Güçlü bir hayır sadece Troyka bileşenlerine verilecek bir mesajdan fazlası demek olabilir. Kemer sıkma politikalarını büyük ölçüde kabul eden, bu nedenle kendi içindeki sol kanattan da seçim programından çok ödün verdiği için eleştiri alan Syriza da kendi üstüne düşen mesajı alıp hepimizin içine su serpecek adımlar atabilir
Yunanistanda 5 Temmuz pazar günü yapılması planlanan referandum ülkenin tek gündemi olmuş durumda. Bu referandum, 25 Haziranda Avrupa Birliği ve IMFnin (Troyka bileşenleri) Yunanistanı kurtarma yardımı karşılığında zorunlu kıldığı tasarruf paketinin Yunan halkı tarafından onaylanması için yapılıyor. Ancak ilginç olan şu ki IMF Başkanı Lagarde BBCye bir demeç vererek 30 Haziranda, yani halihazırda uygulanan yardım paketinin son günü itibariyle anlaşma sağlanamadığı için bu teklifin artık geçerli olmadığını, geçerliliğini kaybettiğini belirtti. Yani referandumda artık geçerliliği olmayan bir paket oylanacak. Ama buna rağmen Syriza da Troyka da referandumun yapılmasından yana. Aslında sırf bu durum bile bu referandumun ekonomik birtakım koşulları oylamaktan ziyade siyasi bir seçime dönüştüğünü gösteriyor.
Yunanistanda günlük hayat geçen haftayla aynı şekilde akmıyor. Bankalar kapalı ve günlük para çekme limiti 60 avro ile sınırlı. Tüm toplu ulaşım araçları 6 Temmuz pazartesiye kadar bedava. Bankalardan para çekme limiti olduğu için insanların nakit para sıkıntısı çekeceği düşünülerek bu karar alınmış.
Başımıza gelecek felaketlerden sen sorumlusun
Ülkede 28 Haziran günü bankaların bir süre için (bir gün ya da bir hafta veya daha fazlası) kapatılacağı ve ATMlerden çekilebilecek paraya bir limit koyulacağı açıklandığında bankamatiklerin önünde uzun kuyruklar oluştu. Herkes çekebileceği kadar parayı bankadan çekme telaşına düştü. Bankaların kapalı kalacağı açıklandıktan sonra gördüğümüz banka önlerinde nöbet tutan Yunan halkı fotoğraflarının nedeni bu. Pazar gecesi para çekme limiti 60 avro olarak belirlendikten sonra kuyruklar biraz kısaldı.
Aslında çoğumuz bir bankanın kapatılmasının, para çekme kısıtlaması getirmesi dışında, ne anlama geldiğini tam olarak bilmiyoruz. Bu bilinmezlik, beraberinde bir sürü spekülasyonu da getiriyor. İnsanlarda çıplak gözle de görülebilen bir panik ve net bir kutuplaşma var. Ateşli kampanyalar yürüten evetçiler ve hayırcılar seslerini güçlendirmeye çalışıyor. Her iki kampanya da diğerinin neden tercih edilmemesi gerektiği üzerine yoğunlaşmış durumda. Bu da kutuplaşmayı arttıran nedenlerden biri. Herkes diğerine başımıza gelecek felaketlerden sen sorumlusun bakışı atıyor biraz.
Evet
Evet kampanyasını yürüten ve genelde sağ partilerin oluşturduğu kanat, insanlardaki paniği daha da arttırmaya çalışıyor. Evet cephesinin propagandası hayır dersek Avro Bölgesinden atılırız, avro olmazsa Avrupa Birliği de olmaz, Avrupa Birliğinden çıkmak zorunda kalırsak aç kalırız, açıkta kalırız, yiyecek ekmek bulamayız üzerine kurulmuş. Yıllar boyunca yürüttüğü politikalarla Yunanistanın tarım üretiminin büyük ölçüde zarar görmesinde ve Avrupa Birliği içerisinde sebze-meyve üreticisi olarak aldığı payın azalmasında büyük payı olan Yeni Demokrasi Partisinin evet kampanyasını bir şey üretmiyoruz, Avrupa Birliğinden çıkmak sonumuz olur söylemi üzerine kurması da ayrıca hayırcılar arasında öfke uyandırıyor. Yeni Demokrasi Partisinin lideri Samaras referandumu bir parodi olarak gördüklerini, asıl oylananın Avrupaya ve avroya hayır ya da evet demek olduğunu söylüyor. Sokaklar genelde hayır afişleri ve eylemleriyle doluyken geniş kitlelere ulaşabilen pek çok televizyon ve gazete evet çağrıları yapıyor. Bazı televizyon kanalları logolarını ΝΑΙ (evet) olarak değiştirdiler mesela. Propaganda araçlarındaki böyle bir ayrım da kimin hangi tarafa yakın olduğunu gösteren faktörlerden biri aslında.
Hayır
Çipras hükümeti çok net olarak halka hayır oyu verme çağrısında bulunuyor(1). Hükümet güçlü bir hayır sonucunun Troyka ile yürütülen pazarlıklarda elini güçlendireceğini öngörüyor, Avrupa Birliğinden ve Avro Bölgesinden çıkmak gibi bir isteği olmadığını, kemer sıkma önlemlerine de tümüyle karşı olmadığını, ancak Troykanın, önerdiği kurtarma paketi karşılığında, tüm yükü Yunan emekçilerinin omuzlarına yıkmaya çalıştığını, bunun da ekonomik değil politik bir tercih olduğunu söylüyor. Ocak ayından beri süren ve haziran ayında yoğunlaşan pazarlıklarda, Yunan hükümetinin temel amacı borç ödemelerinin yeniden yapılandırılmasını ve kamuya yönelik kemer sıkma önlemlerinin (emeklilik yaşının 67ye yükseltilmesi, KDV oranlarının arttırılması vb.) zamana yayılarak (2022ye kadar mesela) yapılması için onay alınmasını sağlamaktı.
Hükümetin, Troyka programının hemen tüm maddelerini belli değişiklikler önererek kabul ettiği söylenebilir. Bu önerilerin karşı taraf için bile makul olduğu ve tüm bu anlaşmazlıkların ekonomik çelişkiden ziyade Syrizayı gözden hatta hükümetten düşürme operasyonu olabileceği ihtimaller arasında. Aslında, tam da bu nedenle, Syriza da muhalefet partileri de çok ateşli kampanyalar yürütüyorlar zira referandum hükümetin ve dolayısıyla muhalefetin kaderini etkileyebilir. Varufakis ve Çiprasın evet çıkarsa bu programı uygulayan biz olmayız sözleri de yeni bir seçimi ülke gündemine soktu. Hayırcıların temel motivasyonlarından biri de 2010dan beri uygulanan tasarruf programlarının ekonomiyi iyileştirme adına bir işe yaramadığının görülmesi ve hayır durumunda ne olacağının tam bilinmemesine rağmen 5 yıldır yaşanan döngüyü kırmak için bir kapı açabilme ihtimalinin peşinden gitmek gerektiği.
Marmara depreminden Yunan trajedisine
Evet kampanyasının oldukça manipülatif olduğu söylenebilir. Oylamayı avroya ve Avrupa Birliğine evet mi hayır mı sorusuna dönüştüren yayın organları basın etiğine sığmayan yöntemlere de başvuruyorlar. 1999daki Marmara depreminin sembol fotoğraflarından biri (Fotoğraf 1), biraz photoshop yardımı ile bir Yunan gazetesi tarafından Yunan trajedisini göstermek için kullanılabiliyor mesela (Fotoğraf 2).
Hayır cephesine karşı ise hükümetin referandumdaki tavrını devlet araçlarını kullanarak duyurması, özellikle yeniden açılan devlet televizyonu ERTyi bir propaganda aracı olarak kendi lehine kullanması bir hoşnutsuzluk yaratıyor. Sonuç olarak şu ana kadar hangi kampanyanın daha çok karşılık gördüğü anket sonuçlarından görülebiliyor. Referandum ilk açıklandığında %57 ile açık ara önde olan hayır oyları (2) geçen 5 günde oldukça azaldı, şu anda durumun başabaş olduğu görülüyor (3).
Evet ve hayır cepheleri dışında Yunan Komünist Partisi (KKE) ve başka bazı partilerin yürüttüğü boykot kampanyaları da var. Boykot çağrılarının temel motivasyonu hem Syrizanın hem de Troykanın ekonomik politikalarını reddetmek. KKE bu referandum için kendi programını açıklayan metinler ve oy pusulaları hazırladı ve destekçilerini referandumda bu metinleri oylamaya çağırdı. Referandum oyları açısından geçersiz olacak bu oylar yine de KKEnin çağrısının nasıl bir karşılık bulduğunu görmek açısından önemli olacaktır.
Tüm Yunanistanda, özellikle de Atinada, çok belirgin bir politik hareketlilik var. Avrupa Birliği ve çeşitli kamu binaları işgal ediliyor, hemen her gün büyük katılımlı gösteriler düzenleniyor, zaman zaman hem polisle hem de farklı gruplar arasında gergin karşılaşmalar ve bazen çatışmalar yaşanıyor. Bugün (3 Temmuz) Giritte eylem yapan evetçiler ve evete karşı çıkan anarşistler arasında çatışma çıkmaması için polis barikat oluşturdu (bakınız Fotoğraf 3).
Evet kampanyaları temel olarak Avro ve Avrupa Birliğine Evet söylemi üzerine kurulmuşken, hayır söylemi daha çok onur, demokrasi, Avrupayı değiştirmek gibi kavramlar üzerine kurulu. Bi yandan da bazı hayır kampanyaları kemer sıkma politikalarını (austerity) tümden reddetmek gibi yansıtılsa da Syriza-ANEL hükümetinin aslında tümüyle bu politikalara karşı olduğu söylenemez.
Hayır cephesi genelde sol örgütlerden oluşsa da, aşırı sağ parti Altın Şafak da, diğer hayırcılarla onur noktasında birleşiyor ve Yunanistanın çiğnenmiş onurunu kurtarmak için hayıra basın diyor. Dolayısıyla hayır içinde bir sürü farklı söylemin olduğunu söylemek mümkün.
Haziran ayı boyunca yoğunlaşan ve referandum kararından önceki 2 hafta boyunca Yunan halkının ve medyasının tek konusu haline gelen pazarlıklar, yeterince açık yürütülmediği için şu anki panik ve korku ortamının oluşmasında hükümetin payının olduğu da yapılan yorumlar arasında. Bu süreçte hemen her gün ya hükümet cephesinden ya da Troyka sözcülerinden bazen birbiriyle çelişen bazen de uyumlu açıklamalar geldi. Her iki taraf da anlaştık, anlaşıyoruz, ahh anlaşamadık, süreç bitiyor, pazarlıklar bitiyor, hayır hayır kimse masadan kalkmıyor, burdayız, konuşuyoruz türünden bi sürü açıklama yaptılar. Bu süreçte Çipras, muhtemelen güven sarsmamak için, Yunan halkına bazı sözler de verdi, örneğin emekli maaşlarında gecikme olmayacağı gibi. Ancak bu sözler tutulamadı, bu da şu anki tedirgin ruh haline oldukça katkıda bulunmuş gibi görünüyor.
Güçlü bir hayır sadece Troyka bileşenlerine verilecek bir mesajdan fazlası demek olabilir. Kemer sıkma politikalarını büyük ölçüde kabul eden, bu nedenle kendi içindeki sol kanattan da seçim programından çok ödün verdiği için eleştiri alan Syriza da kendi üstüne düşen mesajı alıp hepimizin içine su serpecek adımlar atabilir. Umalım ki olası korkunç senaryolar üzerine yatırım yapan ancak bu senaryoların detaylarını çok da tartışmaya açmayan ve korku yaratarak beslenenlerin evetine karşılık, beş yıldır dönüp dolaşıp aynı politikaları uygulayan Yunan hükümetlerinin ve Troykanın yarattığı döngüye bir yerinden çomak sokmak isteyen hayırcılar güçlenir, farklı hayır kampanyaları içinde çomakçıların seslerinin daha çok duyulması mümkün olur. Yunanistanın kısa dönem (ekonomik) ve uzun dönem (politik) değerlendirmeler arasında hangisini seçeceği henüz net değil ama gönlümüz referandumun Yunan halkı ve sonuçta hepimiz açısından hayırlara vesile olması yönünde
SYRIZAnın 26 Ocak 2015 tarihli genel seçimleri ciddi bir oy alarak (yaklaşık yüzde 35) kazanmasının ardından Avrupa Birliği ve Yunanistan arasındaki gerilim farklı bir boyut kazandı. Geçtiğimiz hafta Yunan hükümeti ve Troyka arasında yapılan görüşmeler tıkanma noktasına geldi. Bunun üzerine Başbakan Çipras Troykanın önerdiği paketin halkın oyuna sunulacağını açıkladı. Çiprasın referendum ilanı Yunanistanda hareketli bir hafta geçirmesine sebep oldu.
Akın Art - İleri Haber
Yunanistan referandumu hem Türkiye basınında, hem de dünya basınında çok tartışıldı. İleri Haber olarak bizler de, zaman zaman dış basından karşılaştırmalı bilgi alarak, zaman zaman da SYRIZA içerisinden ulaşabildiğimiz yetkililere ulaşarak portalımızın gündemine referandumu taşımaya çalıştık. Fakat sık sık sorulan yarın referandumda ne oylanacak sorusuna cevap verebilmek için tek başına anlık bilgi aktarımının yeterli olmadığının farkındayız. Bu nedenle, geçtiğimiz bir hafta içerisinde yaşanan gelişmeleri ve bu konuda yazılan kayda değer analizleri derli toplu bir şekilde sunmaya ve meseleyi detaylarıyla okurlarımıza aktarmaya çalışacağız.
Yunanistanın en hızlı haftası
Referandum, gündemimize halkın bankamatiklere hücum ettiği o görüntülerle girdi. 27 Haziran günü paketin referandumda oylanacağını öğrenen Yunan halkı, referandumun Eurodan çıkmak anlamına gelebileceği söylentisinin yayılmasıyla bankalara koştu (1). Bunun üzerine, 29 Haziran tarihinde Ekonomi bakanı Varufakis liderliğinde toplanan (2) Sistemik İstikrar Konseyi sermaye çıkışını kontrol edebilmek için hem bankaların hem de borsaların referanduma kadar kapalı kalacağını, günlük para çekme limitinin ise 60 Euro ile sınırlandırıldığını açıkladı. Hemen arkasından, 30 Haziran tarihinde Varufakis Yunanistan Hükümetinin IMFye ödemekle yükümlü olduğu miktarı ödemeyeceğini açıkladı. Böylece, 1 Temmuz tarihinde, Yunanistan, 6. kez temmerüde düşerek IMFye borcunu ödeyemeyen ilk gelişmiş ülke olarak tarihe geçti. Varufakisin açıklamasının ardından Fitch Ratings Yunanistanın kredi notunu CCCden CCye, Standard & Pools ise CCC-ye düşürdü. Çöp seviyesinin bile altında olan bu oranlar Yunanistanın açıkca iflası anlamına geliyordu (3). Aynı gün, kreditörlerin Çiprasa yeni bir paket önerdiği duyuldu. (4) Çipras, Avrupa Merkez Bankası ve IMFye hitaben kaleme aldığı mektubunda bu teklife dönük kimi rezervleri olduğunu, ancak bu rezervler konusunda uzlaşmaya varıldığı takdirde Yunanistan hükümetinin anlaşmayı kabul etmeye hazır olduğunu yazdı (5). Basında geri adım olup olmadığı sık sık tartışılan mektupta Çipras temel olarak pakete şu şerhleri düşüyordu:
* %30 KDV indirimini koruyacak bir KDV reformu gerçekleştirilmeli
* Emeklilik yasalarında 2010 reformu aynen uygulanmalı, ancak 2012 referandumu 2015de yeni bir reform yapılana kadar durdurulmalı.
* Askeri harcamalara dönük tavan 2016 ve 17de 400 milyon Euroya indirilmeli, askeri personel sayısı düşürülmeli.
Yunanistan Hükümeti referendum sonuçlanana kadar önerdiği karşı teklife bir cevap alamayacak. Fakat bu mektubun Yunan halkının ve SYRIZA bileşenlerinin kafasında ciddi soru işaretleri oluşturduğu, özellikle sol cenahta bir hayal kırıklığı yarattığı biliniyor.
Oylanan Çiprasın liderliği mi?
Bu gelişmeler yaşanırken, dünya basınında paketin ne anlama geldiğine dönük onlarca haber/ analiz yazısı ve makale yayınlandı. Bu yazıların birkaç tanesinin üzerinde, belli eğilimlerin temsilcisi olarak kabul edip durmak gerekiyor. New York Timesdan Suzanne Daleyin 2 Temmuz tarihinde yayınlanan haberinde (6) referandumun Çiprasın Avrupadaki düşmanları açısından bir fırsat olarak görüldüğü, seçimin aslında Çiprasın Yunanistan halkına liderlik etmeye devam edip etmeyeceğini de ortaya çıkaracağını söyledi. Daleyin önermesini destekleyen birkaç gelişmeyi hatırlayalım. Sadece Avrupa içerisinde değil, geniş bir koalisyon olan kendi partisi içerisinde de müzakereler ile ilgili farklı düşünenler olduğunu biliniyor. SYRIZA içerisinde önemli yerlere sahip olan Başbakan yardımcısı Dragakisin devlet televizyonu ERTde 30 Haziran günü, Çiprasa evet demesini tavsiye ettim dediğini, yine Avrupa Parlementosu üyesi Papadimoulis gibi isimlerin evete işaret eden açıklamalarda bulunduğunu unutmamak gerekiyor.
Çiprasın Evet seçeneği kazandığı takdirde istifa edeceğini dair bir delilimiz olmasa da, bu olasılığın hem Yunanistanda hem de dünya basınında sık sık dillendirildiğini biliyoruz. Müzakerelerin en önemli isimlerinden biri olan Varufakis ise Evet kazanırsa istifa edeceğini daha önce açıklamıştı (7). Dolayısıyla olası bir Evet sonucunun SYRIZA önderliğinde ve Yunan hükümetinde ciddi bir çatlak yaratacağını öngörebiliyoruz. Bu çatlağın Çiprasın solunu değil, sağını güçlendirmesi daha kuvvetli bir olasılık olarak gözüküyor.
Hayır Euro Bölgesini terketmek anlamına mı geliyor?
Yunanistana şantajın Euro bölgesinin ağır toplarından geldiği görülüyor. 30 Haziranda yapılan Avrupa Komisyonu toplantısında Almanya, Fransa ve İtalyanın temsilcileri referandumdan çıkacak Hayır sonucunun Euro bölgesinden ayrılmak anlamına geleceği ifadesini kullandı (8). SYRIZAnın kendi seçmen kitlesi de dahil olmak üzere, Yunan halkının önemli bir bölümünün bu seçeneğe şüpheyle baktığı, dahası SYRIZAnın Euro bölgesinden çıkıldığı takdirde nasıl bir model izleneceğine dair bir stratejisi olmadığı biliniyor. SYRIZAnın en önemli zaafı olarak gözüken strateji eksikliği, aslında SYRIZA önderliği içerisinden çıkan Evet seslerine de zemin oluşturuyor. Panagiotis Satiris, Jacobin Magazinede yayınladığı yazısında (9). SYRIZAnın strateji eksikliğinin, yalnızca slogan düzeyinde Troykaya karşı çıkmasının ciddi bir eksiklik olduğunu belirtiyor. Ancak 2005den beri referandumlara alerjisi olan ABye, bir tokatın da Yunan halkı tarafından atılması gerektiğini söylüyor. Bunun yolunun da sandıktan kuvvetli bir Hayır sonucu çıkması olduğunu ekliyor. Referandumun ileride uygulanacak bir projeyi değil, uygulanmakta olan politikaların, Avrupaya entegrasyonunun güncel halinin oylanması olarak tanımlamak gerektiğini ekliyor.
Satiris, Hayır sonucunun şimdiye kadar yaşanan görüşmeleri sıfırlayacak, baştan başlatacak radikallikte bir sonuç ortaya çıkarmayacağını, ancak kreditörlerin likidite kısıtı gibi tehditlerine karşı SYRIZAnın elini güçlendireceğini söylüyor. Çiprasın 1 Temmuz tarihinde ERTden halka seslenirken kullandığı Hayır oyu elimizi güçlendirecek ifadesi (10) Satirisin tespitini tamamlıyor. Çiprasın aynı konuşmada Eurodan çıkmak gibi bir niyetlerinin olmadığını sık sık vurguladığını, buna rağmen Avrupanın ağır toplarının Yunan halkına Hayır Eurodan çıkmak demektir diye seslenerek baskı oluşturmaya çalıştığını eklemek gerekiyor.
Ortalığı yatıştıran aksi örnekleri ise özellikle Amerikan basınında görebiliyoruz. Yunanistanın Eurodan çıkmak gibi bir niyeti olmadığı sık sık yazılıp çiziliyor. Bunun iyi bir örneği, Foreign Affairs dergisinin sitesinde yayınlanan David Gordon ve Thomas Wright imzal Çıkış yok: Yunanistan ve Avrupa neden bir arada kalacak? (11) başlıklı yazı. Yazarlar, referandumda çıkacak olası bir hayır sonucunun radikal değişiklikler yaratmayacağı konusunda sermayeye güven veriyor.
Yunan solu için büyük fırsat
Seçim sonrası, SYRIZAnın merkez kanadı Sinaspismos dışındaki bileşenlerinin en çok yakındığı durum, kitlelerin sokaklardan çekilmesi oldu. Kendi temsilcilerini meclise gönderdiğini düşünen kitleler, seçim öncesindeki atmosferden farklı olarak olayları izlemeyi tercih etti. Bu geri çekilişe SYRIZA merkezinin pazarlık sürecindeki yalpalamaları da eklenince kitlelerde bir umutsuzluk oluşmaya başladığı biliniyor. Referandum bu açıdan Yunan solu için ciddi bir avantaj.
Yunan solu kabaca, SYRIZA (Radikal Sol Koalisyon), KKE (Yunanistan Komünist Partisi) ve ANTARSYA (Anti- Kapitalist Sol Koalisyon) olmak üzere üç ana gövdeden oluşuyor. SYRIZA ve ANTARSYA bileşenleri, bu fırsatı değerlendirmek için referandumda aktif olarak Hayır kampanyası örgütlüyor. Kampanya çerçevinde düzenlenen eylemlerde onbinler bir araya geliyor. Yunanistan halkı seçimlerden sonra ilk defa böyle bir eylemlilik süreci içerisine giriyor. Her politik eylemlilik süreci içerisinde olduğu gibi, sıradan kitlelerin talepleri bu eylemler içerisinde radikalleşiyor. Hayır sloganı solun müdahale edebildiği oranda, kitleler açısından daha bütünlüklü ve düzen dışı bir yönelime dönüşme potansiyeli taşıyor.
KKE ise, referandumun SYRIZAnın önerdiği paket ile Troykanın önerdiği paketten birinin onaylanması anlamına geleceğini belirterek referandumu boykot ettiğini, pazar günü parti olarak kendi oylamalarını yapacaklarını duyurdu. (12) Halkı seçeneksiz bırakmayacağız sloganıyla kendi seçim pusulalarını basacaklarını açıkladı. Sadece Yunanistanın değil, tüm Avrupanın kulak kesildiği, üstelik anketlere göre oy oranlarının kafa kafaya gittiği (13) referandumda KKE sürecin dışında kalmayı tercih etti. SYRIZAnın iktidarı almasından önceki genel seçimlerde benzer tavırları nedeniyle kitle desteğinin bir bölümünü yitiren KKE %5 civarında örgütlü oya sahip. Ayrıca sınıf ve gençlik içerisindeki örgütleri (PAME ve KNE) tüm Yunan solundan daha büyük. Ancak kendini yalnızlaştıran politikaları sebebiyle örgütlü gücünü kitle desteği ile buluşturmakta zorlanan KKEnin seçimlerden sonra kendi örgütsel tabanını konsolide etmekte de zorlandığı biliniyor.
Sonuç
Her kafadan bir sesin çıktığı, hakkında yüzlerce makale ve haberin yazıldığı bu konu aslında oldukça yalın bir içeriğe sahip. Yarın gerçekleşecek referendumdan Hayır sonucu çıkması Yunanistanın Avrupa Birliğinden çıkmasına, ya da Troykaya radikal bir rest çekmesine sebep olmayacak. Hatta Çiprasın referandumdan sonra önerilen paketin uçları biraz daha törpülenmiş bir halini kabul etmesi pek az kişiyi şaşırtacak. Çipras ve ekibinin amacının onurlu uzlaşma olduğu zaten sık sık dillendiriliyor. Fakat sürecin Troyka tarafından Yunan hükümetine en ufak bir taviz vermemek, ayaklarına dolanma olasılığı olan Yunanistanı yok etmek olduğu ortada. Özellikle güney Avrupa için bir ilham kaynağı haline gelme olasılığı olan Yunanistanın boyun eğmesi, halk kitleleri açısından ABnin muktedirliğinin ve alternatifsizliğinin tescillenmesi anlamına gelecek. Kuvvetli bir hayır ise, Yunan halkının örgütlü bir şekilde Troykanın zorbalıklarına boyun eğmediğinin ilanı olacak. Hegemonyası günden güne eriyen Avrupa Birliğinin bir tokat daha yemesi anlamına gelecek. Referandum ortaya belki net bir sonuç çıkarmayacak. Ama AB ile Avrupa halkları arasında sürmekte olan savaşın cephelerinden birinde kazanılmış bir zafer olarak tarihe geçecek. Bu yüzden, yarın, şantaja ve zorbalığa boyun eğmeyen Yunan halkının bir ağızdan OXI (Hayır) diye bağırması bizim için de bir umut anlamına gelecek.
SYRİZA iktidarı bu referandumla ve sonrasındaki hamlesiyle halkı aldatmıştır, gereksiz yere kutuplaşmaya yol açmıştır ve para harcamıştır. Oylamaya sunduğu reform paketinin tıpkısının aynısını şimdi kendisi AB ülkelerine sundu. Madem aynı rform paketini kendin sunacaksın neden halka gidip birde üstüne üstelik oylamada hayır oyu verin diyorsun? Yunanistan halkı kendi iktidarı tarafından resmen aldatılmıştır, iktidar onlarla dalga geçmiştir.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.