yani, gazetede “ulusalcılar” ile “liberaller” arası bir savaştan söz edilemez. Bu hiçbir zaman da olmadı zaten. Gazete dışında sorunun böyle görülmesi, “durum herhalde böyledir” ön kabulü ile ilgili. Cumhuriyet büyük meydan savaşlarının verildiği bir gazete olmadı son yıllarda. Sadık okurları gazeteye dışarıdan müdahaleler yapıldığına, gazetenin o nedenle misyonunu savunamaz hale geldiğine inanmayı tercih ettiler. Oysa bu gazete, tek bir adla tanımlanacak bir çizgiye sahip değil. Ulusalcı desen değil, liberal desen değil. Garip bir gazete. Tabii ki AKP’ye muhalif, ama bu da okuyucularına karşı sunabildiği tek şey. Ne kadar yaptığı da tartışılır.

PROFESYONELLİK DIŞI

Az sayıda çok değerli yazarı, çok sayıda yetenekli muhabiri, fedakâr çalışanı olan bir gazete Cumhuriyet. Ancak yönetilme açısından tek kelimeyle felaket. “Profesyonellik dışı” bir kurum. Bu hantal yapıyı değiştirme girişimleri ne zaman gündeme gelse, bu değişimin hedefi olanlar hemen dışarıdan müdahale yaygarasına başlarlar. Oysa bu gazetenin, yıllar önce matbaasını, binasını, son yıllarda okuyucusunu kaybetmesi, dışarıdan müdahaleyle falan değil, basiretsiz, hasbelkader o koltuklara oturtulmuş beceriksiz yöneticileri yüzünden olmuştur. Bunların içinde “ulusalcı” olanı da vardır, “liberal” olanı da, “sosyalist” görüneni de.

Büsbütün yoktur da demiyorum. Bir müdahale midir bilemem, ama Cumhuriyet’e son dönem gelenlerin örneğin hepsinin T24 haber sitesinden olması, dışarıdan müdahaleden çok   bir “tekke” dayanışmasının sonucudur bana kalırsa. Çoğunun “yetmez ama evet”çi oluşu bu yığılmanın pek hesaplıca olduğunu gösteriyor, ki burada gazetedeki Truva Atı, Akın Atalay adlı zattır. Onun aracılığıyla gelindi gazeteye. Bunun büsbütün kötü olduğunu da söyleyemem. Gazetecilik açısından bakarsak, gelenler, yani şu “liberal” olarak adlandırılanlar -ki bana bir hayli zararları da olmuştur- çok yetenekli, (varsayalım ki niyetleri kötü de olsa) dertleri gazetecilik yapmak olan kişiler. Geldikleri yerle değerlendirildikleri için, eh, “yetmez ama evet” demek gibi ciddi bir günahları da olduğu için tepki gördüler aslında. Yani gazeteyi Fethullahçılar ele geçiriyor iddiası kolay inanılacak bir iddia değildir. Öyle olsaydı, gazetede öteden beri Fethullahcı olduğu düşünülen ya da en azından Cemaat’e ılımlı bakanların “liberaller”in yanında olması gerekirdi. Vaktiyle Cemaat için olumlu, övücü sözler sarf etmiş olan gazetenin en kıdemli kadın yazarlarından biri, “liberaller”e pek sıcak bakmamakta örneğin.

CHARLİE HEBDO’YLA İLGİSİ YOK

Utku Çakırözer’in görevden alınışının ise Charlie Hebdo olayıyla uzaktan yakından bir ilgisi yok. Çünkü bundan çok önce, Çakırözer göreve geldiği andan beri, bir yetki kavgası yaşanıyordu. Bu kavga da Akın Atalay’ın son derece beceriksiz tutumundan kaynaklanıyor. Şöyle anlatayım: Gazeteye, İbrahim Yıldız’ın genel yayın yönetmenliğinden yumuşakça uzaklaştırılması için Murat Sabuncu genel koordinatör olarak getirildi. Yıldız’ın tüm yetkileri de Sabuncu’ya verildi.

Gazetedeki herkes, doğal olarak genel yayın yönetmenliğine Sabuncu’nun atanmasını bekliyordu. Birden Utku’nun adı geçti. Son derece efendi, iyi bir Ankara gazetecisi olan Utku, bence yaşamının en büyük mesleki hatasını yaparak, genel yayın müdürlüğü görevini kabul etti. Fethullahçıların ele geçirmeye çalıştığı iddia edilen gazeteye, ulusalcı olarak bilinen Çakırözer’in getirilmesi çelişik değil midir? Yukarıda söylediğimi bir kez daha anımsatayım: Ulusalcı-liberal kapışması yok gazetede. En azından şimdilik. Olan, Akın Atalay’ın beceriksizliğinin yarattığı sorunlardır.

Neydi bu sorunlar peki?
Her türlü yetkiyi verdiği Sabuncu’dan daha sonra o yetkileri alıp genel yayın yönetmeni Çakırözer’e (tabii ki doğaldı) vermesi, beceriksizliğinin kanıtıdır. Soru şudur: Utku’ya itirazım olduğu için söylemiyorum, ama Sabuncu madem vardı, genel yayın yönetmeni neden başkası oldu? Atalay ve akıldanelerinin saçmalığı Çakırözer’i de Sabuncu’yu da birbirine düşürdü. Bu yetki kavgası da “ulusalcı”-”liberal” çatışması klişesine oturtuldu. Cumhuriyet’teki hantal yapı, yorgun zihniyet “ulusalcı” kabul edildi, bunu çözmeye çalışan her dinamik girişim de   “liberallik” sayıldı. Çakırözer’e de, Sabuncu’ya da yazık edilmiştir mesleki anlamda. Ben her ikisiyle de siyasi görüş ayrılığına sahibim. Sabuncu ya da Çakırözer için söylemiyorum, “ulusalcılar” da, “liberaller” de bana çok çok uzak. Kaldı ki ben haber yapması “liberaller” (temsilen Sabuncu) tarafından engellenen, işine de “ulusalcılar” (temsilen Çakırözer) tarafından son verilen, sosyalist bir gazeteciyim. Her ne kadar beni üzmüş olsa da, Sabuncu’nun hem gazeteciliğinin hem de insani ilişkilerinin iyi olduğunu söylemek zorundayım. Ceyda Karan’la tartışmamız üzerine Karan koşa koşa beni şikâyet ettiğinde (ama ne hızdı o öyle) Sabuncu, beni konuşmak için odasına çağırabilirdi. Yapmadı bunu. Büyük bir incelikle yanıma geldi, odasına birlikte çıktık. Görev için yaptığım harcamaların yer aldığı formu, istememe rağmen kontrol etmeyerek karşındakine güven duyduğunu ima etmesi de, unutulacak incelik değildir. Bu nedenle Sabuncu tarafından kovulmayı isterdim doğrusu. Çünkü inanıyorum ki, tüm emeğimi yok sayarak, son derece saygısızca elime bir zarf tutuşturup “ilişiğiniz kesilmiştir” demezdi bana. Aman ha, Utku da böyle söylemedi. Akın Atalay ya da akıldanelerinin marifetidir bu. Başkalarına da yaptılar. Nezaket de, vicdan kadar kolay unutulan bir şey maalesef.

OPERASYON MERAKI

Yani, Cumhuriyet’teki sorun, son derece beceriksiz bir yönetici olan Akın Atalay’ın “operasyon” merakından kaynaklanmıştır, bu kesin. Eğer Atalay ve akıldaneleri   gazeteyi değiştirmeye, geliştirmeye çalışan “liberaller” olarak değerlendirilirse, bu büyük yanılgı olur. Onlara direnenlerin de “ulusalcı” olduğunun sanılması bir başka yanılgıdır. Gazete gerçekten liberallerin eline geçmiş olsaydı, hiç de ulusalcı olmayan, sosyalist geçmişini herkesin bildiği, hatta AKP’ye de ılımlı bakan Ekonomi Servisi Şefi Hasan Eriş işten atılmazdı. Hem onu, hem ulusalcı olarak tanınan istihbarat şefi Cengiz Yıldırım’ı işten atmak, bu son derece fedakâr gazetecileri ellerine tutuşturulan bir kâğıt parçasıyla kovmak, “yenileşme” kisvesi adı altında tecrübeye olan düşmanlığın ifadesidir, başka ne olabilir ki. Akın Atalay yenileşme yanlısıysa, yanı başındakileri atmakla başlamalıydı işe. Son derece kibar, İngilizcesi çok iyi olan, çalıştığımız süre boyunca beni bir türlü benimsemese de, asla kibir nedir bilmeyen kişiliğinden ötürü hep sempati duyduğum Dış Haberler Servisi Şefi Özgür Ulusoy (ulusalcılıkla uzaktan yakından ilgisi yoktur) ile gazetenin en başarılı haber müdürlerinden Murat Ataş gibi genç insanların, “yenileme” adına işten atılmaları gerçekten de komiktir.  

'YÜREKLİ BİR DURUŞ SERGİLEDİLER'

Paris’teki Charlie Hebdo katliamının ardından Cumhuriyet’in dergiye destek olmak amacıyla çıkardığı ekte, Ceyda Karan ve Hikmet Çetinkaya da köşelerinde Muhammed karikatürünü yayınladılar. O birkaç günde neler yaşandı?
Charlie Hebdo dayanışması Cumhuriyet’in en soylu tutumudur. Charlie Hebdo ekinin yayınlanmasından sonra yapılan genel toplantıda konuşulanları söylemeyeyim izin verirsen. Birilerini gericilere hedef gösterir durumuna düşmeyeyim. Oysa orada hayranlık verici bir tutum alan Sabuncu ve Akın Atalay’ı anlatmak isterdim. Yürekli bir duruş sergilediler. Bunu söylemekle yetineyim.

İşten kovulma sürecimi başlatan tartışmayı, Dış Haberler Şefi Ceyda Karan’la yaşadım. Küçük bir tartışmaydı, ama beni hemen Sabuncu’ya şikâyet etti. Hızına hayran kalmıştım, ne yalan söyleyeyim. Özgür Ulusoy’un asla yapmayacağı bir şeydi bu. (Bir gün Özgür’le fena kapışmıştık ama yukarılara beni jurnalleme ucuzluğuna düşmedi. Suratını asıp durdu bir süre, o kadar.) Dolayısıyla servisimden oldum ve kovulmadan önceki son bölüm ya da kapıya yakın yer olarak bilinen özel haber birimine alındım. Böyle de olsa, Ceyda Karan’ın yanındayım. Tabii ki Hikmet Çetinkaya’nın da.


* soL Dergisi'nin 8-14 Şubat 2015 tarihli 27. sayısında yayımlanmıştır.




Bu ileti en son solcu tarafından 12.02.2015- 18:55 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Liberal ihanet mi, liberal cehalet mi; Hayko Bağdat.. melnur 2 4145 10.06.2018- 19:14
Konu Klasör Laiklik kavgası sınıf mücadelesidir! melnur 1 1532 08.09.2021- 03:42
Konu Klasör Kürt coğrafyasında kardeş kavgası tehlikesi var melnur 3 2245 19.12.2020- 11:38
Konu Klasör Ulusalcılığa ve liberalizme dair... melnur 3 2725 29.05.2021- 07:56
Konu Klasör ''Ulusalcılar'' ve liberaller üzerine... melnur 4 2517 03.01.2021- 03:22
Etiketler   Cumhuriyet,   ‘te,   ulusalcı,   liberal,   kavgası,  
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS