Birsoru arkadaşın şunu demesi gerçekliktir :'' Ancak kendi gözlemlerime dayanarak şunu söyleyebilirim; bölge insanı ortalama olarak şunu söylüyor; "yanlış bir eylemdir ancak devletin saldırıları karşısında neredeyse kaçınılmazdır"
''Yani doğru değil ama gerekli'' Yani ''doğru değil ama mecbur bırakılınmıştır.''
Bu aynı zaman da kaderciliği de içinde barındırır. Yani ''ne yapalım kader'' ''mecbur kaldık'' Ankara eylemleri ve arkasında gelecek olanlara ''zorunlu kaldık'' gibi birşey olmakta.
Ve bunun anlayışla karşılanması yine toplumlara galatasaray fenarbahçe rakipsel duygular anlayışı içinde taraftar bulma çabaları ki bu düzen içi düşünce üzerinde yapılana haklılık kazandırma olmakta.
Peki o zaman bu kaderi kimler yarattı diye bakalım. Yada bu duyguları kimler teşvik etiğini.
Herhalde bunlar tek taraflı birisinin yaratıldığını söyleyemeyiz. Bunun için elimizde veriler var çünkü. PKK Özerklik ilanı ile yeni bir aşamaya geçtiğini söylemekte ve bunun için Kürt halkına ulusal inşaya girişmesini ve bunu pratik olarak hayata geçirmesini söylemiştir. Bu doğrultuda yerelde kurduğu yeni parti aracılığı ile basın açıklamları yaptırmış ve bundan sonra Hendek,bariyerler kurmaya başlanmıştır. Kürt halkına da bu yönde çağrılar yapılmış ve kitlesel bir direnişe geçilebilineceği ve geçilmesi gerektiğini politik olarak önermiştir.
Bura da da şu görülmüştür. Kürt halkı böylesi bir politikayı benimsemiyor ve benimsememiştir.. Sonuç PKK yanlış bir poltika önermiş ve hala bu politiksının hayaya geçebileceğine inanmakta. Ya da olmazsa zorla kürt halkını bu poltikaya sokmaya çalışmaktadır. Ancak görüldüğü gibi Kürt halkı İki ateş arasında kalmasıyla buna direnmekte. Sonuç PKK ölümüne oynuyor. 1990 ve sonrasında kırsal alanda PKK nın izlemiş olduğu poltika kürt halkını yanına çekme sonuçları doğurdu ,PKK şimdi de aynı sonucu veraceğini düşünüyor herhalde. Ancak tarih tekkerür eder ama her zaman aynı sonuçları vermez.
Sanırım bunlar inkar edilecek şeyler değildir.
Buradan şu sonuca varırız. Yaşanılan kader ve mecburiyet değil istenen dir. Hem PKK tarafından hem AKP tarafından istenendir. Çünkü gelinen yer, eskiden uygulanna bilinçli politik taktiklerin sonucudur. Gerkli zamnad gerkli politik taktıklar geliştiremeyenler yada tersi geliştirenler gelinen yerin Kader yada Mecburduk noktasıyla kendilerini masum göstermezler.
Esasında bu iflas etme ,çaresiz kalma ,politik taktiklerinin bittiğini gösterir. Ortaya çıkana razı olma ,ibrahim tatlısesin bir lafıyla '' allah benim belamı verecek'' kaderizmine gömülmesidir.
Kitleler savaş dışı koşullarda yaşadıklarından ve ölümleri kendi benliklerinde hissetmediklerinden ,konuya işte yukarda Birsoru arkadaşın da dediği gibi ,kendi dışında olanları görüp ''yanlış eylem ama doğru''
Bu bana 11 eylül ABD kulelerina olanı hatırlatıyor . ''yanlış ama oh canıma değisin. '' ''Fenerlileri dövmek yanlış ama oh canıma değsin''den başka birşey değil.
Bence bu şu kapitalist düzenin kitlelere verdiği düşünce anlayışından başka birşey değil bu. Halbu ki bizler bu düzenin düşünceleri dışında düşünebilmeli ve kitlelere bunu aşılabilmeliyiz.
Bu ileti en son owert
tarafından 21.03.2016- 05:10 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Melnur arkadaş; "nesnel gerçek"ten kastım olanı tarif mahiyetindedir. Yani biz istesek de istemesek de bir kısım Kürt vatandaş, yaşanan çatışmalar neticesinde batıda eylem yapacaktır. Ve bu dolayımla yine ciddi bir kısım Kürt vatandaşı da bu eylemleri kerhen destekleyecektir. Burada benim vurgu yaptığım esas nokta şudur; TAK'a karşı çıkmak ve eylemlerini mahkum etmekle siyaseten ilerlemek pek mümkün değil zira TAK'ın eylemlerini mahkum etmek ortalama bir Kürt vatandaşını bu tür eylemlerin yanlışlığına ikna etmekten çok daha kolaydır. Yani demek istediğim; şu durumda KÖH'ü ne yapacağız?
Buradan, elbette varmak istediğim nokta, elan bulunduğumuz noktadan daha ileri ve bir başka bağlamda ayrıştırıcı nitelikte eylemler yapmaktır. Yani solun kendisini başka temellerde inşa etmesidir. Fakat yine bu inşa sürecinde de Kürt sorununun her daim karşımıza çıkacağı da aşikar.
Bu soru Melnur a sorulmuş ama benimde ilgimi çektiği için fikrimi belirtmek istedim Melnur yine kendine düşeni yapsın.
KÖH ve solcular ne yapmalı Solcular diye kast edilen sosyalistler olsa gerek ben öyle anladım.
KÖH ne yapar bilmem ama sosyalistlerin durumu vahim.
Türkiye sosyalistleri Kürt siyaseti, Kemalizm ve Stalinizm arasında sıkışmış kalmıştır. Kendilerine yeni bir çıkış yolu bulamazsa kuru bir yaprak gibi rüzgarın etkisi altında kalmaya devam edecektir.
Dünyada hiç bir komünist hareket günümüzde çıkışı bulamıyor. Ancak karşı taraf oluyorlar .
Bana göre KÖH türkiyenin diğer halklarının gözünde güven kaybetmemeli elbette düne göre şansı büyük dünya koşulları Türkiyenin çevresinde olanlar Türkiyeyi yönetenleri beceriksizliği .Bunların hepsinin bir araya gelmesi kürt hareketinin başarı şansı daha güçlü.
Ama Türkiye topraklarında yaşayan kendileri dışındaki halkları karşılarına alırlarsa bu halk tamamen kürt düşmanı olur hem kendilerine hem kürtlere büyük zararlar verebilir.
Eylemlerini dikkatli seçmeli halka zarar verecek eylemlerden kaçınmalı seçeceği eylemlerde bu halkın da desteğini almasını sağlamalıdır.
Yoksa elindeki şansı kullanamaz. Her iki tarafında çok büyük kayıpları olur.
IŞID ın istiklalde yaptığı eylemle TAK ın ankarada yaptığı eylem arasında ne fark var. Genele halk üzerinde IŞID eylemi daha sempatik en azından bir hedefi var Israil veya yabacı düşmanlığı. Bu eylemin anlaşılır yanı var ama TAK ın yaptığının hiç anlaşılır yanı yok.
Melnur arkadaş; "nesnel gerçek"ten kastım olanı tarif mahiyetindedir. Yani biz istesek de istemesek de bir kısım Kürt vatandaş, yaşanan çatışmalar neticesinde batıda eylem yapacaktır. Ve bu dolayımla yine ciddi bir kısım Kürt vatandaşı da bu eylemleri kerhen destekleyecektir. Burada benim vurgu yaptığım esas nokta şudur; TAK'a karşı çıkmak ve eylemlerini mahkum etmekle siyaseten ilerlemek pek mümkün değil zira TAK'ın eylemlerini mahkum etmek ortalama bir Kürt vatandaşını bu tür eylemlerin yanlışlığına ikna etmekten çok daha kolaydır. Yani demek istediğim; şu durumda KÖH'ü ne yapacağız?
Buradan, elbette varmak istediğim nokta, elan bulunduğumuz noktadan daha ileri ve bir başka bağlamda ayrıştırıcı nitelikte eylemler yapmaktır. Yani solun kendisini başka temellerde inşa etmesidir. Fakat yine bu inşa sürecinde de Kürt sorununun her daim karşımıza çıkacağı da aşikar.
TAK'ın eylemlerini veya PKK'nın eylemlerini ''kürt vatandaşları yaptı'' demekle doğru bir tespit yapılmış olmuyor. ''KÖH'' konusunda ''ne yapacağız'' diye sormak da bence kürt ulusalcılığını hala müttefik olarak görmektir. Sosyalistlerin siyasal devrim hedefi ile kürt ulusalcılığının hedefi arasında ilişki yok ki, sürekli olarak ''KÖH'ü ne yapacağız?'' diye soruluyor. Bence soru yanlış. Bu soru bile sosyalist mücadeleyle ulusalcı hareketin mücadelesini aynı görmektir.
Başbakan Davutoğlu : IŞİD dediğimiz yapı radikal, terörize gibi bir yapı olarak görülebilir diyen bakan, amayı da eksik etmedi: Ama oraya katılanlar arasında Türkler, Araplar, Kürtler vardır. Oradaki yapı, daha önceki hoşnutsuzluklar öfkeler büyük bir cephede geniş bir reaksiyon doğurdu.
KCK Karayılan ''ANKARADAKİ TAK EYLEMİ
''Ankarada yapılan TAK eylemi ile bizim hiçbir ilişkimiz yok....Herkes şunu düşünmeli; 24 yaşındaki Üniversite öğrencisi Seher Çağla Demir neden bu eylemi yaptı? Kürtlerin iradesine yönelik saldırılara bir tepki olarak anlamak lazım.''
Bu ileti en son owert
tarafından 21.03.2016- 14:32 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Hükümete yakın Karar gazetesi, Kızılay saldırısıyla ilgili iki polisin Cemaatçi olduğu iddiasıyla açığa alındığını öne sürdü.
Hükümete yakın Karar gazetesi, Kızılay saldırısıyla ilgili iki polisin Cemaatçi olduğu iddiasıyla açığa alındığını öne sürdü.
Kızılayda 34 kişinin hayatını kaybettiği saldırının planlayıcısı Vahit Ayçilin, katliamdan hemen önce Ankaradan ayrıldığı ortaya çıktı. Vahit Ayçilin Ankara-Şanlıurfa hattındaki ihbara rağmen Suriyeye nasıl kaçtığına ilişkin çarpıcı iddia gündeme geldi.
Hükümete yakın Karar gazetesinin haberine göre; Vahit Ayçil saldırıdan önce Ankarada araç kiraladı. Rent a car şirketi sahibi B.G.ye şehir dışına çıkmayacağını söyledi. Ancak firma sahibi, GPRS sisteminden aracın saldırıdan sonra, gece saatlerinde Ankaradan çıktığını farketti. Bunun üzerine önce Ayçili arayan B.G., cevap alamayınca SMS atarak polise şikayette bulunacağını söyledi. Sabah 05.00 sularında aracın Adana- Şanlıurfa yolunda olduğunu gören şirket sahibi, 155i arayarak olayın saldırıyla ilgili olabileceğini söyledi.
Aracı kullanan kişinin saldırıyla ilgili olabileceği ihbarını kayda alan Ankara Emniyet Müdürlüğü Haber Merkezindeki görevli polis memurları, B.Gyi aracın kiralandığı bölge olan Esat Karakoluna yönlendirdi. Ankara Emniyeti İstihbarat Şube Müdürlüğü ekipleri, sabah 10.00da saldırı ile ilgili ayrıntıları değerlendirirken, beş saat önce firma sahibi B.G.nin 155e yaptığı ihbarı fark etti. Böylece saldırının organizatörü Vahit Ayçilin kimliğine ulaşıldı. Ancak, sabah 07.00de Şanlıurfaya giriş yaptığı belirlenen terörist, üç saat farkla yakalanamadı.
İKİ POLİS AÇIĞA ALINDI
Saldırı ile ilgili soruşturma devam ederken, ihbarı geçiştirdiği iddia edilen iki polis memuru hakkında da soruşturma başlatıldı. Bu kapsamda iki polis memurunun Cemaatçi olabilecekleri değerlendirildi. İki polis memuru soruşturma sonuçlanana kadar açığa alındı.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.
