Dünyada yazılmış romanların çok büyük bir bölümünün bir büyük aşk çerçevesinde yazıldığı söylenir. Bizim siyasi misyonlarımızın de benzer bir hikayesi olmalı. Ne kadar çok Marksist analiz yaparsan yap eğer toplumdan bir karşılık görmüyor ve bir etkileşime yol açmıyorsa sosyalizme bir katkı sağladığı iddia edilemez. Varsa yoksa kalabalıklaşma, varsa yoksa yatay eksende genişleme. Sosyalizmin toplumsal alanda bir güç haline gelememesi elbette sadece sosyalistlerin ve sosyalist parti ve örgütlenmelerin üstesinden gelebileceği bir sorun değildir. Ama böyle bir gerçek sosyalistlerin bu konuda yapabilecekleri hiçbir şey olmadığı anlamına da gelmez. Nazımları, Yaşar Kemalleri, Yılmaz Güney'i, Deniz'i, Mahir'i ve İbrahim'i, ve dahası Bedrettin'ten başlayarak bugüne değin daha nice yiğitleri çıkarmış bir toplumda onlarca yıldır binde birlere mahkum olmanın da kabullenilecek bir şey olmadığı çok açık. Kalabalık olmalıyız, kalabalık olmanın siyasetlerini, yüzlerini ve seslerini bulabilmeliyiz. Kalabalık olmadan kalabalıkların dönüp bakabilmesinin mümkün olmadığı gerçeğinden yola çıkarak sanki her şey uyarında gidiyormuş gibi de davranmamalı ve bu konularda duyarlık göstermeyenleri ve her seçim sonuçlarını birer bahanelerle atlatmaya çalışanları da gerektiği gibi uyarabilmeliyiz...-diye düşünüyorum. 🙂
Türkiye'de sosyalist solun gövde kısmının önemli bir kesiminin CHP'de olduğundan yakınıp duruyoruz ya, acaba bu durum bir neden mi sonuç mu? Arada bir kafamı kurcaladığı oluyor; bu kişiler, bu kesimler CHP'ye gittiği için mi sosyalist solumuz yatay düzlemde bu kadar etkisiz hale geliyor yoksa bizim sosyalist solumuz uzun yıllar boyu savunduğu siyaset, savunan yönetimler nedeniyle mi büyük oranda etkisizler ve bu yüzden mi CHP ve HDP-DEM'e yönelişin önü alınamıyor, diye aklımdan geçirdiğim de oluyor.
Sinan Ateş olayı bile baştan sona ne büyük bir tehlike altında olduğumuzu, yargının nasıl da bir siyasi anlayışın etkisi altına girdiğini ve sosyalist sol da dahil olmak üzere tüm muhalif çevrelerin temel siyasi önceliğinin bu gidişatı durdurmak ve değiştirmek olması gerektiği ve belki daha önemlisi, bu zeminde sosyalist solu yatay eksende büyütebilmek için iktidara da muhalefete de sallayan, muhalefete muhalefet eden sözde Marksist analizlerin hiçbir anlam ve değeri olmadığı ve dahası toplumsal alanda bir karşılık bulmadığı, bulmayacağı da...-anlaşılmalıdır, diye düşünüyorum.
Sorunumuz keşke CHP olsaydı, toplumsal alandaki etkisizliğimizin ve adını koymakta yarar var, olmazlığımızın nedeni büyük oranda CHP ve HDP-DEM olsaydı bu sorunu çözmek nispeten kolay olurdu; ama öyle değil. Yatay eksende bir türlü gereken ilgiyi göremeyişimizin nedeni CHP ve HDP-DEM değil; onları aşağı çekmeye çalışarak ve özellikle faşizm koşullarında muhalefete muhalefet etmeyi toplumsal alanda ilgi görmenin bir gereği sanmak ve siyasetimizi bu çerçevede kurmak sorunu çözmek değil daha da derinleştirmek ve karmaşık hale getirmekten başka bir şey değil. Metin Çulhaoğlu bu konuya tahterevalli benzetmesiyle yaklaşmaya çalışır ve toplumda CHP ve Kürt hareketinin yükselişinin sosyalist hareketi aşağı çeken bir özelliği olmadığını söylerdi. Oysa yanlış yapıyoruz. Türkiye'nin önemli ve öncelikli sorununun AKP-MHP ortaklığından kurtulmak olduğu ve sosyalist ve dahi komünist partilerimizin bu sorundan bağımsız olmadığı ve bu gerçeğin kavranmaması, önemsenmemesi ve buna yönelik somut bir siyasi konumlanış alınmaması durumunda kalabalıkların dönüp bakmayacağı gerçeği artık anlaşılmalıdır.
Keşke CHP ve HDP-DEM ihtiyacı duymadan faşizme karşı mücadeleyi belirleyecek, örgütleyecek ve yürütecek bir toplumsal karşılığımız olabilseydi... Keşke solun sola yöneltmeye çalıştığı ''Marksist analizler''in toplumsal alanda bir karşılığı olabilseydi...
Koç, Zorlu ve Yıldız Holding derken bu kez de Sabancı Holding'in kapısına dayanıp, bütün görkemimizle '' Mal varlığı ve Karı halkımıza feda olsun'' deyiverdik. Ama anlayamadığım şu; bu siyasi tavrın sosyalizme, partimize ve halkımıza nasıl bir getiri sağlayacağını düşünüyoruz?
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.