BHH veya ÖDP HDP ile bir seçim ittifakına girerse kuruluş amacının dışına çıkmış olur ve bu kendi kendini inkar anlamına gelir. BHH AKP karşıtlığında ortaya çıkan bir realiteye öncülük iddiasında bulunuyor. Bu kitleyi sosyalist saflara kazandırmak istiyor. Bu kitlenin en önemli özelliği de AKP'nin gerici siyasetlerine karşı çıkması. Ortada böyle bir gerçek varken, BHH'nin veya onun önemli bir bileşeni olan ÖDP'nin bütün bu gerçeği yok sayarak kürt hareketi ile seçim ittifakına girmesi, kendi kendini inkar etmek değil de nedir? Üstelik böyle bir ittifak, yüzde on barajı kalkmadığı sürece HDP'yi parti olarak baraj altı yapacak, dillerde dolaşan AKP kürt hareketi stratejisine de meşruiyet kazandıracaktır. Bu yüzden hem BHH'nin ve hem de ÖDP'nin böyle bir ittifaka gireceğini sanmıyorum.
Kürt hareketi bir yandan AKP'ye muhalefet ediyormuş gibi bir görüntü vererek sola selam çakmaya çalışıyor, öbür yandan AKP'nin iktidardaki ömrünü bizzat uzatarak AKP'nin gerici siyasetinin ülkede pekişmesine yol açıyor. Bu konuda hiç bir samimiyeti yok. Ben bu süreçte böyle bir ittifakın olabileceğine en küçük bir ihtimal dahi vermiyorum. Kürt hareketinin sola ''gel kollarımın arasına gir'' şeklindeki buyurgan siyasetine de itiraz ediyorum. Kürt hareketi giderek sağa yönelen çizgisiyle soldan alabileceği sadece bu kadar olacaktır. Bu siyasette ısrar ettiklerinde yanında bulunanları da kaybedecektir.
hdp'nin %10 barajı aşma şansı olduğunu sanmıyorum. özellikle 6-7 ekim olayları hdp'ye batı'da ve hatta doğu'da oy kaybettirmiş olabilir. bence hdp baraj altı kalacaktır.
geçen gün cemil bayık hdp'nin seçime parti olarak katılmasına itiraz etmenin hainlik olacağını söyledi!
ilginç... barajın altına düşme ihtimali yüksekse neden buna itiraz etmek hainlik olsun? acaba nasıl bir gelecek kurgulanıyor?
hdp'nin parlamentoya girememesi durumunda bir kriz patlak verecektir. bu krize göre politika oluşturmaya mı çalışılacak?
öte yandan bu barajın çoktan kaldırılmış olması gerekiyordu. 12 eylülcü darbecilerin getirdiği bu anti-demokratik madde tamamen kalkmasa bile %5'lere inmeliydi.
en basit konuları bile akılcı yöntemlerle çözemeyen veya çözmeye çalışmayan düzen aklı bakalım başımıza daha ne sıkıntılar açacak?
Terazi ve sıklet-Metin Çulhaoğlu
Geçtiğimiz yılın sonlarına doğru Birleşik Haziran Hareketi (BHH) kendi dışından, HDP-HDK çevrelerinden atılan iki adıma muhatap oldu.
Bu adımlardan ilki doğrudan BHHye değil de onu oluşturan unsurlardan birine, ÖDPye yönelik bir teklifti: Gelin seçimlere birlikte katılalım
İkincisi ise, BHHnin Türkiye Meclisi toplantısından sonra bu hareketi hedef alan kimi eleştirilerden oluşuyordu. Haksızlık etmeyelim; içeriğine az son değineceğimiz bu eleştiriler HDP-HDK oluşumunun merkezinden değil, daha çok onun kraldan fazla kralcı diyebileceğimiz kesimlerinden geliyordu.
BHHnin bir parçası olan ÖDPye yapılan teklif hakkında burada fazla konuşmak gerekmiyor. Muhatap ÖDPdir ve teklifi yanıtlayacak olan da odur. Gene de şu kadarını söylemekte bir sakınca görmüyoruz: Birleşik hareketin katılımcılarından olan bir partiye, sanki böyle bir oluşum hiç yokmuş gibi teklifte bulunulması siyaseten pek şık olmamıştır.
İlk adım konusunda sadece bu kadar
***
İkinci adımdan kastedilen ise BHH Türkiye Meclisi sonrasında, özellikle belirttiğimiz gibi HDP oluşumunun daha çok çeper denebilecek unsurlarından gelen kimi eleştirilerdir.
En başta, bu eleştirilere temelde bir mantıksızlığın ya da tutarsızlığın damga vurduğunu söylemek durumundayız.
BHH, bir yanda, ortada HDP gibi bir oluşum varken ayrı bir mecrayı zorlamakla eleştirilmektedir. Denmektedir ki işte AKP karşıtlığıysa, solsa, emekse, şuysa buysa hepsi burada var; neden ayrı bir oluşum? Gelgelelim, aynı çevreler, özellikle Türkiye Meclisi toplantısının ardından BHHyi Kürt sorunu konusunda duyarsızlıkla (hatta inkârcılıkla), dinci gericilik ve laiklik gibi konularda solun geleneksel ve Kemalist etkiler taşıyan duruşundan kopamamakla eleştirmektedir.
Şimdi, eğer BHH bu eleştirileri gerçekten hak eden bir hareketse, HDP dışında bir kanalı zorladığı için neden eleştirildiği ve neden bu oluşumun bir parçası olarak görülmek istendiği hiç anlaşılmamaktadır. Bu durumda ya eleştiriler büsbütün haksız ve temelsizdir ya da söz konusu çevreler Böylesiniz, ama gene de gelin, biz sizi adam ederiz rahatlığı içindedir.
Eleştirilerin haksız ve temelsiz olduğu şıkkını tercih ediyoruz. İkinci şıkkın geçerli olduğunu varsaydığımızda başka türlü konuşmamız gerekecektir ve şimdilik hiç gereği yoktur.
***
Neden ayrı oluşumlar, ayrı yollar?
Bu soruların, güncel ve doğrudan doğruya politik diyebileceğimiz yanıtları vardır.
Örneğin, BHHnin hedefinin AKPyi sıkıştırmak, zorlamak, onu bazı şeylere mecbur bırakmak değil, bu musibeti def etmek, on yılı aşkın süredir ülkede ektiği tohumları ve bıraktığı izleri mümkün olduğunca söküp atmak, kazımak olduğunu söyleyebiliriz.
Eğer bu hedefte anlaşma varsa, bunun yolu yordamı elbette tartışılır, görüşülür
Örneğin BHH, AKP sonrası (tek başına iktidar olamaması anlamında) olası bir restorasyon operasyonunu bugünden hesap etmektedir ve böyle bir operasyonun şöyle ya da böyle parçası olmamaya kararlıdır.
Eğer başkaları da aynı kararlılıktaysa, bunun yolları elbette tartışılır, görüşülür
Sonra, temelde tikel bir sorunun (Kürt sorunu) belirleyiciliğindeki bir hareketin ülkenin başka coğrafyalarına kendi bünyesindeki farklı yüzlerle bakmasındansa, gerçekten farklı bir yüzün hitap edebileceği kesimlere ülkenin belirli bir coğrafyasındaki sorunu ve bunun çözüm yollarını göstermesi çok daha etkili olacaktır.
***
Ancak, konunun güncel ve doğrudan politik yanlarının ötesinde, bir de felsefi-politik yanı olduğu unutulmamalıdır.
BHHnin değil, yazarın kendi görüşüdür ve şöyledir:
Emek sömürüsü, piyasa, metalaşma, işsizlik, yabancılaşma, kadın-erkek eşitsizliği başta her tür eşitsizlik, çevrenin tahribi, özgürlüklerin giderek kısıtlanması vesaire
Bu sıralananlar dâhil genel olarak insanlığın, özel olarak da Türkiyenin sorunlarının, bu sorunların çözüm yollarının zorlanmasının ve giderek çözümünün ulusal sorun ekseninde tasavvuru bile objektif olarak mümkün değildir
Ulusal sorun önemsiz olduğu için değil; sadece bu terazi o kadar sıkleti çekmeyeceği için