BÖLGEMİZ, EMPERYALİZM, AKP, PKK, İÇ SAVAŞ, SAVAŞIN İÇİ / İLKER BELEK YAZDI..
Emperyalizmi, bölgemizdeki gelişmeler açısından üst belirleyen olarak kabul etmeliyiz. Daha aşağıdaki aktörlerin buna rağmen belirli bir salınım olanakları yok mudur ? Elbette vardır. Ancak bu yalnızca bir salınım hareketidir ve bir süre sonra o aktör emperyalizmin belirleyiciliğindeki konumuna yeniden yerleşir. Şüphesiz geçen zamanda emperyalizmin üst belirleyici koordinat ve işlevinde kimi değişiklikler gerçekleşmiş olabilir. Emperyalist sistem içindeki hegemonik kayışlar salınımın boyutunu etkileyebilir. AKPnin Suriye konusundaki salınım macerası örnektir. Eğer böyleyse:
1-OLGULAR
1- ABD açısından bölgedeki en iyi müttefik artık Kürtlerdir. Kendileri açıkladı.
2- ABDnin bölgedeki stratejik müttefiki yıllardır Türkiyedir.
3- ABD Suriye odaklı olarak bölgemizi yeniden haritalamak derdindedir. Irak ve Suriye Kürdistanları bu bakımdan somut gelişmeler kaydetmiştir/mektedir. Hedefte Türkiye vardır.
4- Kürt gerçekliğinin Irak, Suriye ve Türkiye bileşenleri ABDyi ve diğer uluslar arası güçleri bölgeyi düzenlemek adına özel olarak göreve davet etmektedir. ABD bu davete icabet etmekte, en azından bu aktörlerin tümüyle sempatik zeminli bir hegemonyayı hayata geçirmektedir. Rojava en son örnektir. Obama bizde ve orada serok seviyesinde hürmet görmüştür.
5- Dünyada, şu anda, Türkiye derecesinde kalabalık, bu denli kritik bir bölgeye yerleşmiş ve bu denli yüksek derecede etnik gerilim yaşayan bir başka ülke mevcut değildir. Bu haliyle Türkiye emperyalizm bakımından fazla büyük bir ulusal yapıya sahiptir. Öte yandan, ülkemiz, mevcut yönetim sistemiyle, bu kadar gerilimi, bu etnisiteyi ve bu nüfus büyüklüğünü taşıma kapasitesini giderek yitirmektedir. Ve aynı zamanda, bütün bu sorunlarıyla ülkemiz ABD tarafından kontrolsüz bir kaosa terk edilemeyecek denli kıymetlidir.
6- AKPnin, Kürt hareketine yönelik son harekatını ABD, aklı selim çağrısıyla birlikte, sıcak karşılamaktadır.
7- Rusya ve İran ABDnin bölge politikalarını dengelemeye yönelik arayışlar içindedir. İranın PYDye askeri destek sunma teklifi, Rusyanın ise Esada asker ve silah göndermesi göstergedir. İran bunu yaparken kendi Kürdistanına gülücükler dağıtmaktadır. Anlaşılan Kürt faktörü İran ve Rusyanın Suriyeye ilişkin konumlanışları itibariyle de önemli bir yere sahiptir.
8- Erdoğan emperyalistler tarafından üzeri çizilmiş bir devlet başkanıdır, Türkiyenin IŞİD karşıtı koalisyona katılmış olması bu kararı değiştirmemiştir. Erdoğan direnmektedir, muhafazakarlık güçlüdür, süreç uzamaktadır.
2-HİPOTEZLER (OLGULARI ANLAMLANDIRAN VARSAYIMLAR)
1- Türkiyenin Kürt sorunu bölgesel ve uluslararası nitelikte bir sorundur. AKPnin Kürt hareketine karşı başlattığı harekatın ve yaşanan sıcak savaş ortamının mutlaka 7 Haziran seçimleriyle bağlantılı bir zemini vardır, ancak bununla sınırlanamaz. Hatta, bu sorunun orta vadedeki gelişimi açısından esas belirleyici unsur uluslararasılaşma olgusudur. ABDnin harekata sıcak bakması, yalnızca, Türkiyenin IŞİDe karşı ortak güce katılması karşılığında verilmiş taviz durumu da değildir.
2- Suriyede bir Kürt devletinin ortaya çıktığı bu süreçte Türkiyenin kendi Kürt sorununu şimdiye kadar olduğu biçimiyle (görüşmeler-savaş-yeniden görüşmeler-..) idare etmesi, çözüm sürecindekiler de dahil, geleneksel ideolojik referansların geçerliliğini koruyabilmesi olanağı ortadan kalkmaktadır.
3- Türkiyenin iç siyaseti , seçimleri, vb de Kürt sorunu üzerinden uluslararasılaşmıştır.
4- 7 Haziranda başlayan, devam eden ve 1 Kasım seçimleri sonrasında da devam edeceği anlaşılan seçim ortamı, bu nedenle, bölgenin yeniden haritalanması faaliyetinde daha büyük önem kazanmıştır.
5- Kürt hareketinin özerklik önerisini programatik düzlemden çıkararak pratik uygulama alanına sürmesinin ve bu konuda HDP-PKKnin özerklikten geri adım atılmayacağına ilişkin vurgusunun, ABDnin onayı alınmaksızın gerçekleştirilmiş olma olasılığı düşüktür/yoktur.
6- Emperyalizmin Irak ve Suriye ayaklı Kürt gerçekliğine dahil olma derecesi dikkate alındığında, Türkiye Kürt hareketinin özerklik çıkışı, bölgenin yeniden haritalanması yönündeki emperyalist projede anlamlı bir yere oturur.
7- Böyle bakıldığında özerklik çıkışının PKKnin değil, ABDnin Erdoğan ve AKPye bir yanıtı olduğunu düşünmek akla aykırı düşmez.
8- Suriyedeki gelişmelerin özellikle tetiklediği Kürt gerçekliğiyle alakalı bu yeni konjonktürde AKP ve PKK kendi konumlarını sağlama almaya çalışmaktadır. Genel olarak Kürt hareketinin konumlanışı yeni durumla daha uyumlu iken, Erdoğan ve AKPninki iktidarını korumaya yöneliktir.
3-TEORİ (YA DA SONUÇ: HİPOTEZLERİ İLİŞKİLENDİREN SOYUTLAMA)
Savaşmakta görünen tarafların esasen ortak bir hedefe doğru itilmekte oldukları, bu bakımdan niteliksel olarak farklı bir sahnenin açıldığı düşünülmelidir. ABD bölgenin yeniden haritalanması sürecinde, çözüm sürecinin (en başından tahmin edilebilir) başına gelenlerden sonra, yılların kendisi açısından stratejik müttefiki ile şu anda bölgedeki yine kendisi açısından en iyi müttefikine bildikleri gibi davranmaları, kendi projelerinin peşine düşmeleri konusunda, ortaya çıkacak manzarayı ve Türkiye halk sınıflarının bu savaşa verecekleri tepkiyi gözlemek bakımından, inisiyatif ve yol vermiştir. Bir iç savaş provasının gerçekleştirildiğini düşünmek abartılı olmayacaktır. Şekillenecek somut durum Türkiye Kürt sorununun yeni ele alınışı açısından ABDye önemli ipuçları sunacaktır. Ancak, Türkiyenin Kürt sorunu üzerinden en azından gevşetilmesi, çözülmesi hedefi ceptedir. ABD, Kürt devletleşmesini de içeren bölgemizin yeniden haritalanması sürecinde Türkiyeyi nasıl hazmedeceğine ilişkin ipuçları toplamaktadır. Hem AKP hem de Kürt hareketi bu sürece destek sunmaktadır. Ama çaresizlikle, ama taammüden. Gelişmelerle bağlantılı bir diğer hedef savaşan tarafların bütün aktörlerinin eş zamanlı olarak hep birlikte ehlileştirilmesidir. Türkiyede, resmi devlet ideolojisi dışında konumlanmış bir sola (batı tipinde sosyalist bir oluşuma) gerek bulunmaktadır. Bu aktör HDP olarak belirlenmiştir. HDPnin iç savaşın ip uçlarını içeren bu savaştan Kürt illerinde güçlenerek çıkacağı kesindir.
4- HİPOTEZLERİ VE TEORİYİ GELİŞTİRMEK, SINAMAK İÇİN GEREKLİ VERİLER
Barış ve çözüm süreçleri sürecinde Oslo ve İmralı görüşmelerine kimlerin, hangi tarafların katıldığı, bu toplantılarda nelerin konuşularak, kayıt altında alındığı, tarafların birbirlerine kimlerin hakemliğinde hangi sözleri verdiği, stratejinin kısa, orta ve uzun vadeli adımlarının neler olarak belirlendiği, çözüm adına hangi algoritmanın çizildiği, bu algoritmada yapılan görev dağılımları, gibi konuların kamuoyuna bir an önce açıklanması özel bir anlam kazanır.
Doç.Dr.İlker BELEK
Telgrafhane.org
Yazar yorumlayacak bir şey bırakmamış. Bölgemizde emperyalist planlar hiç bir zaman eksik olmamıştı. Bu planlardan Irak'la ilgili olanın tam olarak gerçekleştiğini görüyoruz. Sırada Suriye vardı, Suriye'de istenen tam olarak gerçekleşemese ve Esad ''oyun bozanlık'' yapmış olsa da burada kürt kantonlarının ortaya çıkmış olması planın eksik olarak da ilerlediğini ortaya koyuyor. Sırada Türkiye var!
Türkiye bölgede İsrail'den sonra Amerika'nın en önemli müttefikiydi ve bu yüzden Erdoğan kendi açıklamasıyla BOP'ın eş başkanıydı. Gelişmeler bu konuda Erdoğan'ın Amerika için ''güvenilmez'' bir müttefik olduğunu da ortaya çıkardığında ortaya çıkan boşluk kürt hareketi tarafından dolduruldu. ABD'nin bölgedeki müttefiki İsrail'den sonra kürt hareketi olmuştur ve amaç ABD'ye karşı çıkamayacak ve İsrail'le birlikte bölgede ABD'nin çıkarlarını kollayacak bir kürt devletidir. Bölgedeki gelişmeler böyle bir haritanın gerçekleştirilmesi yönündedir ve Türkiye'deki olayları da bu makro plan içinde değerlendirilmek durumundadır.
Türkiye sosyalist hareketinin bu gerçeğin farkında olduğunu sanıyorum. Kürt sorununa bu ön belirleyen ışığında yaklaşılması sol için hayati önemdedir. Bu yüzden kürt sorunu sadece kürt sorunu değildir ve bölgedeki emperyalist planların içine bir şekilde dahildir.