Gelelim neden SİP/TKP'sini sosyal demokrat olarak tanımladığıma. Bu konuda aslında ucundan köşesinden doğru yorumlar da gelmiş forumdaşlardan. SİP/TKP'sinin teori ve pratiğine bakmak lazım bu noktada. SİP/TKP'si aydınlanmacı bir partidir. Ortaya koyduğu teorik yazılar özellikle Avrupa Marksizm'i incelendiğinde sosyal demokrasi çizgisinde yer alır. Burada Avrupa Marksizmi'ni referans almamızın sebebi sosyal demokrasi tanımlamasının kökenidir. Avrupa'da sol-sosyalist cenahtan sosyal demokrasiye geçiş yapan partiler de incelenirse SİP/TKP'nin durumu daha net bir şekilde anlaşılır
TKP Avrupa'daki sosyal demokratların savunduklarını savunuyor mu demek istiyorsunuz. Bunu söylemek istediyseniz, Avrupa'daki sosyal demokrat partilere de komünist parti olarak bakabiliriz
TKP'nin savunduklarını Avrupa'daki sosyal demokrat partiler savunuyorsa onlar da komünist partidir, sosyal demokrat parti değil, demek istiyorsun
Görüyorum ki SF'de yazdıklarım burada da tartışma konusu olmuş. Öyleyse bu kadar yazılanın üzerine cevap hakkı bana da cevap hakkı doğdu diye düşünüyorum. Öncelikle yazıdan alıntı yapan arkadaş benim politik görüşümle ilgili bilgi verseymiş sonrasında yapılan yorumlar daha sağlıklı olurmuş. Tarihsel Türkiye Komünist Partisi'nin, Mustafa Suphilerin, İsmail Bilenlerin TKP'sinin yani TKP 1920'nin bir üyesiyim. SF'de de bu durumum bilinir. Arkadaş biraz yazdıklarıma baksa o da anlardı diye düşünüyorum.
SİP/TKP'sini sosyal demokrat olarak nitelendirmemi SİP/TKP'sinin legal alan çalışmasına bağlayanlar olmuş. Bu bir ML'ye yöneltmek için komik bir iddia. Lenin'in komünistlerin çalışma biçimleriyle ilgili legal ve illegal alanı etkili bir biçimde kullanma yorumuna ters. O yüzden bu iddianın benim söylemim için gerçeği yansıtmadığını söyleyeyim.
SİP/TKP'sini silahlı mücadele vermediği için sosyal demokrat olarak nitelendirdiğimi düşünenler olmuş. Bu da 2 yönden hatalı bir tespit. Birincisi ML hiçbir yöntemi mutlaklaştırmaz, silahlı mücadele bir araçtır amaç değil. İkincisi 94 yıllık Partimizin tarihinde sadece bir dönem o da savunma amaçlı, kısıtlı bir birim silahı ele almıştır. Yani benim görüşümde de silah bugün ele alınacak birşey değildir. Bu yorumu benim politik görüşümü bilmemenize bağlıyorum. Ve bu sebeple doğal karşılıyorum. Silah ancak işçi sınıfının kendiliğinden değil kendi için sınıf haline geldiğinde şartlar devletin zor aygıtlarıyla silahlı mücadeleyi gerektiriyorsa kullanılır. Ötesi kaybetme çizgisidir.
Gelelim neden SİP/TKP'sini sosyal demokrat olarak tanımladığıma. Bu konuda aslında ucundan köşesinden doğru yorumlar da gelmiş forumdaşlardan. SİP/TKP'sinin teori ve pratiğine bakmak lazım bu noktada. SİP/TKP'si aydınlanmacı bir partidir. Ortaya koyduğu teorik yazılar özellikle Avrupa Marksizm'i incelendiğinde sosyal demokrasi çizgisinde yer alır. Burada Avrupa Marksizmi'ni referans almamızın sebebi sosyal demokrasi tanımlamasının kökenidir. Avrupa'da sol-sosyalist cenahtan sosyal demokrasiye geçiş yapan partiler de incelenirse SİP/TKP'nin durumu daha net bir şekilde anlaşılır. Bugün kimler sosyal demokrat olarak tanımlanabilir mesela Türkiye'de? CHP mi? kesinlikle hayır. Yeşiller ve Sol Gelecek bir sosyal demokrat partidir mesela -hatta Türkiye'de tanıma en fazla uyan partidir kendileri-.
Diğer bir mesele de SİP/TKP'sinin pratiğidir. Pratiği de bize sosyal demokrasiyi işaret etmektedir. Pratiğin teoriden bağımsız olduğu düşünülemez. Gezi dönemindeki pratiği başta olmak üzere dönüştürücü değil reformist bir kimlikle hareket etmiştir.
Cevap hakkınızı kullanmanızı bekliyoruz. Çünkü bu cevabınız olmamış. Arkadaşların hemen hepsi bu konuya temas etmişler. Sosyal demokrat olarak suçladığınız TKP'nin sosyal demokrat bir parti olduğunu gösterebilmeniz için, sosyal demokrasinin tanımından yola çıkıp TKP'nın bu ideolojiyle benzerliğini kanıtlamanız gerekiyor. Yazınızda böyle bir yorum yok. Bekliyoruz!
Lafı dolandırdıkça dolandırmış, herhalde Bernştein revizyonizmine gönderme yapmak istiyor ama, TKP'nin bu reformcu anlayışla ideolojik bir benzerliği yok. Foruma girip bir açıklama yaparsa daha iyi anlarız ne söylemek istediğini.
Bu ileti en son solcu
tarafından 11.10.2014- 20:03 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Ve evet bu kesinlikle sosyalistler/komünistler birarada toplantısı değil, bir demokratik güçler birliği toplantısı yani Hüseyin Aygün'le EHP'lilerin, TKP (1920)'nin biraraya gelmesi ancak bir demokratik güçler birliği toplantısında olabilir. Aksi bu siyasetlerin de kimliğine terstir. Ki dikkat ederseniz Aydemir Güler/Erkan Baş çevreleri de aynı masada. Hüseyin Aygün, Aydemir Güler, Erkan Baş gibi sosyal demokratlarla sosyalistlerin, komünistlerin aynı masada olması demokratik güçler birliği mantığına uyar. Peki bu masa demokratik güçler birliğini sağlamış mıdır?
Bu tür yazılar SF'de çok fazla. Foruma giren yazarların kafalarında doğru yanlış birtakım algılar var ve yazarlar o algılara göre değerlendirme yapıyorlar. Bu yorumlara karşı çıkan da olmadığı için o yazıları yazanlar bile kendi söylediklerinin doğru olduğu kanısına varıyor ve bu kanı da giderek kemikleşiyor. Yazarın kullandığı iki kavram var, bunlardan biri komünizm-komünist, diğeri sosyal demokrasi-sosyal demokrat. Arkadaş buraya gelerek bu yazısını açıklığa kavuşturmak istemiş ama ( bana göre) açıklığa kavuşturulması gereken konu-kavramlar kendi zihninde aydınlığa kavuşmadığı için yaptığı açıklama yetersiz kalmış. Kısaca ilk yazısındaki sorun hala devam ediyor.
Sosyal demokrasiyi, sosyal demokratı sonraya bırakarak komünizm-komünist kavramı üzerinde biraz duracaksak ve komünizmi arkadaşın kullandığı biçimiyle sınıfsız bir toplumsal formasyon yerine (sosyalist-komünist) ideoloji olarak alacaksak, komünist-komünizm sonal amacı sınıfsız enternasyonal toplum olan ve bu toplumsal formasyona evrimle değil devrimle geçileceğini savunan, siyasal devrim perspektifine sahip olan, kurulacak proleter diktatörlükle kapitalizmin toplumsal devrimlerle dönüştürülmesini savunan kişi (ideoloji)dir. Komünizmin ne olduğunun ortalama tanımı budur. Bunu savunan kişi, örgüt ve partilere de komünist (parti-örgüt) diyoruz.
Sosyal demokrasiyi eğer 2.enternasyonal-Bernştein'ın Avrupa'da benimsenmiş şekliyle tanımlayacaksak, -yine ortalama olarak- sınıfsız toplumu savunmasına rağmen bu topluma evrim yoluyla gidilebileceğini, kapitalizm geliştikçe işçi sınıfının (halkın) bilinçleneceğini ve bu yolla sistemin (kendiliğinden) evrilebileceğini savunan görüş-ideolojidir. İkisi arasındaki en büyük fark sosyal demokratların evrimci, komünistlerin devrimci bir yönteme sahip olmaları, evrimci görüşlerde determinizmin kendiliğindenciliğinin olması, devrimci yöntemi savunanlarda iradeciliğin ön plana geçmesidir. ( İradecilik konusu burada siyasete müdahale anlamında ele alınıyor.) Sosyal demokratlarda ( belki) proleter diktatörlük kavramına bir itiraz da olabilir. Kautsky bu konuda başı çekiyor. Komünistlerde bu konuda bir itiraz yoktur.
Bu iki kavramı çok basitçe karşılaştırdığımızda aralarında benzeşen ve benzeşmeyen yanlar olduğunu söyleyebiliriz. Tekrar olacak, en büyük fark sosyal demokratların reformcu, legal, kendiliğinden bir süreçle sınıfsız topluma varılacağını savunmaları, komünistlerin ise sınıfsız bir topluma ancak siyasal devrimle varılacağını savunmalarıdır.
Şimdi soru şu; Aydemir Güler veya Erkan Baş'ın veya TKP'nin MK'sında bulunan hangi sosyalist aydının bu türde bir açıklaması var? Veya TKP'nin hangi bildirisinde komünist topluma reformlarla geçilmesi gerektiğinden söz ediliyor? Tek bir örnek var mı? Yok; bulamazsınız! Bunu söyleyeni, savunanı zaten orada (MK'da) barındırmazlar. En fazla sempatizan olur, o kadar.
Köprünün altından çok sular akmıştır. 2. Enternasyonalin üzerinden öylesine çok şeyler geçmiştir ki, bugünün Avrupa sosyal demokratlarının Kautsky ile hiçbir ilgisi kalmamıştır. Bunların yanında Kautsky, Bernstein filan süzme komünist kalırlar. Bugünkü Avrupa sosyal demokratları ne sosyalist devrim peşindedir, ne de sınıfsız toplumu hedefliyor. Hatta bunu ağızlarına bile almıyorlar. Bütün talepleri, işçilere ve emekçilere daha çok ücret ve daha çok sosyal halk verilmesi üzerine kuruludur. Şimdi kalkıp bunların çizgisinin ne SİP/TKP ile ne de Türkiye'deki herhangi bir sol fraksiyonla özdeşleştirmek olası değildir. Şu veya bu fraksiyona revizyonist dersiniz, oportünist dersiniz v.b. ama sosyal demokrat demeye kalktınız mı, dünyadan haberdar olmadığınız ortaya çıkar.
Bu ileti en son yorum2006
tarafından 12.10.2014- 20:12 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Köprünün altından çok sular akmıştır. 2. Enternasyonalin üzerinden öylesine çok şeyler geçmiştir ki, bugünün Avrupa sosyal demokratlarının Kautsky ile hiçbir ilgisi kalmamıştır. Bunların yanında Kautsky, Bernstein filan süzme komünist kalırlar. Bugünkü Avrupa sosyal demokratları ne sosyalist devrim peşindedir, ne de sınıfsız toplumu hedefliyor. Hatta bunu ağızlarına bile almıyorlar. Bütün talepleri, işçilere ve emekçilere daha çok ücret ve daha çok sosyal halk verilmesi üzerine kuruludur. Şimdi kalkıp bunların çizgisinin ne SİP/TKP ile ne de Türkiye'deki herhangi bir sol fraksiyonla özdeşleştirmek olası değildir. Şu veya bu fraksiyona revizyonist dersiniz, oportünist dersiniz v.b. ama sosyal demokrat demeye kalktınız mı, dünyadan haberdar olmadığınız ortaya çıkar.
Buradaki sosyal demokrasiyi Avrupa'daki gelişme çizgisi olarak almak gerekiyor. Sosyal demokrasi kavramı ille de Avrupa'nın sosyal demokrat partilerin ideolojisi olarak görmemek gerek. Adı sosyalist parti olur ve hatta komünist parti olur. Bir şey değişmez. Sınıfsızlığa giden yolu evrimci-reformcu bir çizgide savunuyorsa o parti adı ne olursa olsun sosyal demokrattır. O parti komünist parti değildir.
Köprünün altından çok sular akmıştır. 2. Enternasyonalin üzerinden öylesine çok şeyler geçmiştir ki, bugünün Avrupa sosyal demokratlarının Kautsky ile hiçbir ilgisi kalmamıştır. Bunların yanında Kautsky, Bernstein filan süzme komünist kalırlar. Bugünkü Avrupa sosyal demokratları ne sosyalist devrim peşindedir, ne de sınıfsız toplumu hedefliyor. Hatta bunu ağızlarına bile almıyorlar. Bütün talepleri, işçilere ve emekçilere daha çok ücret ve daha çok sosyal halk verilmesi üzerine kuruludur. Şimdi kalkıp bunların çizgisinin ne SİP/TKP ile ne de Türkiye'deki herhangi bir sol fraksiyonla özdeşleştirmek olası değildir. Şu veya bu fraksiyona revizyonist dersiniz, oportünist dersiniz v.b. ama sosyal demokrat demeye kalktınız mı, dünyadan haberdar olmadığınız ortaya çıkar.
Buradaki sosyal demokrasiyi Avrupa'daki gelişme çizgisi olarak almak gerekiyor. Sosyal demokrasi kavramı ille de Avrupa'nın sosyal demokrat partilerin ideolojisi olarak görmemek gerek. Adı sosyalist parti olur ve hatta komünist parti olur. Bir şey değişmez. Sınıfsızlığa giden yolu evrimci-reformcu bir çizgide savunuyorsa o parti adı ne olursa olsun sosyal demokrattır. O parti komünist parti değildir.
BUgün Avrupa'da bir sosyal demokrat partiler var, bir de Sovyetlerin ve sosyalizmin yıkılmasından önceki komünist partiler. Bunların bazıları sosyalist veeya demokratik sosyalist adını almış olsa da, hala komünist adını taşıyanlar da var. Sosyal demokrat deyince anlaşılması gereken de bellidir. Bunların bazıları eskiden beri sosyalist parti adını taşıyor zaten. Hatta Batı Avrupa'da sosyalist sözcüğünün kullanımı ile Türkiye'de kullanımı bile farklılaşmış durumda. Bunun nedeni de Türkiye'de komünizm uzun yıllar illegal olduğundan, komünistlerin kendilerine sosyalist demeleri. Yani kavram kargaşasına gerek yoktur. Eski komünist partilerin uzantısı olan partilere gelince, bunların çoğu "silahlı devrim"i ve "proleterya diktatörlüğü" nü savunmuyor artık. Peki bunları da sosyal demokrat mı sayacağız? Kaldı ki Türkiye'deki Aydemir Güler v.b. bu çizgide bile değil. Çünkü Avrupa ile Türkiye arasında büyük fark var. Bu fark da emperyalizm faktörüdür. Batı Avrupa ülkeleri emperyalist ülkelerdir. Türkiye gibi ülkeler ise emperyalizmin ezdiği ülkeler. Zaten Türkiye'de bu nedenle de sosyal demokrasi hareketi ortaya çıkıp gelişemiyor. Çünkü burjuvazide emperyalist ülkelerdeki birikim yok. Daha fazla ücret ve daha fazla sosyal hak için birikim gereklidir.
Bu ileti en son yorum2006
tarafından 12.10.2014- 20:53 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Eski komünist partilerin uzantısı olan partilere gelince, bunların çoğu "silahlı devrim"i ve "proleterya diktatörlüğü" nü savunmuyor artık. Peki bunları da sosyal demokrat mı sayacağız?
Bu konu tartışılabilir. İki yorum öncesinde komünizm tanımını yaparken ''iradecilik'', sosyal demokrasi için de ''kendiliğindencilik'' demiştim. Bu iki ideolojik farklılık bir yerde buna dayanıyor. Bu anlamda sosyal demokratlar kapitalizmin kendiliğinden ve reformlarla sosyalizme evrileceğini benimsiyorlar. Bernştein'in revizyonizmi buna dayanıyor. Komünistlerde ise bir iradecilik var. Sistemi değiştirme ve dönüştürme konusunda sürekli olarak iradi müdahalenin altını çizmek var. Bu iradecilik nesnellikten uzak, halktan kopuk iradi bir çabayla iktidarın alınması anlamında değil. Kapitalizmin gelişmesine paralel olarak sosyal demokratların söylediğinin tersine, özellikle geri kalmış ülkelerde burjuvazi elindeki tüm olanaklarla sınıfın ve emekçi halkın üzerinde ideolojik basınç uyguluyor. AKP döneminde yaşadıklarımız tipik bir örneği bunun. Devlet olanakları sınırsız kullanılarak sınıfı örgütsüz hale getirebiliyor ve ideolojik olarak sisteme bağlayabiliyor. Artık böyle bir yapıda ''barışla'', ''reformlarla'' ve kendiliğinden sosyalizme geçiş olanağı yoktur. Daha önceleri devletin militarist yapısı buna engeldi, şu anda daha çok ideolojik yapısıyla bunu sürdürüyor. Komünistler bu koşulda siyasete sürekli müdahale etmek durumundadır ve iradecilik dediğim şey de budur.
Barışçıl geçişin karşıtı ille de silahlı mücadele değildir. Ben bunun yerine ''zor'' kavramını kullanıyorum ve bu ''zor''un ne olacağı nihai kapışmanın gerçekleşeceği o günkü koşullar belirleyecektir. Haziran direnişine komünist bir öncünün öncülüğünde girilebilse ve buna kürt hareketi ile örgütlü işçi sınıfı kararlı bir şekilde destek verebilse bence devrimci bir durum ortaya çıkabilir ve meydanlara yansıyan irade sosyalist bir devrime yol açabilirdi. Benim ''zor'' anlayışım bu, ve Türkiye'de devrimin böyle bir kalkışma sonucunda gerçekleşebileceğini düşünüyorum. Komünist parti ile sosyal demokrat parti arasındaki fark birincisinin bunu öngörmesi, diğerinin buna daha baştan karşı olması.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.