SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 6 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   3   4   5   [6] 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Alisan
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Alisan
Cevap Tarihi: 02.02.2014- 03:53


Alıntı Çizelgesi: NOLAN yazmış

Alıntı Çizelgesi: bedrettin yazmış

Tehcir   yüzlerce yıl bu topraklarda yaşamış bir halkın iktidardaki ittihatçıların yanlış siyasetleri sonucu zulüm görmesi, kıyımla karşılaşmasıdır. Çeşitli kaynakların rakamları 800 bin ile 1 200 bin arasıdır. 1914-1915 koşullarında çöküşte olan bir imparatorluğun bir ucundan bir ucuna bu kadar insanı bir zorunlu yolculuk ve ikametgaha yollamak, o koşullarda ölüme yollamaktan farksızdır. Bu olayın savunulacak bir yanı da olmaması lazım.


İmparatorluğun içindeki etnik bir kesim,çok büyük bir oranda düşmanla işbirliği yaparsa,düşman saflarında yer alırsa,imparatorluğun yaralı askerlerini öldürürse,imparatorluğun cephe gerisindeki güvenliğini yok ederse;sizce bu imparatorluk ne yapmalıdır?
Tüm bu yaşananlara seyirci mi kalmalı,yoksa istemeden de olsa tehcir kararı mı vermelidir?
Yani öyle bir algı var ki,sanki Osmanlı tehcir kararını alırken zevk duymuş gibi..!

Tehcir kararından 25 sene önce ''Türk'ü gördüğün yerde öldür'' diyen Ermeni çeteleri ve bu çetelere isteyerek veya zorla katılan onbinlerce insanın yaptığı vahşetten kimse bahsetmeyecek ama emperyalistlerin yalanları olduğu gibi söylenmeye devam edecek..!

Bu emperyalist yalanı anlayamayan,hiç kusura bakmasın ama bana solcuyum filan demesin..

Bu konuda birçok şey yazdım ama soykırıma iman eden arkadaşlar hep aynı şeyi yazıyorlar..Bir tanesi de farklı bir şey yazamıyor,yazamaz çünkü..

Bu aslında şuna benziyor..

Bir müslümanın Allah var demesi ile,emperyalistlerin yalanına iman eden birisinin ermeni soykırımı var demesi aynı şeydir..
Nerede Allah diyorum..Görmüyor musun evreni gibi sözler ediliyor..
Nerede soykırım diyorum..Diaspora öyle diyor,meclisler bu yönde karar alıyor,Orhan Pamuk bile öyle söylüyor diyorlar..
Kanıt?
Yok..
Belge?
Yok..
Arşivleri açalım?
Olmaz..
Böyle bir şey yok..Daha öncede dedim..Ermeniler bile tehcir son derece doğru bir karar derken,Türkiye'deki insanların bu yalana kanmaları akılalmaz..




Size birileri hikaye anlatmış, sizde bu hikayeye inanıp burada yazıyosunuz. Techire korumasızca yollanan binlerce çocuk, yaşlı, kadın,..... Bunların tümüdemi düşmanla işbirliği içerisindeydi? Siz 300 bin ölümden bahsediyorsunuz, dile kolay, 300   bin. Bunların kaçı gerçekten düşmanla işbirliği içerisindeydi? Lafta Osmanlı her şeyi iyi biliyordu, kimin düşmanla işbirliği içerisinde olduğunu falan filan. Ama konu kaç insan techire yollandı deyince, bunların arasında kaç tane kadın, hasta, çocuk, yaşlı,.... vardı deyince, gerçekten kaç tanesinin suçu tesbit edildi deyince imkanlar ancak o kadardı hikayesini duyuyoruz, osmanlı mecburdu hikayesini duyuyoruz, techir haklıydı, olmasaydı daha fazla ölüm olurdu hikayesini duyuyoruz,.....
Sanki sizin dahi kabul ettiğiniz 300 bin az, aslında dahada fazlada, hadi sizin dediğiniz rakamlar olsun, azmı 300 bin? Ayıp yaa artık bu inkara, saçma savunmalara,......
Ne biçim bir toplum olmuşuz, her şeyi inkar ediyoruz.   Yeri gelince Osmanlıya atarız, Osmanlıyla alakamız yok deriz ama konu ermeni meselesi olunca akan sular durur ve en keskin Osmanlı savunucusu oluruz. Buna iki yüzlülük denilir. Korkunun ecele faydası yok, tüm dünya olan biteni biliyor. Bu yüzdende asla belimiz doğrulmuyor. İnkar, inkar , inkar kanımıza kadar işlemiş bu inkarcılık. Daha düne kadar Kürtlerin varlığını dahi inkar ediyorduk ve edenlerimizde hala var. Ne biçim bir toplumuz aklım ermiyor. Sadece rezillik olduğunu söyleyebilirim bu halimize.




Bu ileti en son Alisan tarafından 02.02.2014- 03:57 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
abbas
[ emeğin gücü ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 21.12.2013
İleti Sayısı: 830
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: abbas
Cevap Tarihi: 02.02.2014- 07:05


Alıntı Çizelgesi: bedrettin yazmış

Tehcir   yüzlerce yıl bu topraklarda yaşamış bir halkın iktidardaki ittihatçıların yanlış siyasetleri sonucu zulüm görmesi, kıyımla karşılaşmasıdır. Çeşitli kaynakların rakamları 800 bin ile 1 200 bin arasıdır. 1914-1915 koşullarında çöküşte olan bir imparatorluğun bir ucundan bir ucuna bu kadar insanı bir zorunlu yolculuk ve ikametgaha yollamak, o koşullarda ölüme yollamaktan farksızdır. Bu olayın savunulacak bir yanı da olmaması lazım.



Tarihi olayları sadece hümanist bir yaklaşımla değerlendiremeyiz. Tehcir sonucu yüzbinlerce insan hayatını kaybetmiştir, doğrudur, ve acıdır, üzücüdür. Ama bu olay gerçeğin sadece görünen yüzüdür. Gerçeğin ne olduğunun anlaşılması görünen yüzün altındaki öz'ü de anlayabilmemizle olanaklı hale gelir.

O dönemde doğuda bir Ermeni devletinin kurulma planı olduğunu bilmeyen yoktur. Bu amaçla bölgede saldırılar düzenleyen Ermeni çetelerle ilişkide bulunan ve onlara her türlü yardımı yapan bölge halkı konusunda tedbirler alınması gerekiyordu. Osmanlı bu tedbirleri almak zorundaydı yoksa doğuda bir Ermeni devletinin kurulma tehlikesi vardı.   Tehcirin siyasi yönü de budur. Bir karar alınmış ve uygulanmıştır. Tehcirin üzücü sonuçları gündeme taşınırken dönemin koşullarını görmezlikten gelmemeliyiz.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
NOLAN
[ Kemalist ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 17.08.2013
İleti Sayısı: 86
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: NOLAN
Cevap Tarihi: 02.02.2014- 15:00


Sn.Alisan;o dönemde sadece İran topraklarında MİLYONLARCA insan hastalıktan öldü dedim..
Tehciri 2.Dünya savaşında Abd'liler Japonlara da uyguladı dedim..
Ermenilerin vahşetinden,söylemlerinden bahsettim..
Ermenilerin kendilerinin dahi tehciri doğru bulduğunu söyledim..
Daha ne diyeyim,bilmiyorum ki..!

Siz de kalkmışınız bize Osmanlı dostu,Ermeni düşmanı diyorsunuz..Yahu,bildiğin bir şey varsa buyur söyle..Yoksa bu boş laflarla bu hassas konu tartışılmaz..

Var mı Ermeni'yi gördüğün yerde öldür diyen bir Osmanlı söyleminin kanıtı?
Var mı yüzbinlerce insanın toplu olarak gömüldüğüne dair bir kanıt?
Var mı Osmanlı belgelerini çürütecek elinizde belge?
Var mı Türk tarihcilerinin karşısına çıkacak bir Ermeni?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
NOLAN
[ Kemalist ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 17.08.2013
İleti Sayısı: 86
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: NOLAN
Cevap Tarihi: 06.02.2014- 01:38


Konu ile ilgili birkaç video ekliyorum;









Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Alisan
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Alisan
Cevap Tarihi: 07.02.2014- 16:49


"Biz Ermenileri durup dururken kesmedik"
"Biz Ermenileri durup dururken kesmedik"
TÜRKİYE GÜNDEMİ
4,7Bu yazıyı puanlamak için üye girişi yapmalısınız!   Bu yazıyı puanlamak için üye girişi yapmalısınız!   Bu yazıyı puanlamak için üye girişi yapmalısınız!   Bu yazıyı puanlamak için üye girişi yapmalısınız!   Bu yazıyı puanlamak için üye girişi yapmalısınız!
06.02.2014 01:18:49A+ A-
"Ben Ermenileri çok severim ama o bir tehcir olayıdır. Savaşta yaşanmış bir olaydır. Savaşta yaşananlara soykırım demek zor. Yahudilerinki gibi gidip durup dururken biz onları kesmeye başlamadık."
Tırnak içinde aktardığım sözler, 3 Şubat'ta Enver Aysever'in "Aykırı Sorular" programına katılan, "best-seller" yazarımız Ayşe Kulin'e ait. Ki siz de muhakkak haberdar olmuşsunuzdur. Kulin'in katıldığı bir televizyon programında zikrettiği bu cümleler, sığlığın ve resmi söylemce sakatlanmış bir dimağın dışa vurumudur. Bireysel olarak konuşan Kulin'in kendisi olsa da, aslında dile gelen toplumdaki genel geçer ruhiyetin ahvalidir.
Nasıl incindim tarif edemem. Beni inciten tabi ki Ayşe Kulin gibi vasata hitap eden bir yazarın söylemi değil, bir acının hodbince sömürülmesidir. "Biz onları gidip durup dururken kesmedik" sözündeki pervasızlığı nasıl ele alsam bilemedim. "Ermenileri çok severim" cümlesiyle başlayan bir paragrafın "kesmek" eylemiyle bitişi sevmek sözcüğünün manasını silip süpürüveriyor. Asırlık trajedileriniz, mermer tanrıçaların yüzlerinden aşırma bir soğukkanlılıkla, "boşu boşuna kesmedik" cümlesinin ürperticiliğinde gamsız ağızlara meze olabiliyor.
Neresinden tutarsanız tutun cehalet bezeli ve hitap ettiği kitlenin kültürsüzlüğüne güvenerek dillendirilmiş basit açıklamalar bunlar. "Savaşta yaşananlara soykırım demek zor" cümlesini ele alalım. Tarihteki en büyük soykırımların savaşlar esnasında yaşandığını göz önüne aldığımızda ne denli yanlış bir çerçeveden bakıldığını idrak edeceğiz. Pek az soykırım vardır ki savaş esnasında yaşanmamıştır. Örneğin, İspanyolların Güney Amerika'da gerçekleştirdiği kitlesel katliamlar taraflar arasında resmi bir savaş ilanı olmadan gerçekleşti. F. Pizarro önderliğindeki İspanyol işgalciler İnka bölgesini ele geçirdiler. Yeni bir İspanya kurmak adına yerel halkı acımasızca katlettiler. 1542 yılında Peru Valiliği'nin kurulmasına dek isyan eden İnkaları bastıran İspanyollar 1572' de Vilcabamba'daki son İnkaların düşüşü ile İnka medeniyetini bitirmiş oldular. İşgal durumunda yaşanan bir soykırım örneğidir İspanyolların Güney Amerika'yı işgali. Ya da Ruwanda'da gerçekleşen Tutsi Soykırımı'nı ele alalım. Yine birbirlerine uluslararası hukuk çerçevesinde savaş ilanında bulunmamış taraflar arasında vuku bulan üzücü bir kıyımdır. Fakat bu acı katliamı bu şekilde ele alsak dahi bir iç savaş olduğu gerçeğini yadsıyamayız. Zaten tarihteki soykırım pratiğine baktığımızda aşağılık katliamcılar planlarını uygulamak için savaşları ve siyasi istikrarsızlıkları bir fırsat olarak görmüşlerdir. "Savaşta yaşananlara soykırım demek zor" savını ciddiye almak bir hayli güç.
Kulin "Biz Ermenileri Yahudiler gibi durup dururken kesmedik" diyerek yakın dünya tarihi düzleminde yanlış bir değerlendirmede de bulunuyor. Hitler Almanyasının Yahudileri durup dururken "kestiğine" inanmak tam manasıyla aymazlık. Tabanda müthiş bir örgütlenmeyle yükselen Nazilerin ilk amacı, Almanya'yı Versay Antlaşması'nın zincirlerinden kurtarmak ve saf Nordik-Aryen ırkını yaratmaktı. Dünya'daki Büyük Buhran'ın yıkıcılığı ve 1. Dünya Savaşı sonrası Almanya'nın sosyo-ekonomik durumu yaygın işsizlikle birleşince, Yahudiler hedef haline geldiler. Kulin'in iddia ettiği üzere Yahudiler durup dururken "kesilmemiştir." Nazi Harekatı'nın uzun yıllar boyunca planladığı ve İkinci Dünya Savaşı'nı fırsat bilerek uyguladığı zelil bir soykırımın kurbanı olmuşlardır. Tıpkı biz Ermenilerin, İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından yıllarca planlanan (1- Anadolu'yu Müslümanlaştır, 2- Anadolu'yu Türkleştir) ve 1. Dünya Savaşı'yla birlikte Almanların gözetiminde gerçekleştirilen soykırımın kurbanı olduğumuz gibi. Yahudi ve Ermeni Soykırımları bir birinden farklı değil bilakis birbirleriyle örtüşen soykırımlardır. İki imparatorluk, İki mazlum halk, İki Dünya Savaşı, İki ırkçı parti ve iki acı soykırım.
Türkiye toplumunun geneline hakim olan ve son derece yaygın olan bir başka yanlışı da dillendiriyor Kulin. Konuşması adeta bir "resmi klişeler geçiş töreni"ni andırıyor. ".ama o bir tehcir olayıdır." Tehcir bir halkı yaşadığı topraklardan yani doğal habitatından koparıp ihraç etmektir. Tehcirin sanki soykırımdan daha makul, daha acısız bir eylem olduğu izlenimine kapılmak ve bu izlenimin yaratılışında rol oynamak vicdansızlıktır. Yurtlarından sürülmüş, nereye gidecekleri belli olmayan, ceplerinde paraları olmayan, saldırıya, tecavüze ve açlığa karşı savunmasız olan insanları "kesmemeniz" onları öldürmediğiniz anlamına gelmez. Üç dindeki meşhur hikayedeki gibi Yusuf'u kuyuya atan kardeşleri kalkıp "Yusuf'u biz öldürmedik, kuyu öldürdü" deme lüksüne sahip midir? Ermeni Soykırımı'nda aç karna yürümekten ve hastalıktan ölenlerin sayısı "kesilerek" ölenlerin sayısından daha fazladır. Keza Yahudi Soykırımı'nda da açlıktan ölen Yahudiler'in sayısı bir hayli fazladır. Kulin ve toplumumuzdaki Kulingillerin fantezi dünyalarında soykırım mutlaka "kesmek" fiiline karşılık gelir. "Bestseller" yazarımız soykırım teriminin ne manaya geldiğini bilmeden değerlendirmelerde bulunsa da; Birleşmiş Milletler ve Uluslararası kavramlar açısından terim bazı unsurlara tabidir. Bu unsurların bir tanesi dahi tek başına mevcutsa; soykırım suçu vücut bulur.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 9 Aralık 1948 tarihli ve 260 A (III) sayılı Kararıyla kabul edilen ve 12 Ocak 1951'de yürürlüğe giren sözleşmenin 2. Maddesi soykırım suçunu oluşturan unsurları sayar:
Madde 2
Soykırımı oluşturan eylemler;
Bu Sözleşme bakımından, ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu, kısmen veya tamamen ortadan kaldırmak amacıyla işlenen aşağıdaki fiillerden her hangi biri, soykırım suçunu oluşturur.
a) Gruba mensup olanların öldürülmesi;
b) Grubun mensuplarına ciddi surette bedensel veya zihinsel zarar verilmesi;
c) Grubun bütünüyle veya kısmen, fiziksel varlığını ortadan kaldıracağı hesaplanarak, yaşam şartlarını kasten değiştirmek, (grubu doğal habitatından koparmak);
d) Grup içinde doğumları engellemek amacıyla tedbirler almak;
e) Gruba mensup çocukları zorla bir başka gruba nakletmek;
İkinci maddenin C bendini ele aldığımızda Ayşe Kulin ve Tayfası'nın "Soykırım değil tehcirdir" savunusu da hükümsüz kılınmaktadır. Gözünüzün önüne vatanlarından, bildikleri topraklarından koparılarak Suriye çöllerine sürülen Ermenileri getirmenizi rica ediyorum bir an. Yol, iz bilmediğiniz bir coğrafya. Yolda yitirdiğiniz yakınlarınızın acısı hala tazecik duruyor içinizde. Açsınız ve her türlü saldırıya açıksınız. Böyle düşününce tehcir mazur görülebilir bir yaptırım mıdır? Bugün Suriye'deki iç savaştan kaçıp Türkiye'ye sığınan 500. 000 civarı mültecinin, kamplarda barınmalarına ve BM ve Türkiye'den gördükleri desteğe rağmen ne kadar zor durumda olduklarına şahidiz. Yaşadıkları dram içimizi parçalıyor değil mi? Bir de 100 yıl önce Suriye'ye sürülen Ermenileri düşünün. Mülteci kampları yok, Kızıl Haç yok, BM yok, Suriye'nin garantörlüğü yok, hukuk yok. Bu şartlar altında Ermenilerin yaşadıklarının tehcir olduğunu kabul etsek bile bu bizi sorumluluktan kurtarır mı?
Ailesi, soykırıma kurban giden Ermenilerin mallarıyla oluşturulan Emval-i Metruke'den yolunu bulmuş bir Beyaz-Türk hanımefendinin "soykırım vardır" demesini beklemiyorum zaten. Önemsemiyorum da. Ermeni Soykırımı'nın 100. yılına yaklaştığımız şu zaman diliminde bu tür açıklamaların çoğalacağını ve Türk Resmi Tezi'ni savunan kampanyaların zirve yapacağını öngörebiliyorum. Lakin beni asıl huzursuz eden bunları öngörebilmek de değil dostlarım.
Ben insanların yaşadığı onulmaz acıların "Ermeni olayı", "Ermeni Hadisesi" gibi yavan kavramların sığlığına peşkeş çekilmesine katlanamıyorum. Büyük trajedilerin bir olaya indirgenmesini alçaklık addediyorum.
Ayşe Kulin gibilerin söze "Ermenileri severim" diyerek başlamalarına dayanamıyorum. Keşke dürüst olabilseler. Keşke Ermenilerin acılarını paylaşmak yahut inkar etmek için Ermenileri sevmelerinin gerekmediğini idrak edebilseler.
Keşke "soykırım" yahut "tehcir" hakkında konuşurken acıya karşı vakur durmayı öğrenebilseler. Onlarca kitap yazmış bir insanın "sevmek"le başlayan bir cümleyi büyük bir ruhsuzluk örneği sergileyerek ve umursamazca "kesmek" fiiliyle bitirebilmesi ne acı.
Belki de ben "best-seller"ların dilini anlayamıyorumdur. Belki de çok satmanın formülü toplumun ezberlerine ve sığlık odaklarına hitap ederek yazmaktır.
Belki de yüzleşilmeyen onca acıdan sonra elimizde kalan budur: Birbirlerinin acılarına eğilemeyen insanlardan mütevellit, ruhsuz bir toplum.
hektorvartan@gmail.com




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
NOLAN
[ Kemalist ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 17.08.2013
İleti Sayısı: 86
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: NOLAN
Cevap Tarihi: 08.02.2014- 01:33


Sn.ALİSAN;
Duygusal davranıp,yanlış bir söylem üzerine yazmış arkadaş..Bende Türkleri kesen Ermenileri baz alıp son derece duygusal bir yazı yazabilirim..
Tarihi kendi cephenizden değerlendiremezsiniz..Ermeniler hep böyle yapıyorlar..''Bizi kestiler,bizi tehcir ettiler;o zaman biz mağduruz'' diyorlar..Böyle bir yaklaşım rasyonel değil..!
Bu arada bu arkadaş,soykırımı da anlamamış..Önce soykırım kavramını iyi bir bellesin,sonra Ermeni tehciri konusunda görüş belirtsin..!







Bu ileti en son NOLAN tarafından 08.02.2014- 01:34 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 6 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   3   4   5   [6] 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör İttihat Terakki üzerine... umut 13 7488 30.05.2021- 02:26
Konu Klasör Ermeniler ve Süryaniler PYD'nin faşizan uygulamaları ayhan 15 10111 09.11.2015- 20:01
Konu Klasör 24 Nisan 1915 umut 25 17275 04.05.2014- 12:04
Konu Klasör HKP: Yeni Hedefleri Sevrdir (1915 olayları) tarihselmaddeci 0 2576 24.04.2015- 09:56
Etiketler   1915,   öncesi,   İttihat,   Terakki,   Ermeniler
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS