Deniz Gezmiş ve Mahir Çayan "ulusalcı" ilan edilirken, iki önemli nokta atlanıyor, maalesef büyük bir kısım sol hareket aynı hatayı yapıyor. Bu iki gençlik önderi ve dolayısıyla onların önderi olan Hikmet Kıvılcımlı, Mustafa Kemal'i savunurken "Kemalizmi" savunmazlar. Her ne kadar Kemalizm sözcüğü eserlerinde geçse de, savundukları Kuvay-i Milliyeciliktir, yani kurtuluş savaşındaki anti-emperyalist duruştur. Bunu THKO ve THKP/C savunmalarında netçe görebiliriz. Aynı hatayı yazar da yapıyor, Deniz'in "hala" Kemalizan (bu ne biçim ve saçma bir ifadeyse artık) olduğunu iddia ediyor. Halbuki Deniz Kemalizm ile bağlarını koparmış, yani 1923'de cumhuriyet kurulduktan sonraki sistemi savunmuyor. Aynı şekilde Mahir de savunmuyor, hatta o sistemi Deniz'den fazla bir şekilde eleştiriyor. Bu düşünceye de Kıvılcımlı sayesinde ulaşıyorlar.
Mihri Belli ise hatalı bir şekilde milli demokratik devrim teorisi doğrultusunda 1923'den sonraki uygulamaların tümünü "devlet sosyalizmi" çerçevesinde gösteriyor ve meşru buluyor. Deniz ve Mahirlerin başta bu hataya düştükleri doğrudur, ancak son nefeslerinde bu hatadan arınmışlardır. Dolayısıyla Deniz ve Mahir Kemalist değildir.
Kaypakkaya'ya gelince, o ise Perinçek'den gördüklerini söyleyen bir önder. Sadece silahlı mücadele meselesini daha fazla ön plana çıkarıyor. Dikkat ederseniz, TİİKP tarihine değil eleştirisi, Kıvılcımlı ve Mihri Belli'ye eleştiri yapıyor. Çünkü TİİKP de üç aşağı beş yukarı aynı düşüncedeydi. Eğer TİİKP Filistin kararındaki gibi bir gerilla mücadelesine devam etseydi, Kaypakkaya hiçbir zaman kopmayacaktı partisinden. Kıvılcımlı'ya yaptığı eleştiri ise son derece yanlıştır, çünkü onun "yeniden bulduğunu" iddia ettiği konuları Kıvılcımlı Kürt gençlerine açıklıyordu zaten. Hem de 1933'deki dupduru tespitleri ile. Kaypakkaya'nın bu bilgi eksikliği sebebiyle Kıvılcımlı'ya küfretmesini, gafillik olarak görür geçeriz. Çünkü dayanıklı, onurlu bir insan olarak öldü.
Ulusalcılık kavramının geçtiği ve tanımını yapılmadığı her yazı sorunlu oluyor bu yüzden, en azından anlaşılmıyor. Benim öteden beri yaptığım bir tanım var: Ulusalcılık kürt ulusal hareketine kuyrukçuluk yapmayan her siyasete yöneltilen eleştiridir! Eleştiri dediğime de bakmayan. Özellikle sanalda bir hakaret olarak kullanılıyor. Biat etmiyorsan, ''ulusalcısın, sosyal şovensin, neo-faşistsin!''
İnsanların beyinlerini böyle yıkadılar.
Birilerinin de işine geldi, bu gazla arabalarını sürdüler.
Devir öyleydi, çünkü!
Şimdi şaşkınlar!
Üzerinde biraz düşününce çaresizleri oynuyorlar.
En fazla ''enternasyonalizm karşıtlığı'' diyebiliyorlar.
Doğru da, enternasyonalizmi, her konuda, her koşulda, her zamanda işçi sınıfının enternasyonal çıkarları olarak görmüyorsan ve ona göre kendini konumlandırmıyorsan, özellikle bizim ülkede kuyrukçu olup çıkmaz mısın?
Burjuva kozmopolitizmini enternasyonalizm adına savunmaz mısın?
Hala ve hala enternasyonalist solculuk adına HDP'yi ( radikal demokrasiyi) kurtarıcı olarak görmez misin?
Ve öyle de olmuyor mu?
Alişan, bir gün okuduğun yazıyı anlar ve ona göre cevap yazarsan inan bana dişimi kıracağım