SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 5 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   2   3   4   [5] 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
bedrettin
[ ..... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 30.08.2013
İleti Sayısı: 907
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: bedrettin
Cevap Tarihi: 30.09.2015- 17:58


Bu tartışmalar marksizm üzerine   olan tartışmalar sanki bana ''Cambaza bak '' oyalamaları içinde yaşamın dışında kalmak gibi geliyor .Elbette bu konuların tartışılmasın demiyorum ama bıraz   yaşadığımız dönemde fazlaca önem atfetmemek gerektiğini düşünüyorum.

melnur açıklamış, marksizmi dışarıda bırakarak güncel olayları nasıl tartışabiliriz? Sosyalist olmanın önemi nerede kalır o zaman? Bilimsel sosyalizmi referans almadığımızda gündelik olaylara doğru yorumlar getirmek mümkün olamaz. Liberalizmden, ulusalcılık etkilenme zaten bu nedenle olmuyor mu?




Bu ileti en son bedrettin tarafından 30.09.2015- 18:01 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
owert
[ İşçi ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 25.11.2013
İleti Sayısı: 246
Konum: Antalya
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: owert
Cevap Tarihi: 01.10.2015- 08:22


Yanlış anlaşılmamak adına:

Bakın tarihsel metaryalizm altında günümüzün sorunlarına bakmamız gerek diye düşünüyorum. Hepimiz ama eksik ama yanlış ,doğru üç aşağı beş yukarı bunu yapmaya çalışıyoruz.

Şimidi bu tartışma da da ''Değer teorisi'' tartışılıyor.Günceliği ise ,hizmet sektörünün ürettim alanından kitlesel olarak fazlalaşması. Ve bu durumda üretimin makine rabotlara devrolunması ve canlı emeğin ürettim alnında asgari düzeye inmesi dolayısıyla artık değerin asgariye inmesi falan.

Daha ileri gidersek günümüz de (üreten)işçiler sermaye sömürüyora kadar giden bir tez bu.

Elbette bura da da güncellik var ve bu konuda yoğun ki taaa Engels döneminde 3 cildi yazarken varmış. Okuduğu o önsözde Üç profösör değer teorisinin geçersiliğinden söz ediyor.

Kısaca uzamanlık , bu yönde kafa patlatmayı gerektiren bir iş olarak algılamamdan kaynaklanıyor bu çambaza bak işi.

Ben hadimizi bilmeliyiz diyorum . (Elbette bunu benden öğrenecek değil kimse) İnsanlar önlerine gelen sorunları çözermiş. Elbet bu da bir sorun ama   üzerinde yoğunlaşılması gereken bir sorun. Kısaca şu haliyle kapasitemiz aşar. Burada kaç kişi üçüncü cildi okudu allahın aşkına ,kaç kişi bu konuda yazılan yabancı yerli kaynaklara hakim. ? Şu kaynak olarak baktığımız çeviriler bile güvenli değil.

Geçende Ahmet Tonak ki bu konulara hayli kafa patlatan, iki çeviri sundu. Biri dedi benim çevirim diğeri de şu anda okunan ve hangisi doğruya yaklaşan olarak   tanımlamaktadır? Burada bir kelimenin bile anlamı değiştirmese de anlam kaymalarına olanak tanıdığı ortada. En son Sungur Savran gelidi ve yahu dedi bir kelime için insanlar birbirinin kafasını gözünü yarıyor. Doğru. Çünkü içeriği anlıyoruz ama içeriği anlatırken içeriği değiştirebilecek yorumlara yöneliyoruz. Çünkü bana göre esas olan burada içeriği anlamaktır. Ancak bunun içinde kalamıyoruz.

Ve ben bugün Türkiyenin bu sorundan daha önemli sorunları var diye düşünüyorum. Yani daha somut sorunlar var önümüzde ve altından kalkabileceğimiz sorunlar ,hatta bu değer teorisinden bile önemli sorunlar.

Ve bunlar üzerinde tartışırsak daha anlamlı olacağını düşünüyorum. Ha tartışmak isteyen elbet tartışabilir . Ama bana göre anlamsız.

Derdimi analatabildim mi bilemiyorum ama anlattığımı sanıyorum.

Eğer tarihsel metaryalizm değerlendirilmelerinde   eksik ve yanlış anlaşılmalar olduğu düşünülüyorsa şu anda siyasal sosyal ve ikdisadi olarak Türkiye toplumsal gerçeği memba. Mesela ulusal sorunlar,Emperyalizm, Devlet ,kapitalizmin gelişmesi. gibi.






Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
bedrettin
[ ..... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 30.08.2013
İleti Sayısı: 907
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: bedrettin
Cevap Tarihi: 01.10.2015- 16:24


Bir konunu tartışılması başka, o konuyu marksist öğretiye aykırı bir şekilde yorumlayarak sosyalizm dışı bir tutum almak başka. Bunları birbirine karıştırmamak lazım. Robot teknolojisi diyerek konuyu bağlamından kopararak tartışmamalıyız. Emperyalizmi, kürt sorununu, işçi sınıfını da. Solun bu konulardaki genel tavrı bellidir. İşçi sınıfını reddettiğimizde doğal olarak bilimsel sosyalizmin ne olduğunu tartışmak durumuna geliyoruz. Bu tür konular güncelden çok daha önemli, çünkü güncele ışık tutan konular bunlar. Tarihsel materyalizm dediğin şey zaten marksizm ve bilimsel sosyalizmdir. Bilimsel sosyalizmin ve Marksizm'in ışığına sarılmadan günceli nasıl tartışacağız? Sosyalistliğimizin önemi nerede kalacak?

Bir solcu olarak emperyalizme karşı çıkmadan bölgedeki gelişmeleri okuyamayız. UKKTH'yi anlamazsak kürt kuyrukçuluğundan kurtulamayız. Bilimsel sosyalizm anlaşılmadan proleteryanın önemini ve devrimci sınıf nedenlerini de anlayamayız. Solculuk adına aslında hiç de tartışılmaması gerekenleri tartışıyoruz. Sorun burada. Tartışılmaması gerekenleri tartışır   hale geldikçe marksizmin ve bilimsel sosyalizmin ne olduğu önem kazanıyor. Marksizmi ve bilimsel sosyalizmin ne olduğu konusunu tartışmak bu yüzden ''cambaza bak'' olarak değerlendirilmemeli.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: umut
Cevap Tarihi: 01.10.2015- 18:38


Kapitalizm canlı emek olmadan artı değer üretemez ve kendini yenileyemez. Üretimin işçi sınıfı olmadan sürdürülmesi işçi sınıfı düşmanlığından başka bir işe de yaramaz. Robotları kim üretecek, bakımını kim yapacak, koca işletmeleri sadece işletme sahibi mi yönetecek? Üretilen ürün pazarda kime satılacak, üretimden dışlanan kitle yaşamak için cami önlerine mi gidecek, giderse cami cemaatinin de onlardan farkı olmayacak falan. Bu mu Marks'ın teorilerinin altını oyuyor?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 01.10.2015- 18:53


Tartışmaya katkı sunacağını düşündüğüm bir haber;

Dünya'nın İlk ''İnsansız'' Fabrikası

Resim Ekleme

Hassas teknolojiler üzerine çalışan Changying Precision Technology Company isimli bir Çin firması, Dongguan kentinde Dünya'nın ilk "insansız" fabrikasını açtı. Fabrikada birkaç ay öncesine kadar 650 işçi çalışırken, şimdi sadece 60 işçi çalışıyor. Bu nasıl oldu? Robotlar! Fabrika içerisindeki bütün operasyonlar robotlar tarafından yürütülüyor: bilgisayar-kontrollü robotlar, nümerik kontrollü işleme makinaları, insansız taşıma kamyonları ve otomasyonlu depo ekipmanları...

Sözünü ettiğimiz 60 kişi sadece bir bilgisayarın başında oturup olan biteni takip ediyorlar; kimi zamansa üretim hattına inerek işlerin yolunda olduğundan emin oluyorlar. Firmanın genel menajeri, önümüzdeki dönemde fabrikada çalışan işçi sayısının 20'ye indirileceğini söylüyor. Bu, ona göre, "insanın yerini alan robotlar" programının başlangıcı...

Fabrikada an itibariyle 60 robotik kol ve 10 farklı üretim hattı bulunuyor. Çok kısa bir sürede robot sayısının 1000'e çıkması ve işlerin %80'inden fazlasının robotlarca yapılması öngörülüyor. Genel olarak bakıldığında, her bir robotik kolun 6-8 işçinin yaptığı işi tek başına, yorulmadan, hatasız bir şekilde yapabildiği görülüyor. Bu nedenle robotlar, her geçen gün işçilerin yaptığı işlerin yerini almaya başladı.

Elbette şu anda robotların becerileri, belli bir işe onlarca yılını vermiş ustaların becerileri yanında çok da başarılı kalamıyor. Fakat robotların, en usta işçiden bile kat kat fazla süre boyunca, hiç yorulmadan, aksamadan ve çok daha düşük hata oranlarıyla çalışabiliyor olması, robotların insanlara tercih edilmesindeki ana faktörler arasında yer alıyor. Örneğin sözünü ettiğimiz fabrikada robotların kullanılmaya başlanmasından önce hata payları %25'in üzerindeyken, sonrasında %5'in altına indi. Üretim kapasitesi ise ay başına kişi başına 8.000 parça iken, şu anda 21.000 parçanın üzerine çıktı.

Çin, 60 yaşın üzerinde 200 milyondan fazla kişinin yaşadığı bir ülke olarak, yakın gelecekte nüfus krizine girmesi beklenen bir ülke. Bu nedenle robotlar onlar için çok büyük önem arz ediyor. Dongguan kentinde, "insanların yerini alan robotlar" programlarının hızla yaygınlaşması bekleniyor. Öyle ki, 2016 yılının sonuna ulaşmamızdan önce şehirdeki 1000 ila 1500 farklı fabrikada aynı değişimin yaşanması umuluyor.

Robotlar sayesinde "Çin malı" denerek kötülenen ürünlerin de azalarak yok olması çok muhtemel...

http://www.evrimagaci.org/fotograf/40/7663




Bu ileti en son proletersosyalist tarafından 01.10.2015- 18:58 tarihinde, toplamda 3 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 01.10.2015- 18:56


Kapitalizmin tarihi emek niteliği konusunda farklı ihtiyaçlar içinde oldu. İlk aşamasında yani manüfaktürlerin belirgin olduğu aşamada nitelikli, makine üzerinde belirleyiciliği olan emeğe ihtiyaç duyuyordu. Sanayi devriminin gelişmesi ve devamında 20.yüzyılda fordizmin egemen olmasıyla kitlesel, standartlaştırılmış, niteliği düşük emek kapitalizmin ihtiyacı için gerekli oldu. 1960'lardan itibaren kapitalizmin dönüşen yapısında ise beyaz yakalıların mavi yakalılaştığı, mavi yakalıların ise beyaz yakalılaştığı bir süreç yaşandı. Yani bundan kastımız kapitalizmin dönüştüğü, üretimin ağırlıklı yapısının artık eskisi gibi belli merkezlerde kalabalık üretim alanları yerine üretimi çeşitli taşeronlar üzerinden yüksek teknolojili küçük bölmeler üzerinden yaptığı bundan dolayı standart işçide teknolojik bilgi seviyesi bir mühendisinkine yakınlaşmış bir ihtiyacın içine girmesi ama beyaz yakalılarda ise eskisi gibi yaratıcılığın, insiyatifin ön planda olmadığı, otomatize edilmiş bir sisteme geçmesi ve bundan dolayı beyaz yakalı-mavi yakalı, nitelikli-niteliksiz ayrımının iyice bulandığı bir süreç içine girmesidir.

Haberdeki aşama ise yani üretimin büyük ölçüde robotlara devredilip, insana üretimde ya çok standartlaştırılmış bazı temel konularda ihtiyaç olacağı yada çok özel fikirsel çalışmalarda ihtiyaç duyulacağı süreç ise gelişen bilişsel-teknolojik devrimin son aşaması olacak. Ama bunun ben mevcut sistemdeki bir dünyada gerçekleşmesinin mümkün olduğunu düşünmüyorum. Üretimin ağırlıklı olarak küçük bölmelere devredildiği, hizmet sektörünün ön plana çıktığı, beyaz yaka-mavi yaka ayrımının bulanıklaştığı süreç bile sadece ileri kapitalist ülkelerin bir bölümünde işledi oda ekonominin tamamına hakim olmamak kaydıyla. Kaldıki bu ülkelerin bunu başarabilmelerinin nedenlerinden biride ağır sanayilerini, kitlesel üretimlerini Doğu Asya'ya taşıyabilmeleriydi. Ancak merkez ülkelerde gelişen işsizlik nedeniyle geri dönüşler bile başladı bu durumdan. Apple'a ABD'nin bazı konularda, mesela vergide vesaire kolaylık sağlayarak ülke içinde kitlesel üretime geçmesini istediği konusunda bir haber okumuştum. Dolayısıyla ortada kapitalizm gerçeği varken üretimin dünya genelinde tamamen robotlaşması mümkün değil. Kapitalizmin dinamikleri gereği bu konuda en ileri adımlar atılsa atılsa Avrupa veya ABD'de atılabilir ama buralardada bu süreç son noktasına ilerletilemez.

Ancak tüm bu süreçlerin devrimciler açısından doğurduğu sonuçlarda var. Kapitalizmin dönüşümüyle birlikte eskisi gibi kitlesel işçilere odaklanan, fabrikalara asli çalışma alanı olarak belirleyen anlayışın yetersiz kaldığını görmeye başlamıştık, görüyoruz. Çünkü kapitalizm bir çok ülkede bu alanları azalttı veya şehirlerden, toplum yaşantısından soyutladı. Diğer taraftan kapitalizm sadece fabrikalardaki tahakkümü üzerinden emekçiler üzerinde iktidarını kuran bir sistem değil. Bireyin tüm hayatını, tüm kültürel-sosyal dünyasını kendi sisteminin gereklerine bağımlı kılarak tahakkümünü kuruyor. Dolayısıyla bir yandan üretim yapısının değişmesinin sonucu olarak sınıfın değişen bileşkesini göz önüne alıp buna göre örgütlenme ağları geliştirmeden diğer taraftan ise işçinin, emekçinin, yoksulun hayatının her anına dahil olmayarak, hayatının her anını direnişe ve karşı politik, kültürel, ekonomik inşa üretmeye ayırmayarak geliştirilen devrimci mücadele yöntemi silikleşmeye mahkumdur. İşte kapitalizmin bu dönüşümü önümüzdeki süreçte bu gereklilikleri daha fazla ortaya çıkaracak.




Bu ileti en son proletersosyalist tarafından 01.10.2015- 18:56 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
yura
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 08.02.2014
İleti Sayısı: 816
Konum: Bolu
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: yura
Cevap Tarihi: 06.10.2015- 19:21


Eski idolojilerin eskidiğini ben değil hayat söylüyor ben sadece bunu fark edenlerdenim.
Aslında sizde tarihi okusanız fark edeceksiniz.
Ne kaldı dünden bu güne hani reel sosyalizm hani o anti emperyalist mücadele verip sosyal kurtuluşa uzanacak ülkeler.


kapitalizmi yıkacak ideoloji ne o zaman. sosyalist ideoloji eskidiyse kapitalizm nasıl yıkılacak, sosyalizm nasıl kurulacak, komünizm nasıl gelecek. liberalizmle mi.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
dayanışma
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: dayanışma
Cevap Tarihi: 07.10.2015- 10:32


Alıntı Çizelgesi: umut yazmış

Kapitalizm canlı emek olmadan artı değer üretemez ve kendini yenileyemez. Üretimin işçi sınıfı olmadan sürdürülmesi işçi sınıfı düşmanlığından başka bir işe de yaramaz. Robotları kim üretecek, bakımını kim yapacak, koca işletmeleri sadece işletme sahibi mi yönetecek? Üretilen ürün pazarda kime satılacak, üretimden dışlanan kitle yaşamak için cami önlerine mi gidecek, giderse cami cemaatinin de onlardan farkı olmayacak falan. Bu mu Marks'ın teorilerinin altını oyuyor?



Marksizme karşı çıkanlar sadece burjuva kalemşörleri değil ki, solcu olduklarını söyleyip kapitalizmin ömrünü uzatmak için Marksizme ömür biçenleri de bu kervana dahil etmeliyiz. Onlar da kapitalizmin saflarına geçmiş farkında değiller. Bilimsel sosyalist ideoloji ölmüş, Marksizm eskimiş, başka bir ideoloji kuracaklarmış! Dünyanın en akıllı insanları bunlar. Kapitalizmin böylelerine burjuva kalemşörlerden daha fazla ihtiyacı var, bunlar da o ihtiyacı karşılıyor.



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 5 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   2   3   4   [5] 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör ''Komünist teoriler'' eskidi mi? melnur 46 22667 16.02.2016- 15:26
Konu Klasör İşte Kapitalizm! munzur 2 4155 20.11.2014- 19:25
Konu Klasör Çağdaş kapitalizm üzerine dayanışma 0 3019 30.05.2014- 17:21
Konu Klasör Kapitalizm kendiliğinden çöker mi? melnur 4 7402 23.12.2017- 04:43
Konu Klasör Kapitalizm, sosyalizm, komünizm munzur 18 12921 06.07.2015- 19:47
Etiketler   Kapitalizm,   eskidi
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS