Paris'teki Charlie Hebdo dergisinin bulunduğu binada silah sesleri duyuldu.
GÜNCELLEME 16:02
20minutes.fr sitesinin iddiasına göre, saldırganlardan biri binaya yaklaşırken, "Medyaya Yemen El Kaidesinden olduğumuzu söyleyin" diye bağırdı.
GÜNCELLEME 15:49
Charlie Hedbo karikatüristlerinin arkadaşı Leman çizeri Tuncay Akgün, "Arkadaşlarımı kaybettim, çok üzgünüm... Şoktayım..." dedi.
GÜNCELLEME 15:03
Saldırıda yaralanan dergi editörü Stephane Charbonnier ve Jean Cabut da hayatını kaybetti.
GÜNCELLEME 14:24
Polis sözcüsü Rocco Contento, öldürülenlerin 9'unun gazeteci, 2'sinin polis olduğunu açıkladı.
GÜNCELLEME 13:56
Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, ölü sayısının artabileceğini söyledi.
Hollande, "Kimse özgürlüklere saldıramaz" dedi.
GÜNCELLEME 13:46
İçişleri Bakanı Cazeneuve and Paris Belediye Başkanı Hidalgo olay yerine geldi.
Fransa'nın başkenti Paris'te, haftalık mizah dergisi Charlie Hebdo'nun binasında silahlı çatışma yaşandı.
Bilgiler henüz kesin değilse de, LBCI News, 10 kişinin öldüğünü, 5 kişinin de yaralandığını iddia etti.
Charlie Hebdo, İslam peygamberi Muhammed'in karikatürlerinin yayımlandığı dergi olarak biliniyor. Dergiye daha önce de molotof kokteylli saldırıda bulunulmuştu.
Derginin kapağında Fransızca 'Muhammed'in yaşamı' yazıyor.
Gericiliği besleyip bir bomba haline getirdiler, sonra o bomba geldi kendi ülkelerinde patladı. Esad'a karşı oluşturulan ve emperyalizm tarafından desteklenen IŞİD'in ne olduğu baştan belliydi. Desteklediler, para, silah ve her türlü mühimmat vererek büyüttüler, Esad'ı devireceklerdi ve kendilerine yol açacaklardı. Umduklarını bulamadılar, şimdi büyüttükleri dinci faşizm bütün dünyaya tehdit olmaya başladı. Bu saldırı sadece IŞİD tarafından yapılmadı, akan kanda emperyalizmin çok büyük payı var.
Şimdi artık yeni bir adımız, kimliğimizi tanıtacağımız yeni bir sözümüz oldu.
Dedim ya, bu zamanın adı Je Suis Charlie dir şimdi
Yani ve öyleyse nereye kadar
***
Belki de bundan sonrası bir Charles Bukowski okuma saati
***
Ne mi diyor; diyorsun; diyoruz; diyorlar ve falan
Gözlerim okuyor, kulaklarım kör sağır, içimden bir bir geçiyor
Ben soluğumu tutmuşum, müthiş bir ciddiyet ve saygıyla klavyeye parmak basma anımı yaşıyorum
Ve Bukowski köşesinden fısıldıyor
Her insanın hayatında kaçmakla direnmek arasında seçim yapmaya zorlandığı anlar vardır. Ben direniyorum. İnsanlar adaletsizliği sadece kendi başlarına gelince düşünüyorlar.
Bu arada, Fransa'da Charlie Hebdo katliamına imza attıkları iddia edilen üç kişinin kimlikleri de açıklanıyor
İkisi kardeşmiş Said Kouachi, Cherif Kouachi ve Hamid Murad olmak üzere toplamda üç kişi
Saldırıyorlar; üçü de saldırgan oluyor Öldürüyorlar; üçü de katil oluyor Bazıları onlara "kar maskeli 3 mücahit" diyor
Rotatifler dönüyor, beyaz kağıtlara kara harflerle Je Suis Charlie basılıyor
Bukowski köşesinden fısıldıyor
Biliyor musun Meg, kötü olanla, bize kötü olduğu öğretilenler farklı şeyler olabilir? Toplum bize bazı şeylerin kötü olduğunu öğretip bizi köleleştirmeye çalışır.
Ve
Gerçek; susuz yenen bir portakaldır.
Hiç unutma ki,
Zaman unutturmaz, uyuşturur.
***
Takva Haber, haber geçiyor
"İslam Devleti'nin "tekil eylem" çağrıları yanıt bulmaya devam ediyor. Son olarak Fransa'da peygamberimize Muhammed'e (sav) hareket eden bir dergiye baskın yapıldı. İlk belirlemelere göre 2 Fransız polis ve 10 kindar ateist dergi çalışanı öldürüldü.
***
Başbakan Davutoğlu utangaç, sıkılgan, soluk bir sesle devam ediyor
Bu saldırının İslam ile İslam dini ile herhangi bir şekilde irtibatı kurulamaz. İslam dininin yüce değerleri bu tür saldırıları kesinlikle tecviz etmez. Bunlara cevaz vermez. İslam ile bu faaliyetler arasında kurulacak her türlü irtibat yanlış olacaktır"
***
Kar maskeli üç mücahit, ikisi polis on kindar ateisti öldürüyor. Ve
Bukowski köşesinden fısıldıyor
Ölümü konuşmak paradan konuşmak gibidir, ne fiyatını biliriz ne de değerini. Çoğu insan ölüme hazır değildir, ne kendi ölümlerine ne de başkalarınınkine. Şoka girerler, ödleri patlar, beklenmedik bir sürprizdir ölüm onlar için. Olmamalı oysa. Ben ölümü sol cebimde taşırım. Bazen cebimden çıkarıp onunla konuşurum: Selam yavrum, nasılsın? Ne zaman geleceksin beni almaya? Hazırım.
***
Rotatifler dönüyor; kimisi olayın insanlığa bir saldırı olduğunu söylüyor; kimisi İslamın değerlerine hakaretin bir insanlık suçu olduğunu belirtiyor
Bukowski köşesinden fısıldıyor
Hiçbir şey gerçek kadar sıkıcı olamaz. Kader tanrıçasının zalim olduğu ve sonunda hepimizin posasını çıkaracağı doğru; ama sıkı, ölümsüz bir kaybedenden daha yıldırıcı hiçbir şey yoktur. İşin sırrı şunda yatıyor; herkes kaybedebilir, kaybetmek yeteneklerin en kolayıdır.
Gericilik, yobazlık din şalının altında emperyalizmin palazlandırmasında yol alıyor
Bukowski köşesinden fısıldıyor
Yalnız kalmaktan daha kötü şeyler de vardır hayatta. Ama genellikle bir ömür alır bunun farkına varmak. O zaman da çok geçtir ve çok geçten daha kötü bir şey yoktur hayatta. Hayat öyle lanet bir şey ki; sustuğunda konuşmadın diye pişman eder, konuştuğunda ise susmadığın için kahreder.
Öyleyse konuşmak gerekiyor; sadece konuşmak mı? İnsanlık ayıplarını yok etmek için mücadele de etmek ve hem de sonuna kadar. Ad soruyorlar; binler yanıtlıyor; Je Suis Charlie Bu arada gericilik, yobazlık din şalının altında emperyalizmin palazlandırmasında yol alıyor
Bukowski köşesinden fısıldıyor
Kahramanlık mı? Geri zekalının değil düşünebilen insanların cesareti önemlidir. Egemenlik gerçekten milletin olduğunda hükümetlere gerek kalmayacak; o zamana kadar boku yedik.
Meraklısı için not: Charles Bukowski: Amerikalı yazar, şair. Koyu italik sözcükler ona aittir
Ortaçağcı gericiliğin alçakça saldırılarından biridir. Kuşkusuz, ortaçağcı gericiliğin günümüze kadar ulaşmasını sağlayan, yeşil kuşak projesinin mimarı uluslararası finans-kapitaldir. Dolayısıyla saldırıyı sadece Muhammed'i bir mizah malzemesi olarak kullanmanın sonucu olarak değil, toplu olarak din bezirganlarının laikliğe, materyalizme saldırısı olarak görmemiz gerekiyor. Bir evangelistin, bir koyu katoliğin de bu saldırıyı onayladığını düşünüyorum.
Charli Hebdoda cihadist çeteler, çizimlerinin temelinde 68in Parisi olan bir karikatürist nesli katletti.
Bu katliam insanlığın tüm değerlerini teslim almaya çalışan gerici barbarlığın geldiği noktanın acı bir özeti oldu.
***
El-Kaide, IŞID ya da benzer cihadist çetelerin Ortaçağ barbarlığını adım adım yer yüzünün her noktasına taşımaya çalışıyor.
Bu katliamı gözü dönmüş sapkın bir grubun şiddete başvurması olarak görmek eksik olur. Asıl olarak üzerinde durulması gereken farklı tonlarda birbirini besleyerek gelişen mezhepçi faşizmin geldiği noktadır.
12 sanatçının katliamanı, Müslümanlara Saldıranlar öldürüldü diye haberleştiren bir zihniyetle IŞID arasındaki mesafe sanıldığı kadar fazla değildir.
Gericiliğin topyekun kuşatmasının her geçen gün daha belirginleştiği bir dönemden geçiyoruz. İnsanlığın tüm ilerici, özgürlükçü birikimini hedef alan bu zihniyetin sapkın görünen tüm eğilimleri özünde bu mezhepçi zihniyete içkindir.
***
Cihadist çetelerin bugünkü gelişimi, kuşkusuz kendilerinden menkul değildir. Emperyalizmin Ortadoğuyu biçimlendirmek üzere İslami akımları farklı düzeylerde etkinleştirdiği biliniyor. AKPde bu şekilde desteklenerek, ülkemizdeki ve bölgemizdeki yeni İslamcı kuşağın öznelerinden birisi olarak gündeme getirildi.
Cihadist çetelerin asıl palazlanması ise son yıllarda, özellikle de Suriyeye yönelik emperyalist müdahalenin bir parçası olarak gerçekleşti. IŞID, El-Kaide vb yapılar Suriyede rejim değişikliğini gerçekleştirmek için emperyalistler ve bölgesel işbirlikçileri eliyle- geliştirildi. Fransa, Libyadan başlayarak Kuzey Afrika ve Suriyede bu tür cihadist yapıları destekleyen güçlerin başında yer aldı. Emperyalistler bölgeyi mezhepsel temeldeki bir savaşla biçimlendirmeye çalıştı.
Bugün Ortadoğunun pek çok noktasında, bu tür cihadist çete yapıları küçük-büyük iktidar merkezleri kurabilecek bir güce erişti. Bu güçlerin kontrolden çıkması nedeniyle, emperyalist merkezler IŞIDle birlikte bu yapıların sınırlanması noktasında yeni bir uluslararası savaş başlattı.
Paris katliamı bu savaşın Ortadoğu ile sınırlı kalmayacağını gösteriyor. Kaldı ki, emperyalist merkezlerin desteğiyle gelişen bu cihadist çetelerin içinde çok sayıda Avrupalı ve Amerikalı da yer alıyor.
O yüzden dünya şimdi de emperyalist barbarlığın ürettiği gerici barbarlıkla yüz yüz kalmış durumda.
***
Paris katliamının tersten de özellikle Avrupada yükselen ırkçı ve yabancı düşmanı tutumları körükleyeceğini de malum.
Bu temelde oluşacak gerici bir kutuplaşma dalgası yeni katliamlara kapı aralayacağı gibi, asıl olarak giderek derinleşen ekonomik-sosyal krize karşı öfkenin de bu alanlara sıkışmasına neden olabilir.
O yüzden bugün öncelikle gerici-mezhepçi saldırı dalgasına karşı doğru bir politik karşı çıkışın örgütlenmesi oldukça önemli. Yoksa, dün cihadist çeteleri Ortadoğuda yeni demokratik düzenin kurucu öznesi olarak pazarlayanlar bugün barbarlığa karşı savaşan demokrasi havarileri olarak ortalıkta dolaşır.
***
Son olarak Paris katliamanın neden Türkiyede bu kadar yankı bulduğu, iktidar yandaşı kimi satılmışlar tarafından dile getiriliyor.
Herkesin farkında olduğu gerçek şu ki Pariste katliam yapan zihniyetle ülkemizi kuşatan zihniyet arasında kuvvetli bir bağ var.
Ülkemiz her geçen gün biraz daha mezhepçi-gerici zihniyetin egemenliği altına sokulmaya çalışılıyor. Kampüs demeyelim Külliye diyelim sözleriyle üniversiteyi dahi ortadan kaldırmayı kafasına koyan bir zihniyet bu. Zaten bu sözlerin sahibinin konuştuğu üniversitenin Rektörü tarafından elinin öpüldüğü bir yere ne kadar üniversite denilebileceği de ayrı bir mesele. İşte bu akıl yarınımızı tümden teslim almadan şimdi ayağa kalkmanın tam da zamanıdır.
Haziranın, 11 Ocakta tüm ülkede gerçekleştireceği Laik ve Bilimsel Eğitim İçin AYAKTAYIZ eylemleri işte tüm bunlar için önemli.
Bu katliamı gözü dönmüş sapkın bir grubun şiddete başvurması olarak görmek eksik olur. Asıl olarak üzerinde durulması gereken farklı tonlarda birbirini besleyerek gelişen mezhepçi faşizmin geldiği noktadır.
12 sanatçının katliamanı, Müslümanlara Saldıranlar öldürüldü diye haberleştiren bir zihniyetle IŞID arasındaki mesafe sanıldığı kadar fazla değildir.
Gericiliğin topyekun kuşatmasının her geçen gün daha belirginleştiği bir dönemden geçiyoruz. İnsanlığın tüm ilerici, özgürlükçü birikimini hedef alan bu zihniyetin sapkın görünen tüm eğilimleri özünde bu mezhepçi zihniyete içkindir.
***
Sorun burada yatıyor zaten. Ortada son derece barbarca bir eylem var. Türkiye'deki iktidar sözcüleri ve onlara bağlı dinci ve çıkarcı medya, "olayı kayıtsız şartsız kınıyoruz" diyemiyor. Yok efendim bunları provoke edenler, yok İslam düşmanları v.b. gibi hafifiletici bir araba laf. "Ilımlı İslam" denilen ve ABD ve AB emperyalizmi tarafından Türkiye ve diğer Orta Doğu ülkelerinin başına bela edilen siyaset, bu barbarlar ile aynı ekoldendir. Olayı kınıyor gibi yapıp, ellerini zevkle oğuşturuyorlar.
Öte yandan emperyalizm kendi ülkelerindeki halka bir günah keçisi göstermek zorunda. Tabii ki bu eylemler bu bağlamda onların değirmenine de su taşıyor. Ancak unutmamak gerekiyor ki, kendi topraklarındaki ve kendi vatandaşı olan fanatik İslamcılar tarafından gerçekleştirilen bu eylemler, bu ülkeleri destabilize de ediyor. Sistemlerini sallıyor. BU bağlamda bu eylemlere sıcak bakmaları tabii ki söz konusu olamaz. Tamam, işlerine geldiği gibi kullanırlar, ama eylemlerin sürmesini ve giderek daha büyük boyutlara ulaşmasını da istemezler. O zaman akıllarını başlarına alsın bu Batılılar. Başta Türkiye'dekiler olmak üzere her türlü İslamcıyı desteklemekten uzak dursunlar. Unutmasınlar, Türkiye'deki laik sistem çokerse, bunun Avrupa'ya da çok ciddi yansımaları olur. Sonuçta Türkiye Avrupa'nın arka bahçesidir. Türkiye'de azacak yobazlık Avrupa ülkelerine de sıçrar.
Bu ileti en son yorum2006
tarafından 08.01.2015- 23:53 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
''Kınıyoruz'', ''lanetler yağdırıyoruz'' ve benzer sözcükler artık işlevini yitirdi. Elbette kınamalıyız, elbette lanetler yağdırmalıyız ama bu tür olayları spesifik olay olarak görmek ve değerlendirmek alışkanlığından da vazgeçmeliyiz. Vazgeçmediğimizde ne kınamanın ne de lanetler yağdırmanın çok da anlamı olmuyor. Öncelikle gericiliğin, yobazlığın, bir müddettir kullanılan deyimle siyasallaşmış islamın yayılmasının, toplumsallaşmasının önüne geçebilecek siyasetlerden yana olmalıyız. Emperyalizmin Irak, Libya ve Suriye saldırılarının karşısında durduk mu? Duruyor muyuz? Daha basit yaklaşımıyla emperyalizme ve emperyalizmin ülke ve bölgeler üzerindeki siyasetlerine karşı sesimizi yükseltebiliyor muyuz, sorusunun yanıtını net bir şekilde verebilmeli, ve emperyalizme cepheden karşı çıkabilmeliyiz. Bu gericiliği, bu yobazlığı, bu dinci faşist saldırıları emperyalist siyasetlerin büyüttüğünün bilincine varabilmeliyiz. Bu olmayınca ''kınıyoruz'' demek çok da anlamlı değil.
Paris'te 12 kişinin öldürüldüğü Charlie Hebdo saldırısını düzenleyen Koachi Kardeşler'in öldürüldüğü belirtildi. Operasyon sırasında 4 rehinenin hayatını kaybettiği öne sürüldü.
Fransada Charlie Hebdo dergisinde 12 kişiyi katleden ve bugün Dammartin En Goele kasabasındaki bir matbaada bir kişiyi rehin alan iki saldırgan ile Pariste bir markette rehin alma eylemi yapan biri öldürüldü.
Paris'te 12 kişinin öldürüldüğü Charlie Hebdo saldırısını düzenleyen Koachi kardeşlerin öldürüldüğü belirtildi. Dammartin En Goele kasabasındaki operasyonun sonucu hakkında henüz resmi bir açıklama yapılmadı.
Cihatçı katillerin serbest bırakılması için Pariste bulunan bir Yahudi marketinde yapılan rehin alma eylemi de Fransız polis ve jandarmasının operasyonu ile son buldu. Eylemi yapan saldırganın da öldürüldüğü belirtildi.
Saldırganların rehin aldığı 4 kişinin ise hayatını katledildikleri öne sürüldü.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.