ANF'ye konuşan KCK Yürütme Kurulu üyesi Mustafa Karasu, AKP'nin otoriter eğilimini durduracak tek seçeneğin HDP'nin seçim başarısı olduğunu söyledi. HDP'nin seçim başarısı gerçekleştiğinde Türkiye'de hiçbir siyasi gücün, hiçbir demokratikleşme dışında bir eğilim içinde olmayacağını da vurgulayan Karasu, demokratikleşme dışı tüm eğilimlerin son bulacağını ifade etti. HDP ve onun gerçekleştirdiği ittifakın da bunun tek adresi olduğuna dikkat çekti.
Geçtiğimiz hafta Sırrı Süreyya Önder'in Dolmabahçe'de AKP yetkililerinin de olduğu bir ortamda okuduğu açıklamaya da değinen Karasu şunları söyledi:
''Şu anda bir proje, bir taslak sunulmuştur. AKP'nin, devletin buna nasıl yanıt vereceği belli değildir. Hala belirsizlikler vardır. AKP çözüm için adım atacak mı, atmayacak mı hala belli değildir. Zaten seçimden önce bir şey olmaz diyorlar, seçim sonrasını gösteriyorlar. Kürt sorunu gibi bir sorunu seçime endekslemek kabul edilemez. Bu konuda biz AKP'nin pratiğine bakacağız. AKP adım attı, sorun çözülüyor diye bir şey söylenebilir mi? Bu devlet, AKP adım atacak mı, atmayacak mı göreceğiz, pratiğe bakacağız. Tabii ki sorun güven güvensizlik sorunu, inanıp inanmama sorunu değildir. Esas olarak hükümetin ve devletin pratiğine bakılacaktır.''
''Evet, açıklama önemlidir, açıklamayı tarihi görüyoruz, ama bu açıklamanın gereklerini AKP yerine getirecek mi, getirmeyecek mi onu zamanla göreceğiz. Bu açıklama Kürt sorununun çözümü ve Türkiye'nin demokratikleşmesini için önemli bir zemin yaratmış ve sonuç almayı yakınlaştırmıştır. AKP adım atmasa bile demokrasi güçleri, HDP bu ortamı değerlendirdiğinde Türkiye'yi demokratikleştirip Türkiye'nin Kürt sorunu ve Alevi sorunu başta olmak üzere tüm sorunlarını çözüme kavuşturabilir. Bu açıdan AKP adım atmıyor diye bu açıklamalar ve ortaya çıkan zemin önemsiz görülmemelidir.''
''AKP'nin niyeti ne olursa olsun, ortaya çıkan durum Türkiye halklarının çıkarınadır, Türkiye'nin demokratikleşmesi ve Kürt sorununun çözümü için önemli bir zemin ve gelişme ortaya çıkarmıştır. Bu açıklamayı AKP sahiplenmeyebilir, ama demokrasi güçleri ve HDP sahiplenerek bu açıklamayı Türkiye'nin demokratikleşmesi ve Kürt sorununun çözümü için değerlendirmelidir.''
Demirtaş'a yönelik saldırı HDP'ye saldırıdır...
Bülent Arınç'ın ve AKP'lilerin Demirtaş'ı çözümün önünde engel olduğu yönünde yaptıkları açıklamalara ilişkin olarak Karasu'nun yaklaşımı şöyle oldu:
''Bülent Arınç'ın yaklaşımları, AKP hükümetinin Selahattin Demirtaş'a yönelmesi tamamen HDP'ye karşı yürütülen psikolojik savaşın sonucudur. HDP'nin bu seçimde başarılı çıkması istenmiyor. Çünkü HDP barajı aştığı andan itibaren AKP hem siyasi amaçlarına ulaşamayacaktır, hem de HDP barajı aştığında AKP'nin gerçek yüzü açığa çıkacaktır. HDP barajı aştığında artık Türkiye'de demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümü süreci hızla gelişecektir. Tüm bunlar tabii ki Kürt sorununda tutarlı olmayan, bir çözüm politikası olmayan, palyatif ve kozmetik bazı adımlarla Kürt sorununu çözebileceğini iddia eden, böyle beklenti yaratarak hep seçim kazanmayı hedefleyen AKP gerçeğini teşhir edecektir.
Özcesi, Selahattin Demirtaş'a yönelik saldırılar kişisel değildir; HDP'ye yönelik bir saldırıdır. Yine HDP'yi zayıflatma temelinde Kürt halkının Özgürlük Mücadelesi'ni zayıflatma hedeflidir. Gerçek bir demokratikleşme projesi olmadığı için, demokratikleşme adımları atacak irade ortaya konulmadığı için demokrasi güçlerinin güçlenmesini, gelişmesini istemiyorlar. Çünkü demokrasi güçleri gelişirse gerçek yüzleri açığa çıkacaktır. Bu saldırılara verilecek en iyi cevap demokrasi güçlerinin ittifak kurarak yoğun çalışıp AKP'yi gerileterek AKP'nin gerçek yüzünün açığa çıkmasını sağlaması olacaktır.''
''Otoriterleşen bir ülke Kürt sorununu çözemez''
''Demokratikleşmeyen bir Türkiye ne Kürt sorununu çözebilir, ne de başka sorunları çözebilir.'' diyen Karasu İç Güvenlik Paketi çıktığı andan itibaren AKP'nin iktidarını koruyamayacağını, biteceğini iddia etti.
Karasu şöyle devam etti: ''Otoriterleşen bir Türkiye demokratikleşemez ve Kürt sorununu da çözemez. Bu açıdan pakette ısrar etmek Türkiye'nin otoriterleşmesinde ısrar etmektir. Otoriterleşen bir ülke de hiçbir sorunu çözemez. Bir kere bunun bilinmesi gerekiyor. Daha önce de belirttik, AKP otoriter olabilir, ama Kürt sorununu çözebilir biçiminde bir denklem olamaz.Böyle bir gerçeklik yoktur. Türk devleti demokratik olmadığı müddetçe Kürt sorunu çözülemez. AKP demokratik olmayacak, ama Kürt sorunu çözülecek! Otoriter olmak için, daha da antidemokratik olmak için paketler çıkarılacak, ama Kürt sorunu çözülecek! Bu durumda hiç kimse AKP'nin Türkiye'yi demokratikleştireceğine ve Kürt sorununu çözeceğine inanmaz. Bu açıdan paketin geçmesi aslında AKP'nin demokrasiyle, özgürlüklerle kendini ayakta tutmayı değil de, baskıyla, zorla kendini ayakta tutma tercihini ortaya koyma anlamına gelir ki, bu da AKP'nin sonu olur. AKP otoriterleştiği andan itibaren kendi sonunu getirecektir. Zaten dışarıda büyük sorunlarla karşı karşıyadır, içeride büyük sorunlarla karşı karşıyadır. Bu sorunlar ancak demokratikleşmeyle çözülebilir. Daha fazla otoriterleşme, daha fazla baskı, daha fazla polis devleti, daha fazla tutuklamayla gidilecek yol çıkmaz yoldur. AKP'nin kendi kendini bitirmesi yoludur. Bu paket çıktığı andan itibaren AKP kendi iktidarını koruyamaz, bitmiş demektir. Otoriterleşmede ısrar eden, sürekli toplumdaki hakları sınırlayan ya da kendisine yönelecek demokratik mücadeleyi engelleyecek bir iktidar Türkiye ve Kürdistan gerçeğinde ayakta kalamaz. Bu, topluma savaş olur, toplumu zapturapt altına almak olur. Dolayısıyla böyle otoriter bir paket çıkartan, toplumu zapturapt altına alan bir zihniyet, bir Hükümet, demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümüyle ilgili bir süreci tıkar. Bu zihniyette olanlar ne Kürt sorununda çözüm adımı atar, ne Türkiye'de demokratikleşme zeminini yaratabilir, ne de gerillanın silahlı mücadeleyi bırakmasını sağlayacak zemini ortaya çıkarır.''
''HDP demokratikleşme umudu haline geldi''
CHP'nin ve ulusalcı sol denilen kesimlerin ''AKP ile HDP anlaştı'' tarzı söylemlerine de değinen Karasu HDP'nin bir demokratikleşme umudu haline geldiğini, bu nedenle de hem AKP hem de CHP'nin kendilerinden oy alacağı korkusuyla davrandıklarını, HDP'ye yüklendiklerini iddia etti ve ''Bir demokrasi sorunu olan ve ancak demokratikleşmeyle çözülecek Kürt sorunu varken Kürt Özgürlük Hareketi ve Kürt demokrasi güçlerinin içinde bulunduğu HDP otoriterleşen bir anlayışa ya da bir projeye destek verebilir mi?'' sorusunu sordu.Bu soruya ''Ortadoğu ve Türkiye gibi otoriterleşme eğiliminin güçlü olduğu ve demokratikleşmenin gelişmediği bir yerde başkanlık ya da benzer arayışların demokratikleşmeye de Kürt sorununun çözümünü de hizmet etmeyeceğini herkes bilir. Sorunlar esas olarak demokratikleşme ve demokratikleşmeme çerçevesinde ele alınmalıdır. Bu çerçevede güvenlik paketi de, başkanlık arayışları da demokratikleşme karşıtı eğilimlerdir. Biz sorunlara böyle bakıyoruz. Biçime değil, öze bakıyoruz.'' diyerek cevap verdi.
''Otoriterleşmeyi HDP'nin seçim başarısı durdurur''
Karasu AKP'nin otoriterleşme eğilimine de değinerek bunu engelleyecek tek gücün HDP'nin seçim başarısı olduğunu belirtti.
''Şu kesindir ki, AKP'nin otoriter eğilimini durduracak tek seçenek HDP'nin seçim başarısıdır. HDP'nin seçim başarısı gerçekleştiğinde Türkiye'de hiçbir siyasi güç, hiçbir birey demokratikleşme dışında bir eğilim içinde olamayacaktır. Demokratikleşme dışı tüm eğilimler son bulacaktır. HDP ve onun gerçekleştirdiği ittifak bunun adresidir. Bunun dışındaki her söylem demagojidir, gerçekliği çarpıtmaktır. Çok basit değerlendirmelerdir. Bunlar yatsıya kadar bile sürmeyecek yalanlardır. AKP başta olmak üzere demokratik eğilimde olmayanlara karşı en büyük mücadele gücü olan ve bunu somut olarak ortaya koyan bir harekete karşı bunları söylemek en fazla da AKP'ye hizmet eden söylemlerdir. AKP'ye karşı esas mücadele gücünü zayıflatma söylemleridir. Gerçek demokrasi güçlerinin bu tür söylemleri ciddiye alacağını düşünmüyoruz. Gerçek demokrasi güçleri HDP'ye güç vererek HDP'nin AKP'ye karşı mücadelesini güçlendirmeli ve bu temelde Türkiye'nin demokratikleşmesini sağlayacak yeni bir siyasi dönem başlatmalıdırlar.''
Kaynak: ANF
Bu ileti en son proletersosyalist
tarafından 07.03.2015- 05:26 tarihinde, toplamda 3 kez değiştirilmiştir.
Türkiye'yi otoriterleştiren otoriter AKP'dir, AKP'nin bu hale gelmesinde kürt hareketinin hiç mi parmağı yok? AKP'yi gerileteceklerini iddia etmeleri hiç inandırıcı değil.
Demirtaş'a kim saldırdı? Erdoğan ve Bülent Arınç, yani ortak deklarasyon yayınladık dedikleri AKP'nin başı ve "ağır topu".
Peki HDP'nin elde edeceği başarı ne? En fazla barajı geçmek. Bunun da olasılığı çok düşük. Gerçekleşmezse AKP'nin üçte iki çoğunluğu sağlaması olasılığı var. Barajı geçse bile AKP yine tek parti olarak iktidarda olacak. Yalnızca HDP 40-50 MV ile Meclis'e girecek. BU MV'lerin içinde de dincisi var, şeriatçısı var, toprak ağası var, sürekli saldırdıkları CHP'den devşirmeye çalıştıkları adamlar var v.b. Yani seçim başarısı dedikleri durum da bu.
Demirtaş'a kim saldırdı? Erdoğan ve Bülent Arınç, yani ortak deklarasyon yayınladık dedikleri AKP'nin başı ve "ağır topu".
Peki HDP'nin elde edeceği başarı ne? En fazla barajı geçmek. Bunun da olasılığı çok düşük. Gerçekleşmezse AKP'nin üçte iki çoğunluğu sağlaması olasılığı var. Barajı geçse bile AKP yine tek parti olarak iktidarda olacak. Yalnızca HDP 40-50 MV ile Meclis'e girecek. BU MV'lerin içinde de dincisi var, şeriatçısı var, toprak ağası var, sürekli saldırdıkları CHP'den devşirmeye çalıştıkları adamlar var v.b. Yani seçim başarısı dedikleri durum da bu.
Bir de demokrasi demokrasi diye geveleyip duruyorlar. Bunların demokrasiden anladığı da Kürtlere demokrasi ve dincilere, şeriatçılara demokrasi. Tüm söylemleri bu yönde. Bunların ağzından, hiç işçilere, emekçilere demokrasi, ezilenlere demokrasi, Kürtler dışında ötekileştirilenlere demokrasi dediklerini duydunuz mu? Yalnızca Türkiye bakımından da değil, Kürtler dışındaki Orta Doğu halkları için birşey söylüyorlar mı? Türkiye'ye 2 Milyon Suriyeli geldi. Bunların çoğu Arap. Bunlar ittifak peşlinde oldukları AKP sayesinde vatanlarından koptular. Türkiye'de açlık ve sefalet çekiyor çoğu. Varlık savaşı veriyorlar, dileniyorlar, sığındıkları izbeler kundaklanmaya çalışılıyor, her türlü ötekileştiriliyorlar. En pis işlere bunlar sürülüyor, en düşük ücretle. Kadınlarını fuhuş sektörüne itiyorlar. Çocukarı hamburgercide masada kalan artık patatesi yedi diye dövülüyor. Bunlar için tek sözcük ediyorlar mı? Etmezler, çünkü bunlar ABD emperyalizminin ve onun Türkiye'de başa geçirdiği iktidarın kurbanları ve şu anda ABD kendilerinden yana. Tabii anti-emperyalist tek bir çıkışları da yok. Öyle bir dertleri de yok. Bu adamlar kalkıp demokrasi şampiyonluğu yapıyor. ABD'ci, şeriatçı bir demokrasi. İŞçiler, emekçiler, sosyalistler ABD'ci, şeriatçı "demokrasi"yi ne yapsın?
Bu ileti en son yorum2006
tarafından 07.03.2015- 11:10 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.