Yazıları ilgiyle takip ediyorum ama şu anda yazı yazacak durumda değilim.
Sanırım hasan arkadaşta buraya gelse tam olacak.
Yazıları ilgiyle takip ediyorum ama şu anda yazı yazacak durumda değilim.
Sanırım hasan arkadaşta buraya gelse tam olacak.
Hasan Karataş çok uçuk fikirler savunmaya başladı. Ben bile artık onu anlayamıyorum. Ben anlamıyorsam kimsenin onu anlayacağını sanmıyorum.
Zaten kendisi de kimsenin onu anlamadığını söylüyor.Keşke yazsa o da bir başka renk.
Pek sevmesek te sarı da bir renk
Owert--Bugün renaultun üretim kapasitesine bakalım. Şu anda ürettim kapasitisini bundan on yıl önce yapsa idi reno, 30-40 bin işçi çalıştırmak zorunda idi. Şuanda ise üretici güç olarak sadece 5 er bin posta dan 20 bin üretici güç çalıştırıyor. Bu üretici gücün ermesi eğilmi? Bunu dünya ölçütüne koyarsak karşımıza muazam bir çoğunluk çıkıyor. Bunlar şuraya burada istihtam edilmiş ama sonuçta canlı emek sömürü zayıflamış.
Menur --Peki neyi yanlışlıyor bu?
Varsayalım ki, canlı emek sömürüsü azaldı, (böyle bir şey yok), varsayalım ki hizmet sektörü çoğunluğa geçti (böyle bir şey de yok) ne anlayacağız bundan? Ne söylemek istiyorsunuz? Hizmet sektörü fazlalaştığında, işsizler ordusu arttığında proletarya nasıl ortadan kalkmış oluyor? ( Ayrıca iddialarınızın doğru olmadığını da söylüyorum, ama varsayalım ki doğru bundan nasıl bir yoruma varıyorsunuz?)
Bir üretimde 40 bin işçinin yerine 5 bin işçi çalıştığında sömürü azalmaz hatta çoğalır bile ama sömürülen işçi azalır.Makinaların gelişmesi ile mutlak artık değer azalır nisbi artık değer çoğalır.
İşçilerin hizmet sektöründe çoğalmasını bütün akedemisyenler söylüyor çünkü üretimde makine kullanımı çoğalıyor işçiler hizmet sektöründe ne kadar çok insan olarak çalışırsa sömürülen işçi azalır yani sayı azalır.
İşçilerin hizmet sektöründe istihdam sağlanması kapitalistlerin zorunluluktan kaynaklanan istekleri değil bilerek ve isteyerek planladığı işler çünkü onlara müşteride gerekiyor.
Eğer hizmet sektöründe de işçinin yapacağı işi başka bir alete yaptırırlarsa işte o zaman işçi ne olacak diye bir soru akla gelir. Onun cevabını manifestoda Marks veriyor sadakaya muhtaç dilenci olacaklarını söylüyor.
Proleterya yaşamı için iş gücünü satmak zorunda kalan modern kölelerdir. İş gücünü satacak bir alan bulamazsa ya ona bakacak birileri olacak ya gereksizleşip açlıktan ölecek. Belki de düzen sahipleri kobay olarak işe yarar hale getirir.
Bu forumda bir yazı okudum Marks Londra da elektirikli bir maket moturu gördğünde heyecenı ve söyledikleri Marks şunu diyor işte sosyal kurtuluşun tam zamanı .Yıl 1870 sanırım. şimdi 2016 .150 yıla yakın bir zaman geçmiş.
Bu gün yapay akıl, uzayda gezinti, kablosuz enerji transveri, genetik ve organ transveri, robot üretimi, uçan tren, küresel sınırların aşınması, uydular dev şirketler, para yerine kullanılan kartlar, falan filan
aradan bayağı zaman ve alet edevat geçmiş.
Bu kadar değişimden sonra işçi sınıfı ve burjuva sınıfı mıh gibi yerinde kalmış
Hakkı bey, yazında bunları yazmışsın. Aklına Marks'ı yanlış anladığın gelmiyor mu?
Halbuki Marks da proleteryaya bir yazısında elveda diyor.
Manifestoda şunu yazıyor. İşçi sınıfı burjuvadan kurtulmak ister, Burjuva da işçi sınıfından, -ama der- Burjuva işçilerden daha çok bunu ister der.
Şimdi bu cümleden ne anladık.
Hadi işçilerin kurtulma sebebini biliyoruz ama burjuva işçiden niçin kurtulmak istesin kurtulması için ne yapması gerekiyor.
Manifesto Marks'ın ilk eserlerinden biri. Okuduğun yazıdan Marks'ın işçi sınıfı için elveda dediğini anlıyorsan, yanlış anlıyorsun. Bunun için marksist olmaya da marksist tezleri bilmeye de gerek yok. Manifestoda işçi sınıfına elveda diyen biri, ondan sonraki kitaplarında hala proleterya der mi? Bunu düşünmek bile yorumunun yanlış olduğunu anlamaya yeter.
Hakkı açıklamayı yanlış yorumluyorsun, yorumlamakla da kalmıyor Munzur'un doğru yorumuna atarlı davranmaya çalışıyorsun. O yazılanlardan Marks'ın elveda proleterya dediğini nasıl çıkardın?